allah rahmet eylesin mekanı cennet olsun herşey bizim için ve birgün bizimde kapımız çalınacak ha bugün ha yarın sonrası daimi hayat...tabi daimi hayatta ikamet yerini belirlemek şimdi bize ait...
Çok sansasyonel ve aşırı radikal bir siyasi hayat sonucunda hayata veda etti.
Çoğumuz desteklemesek de hani ölünün arkasından iyi konuşalım düsturundan yola çıkarak en azından içi dışı birdi diyebiliriz. Siyasi hedefleri neyse bunları kendisi ve yandaşları hep açık açık ifade ettiler.
Ve bugün memurun hala refah-yol döneminin zammıyla yaşadığını da hatırlayalım ve rahmet dileyelim : )
Bu zamana kadar sizinle hiç bir ortak paydada buluşmadık, forumda ki resimlerinizden fark ettiğim kadarıyla yaşça benden büyüksünüz bu yüzden Abi dememde sanırım bir sakınca yoktur.yürekçe adlı üyeden alıntı
bu başlık altında, çok sevdiğim forumdaş kardeşlerimden bazılarının holiganlık yaptıklarını görmek beni üzdü. bazı eski topiklerde daha, yine kendileri tarafından buna benzer sözler sarfedilmişti.
oysa ben o kardeşlerime "KARDEŞ" derken; siyaset, din, dil, ırk, mezhep ayırdetmemiştim. siz de ayırdetmeyin.
bu ülkenin birlik ve beraberliğe ihtiyacı vardır.
laf çamur atmaya gelince, o iş çok kolay.
karşı düşüncede olanlar için ise karşıt suçlama yapmaları da kolay.
atı alan üsküdarı aşmış arkadaşlar.
birbirimizi kırmanın ve ölenin arkasından konuşmanın anlamı yok bence.
Takdiri ve hesabı ve defteri Dürecek Olan'dan daha hızlı ve eksiksiz yoktur.
yargıladığımız gibi yargılanırız.
Ben, her kim olursa olsun hiç bir insanın cehennemde yanması ve o azabı görmesini insanlığıma yakıştırmam. hele hele ki, şeytanın zaferini hiç istemem.
Bu yönden düşününce, benim şahsi hakkım helal olsun ama bu ülkenin hakkını yemiş hiç kimseye hakkımı helal etmem.
sevgi, saygı, kardeşlik ve birlikteliğimizin bozulmaması dileklerimle
Yukarıda ki yazınız da birlik ve beraberliğe ihtiyacımız var demişsiniz cidden çok haklısınız.
Fakat sözüm meclisten dışarı bu rahmetlik Erbakan'da olabilir Kanuni'de bir kişi yaptıklarıyla ayrımcılığa sebebiyet veriyorsa bunu da söylemek doğru değilmidir. Bence doğrudur hiç yoktan bizden küçükler doğru birşeyler öğrenmiş olur belki söylediğimiz şey yanlıştır doğrusunu araştırmasını tetiklemiş oluruz.
Örneğin bu konunun başlığını görüpte cidden Rahmetlik Erbakan'ın bu devrim arabalarıyla bir ilgisi varmı hatta bu Devrim Arabaları denen şey de nedir diye araştırma yaptıklarını düşünüyorum.
Sözün özü doğruya nasıl doğru diyorsak yanlışa da yanlış demek bence en doğru olan şeydir. Hatam olduysa affola.
Bu arada Rahmetlik Erbakan cidden çok zeki bir insandı fakat Devrim Arabalarıyla uzaktan yakından hiç bir alakası yok tek alakası motorlar üzerine çalışmış olmaları.
hakkaten ne alaka devrima rabasıyla erbakan ya?
http://tr.wikipedia.org/wiki/Devrim_(otomobil)
Alıntıdır:
Satın alma İşleri ve Maliyet Hesapları [değiştir]
Y.Müh. Yavuz Yücel
Projede Motor Şanzuman grubunda yer alan mühendislerden Yük. Müh. Rifat Serdaroğlu ise projeden yıllar sonra projenin Erbakan'a mal edilmesi çabalarına karşılık şunları söylemiştir:
"Erbakan da nereden çıktı? Erbakan'ın Devrim projesi ile tek ilişkisi bir olumsuzluktan ibaret. O zamanlar Gümüş Motor adlı bir fabrikanın sahibi mi, yöneticisi mi neydi? Biz de motor üstüne çalışıyoruz ya, "Gidip bakalım şu Gümüş Motor'a, işimize yarayacak bir katkıları olur mu?" dedik. Gittik, ihtiyaçlarımızı anlattık. Bizim ihtiyaçlarımızı yanıtlayacak hiçbir olanakları olmadığını söylediler. Biz de zaten açılmamış olan Erbakan, daha doğrusu Gümüş Motor defterini kapattık. Hepsi bu!"
Projede Motor Şanzuman grubunda yer alan mühendislerden Yük. Müh. Salih Kaya SAĞIN ise Mühendis ve Makina Dergisi'nin 310'uncu sayısında Devrim Arabaları hakkında yayınladığı "Başarı mı, fiyasko mu?" başlıklı makalesinde Erbakan'ın projedeki rolü hakkında şöyle demiştir:
"19 Eylül 1985 tarihli Hürriyet Gazetesi'nin 4. sayfasında EKONOMi bölümünde yer alan "ilk Yerli Otomobil 'Devrim'i Erbakan Yapmıştı" başlıklı haberin aksine Prof. Erbakan'ın bu projeye uzaktan yakından bir ilgisi ve katkısı olmamıştır."
sevgili kardeşim, nezaketin için çok teşekkür ederim. ben 37 yaşımdayım. içinden nasıl geliyorsa öyle hitap edebilirsin.
Ben siyasi olarak herhangi bir merciyi değil de, bu olayları konuşurken birbirimizi kırmamayı dilemiştim.
elbette ki doğru olanı söylemek yapılması gereken şeydir.
şimdi siyasete girecek ama, forumda yazdığım yazı ve tepkilerden ötürü siyasi düşüncem de Kemalist ve laik görüş olduğu farkdilmiştir. ancak, farklı düşünen kimi arkadaşlar ( ki bunlarla çok samimi görüşüp telefonlaşırım ) farklı ülupla kullanmışlardır.
ölen ölmüş,dini, ananevi ve ahlaki değerlerimize göre ölenin arkasından konuşulmaz.
devrim arabalarını yapmış olmasına gelice, o konuda ilk ağızdan verilen demeçler buradan yayınlandı.
benim amacım; sel gider kumu kalır mantığıyla, öleölür, giden gider kalan kalır ama birbirimizi kırmayalım. zaten şu 3 günlük dünyada kalp kırmamak için söylüyorum.
günahkarları zaten yarglayan olcaktır.
esenlik kal kardeşim..
Sanki kend, parasını mı verdi?.... Seçimlerde verdiği vaatlarden biriydi.... Zaten tek icraatı o.......
Verdiği 100 de 100 e yakın zam.... eee enflasyon ne kadar?... %180....
Aman kalsın....
Şu açık olma meselesi ayrı bir olay....
Açıktan açıktan yapılmış işler.....
Neyse.. Bu dünyadaki görevini bitirip gitti.... İşallah hakkında hayırlısı olur....
Ben de çok açığım.... Eğer yenilen hakkım varsa kimseye helal etmem.....
İşte sözün özü daha bunun üstüne de birşey söylenmez .
Sadece bu forumda değil diğer forumlarda da durum maalesef aynı siyaset veya futbol konusu açıldığında neden insanlar işin boyutunu hakarete kadar kalp kırmaya kadar devam ettirir bir türlü anlayabilmiş değilim.
Dur aklıma Mevlana'nın bir sözü geldi onunla bitireyim sözümü.
"Ne kadar bilirsen bil, anlattıkların karşındakinin anlayabileceği kadardır "
---------- Mesaj ekleme zamanı: 01:33 ---------- İlk mesajı ekleme zamanı 01:30 ----------
Sevgili dostum evet dediğinde çok haklısın bugünün memurları o zamanın hükümet politikası sayesinde yüksek maaş alıyorlar ve bununla orantılı olarak halen o zamanın mali açıkları kapanamamış durumda.
Şimdi kendi çapımda düşünüyorum o zaman bu kadar zam yapılmasaydı da yatırım yapılsaydı şu anda kişi başına düşen gelir daha mı çok olurdu ve öz mallarımızın değeri daha mı fazla olurdu acaba.
Sanki kend, parasını mı verdi?.... Seçimlerde verdiği vaatlarden biriydi.... Zaten tek icraatı o.......
Verdiği 100 de 100 e yakın zam.... eee enflasyon ne kadar?... %180....
Aman kalsın....
Göz göre göre niye yalan söylüyorsunuz kardeşim? Hiç mi şerefiniz haysiyetiniz yok? %80 enflasyonu %180 diye söyleyerek milleti enayi yerine koymaya utanmıyor musun?
54. hükümetin Başbakanı muhterem Necmettin Erbakan cumhuriyet tarihinde görülmemiş büyük icraatlara imza atmıştır. Böyle bir hükümet iç ve dış mihrakların işine gelmedi. 28 Şubat post-modern darbesi ile iktidardan uzaklaştırıldı. Vurguncuların, soyguncuların, arsızların, hırsızların yeniden at oynatmaları dönemine geçildi. Oysa, Refah-Yol hükümeti rantiye ve faizden kesip, elde ettiği paraları çiftçi, köylü, memur, işçi, esnaf ve emekliye vererek, herkesin yüzünü güldürmüştür.
İcraatlarından Bazıları :
1- 1996 yılı sonunda 20 milyar dolar olması beklenen bütçe açığı 15 milyar dolara, 45 milyar dolar olması beklenen iç borç ise 22 milyar dolara düşürüldü.
2- Refah-Yol hükümeti, hükümeti devraldığında % 76’lar seviyesinde olan repo oranı, Şubat 1997 tarihinde % 50’ler seviyesine çekildi, fark % 26’dır.
3- % 170 seviyelerinde devralınan hazine borçlanma faizi, Şubat 1997 tarihinde % 83’ler seviyesine düşürüldü, fark % 87’dir.
4- Enflasyonla mücadelede büyük başarılara imza atıldı. Zira, toplumun tüm gelir gruplarına enflasyon üzerinde 40-50 puanlık bir reel gelir sağlanmıştır.
5- 28 Haziran 1996 tarihinde 550 puan olan borsa endeksi, Şubat 1997’de 1700 puana yükseltilerek rekor kırıldı. 54. hükümet 26 Haziran 1996 tarihinde kurulmuştu.
6- Kaynak paketlerden Ocak 1997 itibariyle 11,78 milyar dolar, Nisan 1997 itibariyle 13,33 milyar dolar bir gelir sağlandı. Yani, toplam 25,11 milyar dolar zamsız, vergisiz bir gelirin havuza aktarılması sağlandı
.
7- 1995 tarihinde işbaşında bulunan 53. hükümet döneminde bütçeden tarımı desteklemek için ayrılan pay sadece 19 trilyon iken, 1996 yılı içinse önceki hükümet tarafından öngörülen destekleme fonu sadece 38 trilyon TL idi. Refah-Yol, 1996 yılı ikinci yarıda yaptığı hamle ile 1996’daki desteklemeyi, 60 trilyon TL’ye çıkardığı gibi, 1997 yılı içinde de 95 trilyona yükseltti. Aradaki fark 57 trilyona ulaştı.
8- TMO 1995 yılında 48 milyon dolarlık hububat alımı yaptığı halde, sayın Erbakan’ın başbakanı olduğu 54. hükümet 329 milyon dolarlık alım yaparak, köylüye 7 misli fazla para ödemek suretiyle yüzünü güldürmüştür.
9- Köylülere % 50 gübre sübvansiyonunun alımda derhal ödenmesi esası getirildi. Ayrıca, gübre alımında formaliteler azaltıldı.
10- Et ithalindeki fon, önce % 3’ten % 30’a çıkarıldı. Daha sonra da canlı hayvan ve et ithalatı yasaklandı. Böylece hayvancılık sektörü korunmuş oldu.
11- Bağ-Kur emeklilerinin maaşları % 300 artırıldı.
12- Esnafa verilen krediler 1996’nın ikinci yarısında 57 trilyondan, 80 trilyon YTL’ye çıkarıldı. Yani, 53. hükümette 57 trilyon olan esnaf kredisi, 54. hükümette 80 trilyona çıkartıldı. Fark, 23 trilyon.
13- 54. hükümet döneminde fındık üreticisine, buğday üreticisine, pancar üreticisine en yüksek taban fiyatları verildi. Bugüne kadar bu rekorlar kırılamadı.
14- Fon kredisi imkanı tanınan teşvik belgesi verilmeye başlandı. Böylece, fon kredisinden yararlanmak üzere 8036 KOBİ sahibi müracaatta bulundu. 2.5 trilyon TL kredi kullanıma açıldı.
15- Asgari ücrette % 100’den fazla artış sağlandı.
16- Refah-Yol döneminde memurlara % 102.5 maaş zammı yapıldı. O yıl enflasyon oranı % 65 olarak gerçekleşmişti. Buna göre memurun alım gücü % 37.5 kadar artırılmıştı.
17- 54. hükümet Refah-Yol 1996 tarihinde asgari ücreti 210 dolar olarak tespit etmiş ve işçilere o güne kadar verilen en yüksek asgari ücreti ödemiştir.
18- Kamu toplu iş sözleşmeleri ilk defa Refah-Yol döneminde, 3 ay gibi kısa bir zamanda sağlandı. Kamu kesimi ortalama giydirilmiş aylık ücretlerinde büyük bir artış sağlanarak, ücretler 50 milyon TL’den, 107 milyon TL’ye, dolar bazında 655 dolardan, 993 dolara çıkartıldı.
19- Bütçeden Bağ-Kur emeklilerine 866 milyar TL, memur emeklilerine 985 milyar TL ve işçi emeklilerine de onları mağdur edemeyecek derecede destek sağlandı.
20- Emeklilerin maaşlarında enflasyonun üstünde % 51 reel artış sağlandı.
21- Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Teşvik Fonunun bütün geliri ilk defa kanunun maksadına uygun şekilde yoksullara tahsis edildi.
22- Körfez savaşı sonrası Irak’a uygulanan ambargo sonucu kapalı tutulan “Kerkük-Yumurtalık” boru hattı, Amerika’nın tehditlerine rağmen, 54. Refah-Yol hükümetinin gayretleriyle açtırıldı. Ekonomiye büyük katkı sağlandı.
23- 50 yıldan beri ilk defa 1997 tarihinde denk bütçe yapılabildi. Bu Refah-Yol hükümetinin övünülecek başarısıdır.
24- 1997 yılı bütçesinde yatırımlar toplam ve reel olarak 20 yıldan beri ilk defa % 40 artırıldı. Böylece devlet yatırım ve kalkınma yapabilen bir devlet haline getirildi.
25- Bedelsiz ithalatla bütçeye 1.5 milyar marklık ek gelir sağlandı.
26- 54. hükümet döneminden önceki hükümetlerde sadece İstanbul dükalığına ve dönme diktasına sunulan kredi ve teşvik imkanları, onların ellerinden alınarak Anadolu’nun kalkınmasına, yerli ve milli sanayinin oluşmasına aktarıldı.
27- Bütün bu işler yapılırken yeni zam ve vergiler konmadı.
28- Arsızların hortumları kesildi. Paralar oluşturulan havuza aktarıldı.
29- ABD, İngiltere, İtalya, Fransa, Japonya, Kanada, Almanya’nın oluşturduğu G-7’lerin karşısında, Türkiye, İran, Pakistan, Bangladeş, Endonezya, Malezya, Mısır ve Nijerya’yı içine alan G-8’ler kuruldu. Bu bir nevi İslam ekseninin yeniden oluşması demekti. (14.6.1997 – Çırağan.)
30- Refah-Yol döneminde denk bütçe yapıldı. Faize ödenmesi gereken miktarlar, bir evvelki yılın 18.5 milyar dolarına mukabil, 12 milyar dolara indirildi. Fark, 6.5 milyar dolar.
31- Devletin arazileri sermayedarlara satılmaktan kurtuldu.
32- Özel bankaların devletten uzun vadeli düşük faizli borç alıp, bu parayı devlete yüksek faizle ve kısa vadeli olarak satmasının önüne geçildi. Böylece katrilyonluk korkunç kazançlar devletin kasasında kaldı.
33- Eşel-Mobil sistemi getirilerek, memur ve işçilerin maaş zamları otomatiğe bağlanmış ve onların enflasyon nispetinde maaşları otomatik olarak zamlanmıştır.
şimdi birbirimize cevap yaza yaza burası bir taziye sayfası olmaktan çıkıyor bilmem farkında mısınız? Ama madem söz hakkı doğdu ben de yazayım.
Ben burada bu adamların savunucusu durumuna düşmek istemem önce bunu söyleyeyim. Eğer eleştirmeye kalksam veri tabanı kaldırmaz. : )
Ancak şöyle de bir durum var. Günümüz iktidarı bas bas bağırıyor. Ekonomik verilerden bahsediyor. Hatta o klasik ifadeleriyle "nereden.. nereye" diye yırtınıyorlar. Sen sosyal devletsen vatandaşın için varsındır. Senin ekonomik verilerin beni ilgilendirmez. Ben kendi yaşam standartlarıma bakarım. Sen bakkal dükkanı yönetmiyorsun nihayetinde.
Tekrar ifade ediyorum. Erbakan döneminin savunucusu değilim. zaten benim siyasi anlayışıma uymuyor. ve o dönem ki enflasyonu görmezden de gelmiyorum Ama bu memur zammını herkes bilir. Ve çok farklı görüşlerden insanlar o dönem ekonomide kurulan havuz sisteminden memnundular. Ben de vefat eden birinin arkasından iyi şeyler söylemek adına bunları paylaştım. Bu kadar basit bir konu dostum ; )
bir hatırlatma : Profil sayfamda Türkçe Öğretmeni yazdığıma bakıp memur zammını övdüğümü düşünebilirsiniz. Bakmayın orda öyle yazdığına. Son dönem devlet politikaları sayesinde kadro alamayan 300 bin küsür işsiz öğretmenden biriyim. Yani memur değilim. Olamayacağım da. Başka işlerle uğraşıyorum artık.
Sevgili kardeşim;
yazımda o tarafı veya bu tarafı savunuyorsun gibi birşeyi söylemedim ve kastetmedim sadece söylemek istediğim o zaman çok iyi olarak gözüken bu politikanın etkileri şu anda bile gözükmekte benimde nacizane fikrim o zamanda yapılan bu zamlar ( benim ailemde sebeplenmiştir memur oldukları için bu zamlardan ) başka bir alanda kullanılsamıydı diye kendi kendime sesli olarak düşündüm işin açığı o zamanın politikası olarak bende hak veriyorum rahmetliye.
Bu sözüm sana değil. Her ne olursa olsun en ufacık bir tartışmada şeref haysiyet karıştırmak da çok yakışıksız bir durum. Haklıyken haksız duruma düşme gibi bir olaya sebebiyet verir. Eğer yazılanlar yanlış ise doğrusunu adabına göre öğretmek en uygunudur. Ayrıca 54. ncü hükümetin Meclis Başkanı öz be öz dayımdır ve rahmetlinin icraatlarından da hiç ama hiç memnun değildir. Bu da bir dip not.
Şerefimin haysiyetinin seceresi sana mı kaldı?..... Neden utanayım?....Üslubuna dikkat et....
Sen önce başlığı değiştir..... Utanmıyormusun milleti enayi yerine koymaya... ?....
Muhterem Necmettin Erbakan'a Yüce Rabbimizden rahmet, yakınlarına, sevenlerine ve tüm İslam Alemine baş sağlığı diliyorum.
1961 yılı 25. hükümet başbakanı Cemal Gürsel'in "Türkler olarak kendi otomobilimizi yapabileceğimize" ikna edilmesini sağlayan Merhum Prof. Dr. Necmettin Erbakan'dır. Ayrıca Erbakan projenin yönetim kurulunda da bizzat görev yapmıştır. Ayrıntılı bilgi için "Mustafa Miyasoğlu'nun" "Devrim Otomobili" adlı kitabını inceleyebilirsiniz.
Ağzı olan herkes konuşuyor. Üç-beş sayfa okuyun, araştırın da öyle konuşun.
* Kitabı temin edemeyenlere bizzat yardımcı olur, gerekli desteği sağlarım.
***Ülkemizin Gençleri, Geleceği olarak, öğrendiğimiz her yeni şeyi sonuna kadar araştıralım ki kimseler aklımızı istekleri doğrultusunda yönlendirmesin. Zira benim burada yazdıklarımı da detaylı olarak araştırmanızı istirham ediyorum.
Selam ile...
kendisinin "alman panzer tanklarının soğutma sistemleri" ile ilgili de bir buluşu olduğu halk arasında söylenirdi nekadar doğru bilemem.
alah rahmet eylesin..
1-sırf meraktan soruyorum; şu proje yönetim kurulu, 1 otomobil için verilen ödeneği kesintilere uğratıp 3 otomobil isteyen kurul mudur?
2- "daha güçlü türkiye" sloganını amerikaya gidip geldikten sonra mı yoksa önce mi söylemiştir?
3- kıbrıs harekatında bülent ecevitin en büyük desteçi ve iknacılarındandır ( bu kesin bilgidir)
4- mercümek olayına açıklık getirecek olan var mı?
sadece merak ama Rahmeti Allah diediğine verecek olduğundan ben sadece dilerim ama hükmü yaratan verecektir.
ama devletimin hakkını yiyene asla helal etmem.
Şu an bu konu içerisinde 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 misafir)
KALMAK KADAR ESKİ, GİTMEK KADAR YENİ OLMAYANDIR ÖZLEMEK!
KEŞKE, KÜFÜRLERE DE DUADAKİ GİBİ, "AMİN" BENZERİ BİR ŞEY DİYEBİLSEK....
) (3 litre benzin koyuyorum bir hafta geziyorum diyen adamlardan ve motorlarından uzak durun)
