yok be ne reklamı. yazacaklarımı kimse üzerine almasın. sadece düşüncelerimi paylaşıyorum kimseye yafta vurmak gibi bir niyetim yok. kimseyi de suçlamıyorum. hele formu açan arkadaş hiç alınmasın zaten motosiklet tecrübesi yok bu soruyu sorması normal..
ama yazmaktan da gına geliyor.
millet nasıl cesaret ediyor bilmiyorum.
geçende bir exper abimiz vardı abi yapma etme dedim. yalvardım resmen.
almış 600rr ı geldi. bari bir eğitim al falan dedim eğitim aldı sanırım ama işe yaramamış. bi duydum ki kendisi perte çıkıyormuş az kalsın. en az bir aydır da görünmüyor. sanırım hala evde yatıyor, bu sürenin yarısı da hastahanede geçti.
yani bilmiyorum. neden bu kadar meraklıyız hiç bir şeyi sindirmek özümsemek yok.. büyük olsun iyi görüneyim havalı biri olayım.. biri de çıkıp arkamdan şöyle düzgün dürüst adam desinler diye hayal etmiyor gariptir
iyide yarışçı olacak yeteneğimiz yok, olanların da imkanı yok. 20 yaşından sonra motosiklete bineyi öğrenip ss ile yarışlara katılan pilot var mı bilmiyorum. olacağını da sanmıyorum.. nedir bu kadar hızlı motor sevdası. sebebi ne? diğer alanlardaki eksikliklerimizi gizlemek mi?
yani daha mükemmel görünmek istiyorsan gidersin o paranın yarısını bir estetik cerraha verirsin. geri kalanını da dil, kişisel gelişim kurslarına dökersin. zaten sana porsche, ferrari, r1 vs almak isteyen birileri dolanmaya başlayacaktır etrafında..
bilmiyorum. gerçekten bilmiyorum. şurada bile o kadar az kişi gerçekten keyif aldığı için biniyor ki hiç bir şeyi takmadan. ben hayal ediyorum biraz boş vaktim olsada bir hafta gezsem heryeri motosikletle (şu an sadece 125 lik bir motosikletim var üstelik) diye hayal kuruyorum. adam ss alsam da havalı görünsem diye hayal kuruyor.
masaya oturuyoruz birileri ile buluşup.. hani motosiklet kullanıcısıyız hani formdaşız hani hobidaşız ya.. adam ybr ile geliyor millet üstüne çıkacak neredeyse.. niye ybr ile geldin büyük motosikletinle gelmedin diye. ondan sonra gel bu adamlarla otur bişiler paylaş içinden gelirse. adam kendi içindeki zincirleri kıramamış ki sana ne faydası olsun.. birey olamamış daha.. birey olmak üstün bir başarı arkadaşlar öyle demeyin. kendinden sorumlu olmak, kimseye hesap vermeye gerek duymamak, böyle bir durum olduğunda hissettiklerini düşündüklerini çekinmeden saklamadan ifade edebilmek.. dürüstçe kendini anlatabilmek.. kendi ihtiyaçlarının farkında olabilmek, farkındalıklarının farkında olabilmek.. yok yani.. boşuz.. tın tın öten teneke bile en azından bizim kafatasımızdan daha çok ses çıkarıyor.
biz buyuz.. bu kadarız.. ancak bindiğimiz araçla, giydiğimiz giysilerin markasıyla, takıldığımız mekanın lüks olmasıyla, cep telefonumuzun modeliyle, taktığımız aksesuarlarla adam oluruz biz. bunlar ne kadar çok paha ederse kendimizi de o kadar adam belleriz. adamlığımız da insanlığımız da bunların ölçütü de budur bizim için.
ve biz türk üz.. islamiyet öncesi dilinde yalan kelimesi olmayan bir toplumun örf adetlerini taşıyoruz güya.. şimdi bu cümleyi de anlamayan arkadaşlarımız olacaktır. bir dilde bir olgunun karşılığı olabilmesi için hayatımızda bir yeri olması gerekir. yani elma, ocak, ruh vb.. bu olgular hayatımızda vardır ve dilimizde karşılıkları vardır ifade edebilmek için. eğer hayatımızda yoksa hiç karşılaşmamışsak doğal olarak dilimizde de tanımı yada ifadesi olmaz. yani yalan diye bir kavram yokmuş ki, dilde karşılığı olsun..
acaba ben türküm derken bile.. övünürken bile kaç kişi yukarıdaki paragrafın farkında olarak ben türküm diyor bilmiyorum.
yada ben türküm diye övünürken, bir çinlinin de çinli olmaktan gurur duyacağının farkındalığını yaşıyor mu? neyse bu saatte bu mevzular derin mevzular. bizi bozar..