Kendinize Dikkat Edin.

[espresso]

Ağır taşıta bakım yaptırmamak kabul edilecek bir durum değil.Bakım pahalı olarabilir ama bu alet senin ekmek teknen.Kaza yaptığında o yaptırmadığın bakımın 1000 katı çıkar cebinden.Bizim millet bu tarz çakıllıkları,zekilik olarak görüyor ama aslında gerizekalılığın dışa vurumu.

Hadi bu it herif bakımı yaptırmadı,fahiş fiyatlar çeken Tüvtürk ne işe yara ne yapar?Bu tarz bir kaza durumunda bu kamyonun bakımdan sorumlu insan ile bu kamyonu muayeneden geçiren Tüvtürk görevlisi dolaylı yoldan adam öldürmeden yargılanması gerekiyor.Bakalım o zaman öyle çakallıklar yapabiliyor mı?

Bir de bakım harici ülkemizde son 20 yılda insanlar kasti olarak cahilleştirildi,kanunsuzluk,saygısızlık övüldü normalleştirildi.Dolayısı ile artık kimsenin ne kanunlara ne başkasının can ve mal güvenliğine sayıgısı kalmadı.Hız limiti 80 olan ağır taşıtlar 120 ve üstü hızlarda giderken sık sık görüyorum yolda.Ağır taşıt o kadar gitmez demeyin,700 bg ve üstü tırlar var yüklü hali ile yol müsaitse 160 km ye rahat çıkıyor.Bir de bu şekilde potansiyel toplu katliam araçlarını son kaz sürmeyi marifet sayıyor millet.Hatta video çekip instagrama koyan tır-kamyon şöforleri var.

Hadi şehirler arası yolları,şehir merkezi kalabalıkları geçtik.Dün evde otururken hayvani kaza sesi ile irkildim.Çıktım pencereden baktım,bir Peugeot artık nasıl bir hızla geliyorsa,Fiorina'ya yandan öyle bir çarpmış ki Fiorina 180 derece spin atmış.Peugeot pert,yaralılar var...Bakın bu kaza ara yolun ara yolunun ara yolu tarzında sokak bile sayılmayacak bir yerde oluyor.Buradan günde toplasan 10 araba geçmez,yolda yayalar yürüyor çocuklar oynuyor,bisikletliler geçiyor...Kanun tanımaz,başkasının mal ve can güvenliğini hiçe sayan,bu çakallar,potansiyel katiller ve bunlara göz yuman,yücelten devlet adamları yüzünden artık bırakın şehirler arası yollar şehir merkezlerini ara sokaklardaki evimizin önünde bile can güvenliğimiz yok.

Servislerin hiç sorumluluğu yok, servisler neyse sanayi sitelerindeki dükkanların zaten hiç yok. Oysa herhangi bir tamirciye (yetkili servis olur, özel servis ya da sanayide bir usta olur) giren araçta trafikte tehlike yaratacak bir arıza varsa o arıza giderilmeden araç oradan çıkamaması gerekir. En azından servise bir nedenle girmiş araçta bir arıza varsa sahibine bildirip bak fren balataların eskimiş, sorun olabilir biz tespit ettik bizde yaptırmayacaksanız da sorumluluğu kabul etmiş sayılırsınız diye belge imzalatmadan araçları salmamak gerek. Herhangi bir kaza anında yaptığı dandik tamir yüzünden son gittiği servis de sorumlu tutulmalı. Tabi bu da yine kültür ve eğitime bakıyor, bunun da işleyebilmeis içn kayıt kuyut ve kontrol kültürü de yerleşmiş olmalı.
Bizde kader denip geçiliyor, kaza deniyor. Aslında kaza çok çok az vakalarda büyük rastlantılar eseri bir sürü şey bir arada olacak da o zaman olur, bizde kaza denen şeyleirn büyük çoğunluğu aslınd akaza dğeil ihmal, bu da kültürdeki kader anlayışından geliyor. Kimse kendisi sorumluluk almıyor, sorumluluğu göklerin ötesindeki bir varlığa atmak daha kolay çünkü.

[AzÇok]

Ben artık otobüse binmiyorum. Gerekirse ve yol durumu müsaitse direkt motosiklet ile gidiyorum. Geçen İzmir'e gün içinde gidip, dönmemin asıl sebebi de bu idi. En kalitesiz firma (Metro Turizm) nerede bir yer görse patlatıp duruyor, kalitelilerden (Kamil Koç) gözümün önünde bir başkasına yapıştırıp 3 şeridi felç etti.

Demem o ki; mümkün mertebe ağır tonajlı araçlara yaklaşmayın. Öyle dedikleri gibi de fren birden boşalmaz. Hava kompresörleri ile fren yapan araçlar, otomobildeki veya motordaki gibi kaçak olunca birden boşa çıkmazlar. Kendinize mukayyet olun.

Sabıkası en kabarık olanlardan biri de otobüsler. Aslında sorun çok derin. İşin gerçeği şoförler otobüs şirketlerinin elindeki kölelerdir. Arızalı araçla sefere çıkmak zorunda bile kalıyorlar. Yeterince dinlenemeden sefere çıkmak zorunda kalıyorlar. Kanun düzenlemeleri yaparak kazalarda şirketlere ağır yaptırımlar uygulanmadıkça bu düzen devam edecektir. Firma sahibi-siyasi ilişkileri dikkate alınırsa bu düzenlemelerin hiç bir zaman yapılmayacağı aşikar.
Sevmesem de otobüsle seyahat ediyorum. Bir numaradan bilet alıp şoför gibi gözümü kırpmadan seyahat ederim. Son seyahatimde ikinci şoför birinciye göre bariz kötüydü. Aracı gecikmiş ve sert hamlelerle kullanıyordu. Sabaha kadar gözümü kırpmadım. Uyumadığı için şükrettim.

[Gouranga]

Ben artık otobüse binmiyorum. Gerekirse ve yol durumu müsaitse direkt motosiklet ile gidiyorum. Geçen İzmir'e gün içinde gidip, dönmemin asıl sebebi de bu idi. En kalitesiz firma (Metro Turizm) nerede bir yer görse patlatıp duruyor, kalitelilerden (Kamil Koç) gözümün önünde bir başkasına yapıştırıp 3 şeridi felç etti.

Demem o ki; mümkün mertebe ağır tonajlı araçlara yaklaşmayın. Öyle dedikleri gibi de fren birden boşalmaz. Hava kompresörleri ile fren yapan araçlar, otomobildeki veya motordaki gibi kaçak olunca birden boşa çıkmazlar. Kendinize mukayyet olun.

Metro Turizm in sahibi Gürcistan a kaçtıktan sonra, kiralık/sözleşmeli otobüslerin çoğu Kamil Koç a geçti. Bugününün Metro su artık Kamil Koç.

[AzÇok]

Her zaman söyleriz motosikletler normal hız ile gidemezler.)

Bu görüş sık sık dile getiriliyor. Hatta oran verenler bile var. Akan trafik hızından yüzde on daha hızlı gitmek lazım diye. Şehirler arası yolculuk için bu görüşe katılmıyorum. Takip mesafesine uyulursa, arkadan gelen araçların yaklaşmasına gerek gaz açarak gerekse yol verilerek müsade edilmezse yasal hız sınırları içinde çok güvenli yolculuk yapılıyor. Zaman zaman "şehirler arası güvenli seyahat için 140-150 km/h sabit gidebilecek motosiklet gerekir" şeklinde yorumlar yapılabiliyor. Bence bu bir şehir efsanesi. Bu konuda uzman görüşlerini de alabilirsek faydalı olur.

[DickName]

- Trafige cikacak araclarin yeterince kontrol edilmemesi (trafik muayenesini ve denetimini sadece para icin yapmak, sadece gostermelik olarak yaptirmak)

+ 1500. iki kelime ekledim.