Malzeme transferi konusunda "hammaliye" her zaman tartışmalı bir konudur.
Misal bir mimarlık firması bir malzemeciden aluminyum profil ister, nakliyeyi kendisi halledecektir kamyonetini yollar. Kamyonet satıcının deposuna yanaşır, profilleri kim kamyona yükleyecek? Bu hep kavga konusu olmuştur.
O yüzden bu konu çok su kaldırır, ama "hizmet etmek için işe girmişsin" yaklaşımını ben de çok doğru bulmuyorum. Ben sana su getireceğim evet, peki Safir'de oturuyorsun ve 47. kattasın, asansör bozuk. Buna "bana ne" demek işin içinden çıkılacak bir yaklaşım değil. Aynı şekilde 10 blok var, birbirlerinin arası yürüyerek 10dk, ben bunları kabul ediyorum diye bir şey yok. Bir kaç defa nispeten ağır ürünler geldi kargo ile, indim otoparktan aldım kargocu ben bunu çıkartamam yukarıya dedi. Ha bunu DHL ile değil MNG ile yaşadım, neden? DHL'in kapı gibi prosedürü var, 70kg üstündeyse zaten kol gibi bedelini alıyor. 70kg da az değil, onun için de tüm arabalarında böyle yükleri taşımak için tekerlekli ufak arabaları var zaten. Kucağında getirmiyor.
Eh, bu yeme içme paket servisinde de iş yine aslında bu organizasyonu yapan firmaya kalıyor, getir veya her kimse. Sen sattığın ürünlerin hacmini ve ağırlığını biliyorsan, ne kadarının kurye tarafından elde kucakta vs taşınabileceğini de kestirip buna göre bir düzenleme yapacaksın. Sitelerin içerisine kuryelerin motorlarının alınmamasının arka planındaki niyeti anlıyorum sıkıntı yok, ama bu niyetle kestirip atarak da bir çözüm uygulanamaz. %80 eğimle 100m yer gitmek demek bu. İki poşet + 2x5 litre suyu buradan yürüyerek getirsin diye beklemek doğru değil. Burada iş düşen taraf da site yönetimi, o da böyle dışarıdan gelen hizmet sağlayıcı araçlarının nasıl karşılanacağına dair bir prosedür oluşturmalı.
Peki, Türkiye'de kim uğraşır bununla? Hiç kimse =)
Kuryenin işi bu taşısın der bir kesim, diğer kesim ben oraya getirmiyorum der, böyle kavga dövüş devam ederiz.