2 Kasım 2008
Antalya
Bu güzel öğleden sonrasını biraz dağ havası almak ve birkaç fotoğraf çekmek için şehirden uzaklaştım.
Çakırlar'ı geçip devam ediyorum.
Sonbahar doğaya yeni renkler katmış.
Hisarçandır'a geçmek için vadinin dibine iniyorum.
Yol kenarında duran Mustafa amcaya yol sorma bahanesi ile "Merhaba..!" diyorum.
Burada biri yürüme, diğeri de görme özürlü iki malul akrabasına baktığını söylüyor.
Ali o sırada bahçeye çıkmış, elindeki sopadan güç alarak yürümeye çalışıyor.
"Bu evde mi yaşıyorsunuz?" diye soruyorum.
"Hayır, orası ambar." diyor gülerek.
Yaşadıkları ev burası.
Balkonun altındaki tavukların görüntülerini dijitalleştirmeye çalışırken evden inleme sesleri geliyor.
Yukarı çıkıp baktığımda solda görünen yatakta biri olduğunu anlıyorum.
Yorgana sarınmış, hiçbir yeri görünmüyor.
Ben yanına gidince inlemesi kesiliyor ama başını yorganın altında tutmaya devam ediyor.
Ben de onu rahatsız etmemek için hemen ayrılıyorum yanından.
Bu sevimli insanlara "İyi şanslar..!" dileyip, yeniden görüşmeyi umarak veda ediyorum.
Antalya'ya yaklaşırken güneş dağların ardında kalıyor.
.. ve şehir ufukta görünüyor...
Herkese mutlu geziler...