Acil durum freni, hangi frenin ne zaman kullanılacağı, iki parmağı sürekli manette tutmak, ABS, kombine frenler ve virajda fren üzerine bir yazı yazdım. Wordpress sayfasından okumayı tercih edenler buradan ulaşabilir.


Sıkça yapılan kazalar yazısında ele aldığımız kaza örneklerinde bir çok motosiklet sürücüsünün freni düzgün yapamadığı için henüz çarpma gerçekleşmeden sadece fren sebebiyle düştüğü görülüyor. Yani aslında fren yapmayı çok iyi beceremiyoruz.

Acil durum freni

Seyir halindeyken her yaptığımız sert fren acil durum freni değil. Acil durum freni en hızlı şekilde, en kısa sürede durmamızı gerektiren frendir. Panik fren diyenler de var ama ben o lafı sevmiyorum.

Motosikleti durdurma gücünün esasen ön frende olduğunu, en hızlı şekilde en kısa sürede durabilmek için her iki freni de kullanmamız gerektiğini zaten biliyorsunuzdur.

Seyir hızlarında giderken birden bire durmamız gerektiğinde Acil durum freni yaparken veya sert bir fren yaparken en önemli şey bakışı yere eğmemek. Çok zordur. Her zaman fren yaparken kafamız öne doğru eğilir. Bu eğilimin bilincinde olup bakışı yukarıda tutmak için özellikle uğraşmamız lazım. Aşağıdaki fotoğraftaki sürücünün yaptığı gayet normal gibi görünüyor ama arka tekeri yerden kesecek kadar sert fren yapıyorken bakışı bu sürücününki gibi ileride tutmak çok zor. Bu düzeye gelebilmek için çok çaba sarf etmeliyiz.



Acil durum freni veya sert fren yaparken dikkat edeceğimiz ikinci önemli şey, oturuş pozisyonunu bozmamak. Sert fren anında eylemsizlik sebebiyle öne yığılıyoruz ya işte ona direnmek için kollardan değil dizlerden destek almamız lazım. Yani freni yapmaya başlayınca dizleri daha bir özenle sıkıp destek olmalıyız ki kollarımıza yük binmesin, kollar gerilmesin. Bakışı yere eğmeyip ileri bakmaya devam et ve kolları gevşek tutup dizlerle depoyu sıkıca tutmayı da becerirsek gerisi gelir. Bu ikisi fren için çok önemli.

ABS’li bir motorda acil durum frenine karar verdiğimizde önce gazı kapatacağız. Gazı kapatır kapatmaz da Allah ne verdiyse hem ön freni hem arka freni hem de debriyajı asılacağız. Limon sıkmakla şunla bunla uğraşmayacağız. ABS devreye girecek. Ön fren manetinde ve arka fren pedalında ABS’nin titreyişini hissedeceğiz. Bu esnada bu titreşimden tedirgin olup frenleri bırakmayacağız.

Debriyajın hemen çekilmemesini, ancak durmaya yakın çekilmesini söyleyen sürüş okulları da var. Siz öyle yapmak isterseniz çok sorun değil. Asıl önemli şey önce gazı kapatmış olmak, bakışı ve oturuşu bozmamak.

ABS’siz bir motorda acil durum freni yapmak çok daha zor. AEA fren videosunda ve devamında güzel anlatıyor. Haşırt diye ön frene asılmamak, limon sıkar gibi artan basınçla sıkmak, ön lastik kayınca hemen bırakmak gibi meseleler var. Doğru becerememenin cezası da ağır.

Bir motosiklet sürücüsünün bir kaç yılda bir kere filan acil durum freni yapması gerekmeli, daha fazla değil. Başımızı acil durum freni yapmayı gerektirecek bir belaya soktuysak, sürüşümüzle ilgili görüş, ileri bakış, planlama, öngörme gibi konulardaki eksikliği anlayıp o işi çözmemiz lazım. Teori sunumlarına katılmak, bir iki kitap okumak veya en güzeli, bir yol eğitimine katılmak kesinlikle yararlı olur. Fren pratiğini uygulamalı olarak öğrenmek için ise hakimiyet eğitimleri var.

Hangi durumda hangi fren?

Yürüme hızının üzerinde, yollarda seyir hızlarında giderken yumuşak veya sert fren yapacağımız zaman iki freni birden kullanıyoruz. Bu hızlarda ön freni kullanmadan sadece arka frenle yavaşlamak arka fren balatasını çok erken bitirmekten başka bir işe yaramaz. Yani iki freni birden kullanacağız. Yalnız önce gazı kapatmış olmamız önemli. Doğru vitesteysek ve iyi planlama yapmışsak erkenden gazı kapatmamız motosikletin hızını bir hayli düşürecektir. Ama yine de de frenleri kullanmamız gerekebilir. (bkz: Yavaşlama yolları: Gaz, fren, vites).

Yavaş manevra yaparken veya durmuş arabaların arasında yürüme hızında giderken sadece arka freni kullanıyoruz. Bu hızlarda ön fren, motorun stabilitesini bozar.

Yokuş yukarı çıkarken durduğumuzda her ikisini de kullanabiliriz tabii ama arka fren esas tutan fren olur. Çok dik bir yokuşta çıkış yönünde durduğunuzu düşünün. Durduktan sonra sadece ön frenle motoru sabitleyemezsiniz, geri kayar. Dolayısıyla dik yokuşları trafik içinde çıkarken planlı olmamız ve durduğumuzda mutlaka birinci vitese geçmiş olmamız şart. Yoksa durduğumuz pozisyonda vites değiştirebilmek için arka freni bırakıp sadece ön freni sıkabiliriz. Bu da motoru geri kaymaktan kurtaramayabilir. Yokuş inerken de ikisini kullanabiliriz ama esas durdurma gücü ön frenden gelecektir. Yokuş inerken fren yaptığımızda bakışı yere eğmemek ve motoru dizlerle tutup oturuş pozisyonunu korumak daha da zor olur. Özellikle çaba göstermek lazım.

İki parmağı sürekli ön fren manetinde tutmak

Eğer doğru viteste ilerliyorsak, ileriye bakıyorsak, iyi planlama yapabiliyorsak elimizi sürekli manette tutmamız gerekmez. Bunları uygulamayan bir sürücü elini manette de tutsa, refleksleri çok çok hızlı da olsa pek güvenli değildir. Yine duramaz, yine duramaz. (bkz: Motosiklet sürüşünde refleks) Dolayısıyla hayır, parmaklarımız sürekli ön fren manetinde olmamalı. Zaten parmaklar ön fren manetindeyken gaz hassasiyetini ayarlamak sadece yarışçıların hakkıyla yapabildikleri bir beceri. Biz yol sürücülerinin buna ihtiyaçları yok.

Trafik durdu veya dur kalk biçiminde gidiyor. Biz de filtrelemeye başladık, arabaların arasından ilerliyoruz. Bu durumlarda hızımız yavaş manevra hızlarında oluyor, yani yürüme hızlarında. Bu durumlarda arabaların arasından yavaş yavaş ilerliyorken kapı açılmasına hazırlıklı olabilmek için ayağımızı arka frenin üzerinde tutarız. Bu hızlarda zaten ön freni kullanmayız çünkü motorun dengesini bozar. Dolayısıyla aralara girdiğimizde parmaklarımızı manette tutmamız yine gerekmiyor. Zaten kullanmayacağız. Normal hızlara çıkar çıkmaz da ayağımızı geri çekip olması gereken pozisyona alırız.

Parmaklarını sürekli manette tutmak isteyen sürücüler iki parmakla fren kullanma eğilimindedir. İki parmakla fren yapmak aynı anda fren yaparken, vites düşürüp ara gaz verebilmek imkanı sağlayan bir teknik. Yarışçıların tekniği. Biz, yarışçılar gibi virajlara girerken hızı ve vitesi aynı anda çok hızlı bir şekilde ayarlamak zorunda değiliz. Motosiklet yol sanatı sistemi bize konumu, hızı ve vitesi sırayla ayarlamayı öğütlüyor. Dolayısıyla biz bir viraja yaklaşırken önce konumumuzu ayarlıyoruz. Sonra hızımızı ayarlıyoruz. Bunu yaparken önce gaz kolunu kullanıyoruz, yetmezse frenleri -ikisini birden- kullanıyoruz. Limit noktasını ve etraftaki görüntüyü kullanarak viraj için uygun hıza iniyoruz. Ardından gerekiyorsa vitesimizi düşürüyoruz. E bu senaryoda bir yandan fren yaparken bir yandan da vites düşürüp ara gaz vermemizi gerektirecek bir durum yok ki. Bu arada, ara gaz verirken ön frendeki basıncı uygun şekilde artırmaya devam ettirmek, o iki parmağın manette kaymasının ayarlanması filan çok çok zor şeyler.

Biliyoruz ki bedenimiz acil durumlarda bir hareket yapması gerektiğinde her zaman nasıl yapıyorsa aynı tekniği kullanıyor. Çünkü sürekli uyguladığı teknik, kas hafızasına yerleşiyor, sinir hücreleri arasındaki o tekniğe ait bağlantılar güçleniyor. Böylece hızlıca bir eylem gerektiğinde onu yapıyor. İki parmağını manette tutmaya alışkın arkadaşlar normalde iki parmaklarıyla fren yapıyor olacaklar. Ancak acil bir durum olduğunda sert fren yaparken de bedenleri alışık olduğu bağlantıları kullanarak yine iki parmakla fren yapacak. Şimdi motosikletiniz iki parmağın gücü ile stoppie yapacak kadar güçlü bir fren sistemine sahipse bu, bir sorun teşkil etmez. Ama motosikletiniz, tüm fren gücünü gösterebilmek için dört parmaklık bir basınca ihtiyaç duyuyorsa, o zaman bu acil durum frenini yeterince güçlü yapamayacaksınız.

ABS şart mı?

Yukarıda da dediğim gibi ABS’siz bir motorda acil durum freni yapmak çok çok daha zor. Becerememenin cezası da ağır. Düşüp orayı burayı kırmak. Kırdığınız şeyler motora aitse sadece para cezası. Ama kırılanlar sizin bedeninize aitse o zaman fena.

Kuru ve iyi zemin koşullarında, planlayarak yapılan egzersizlerde, çok usta sürücüler ABS’siz bir motorda daha kısa sürede durabilir. Ama aniden olan sürprizlerde, kötü zemin koşullarında, ıslak zeminde, bizim gibi sıradan yol kullanıcıları için ABS’siz motorla daha kısa mesafede durmak sadece hayal. Zaten daha kısayı bırakalım, durabilirsek ne ala. Islak zeminde birden bire durmak kararı verdiğimizde o adrenalinin verdiği kasılmayla düşeceğiz veya yeterince güçlü fren yapmaktan korkup önümüzdeki engele çarpacağız.

Uzun lafın kısası. ABS şart.

Kombine frenler

Nerede hangi freni kullanacağını bilen bir yol kullanıcısı için varlığı ya da yokluğu pek bir şey fark ettirmez. O sistemin varlığı ya da yokluğu fren kullanma tercihimizi değiştirmez. Motosiklet seçiminde varlığı ya da yokluğu bir kriter değil.

Virajda fren

Bu olay bir kaç çeşit. İlki yarışçıların kullandığı teknik. Viraj öncesi yaklaşımında freni yapıyor, viraja doğru fren manetini milim milim bırakmaya devam ediyor. Frenin tamamen bırakılması virajın içine kadar sarkıtılıyor.[



Bir başka virajda fren olayı, dönüş devam ediyorken bir yandan gazı sabit tutarken arka frene hafifçe dokunmayla yapılıyor. Bu hamle motorun çizgisini stabiliteyi bozmadan içeri taşımasını sağlıyor. Buraya kadar olan iki teknik biz ölümlü yol sürücülerini ne kadar ilgilendiriyor bilmiyorum. Ben bunları pratik yapmaya bile çekinirim.

Üçüncü virajda fren olayı ise virajda acil durum freni. Bu bizi ilgilendiriyor zira yolda ihtiyacımız olabilir. Bunda da iki tane teknik var. Birisi çok hızlı bir kontra ile motoru düzeltir düzeltmez acil durum frenine başlamak. Virajda acil durum freninin ikinci yolu ise aynı anda her iki freni birden yavaşça artan basınçla sıkmaya başlarken motoru düzeltmek. Motor dikleştikçe ön frendeki basınç daha da artmaya başlayacak. Hızlı konta ile motoru dikleştirip hemen frene başlasak da frenle motoru dikleştirmeyi birlikte kademeli olarak yapsak da her iki teknikte de fren yapmaya başladığımız andan itibaren virajın dışına doğru gitmeye başlıyoruz. O anda yaşanacak korkuyu, gerilimi düşününce anlaşılıyor ki çok zor teknikler. Tek başına değil de bir eğitmen gözetiminde egzersiz yapmak daha mantıklı olur.

Bu arada, normal ABS’si olan bir motor yatıkken ön frene abandığımızda ABS bir işe yaramaz, düşeriz. Viraj ABS’si olan motorlarda bu dert yokmuş.

Virajlardaki hızımızı seçerken, virajlı bir parkurun sonunda arka lastiğimizin ne kadarını kullandığımıza bakarken; virajda acil durum freni yapmanın ne kadar zor olduğunu, bunu becerip beceremeyeceğimizi, daha önce virajda acil durum freni yapıp yapmadığımızı düşünmek akıllıca olabilir.