HAZZILHAR adlı üyeden alıntı
Merhaba, cruiser motosikletlere olan ilginiz şaşırtmadı. Çünkü normal şartlarda da yolda birkaç farklı tarzda motosikleti yanyana koyarsanız en çok ilgiyi genelde bu tarz çeker. Supersport gibi motosikletlerin kullanımındaki temel amaç sürattir. O sebeple arkadaşlarınızın gitmez, durmaz, dönmez, pahalı, çok yakar, vibrasyonu yüksek gibi yorumları onların ve sizin kullandığınız tarza göre kıyasladığınızda doğrudur. Çünkü 0-100 süresi veya 200'ün üstü süratler bu motosikletin temel kullanım amacını kapsamaz. Rake ve trail açıları gereği supersport kadar yatırmadan hafif kontralarla dönebileceğinizden ötürü "dönmüyor" argümanları da kullandıkları tarza kıyasla doğrudur. "Durmuyor" tabirleri ise belli süratin üzerinde bu kadar ağır bir kütleyi durdurmak gerçekten zor olduğu için o da doğrudur. Vibrasyon bu tarz V şeklinde konumlandırılmış çift silindirli motosikletlerin karakteristik özelliğidir. Elcik ve peglerde kendini hissettirmez. Motorun kalbi atıyormuş gibi bir his verir. Keyif verici bir vibrasyon sözkonusudur. Çok yakması da nispeten doğrudur, çünkü yüksek tork değeri, nispeten verimsiz bir motordan çıkmaktadır. Ancak son yıllardaki enjeksiyonlu cruiserlar ile bu sorun da neredeyse ortadan kalkmıştır. Pahalı yorumu da plastik aksamlı motosikletler yerine daha çok çelik ve demir aksam kullanılmasından, kromaj, nikelaj gibi güzel parlak metal işçiliğinden, mükemmel boya işçiliğinden kaynaklanmaktadır genellikle.
Diyeceğim o ki farklı bir tarz ile herhangi bir cruiserı kıyasladığınızda alacağınız cevaplar aynıdır ve kısmen doğrudur. Bu tarzdaki motosikletler o sebeple kendi aralarında kıyaslanmalıdır. Çünkü hem sürüş dinamikleri hem de kullanım amacı farklı olan tarzların kıyaslanması mantık çerçevesinde yorumlar çıkarsa dahi neticede kabul görür şekilde doğru değildir aslında.
Öncelikle yorumlarda denk geldiğim XV950 önermesi için tek diyebileceğim şey, teknoloji arayan adam Harley-Davidson almamalı. Bu sebeple de bir Harley'yi ancak başka bir Harley ile kıyaslamak gereklidir. Bu sebeple bu argüman yanlıştır.
Başka bir yorumda denk geldiğim "yattığında, düştüğünde masraf çıkartır" argümanı da motosikletin üzerinde eğer koruma demiri varsa ki bu parça genelde paslanmaz çelikten yapılmaktadır, hasar gören kısımları aynalar, manetler, pegler, elcikler veya egzost olmaktadır. Bu da karenajlı ve yoğun plastik aksamlı bir motosiklete göre daha az masraf ve düşüş sonrası kaldırıp yola devam edebilme özelliğini beraberinde getirir. Elbette masraf kazanın şiddetine göre değişecektir. Ancak karenaj hasarı olan plastik aksamlı motorların özellikle Kawasaki ve Yamaha'nın karenajlarının ücretleri bir Harley-Davidson egzostu ederindedir, bunu unutmamak lazım.
Sizin içinde bulunduğunuz durum ile ilgili yoruma gelirsek; cruiser kişiye özel bir tarz yansıttığı için her kullanıcı kendi karakterini yansıtan sembolik öğelerle motorunu özelleştirir. Bu sebeple aksesuar işi bu tarzda daha pahalıdır. Ancak Kızılay dağıtmış gibi herkesin altında olan bir motosiklete binmiyor olmanın ve hem seyir esnasında hem de park ettiğinizde gözlerin üzerinize yönelmesinin verdiği keyif gerçekten yaşanılası bir histir.
Sportster serisi Harley-Davidson'ın köklü bir serisi olmasına rağmen 883 cm³ 'lük blokları aslında başlangıç serisidir ve dolayısıyla klasik bir Harley-Davidson sürüş zevkini yansıtmamaktadır. Street serisi piyasaya çıkana kadar da üretilmiş en düşük hacimli seridir. Sportster serisi bir motosiklet sahibi olunacaksa 1200 cm³ 'lük hacimde olanlarıyla gerçekten iyi bir cruiser sürmenin ne demek olduğunu size gösterebilir. Bu seriden favori olan motosiklet ise benim nazarımda büyük yanaklı lastikleri ve fındık deposuyla Forty-Eight 'tir. Zaten Sportster'ın ikonik motoru haline gelmiş durumdadır. Ancak şahsi kanaatime göre solo sürüş için daha idealdir.
Bu motosikletlerde geçiş yaptığınız tarzdan dolayı sizi zorlayabilecek birkaç unsur vardır ancak zamanla kolay alışılan şeylerdir. Bunlardan birincisi ve en önemlisi sürüş dinamikleri. Gidon turu yarış motorlarına göre çok daha fazladır ve motoru çok yatırmadan çizginizi bozmadan dönmeniz sizi şaşırtabilir. Hatta pegleri sürttüğünüz zaman fazla yatırdığınızı fark edebilirsiniz. Ağırlık merkezleri aks mesafesinin ortasında konumlandırıldığından ani gazda tekere gelme gibi bir durum pek söz konusu değildir. Biraz arkayı savurabilir yalnızca. Bunu yapmak da bazen keyifli olabiliyor : ) Frenlemede de genelde arka frenle yavaşlamak, duracağınız zaman kombine yapmak lazım. Yarış motorlarındaki ön freni ağırlıklı kullanma devri, bu tarzda yerini arka freni ağırlıklı kullanma devrine bırakıyor. Buna alışmanız zaman alabilir. Sert ön frenlemede dengesizleşen motosiklet ciddi anlamda sizi yere yapıştırıp şaşırtabilir. Tabii ki bir de oturma pozisyonu konusu var. Yarış motorlarından alışılagelen kaba tabirle domalarak sürme devri tamamen bitiyor. Pegler nispeten önde, kollar daha dik şekilde gidonda, oturuş düz ama bel hafif kambur olacak şekildedir. İdeal oturma pozisyonu olmadığı aşikar ancak uzun yoldaki keyfi size yarış motorlarındaki iki büklüm halinizden süregelen bel ve boyun ağrılarını unutturur. Çok yüksek süratlerde ve özellikle 100'ün üstünde rüzgarı direk göğüslediğiniz için boynunuz sürekli geri gitmesini önlemeye çalıştığınızdan ağrıyabilir ve rüzgarın sizi tokatlaması yorucu olabilir. Bir de motosikletin ağırlığı konusu var. Seyir esnasında size kendini hissettirmeyecektir kesinlikle. Ancak park manevralarında yorucu olabilir. Hele eğimli bir yerden geri geri çıkmaya çalışmanız için sağlam bacak kaslarınız olmalı. Bunun gerçi bir artısı da vardır ki o da yoğun rüzgarlarda daha az savrulmanızdır. Bunun dışında son olarak duruş anında boşa geçmeme gibi bir mesele var. Harley-Davidson'da boş vitese atmak için genelde yavaşlarken vites değiştirmek daha doğru olur. Buna alışmanız da gerekecektir. Olduğu yerde boşa almak için ise motoru 3-4 cm ileri oynatmanız gerekir. En çok bu farkları yaşayacağınız aşikardır. Ben neyle karşılaşacağınız konusunda size bir ön uyarı yapmak istedim.
Tüm bunların haricinde bu motosikletlerde elektronik amortisör, traction control gibi elektronik aksam beklemeyin. Çünkü bunlara ihtiyacınız olacak şekilde sürüş yapmayacağınızdan bu özellikler motosikletlerde yoktur. Az elektronik, çok mekanik. Dolayısıyla arızası daha az -ki genelde elektrik aksamlı olur- ve tamiratı daha kolaydır. Aerodinamik yapı çok düşük faktörlerde olduğundan fazlaca aksesuar ekleyebilirsiniz. İnsanlar bu motorlara ilkel der ancak en çok arıza elektronik aksamı bol araçlarda görülür. Aynı zamanda ayaklar yere tam basacağından ve artçının çok yüksekte oturmayacağından hem sizin hem de artçınız için en güven verici tarz da budur.
Eğer kafanıza bu markayı taktıysanız, ölmeden yaşanması gereken bir şey olduğunu herkes savunabilir. Ha sonrasında pişman olursunuz, olmazsınız. O sizin kişisel görüşünüze kalmış. Bu arada fabrika çıkışı gelen sert hamurlu Dunlop lastikleri mutlaka uygun ölçüde olan ve Ankara soğuğunda çabuk sertleşmeyecek Michelin, Pirelli gibi yumuşak hamurlu lastiklerle değiştirin. Hem yol tutuşunuz güzelleşir, hem de güvenlik ve konfor sağlar.
Daha ciddi konfor arıyorsanız klasik Softail serisine de mutlaka bir göz gezdiriniz. Softail, Harley-Davidson'ın en başarılı olduğu ikonik serilerinden biridir.
Şimdiden hayırlı olsun.