çok sevdiğim bir hikayeyi yazıyorum, yaşanmıştır.
sene 1960-1965 arası. dedem yıllarca bisiklet tamirciliği yaptıktan sonra bir motosiklet almış. ehliyeti, kaskı olmadan. 1km bile motosiklet kullanmamışken, bisikleti iyi kullanıyorum nasılsa diye, motosikleti alıp 65km yol giderek eve gelmiş. yolda bir defa tarlaya girip düşmüş ama kendine de motora da bir şey olmamış. neyse efenim. o tarihlerde uşak-eşme'de araba bile yokken dedem motosikleti alıp köy kahvesine (o tarihte ilçem köy) oturunca, acil işi olan biri, beni köye götür şu kadar para vereyim demiş. dedem şaşırmış, böyle bir kullanımı olacağı aklıma gelmemişti, motosikletten para kazanacağım dedi. köye gitmişler. parayı alınca köyde biraz dolaşıp birini daha bulup merkeze getirmiş. o gün birkaç kişi taşıyıp, 1 haftalık bisikletten kazanacağı parayı kazanınca, dedem birkaç yıl içinde dükkanı, motosikleti satıp bir jip almış ve 50 yılını taksici olacak geçirdi. kendisi halen sağ, emekli ve eş dost için hala arabasıyla sağa sola gider. (kore gazisidir dedem benim
)
neyse efenim, motosiklette acemi olduğu yıllarda, gerçi profesyonelleşemeden satmış ama
yokuşlarda durduğum zaman kaldıramıyordum diyor. yine bir müşteri almaya köye giderken, yokuşta bir köpek saldırmış, dedem de acemi olduğundan, manevra yapmamış, köpeğe çarpmış. motorun koruma demirine, köpeğin kafası sıkışmış. şimdi durursam hem motoru kaldıramam hem köpek ısırabilir diye durmamış
köpeğin kafasına birkaç tekme atma atmış, köpek çıkmamış. birkaç km beraber gitmişler. yokuş bitince durmuş. tekmelerin etkisiyle sersemleşen köpeği çıkarmış. köpek arkasına bakmadan kaçmış.
dedem hayvanseverdir bu arada. kurbanlık koyunlarda hep konuşur, onları torunlarını sevdiği gibi sever, besler. ama kendi hayatını riske atmaz. o yüzden taksicilik yaparken 3 koyun ezip öldürmüş.