Evet, gerçekten İzmit Dilovası örneğinde bu "gidişi" görüyoruz.
Hala nükleer diyenler aşağıdaki yazıyı bir okusun:
http://www.ntvmsnbc.com/id/25192966/
Evet, gerçekten İzmit Dilovası örneğinde bu "gidişi" görüyoruz.
Hala nükleer diyenler aşağıdaki yazıyı bir okusun:
http://www.ntvmsnbc.com/id/25192966/
Ağır metal insanı...
Ben bugün Fransa'da durum ne diye arastirdim.
Evim bu santrallerden birine 50-60km uzaklikta.
Her önünden geçiste o devasa bacaardan çikan duman içimi ürpertip duruyordu.
Neyse ben arastirmaya döneyim.
Su anda buradaki nükleer santrallerin kapatilmasi için,hükümete büyük bir baski var.
Bu baski Japonya'daki depremden sonra olusmus baskilar degil.
Yillardir bunun mücadelesini veren ciddi bir kesim var.
Yani gelismis ulkeler yapmis soylemi yanlis.
Yapmislar ama hata etmisler ve bunun farkindalar.
Almanya ilk adimi atti bile.
Küçük hırsız el feneri, büyük hırsız deniz feneri kullanır.
Ancak her ikisininde çalışması için ampul gerekir.(Cosinus)
üniversitede mezuniyet tezim nükleer enerji üzerineydi. o günlerdeki bilinç düzeyimle nükleer enerji taraftarıydım.
üzerinden 20 yıla yakın zaman geçti. hayat, hepimize olduğu gibi bana da çok şey öğretti. özellikle japonya'da meydana gelen kazadan sonra ülkemizde nükleer santral kurulmasına karşıyım; hatta nükleer santral kurmanın insanlık suçu olduğunu düşünüyorum.
japonya'nın bilim ve teknolojideki durumundan bahsedecek değilim. fakat japonlar'ın ne kadar disiplinli ve dakik oldukları, kurallara uymak konusunda titizlikleriyle ilgili çok şey okudum ve dinledim. tren seferlerinin bir dakika bile aksamadığı, insanların birbirine 13:47'de randevu verdiği ve bir dakika geç kalanın ayıplandığı, bir hata işleyen siyasetçinin harakiri yaptığı ülkede nükleer kaza olabilmişse; Yüce Allah'ım bizi korusun, günahsız çocuklarımız hürmetine nükleer santral belasından uzak etsin.
olurmu teknoloji aynı öyle birşey yok ben 1999 da binlerce kişini öldüğü deprem gördüm kaç tane köprü yıkıldı bakıyorum japonyada deprem oluyo adamlar yolda seyire devam bırak yıkılmayı öyle tehlikesi bile yok yani demek istediğim onların yaşadığı tusuna mi deprem istanbulda olsa sen o zaman teknoloji farkını gör aman allah göstermesin aradaki farkı insan lar ölmesin fakat adamların yaptıklarını bizler daha kaç yıl yapamayız allah bilir
hayat bir savaştır tek silahın aklın ve inancındır
Bir başka konuda nükleer santrallare karşı çıkan ben dahil bazı üyeler geri kafalılığın yanı sıra, rüzgar ve su (deniz) gücünden yararlanma gerektiği konusundaki düşüncelerimiz nedeniyle hayalperestlik ve küçük hesaplar yapmakla itham edilmiştik
Neticede nükleer santrali savunan arkadaşlar da bu ülkenin çıkarlarını düşünerek hareket etmekteydiler. Ancak başta Rusya olmak üzere bir çok diğer medeni ülkenin bu konuyu tekrar değerlendirmeye başladıkları bir dönemde artık halen nükleer de nükleer demek gerçekten abesle iştigal olmaya başladı.
Dünya'ya düşen güneş ışınlarının Dünya'ya getirdiği günlük enerji miktarı insanlığın şimdiye kadar yaktığı fosil yakıtların toplamından daha fazla. İsteyen araştırabilir. Bu, saçmasapan iddialarda bulunanlara en güzel yanıt olur herhalde. Kafasını çalıştırıp biraz da birşeylerin üzerine oturmaya yarayan organlarını terletmeye razı olanlar rüzgar türbinleri ve güneş panelleriyle (hatta deniz dalga ve akıntılarını da ekleyebiliriz) elektrik üretiminde kabul edilebilir verimlilik oranlarına ulaşmayı başaracaklar. Gerekli yatırımlarla bu en fazla 5 sene sürer. Almanya ilk adımları attı bile. Nükleerden vazgeçip yenilenebilir enerjiye yöneldiler. "Elektrik üretecem" diye saatli bombanın üzerine oturmanın anlamı yok. Batılı ülkelere yavaş yavaş dank etmiş bulunmakta ki iyi haber.
"Geçmişini hatırlamayanlar onu tekrardan yaşamaya mahkumdurlar". -Santayana
birkaç projede deniz suyu ile ısıtma soğutma işlemini İstanbul'da yaptık gayet sağlıklı ancak ilk kurulum maliyeti yüksek...
güneş panelleri ise artık oldukça verimli hale getirildi. G.Müd. tüm aydınlatmasında panellerden faydalanıyoruz.
ayrıca patentli bir kimyasalımız var içerisinden sadece su geçirildiği taktirde elde edilen tepkime ile 600 C sıcaklıklara ulaşabiliyor ve kimyasalı yenileme gerekmiyor , ısıtma ve aynı zamanda elektrik üretiminde kullanılan bu ürünü yaklaşık 10 yıldır TR ye getirip satmayı başaramadık ,
neden diye sormazsınız umarım
"Dünyanın sorunu, Akıllılar hep kuşku içindeyken, aptalların küstahça kendilerinden emin olmalarıdır." B.Russell
"Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür; ve bir orman gibi kardeşcesine" Nazım Hikmet
http://www.izlersiniz.com/talip-memisoglu/cernobil.html
mutlaka izleyin
tutturmayın nukleer enerji diye.bu cep telefonu ile uyumak gibi bişi değil, ölümden sakatlıktan çok ağır hastalıklara sebep olacak bişey!
aYe adlı üyeden alıntı
Çok doğru. Huzur içinde yatsın.
Bu başlıktan haberim yoktu bu vesile ile arkadaşımızıda anmış olduk.
Güneş enerjisi en güzeli elbette ama mevcut elektrik ihtiyacını karşılayabilmek için kaç metrekare güneş paneli gerekiyor bilen ve hesabı kuvvetli bir arkadaş yazıverse konu bence şak diye bitecek.
şahsım adına nükleer santral taraftarıyım,
ama akkuyuya değil. direk meclisin bahçesine kursunlar.
hatta iki tane kursunlar.
zamanında otoyol medeniyet demiryolu goministliktir dediler,
nükleer medeniyet alternatif enerji üretim metodları goministliktir,
nükleerimizde olunca kesin medeni oluruz,
kime ne anlatıyoruz bilmem ki ?
kurun da görelim,
bir termik santralle şehire kül yağdırıyoruz,
su bulacağım diye metroya sondaj yapan insanların yaşadığı bir coğrafyadan bahsediyoruz,
hayvanat bahçesinde ayıyı seveceğim diye parmağını kaybeden den zerre kadar farkımız kalmayacak gibi görünüyor.
ihalenin nokta atışı ile yapılması da ayrı bir muamma.
can't be worried about that shit. life goes on man.
kuracaklarsa doguya kursunlar...
Cin de yalan olmasin ya 16 ya 22 tane nükleer santral varmis. Türkiyede 1 tane bile yoksa o bizim ayibimiz.
Nükleer santrellerde oluşan radyoaktif izotoplara ilişkin bir yazı, alıntıdır.
petrol-jeoloji yüksek mühendisi l. tufan erdoğan'ın 2006'da yazmış olduğu "türkiye'nin nükleer rönesansı başlıklı" yazısında şu şekilde açıklanır:
stronsiyum-90 özellikleri bakımından kalsiyum’a benzer. bu nedenle vücut tarafından kalsiyum zannedilerek emilir; dişlerde ve kemiklerde depolanır. yiyecek ve içeceklerle vücuda giren stronsiyum-90’ın %70-80’i vücuttan dışarı atılır. %20-30’u kemiklerde birikir. %1 civarındaki bölümü ise, kan dolaşımına karışır; kemik ilikleri ve yumuşak dokulara girer (un environmental protection agency, www.epa.gov). insan vücudunda depolandıkları yerlerde yüksek enerjili elektron, ya da beta partikülleri emisyonu ile hücreleri öldürür ve mütasyonlara neden olur. kemik iliklerinde bağışıklık sistemi ve kan hücreleri ürediğinden, stronsiyum-90 kan kanseri, göğüs ve prostat kanseri ile bağışıklık sistemi bozukluklarına ve dolayısı ile aids hastalığına yol açar (www.iacenter.org; blackhole.on.ca; www.lightparty.com: wiesen, b.; gould, j. m., “deadly deceit” ve “the enemy within” adlı kitapları). ayrıca, hormonları, pankreası, tiroid bezlerini, üreme organlarını ve merkezi sinir sistemini de tahrip eder. hormonal dengelerin bozulması ve merkezi sinir sisteminin tahrip olması sonucunda, obesite, yüksek tansiyon, kalp hastalıkları, astım, şeker hastalığı ve felçlere de neden olur.
vücutta nöronlar, kalsiyum iyonları göndererek iletişimde bulunurlar. stronsiyum-90, vücuda kalsiyum’u taklit ederek girdiği için, yaydığı yüksek enerjili elektronlar ve itriyum-90’a dönüştüğünde ortaya çıkan çok yüksek radyoaktivite (stronsiyum-90’dan %500 daha fazla) ve beta ışını yayımı sayesinde nöronları tahrip ederek, beynin zarar görmesini ve beynin prefrontal korteksinin etkilenmesi sonucunda da otizm, dawn sendromu, konsentrasyon bozuklukları, öğrenme yeteneğinin yok olması, intihar ve cinayet eğilimlerinin ortaya çıkmasını sağlar (sternglass, e., radiation public health project, 8 kasım 2003: www.mindfully.org/ nucs/2003/strontium-90).
az dozajda radyasyon yayan stronsiyum-90 ile uzun süreli temas, kısa süreli yüksek dozajla temastan çok daha tehlikeli ve öldürücü. reaktörlerin kontrolsuz olarak, genelde paslanan soğutma suyu boruları ve valfler aracılığıyla havaya ve suya karıştırdığı düşük dozlu radyoaktif maddelerin yarattığı tahribatın, bir abd devlet kuruluşu olan icrp (int. comm. of radiation protection: www.icrp.org) tarafından belirtilenden 100-1.000 kat daha yüksek olduğu, ecrr (european comm. on radiation risk: www.euradcom.org) ocak 2003 tarihli raporu ile ortaya konmuştur.
wise/nirs nuclear monitor’un 16 mayıs 2003 tarihli raporunda, incelenen 4 florida nükleer santralından uzaklaştıkça toprak, hava ve sudaki stronsiyum-90, sezyum-137 ve iyodin-131 miktarlarının azaldıkları saptanmıştır. her yıl 100 ton nükleer atık üreten tek bir nükleer reaktör, rutin olarak bu maddeleri havaya ve suya bırakmakta.
yazının tamamı için:
http://www.jmo.org.tr/genel/bizden_detay.php?kod=688
"Geçmişini hatırlamayanlar onu tekrardan yaşamaya mahkumdurlar". -Santayana
Ülkemizde bir terör örgütü var ve biz nükleer santral yapmak için işe koyuluyoruz terörü geçtim şuan japonyada olanları görüyoruz bizimde ülkemiz deprem kuşağı ülkesi böyle hassas bir konuda recep tayyip erdoğan kendisi karar veremez burda insanların hayatı söz konusu ileri ki yıllarda olası bir tehlikede binlerce insan zarar gördüğünde bu ızdırabın hesabını kim verebilir ülkemiz deprem ülkesi ülkemiz de terör örgütü var allah göstermesin dünyada bir savaş çıksa ve dış ülkeler bu tesisleri patlatıp sivillere zarar vermez mi sanıyorsunuz zaten ülkemizin darma duman olmasını isteyen bir çok ülke var bence çok tehlikeli bir iş bu başka ülkelere yapabilir ama türkiye için çok büyük bir tehlike
Götürüsü getirisinden fazla olacak her türlü girişime karşıyım.
Koskoca teknoloji devi Japonya'da yaşanan facia sonrasında dünya nükleeri tartışıyor ve bu yanlıştan geri adım atmaya başlıyorken, biz halen körü körüne nasıl böyle bir yol izliyoruz aklım almıyor açıkcası.
Aksi bir durumun uzun vadede doğuracağı sonuçları düşünmek bile istemiyorum.
Bunun vebali altına hangi akla hizmet, nasıl girilebilir?
Arkadaşlar yukarıda bilimsel açıklamaları yapmış zaten..
Yıkılırsa altında insanların öleceği bir köprü veya patladığında o binadakileri öldürecek bir mutfak tüpü ile, nesiller boyu hayatı yok edebilecek bir tehlikenin boyutu nasıl bir tutulabilir!?? Buradaki risk aynı mıdır?
Düşünüyorum ve bu zihniyeti hiçbir şekilde haklı bulamıyorum.
Bu girişim sonuca ulaşırsa Hakkımı da helal etmiyorum.
Fay hattı kenarına inşaa edilecek olması da fıkra gibi resmen; gülsem mi ağlasam mı bilemiyorum, biri şaka desin ne olur.
Ah be Türkiye'm sen nelere kadirsin, Allah sonumuzu hayır etsin..
ben neler olacağını 12 yıl önce gördüm allah tekrar yaşatmasın fakat işte diyorum bizde ne teknoloji var nede iş ahlakı şimdi türk bir firmaya verirler oda oradan buradan çalar yapar ya sonra en ufak bir şeyde gaz kaçırır o gaz biz insanlardan kaçan gaza da benzemez yani
hayat bir savaştır tek silahın aklın ve inancındır
benden ötürümü ? senden ötürü bea
iştenmi attıracaksın beni adam takıldım kaldım paylaştığın şu kızın gezi sitesinede zaten...
gerçekten acı verici. Umarım fukuşima 1 santralindeki sorun en kısa zamanda çözülür ve en güvenli olacağı bir şekilde santral kapatılabilir umarım...
insanlık böyle kötü bir şeyi hak etmiyor
Hayat çok küçük bir olasılık ile gerçektir...
Bunu size kanıtlayabilirim !
Ulem bu stronsiyum 90 yagiyormus ne demek diye kaç senedir kafa patlatiyordum.
shirieker sayesinde ögrenmis oldum.
Simdi ne alaka diyorsunuz tabi.
Açiklayayim.
Nazim Hikmet'in bir siirinde geçiyordu.
Sonra Onur Akin sarki yapti bu siiri...
http://video.mynet.com/bozkurtesinti...ur_akin/92709/
Küçük hırsız el feneri, büyük hırsız deniz feneri kullanır.
Ancak her ikisininde çalışması için ampul gerekir.(Cosinus)
Şu an bu konu içerisinde 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 misafir)