Serbest kıyafet cok kötü bir fikir. hala var mı bilmiyorum ancak bir ara vardı.
fukarayı daha fukara hissettirdiler.
Bir sonraki adımın "temiz karbonhidrat" adı altında şu şekillerde olabileceğini düşünüyorum;
*Suda haşlanmış yağsız(sade) makarna - (Enerji almanın kolay yolu + sodyum kaynağınız burada.)
*Yağsız haşlanmış pilav(lapa) - (Gladyatör Spartaküs'de yerdi, sıra sizde.)
*Haşlanmış patates - (Potasyum ihtiyacınızı karşılamaya geldik, hazır mısınız?)
tek tip kıyafetin savunulmasının tek sebebi fakirin kendisini fakir gibi hissetmemesini sağlamak olmamalıdır.
esasında tek tip kıyafetin amacı fakirlik ile ilgili değildir.
militarizm, esas olarak "orduculuk" gibi bir kavram iken günümüzde herkese "hain" yaftası yapıştıran zihniyetten anlaşılacağı üzere siyasi erkin baskıcı, hiyerarşik zihniyetinin ülkenin tamamını sarması olarak nitelenebilir.
eğitim bu endoktrinasyonun önemli ayaklarından bir tanesidir. bir anlamda zombi kılıklı, sorgulama ve mantık yeteneklerini kaybetmiş bireylerin yığınlara dahil edilmesi amacını güder. ülkemizde ise eğitim, paralel eğitim yapılanmaları olan cemaatler ve çeşitli kökten dinci oluşumlara terk edilmiştir. enes kara gibi gençler ise bu terk edilmişliğin kurbanlarıdır. erlik isimli bir karakterin cemaat yurtlarında kalanlar ile ilgili videosunu izlemenizi tavsiye ederim.
son günlerde bağzı milletvekillerinin ya da bürokratların hayat pahalılığı ile ilgili beyanatları gündeme geliyor. yukarıda belirttiğim aşamalardan geçmiş olan kitle bu söylemleri ciddiye alabiliyor. zira kendileri arzu edilen yurttaşlardır. birileri a.k.p. çocukları iken diğerleri kuru ekmeğe şükretsinler, sevgili şairin dediği gibi "paralar girsin diyedir kalantor kasalara", bu düzen böyle sürsün diye.
işte bu yüzden faizciler denilenleri ikna etmek için londraya, darbe finansörü şerefsizler denilenlerden para alabilmek için araplara koşuluyor. zira dünya görüşleri bu davranışları kaldırabilecek kadar geniştir.
S.A.R.S. - Budjav Lebac (küflü ekmek) (merak eden türkçe çevirisine bakabilir)
uzun zaman önce birkaç mesajıma bu şarkıyı eklemiştim. o vakitlerde bu günleri işaret etmiştim. kehanet değil, konuya vakıf insanların öngörülerini paylaşmıştım.
bir gün birisi "kuru ekmek yiyorlarsa aç değillerdir." dedi. millete reva görülen kuru ekmektir. yakında onu da bulamayacaksınız.
farkında değilsiniz ama zamanında rusların yaşadığı gibi olmaya başladık, o vakitlerde türkler rus kadınlarına kucak açmışlardı.
ne'se.
Ama fakiriz işte her geçen gün dahada fakirleşiyoruz.Keşke alım gücümüz daha iyi olsada tektip giyinmek zorunda olmasalar.
Bu yazdıklarını ben anlayabilirim ama bunu 13 yaşında çocuğa anlatamayız.Adam nike ayakkabı diyor 800tl den başlıyor.[COLOR="Silver"]
---------- Mesajlar birleştirildi - 11:21 ---------- bir önceki mesaj zamanı 10:59 ----------
Yine alalımda adamın ayağı büyüyor 6 ay giyemiyor aldığını.Basket ayakkabısı var yepyeni olmuyor.
Ben ortaokul lise döneminde (1991-1999 arasına tekabül ediyor) bizim okulun kıyafet yönetmeliği erkeklerde gri pantolon, sarı gömlek, lacivert ceket, serbest renk ve desen kravat, serbest ayakkabı üzerine kuruluydu. Açıkçası Haz.1 öğrencileri hariç kimse ceket giymiyordu. Gri pantolon konusu çok problem değildi ama sarı gömlekte o dönem Benetton, Lacoste gibi markalar öğrencileri biribirinden farklı gösteriyordu. Baktığın zaman ortada aynı renk tonlarında giyinen 2 farklı öğrenci vardı ama biri "benim ailede para var" diğeri "benim aile daha mütevazi" diyordu. O dönemin yine modasına uygun olarak baklavalı Burlington çorap (normal ekoseli demiyorum, Burlington çorapların yanlarında metal bir düğmemsi bir zımbırtı vardı oradan ayırt ediliyordu) , lacivert Paul&Shark, Lacoste, Blue Drake kaşe mont ve bahar aylarında George Hogg püsküllü süet ayakkabı, kışın sarı ya da taba rengi Timberland, Lumberjack bot ile öğrenciler ekonomik durumlarına göre birbirinden epey farklı gözüküyordu. Velhasıl forma işi bence de daha iyiydi ama bir şekilde aşılıyordu.
Devletin fiyatlara müdahalesinin bir örneği.
https://twitter.com/TuncSatiroglu/st...C-yZWourspAAAA
Fiyatları kontrol etmeye çalışırken diğer yandan dış güç başlarından İngiltere'de kaynak ararken "piyasaya müdahale etmeyeceğiz" lafı ancak %50'yi tatmin eder.
Cumhur İttifakı, %68 oy aldığı Isparta'nın yanında durarak, elektrik dağıtım şirketinin zararları tazmin etmesi yönündeki önergeyi reddetti. Benim için makul. Ispartalı seçti, Ispartalı çekecek.
Şu an bu konu içerisinde 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 misafir)
okanbagiscan adlı üyeden alıntı
