Motosiklete binme konusunda en iyi deneyim kazanılacak yerler, kuşkusuz toprak parkurlardır...


Sizler bu haftaki yazımı okurken, ben, ülkemizdeki en önemli organizasyonlardan biri olan Rally D'Orient'de etap kovalıyor olacağım. Tabii, yarışte aksilik yaşamadığım taktirde... Ralli D'Orient izlenimlerimi, gelecek hafta daha detaylı şekilde sizlerle paylaşacağım. Kusura bakmazsınız artık sevgili okuyucular... Yarışa girecek arkadaşlarımıza geçen hafta sürpriz bir ek gerçekleşti. Ayşe Şule, bu ralli için özel hazırladığımız KTM 520 EXC Racing ile yarışacak. Bu yıl Türkiye'den katılım gerçekten memnuniyet verici. Tüm arkadaşlarımızın, tabii kendimin de yarışı sağlam ve başarıyla bitirmesini temenni ediyorum...
Ralli D'Orient'e "Eurosport", "Extreme Channel" gibi uluslararası yabancı televizyon kanallarında genişçe yer alacak. Ayrıca bu yarışı yerinde izleme şansına da hala sahipsiniz! Etapların çoğunun Kapadokya'dan start alacağı düşünülürse, yarışın büyük bölümünü o bölgeye giderek izlemeniz mümkün. Kaçırmayın derim...

Tabii bu amaçla yapacağınız seyahatte, bazı yerlerde asfalt bitecek, arazi şartlarıyla tanışmak zorunda kalacaksınız. Zaten böyle bir seyahate niyetlenenlerin çoğu, Enduro motosiklet kullanıyor olacak. Artık Enduro motosikletler, her iki dünyanın da (asfalt ve arazi) güzelliklerini keşfetme adına gittikçe geniş bir müşteri kitlesini cezbediyor. Ezelden beridir ilgi gösterdiğim bu sınıf motosikletlerle, Kapadokya örneğinde vurguladığım gibi, büyük şehirdeki evinizden çıkabilir, keyifli bir asfalt yolculuğundan sonra, araziye de girerek, doğanın keyfine varabilir, normal araçla ulaşamayacağınız noktaları keşfedebilirsiniz.

Evrim teorisi gibi!
Genelde yurtdışında bir motosikletçinin evrimi, Darwin'in sudan karaya gelişen evrim teorisine paralel olarak, topraktan asfalta şeklinde gelişiyor. Ehliyet alamayacak yaştaki gençler, ilk deneyimlerini toprakta kazanıp, ehliyet yaşına geldiklerinde de asfalta çıkıyorlar.
Arazide bir motosikletin aşırı frenlemede, yol tutuşu kaybettiğinde, arka tekerleği kilitlediğinde nasıl davranacağını öğrenmek daha kolaydır. Tabii bu denemeleri, bir arazi motosikletiyle yapmak lazım. "Racing" motosikletle araziye dalarsanız, sonucu hüsranla sonuçlanabilir ve biraz pahalı olabilir! Hafif bir motokros veya enduro motosikletiyle denemelerse büyük keyif verecek, düşmeniz durumunda da, asfalta göre kıyaslanmayacak kadar az hasar alacaksınız...

Motokros parkuruyla, açık arazi, konsantrasyon dağılımı açısından farklıdır. Motokros parkurunda tamamen motosikletin tepkilerine konsantre olabilirsiniz. Çünkü parkur toprak da olsa, bir kaç tur sonra önünüze ne çıkacağını anlarsınız. Açık arazideyse farklı konsantrasyon gerekir. Burada kesişen yollar, yol çizgileri, trafik ışıkları ve kontrolden çıkmış sürücüler yoktur. Ancak, değişen yer şekilleri, kayalar, kütükler, dere, hayvanlar gibi farklı unsurlarla karşılaşabilirsiniz.
Dikkatsizlik sonucu motosikletinizin veya sizin başınıza gelebilecek küçük sorunlar, medeniyete uzaklık nedeniyle sorun yaratabilir. Bu nedenle, daha önce de vurguladığım gibi, böyle seyahatlere yalnız çıkmayın! Motosikletinizin ve sizin arazi kabiliyetinizi aşan arazi şartlarını zorlamayın, her zaman bir alternatif yol bulunur. Arazi sürüşünün de kendine özgü taktikleri var. Bunlara da, daha sonra genişçe değineceğim...

Kemal Merkit
kemal@sportworksgroup.com