Merhabalar. Öncelikle kazasız belasız sürüşler dilerim. 1,5 ay önce başladığım motosiklet hayatımda ilk kazamı trajikomik biçimde yaşamış bulunuyorum. Ucuz atlatılan hafif sıyrıklı, biraz maddi hasarlı ve bol tozlu bir deneyim oldu.
28 yaşında kanı deli akmayan bir genç yetişkin olduğum için agresif süren veya adrenalini motosiklet üzerinde arayan biri olmadığımı belirtmek isterim. Motosikleti özgür hissetmek, gezmek ve ulaşım ihtiyacımı gidermek için çok dikkatli bir şekilde kullanıyorum. Ancak bu durumun verdiği "çok dikkatli olduğum için bana bir şey olmaz" şımarıklığının/burun kalkıklığının rahatsızlığını da hissetmeye başlamıştım. Çünkü her ne kadar hissetmek istemesem de alttan alttan dürten bu zehirli ama cılız öz güvenin başıma bir şey açabileceğini hissediyordum. Çünkü henüz yaklaşık 2000 kilometrelik bir tecrübe(sizlik) vardı üzerimde. Hem bu şımarıklığı yenmek, hem de viraj çalışmak için hazır tatil de başlamışken çıkayım dedim. Pişman mıyım? Azıcık.
Motosikleti genellikle Karadeniz yolunda sürdüğüm için viraj konusunda fazla tecrübe kazandığımı düşünmüyordum. O yüzden viraj çalışmalıydım. Aea viraj ve kontra videolarını izledim ve güzel, virajlı bir yolda yaklaşık 2 saat viraj çalıştım. Her şey çok güzeldi. Bugünlük bu kadar çalışma yeter diyip gezmek için bir köy yoluna girdim. Muazzam manzaranın tadını çıkarmak için maks 60-70km hızla gidiyordum. Asfalt oldukça guzeldi ama yolu bilmediğim için fazla gaz açmıyordum. Yaklaşık yarım saat gittikten sonra iileride yerde bir beyazlık gördüm. Zemin kireç gibi görünüyordu. "En fazla ne olabilir ki?" diyerek hızımı 30-40lara düşürdüm ve sağa doğru dönmeye hazırlandım. Sağa kontra yaparak beyaz bölgeye girdiğimde çakıl olduğunu anladım ve o an olay cereyan etti. Çakıla girer girmez ön lastik kaymaya başladı. Kaymasını önlemek için gidonu düzeltip motoru dikleştirerek normal biçimde durdurmayı düşündüm ve gazı bırakıp hafiften frenleri yokladım ancak nafile. Çakıl gölünde hiçbir tutuş olmadığından bembeyaz tozlar arasında buz pateni yaparcasına kayıyordum. Dümdüz gittiğim için muhtemelen karşıdaki çitlere girecektim. Toz girmemesi için refleks olarak kapadığım gözümü aynı saniyede açtığımda yerde toz içinde yatıyordum. O an 20 yıl önce bisikletten düştüğümdeki o hissiyatı yaşadım. Bi yandan küfür, bi yandan şükür ederek motoru kenara çektim ve durum değerlendirmesi yaptım. Bendeki durum; üstümdeki LCW rüzgarlık mont ve elimdeki OEM marka kışlık örme eldiven yırtıldı, KOTON kot pantolonumun sağ tarafı delik deşik oldu, aynı pantolonun sağ cebinde bulunan telefonumun kılıfı hasar gördü, LUMBERJACK botumun ucu açıldı. Sol baş parmağım burkuldu ve şişti, sağ avuç içim kanadı. Sırt çantamdaki laptopta ciddi hasar var, kask ise ufak çizikler aldı. Motordaki durum; sağ gidon yamuldu, sağ koruma takozu yamuldu, sağ ön sinyal kırıldı, ön cam çatladı. Ekipmanın önemini hafiften canımı, ağırlıkla cebimi acıtan yoldan anladım. Ve "En fazla ne olabilir ki?" dememeye karar verdim. Şimdi düşünüyorum da, o yola motosikletle girip de düşmemek imkansıza yakın. Çünkü gerçekten olağanüstü mıcır/çakıl dökülmüş. Resimde solda görünen yol benim geldiğim yol, bulunduğum taraf ise döneceğim viraj. Umarım hiçbirimizin başına böyle bir şey gelmez. Sabırla okuduğunuz için teşekkür ederim.
üzülüyorum sabri abi