Çok sinirliyim, çok kızgınım sormayın gitsin. Farkında mısınız bilmiyorum, ama son zamanlarda motosiklet kazalarında çok ciddi bir artış var arkadaşlar. Aman diyeyim. Kazaların artmasının tek sebebi motosiklet kültüründen bir haber, cahil motorcuların sayısındaki artış. Geçtiğimiz hafta basına yansıyan motosiklet kazasını sanırım okumuşsunuzdur.


Kazadaki felaket sonucun en büyük sebebi ise ne yazık ki cehalet! Hiçbir motosiklet eğitimi olmayan gencecik kızcağız babasının scooterını gizlice alır, kask mask hak götüre... Bir de arkasına hatun arkadaşını alır. Artçı ile motosiklet kullanmanın nasıl daha zor olduğunu tecrübeli olanlarınız bilir. Kaldı ki bu kızcağızın motosikleti tek başına kullanacak kadar bile bilgisi olduğunu sanmıyorum. Bir kaldırıma patlarlar, kask ve koruma kıyafetleri olmadığı için başından yara alan bu cahil motor sevdalısı kızımız arkada göz yaşı içinde bir aile bırakır. Bunun üzerine bazı gazeteler de o gün, ‘ölüm makinesi’, ‘kimse motosiklete binmesin’ içerikli haberler yazarlar. Şimdi ben ne diyeyim? Diyeceğimi biliyorum, siz de iyi dinleyin; bıçağı da kendinize saplarsanız ölürsünüz. O zaman bıçakla kendini ya da bir başkasını öldüren birinin ardından; ‘Bıçak tehlikelidir, kimse bıçak kullanmasın’ diye mi haber yapacak bunlar. Of ki ne off...

Hep söylediğim şeyi tekrar edeceğim, lütfen bilinçli motosiklet kullanıcısı olalım arkadaşlar! Bu iş şakaya gelecek bir iş değil. Dünyanın en keyifli işini, bir felaket haline getirmemek yani bıçağı kendinize saplamamak için şu işi adam gibi öğrenin. Çünkü içimizden birinin yaptığı cehalet önce cehaleti yapana sonra da diğer motosiklet kullanıcılarına fatura ediliyor. En basiti annem bu cahillik yüzünden yapılmış kaza haberinden beri her 1 saatte bir beni arıyor, beni her zamankinden daha çok merak ediyor. ‘Binmicem artık ben motora...’ desem derin bir oh çekeceğini hissediyorum. Hiçbirimizin ne kendine, ne de diğer motor sevdalılarına bunu yapmaya hakkı yok. Çok rica ediyorum; eğer bir motosiklet sahibiyseniz ya da motosiklet sahibi olmayı düşlüyorsanız, bu işin kültürünü, adabını, gerekliliklerini bilmeden motosiklete binmeyin! Bu gereklilikleri yerine getiremeyeceğinizi yani mesela, ‘Yok abi ben kafam da kaskla daralıyorum’, ‘Bu sıcakta o montu hayatta giymem’, ‘Şimdi kim onları giy çıkarla uğraşacak’, ‘Ne eğitim alacağım ya debriyajı nerde, freni nerde söyle ben hallederim’, ‘Küçük motor alayım da karizmayı mı çizdireyim, yok yok, en pahalısı en hızlısı, en büyüğü neyse sen ondan ver bi tane bana’ diyorsanız siz zaten asla gerçek bir motorcu olamazsınız. Bu yüzden bu işten vazgeçin. Adam gibi, layıkıyla, gereklilikleri ve sorumlulukları ile binebiliyorsanız da benim gözümde 10 numarasınız, sizden kralı yok. Lütfen, lütfen, lütfen... Motosiklet ciddi bir kültürdür. Bu kültürün bir parçası olmak istiyorsanız lütfen kendiniz, sevdikleriniz ve diğer motosiklet sevdalılarının hayrı için kendinizi bu konuda eğitin, bilgilendirin, çalışın, deneyin, en doğrusunu öğrenin.

Arai ödüllü ‘kask kafalı’ avı başlıyor

Bu kaza haberinden sonra zaten her gördüğümde tüylerimi diken diken edip, yüreğimi ağzıma getiren ‘kask kafalı’ arkadaşlar daha da çok dikkatimi çeker oldu. Kimlere ‘kask kafalı’ dediğimi biliyorsunuz değil mi? Hani şu kasklarını kafalarına takmak yerine ya kollarına ya da motorlarının arkasına takan ya da hiç yanlarına bile almayan arkadaşlardan bahsediyorum.

Şimdi gelelim ödüllü avcılığa. Bu kask takmayan arkadaşları her gördüğümde, hiç üstüme vazife olmamasına rağmen yaklaşıp, neden kask takmadıklarını soruyorum el işaretiyle. Cevaplar klasik; ya ‘çok sıcak!’, ya ‘daralıyorum’ ya da ‘aman beee’ kim takacak tadında bir işaret oluyor. Geçen gün Bebek civarında arkamdan gelen siyah bir transalp’in kasksız sürücüsü, hemen ilerdeki polisi görünce sağa çekip kaksını taktı ve yola öyle devam etti. Ben de kara kara düşünür oldum bu kask takmayan arkadaşları nasıl uyarabiliriz diye ve aklıma bir fikir geldi. Dedim ki hani biz bu kasksız motora binmiş hallerini fotoğraflaya bilsek ve cümle aleme bakın kasksız biniyor diyebilsek, pekala caydırıcı olabiliriz. Eee bu fotoğrafları oturup tek başıma ben çekemeyeceğime göre bana yardım etmeniz gerekiyor.

Yani olay şu. Bu haftadan itibaren, sonunda bir kişinin Kızıltoprak Mototaş’tan, zevkine, keyfine ve bedenine uygun ARAİ kask kazanacağı özel köşe başlatıyoruz. (Arai’nin en baba kask markalarından biri olduğunu söylememe gerek var mı bilmiyorum.) Sizden kasksız motosiklete binmiş ve trafikte seyir eden motosiklet gördüğünüzde, bunu çekmenizi ve bize yollamanızı istiyoruz. Bu fotoğraflar her hafta Motoyaşam sayfasının, ‘Kask Kafalılar’ köşesinde yayınlanacak. Amacımız sadece sosyal bir baskı ve caydırıcılık sağlamak. Sizden önemle istediğim birinci şey plakasının görünmesi ve trafikte seyir halinde olması. Bakın örnek bir fotoğraf koyuyorum bu hafta. Bunu bizzat kendim çektim. Motosiklet net görünüyor, plaka net görünüyor, trafikte seyir halinde, kasksız arkadaş net bir şekilde görünüyor.

Ağustos sonuna kadar en çok ‘kask kafalı’ fotoğraf gönderen kişi Kızıltoprak Mototaş’dan, 2005 model, kendi seçeceği cillop bir Arai’yi bizzat benim elimden alacak. Kaç ‘kask kafalı’ yakalarsanız şansınız o kadar artacak. Hadi bakalım, görelim en başarılı ‘kask kafalı avcısı’ kim olacak? Unutmayın bu yarışmanın tek amacı sosyal bir baskı oluşturabilmek. Güzel ülkemdeki ‘kask kafalı’ motorcu sayısını düşürmek. Fotoğraflarınızı ruzgarinkizi@hurriyet.com.tr adresine bekliyoruz.