Kapat
Üye Girişi
Motovento
Reklam Alanı
Motomax
Reklam Alanı

Motosiklet aşkı ve Rüzgarın Oğlu / Ayşe Şule Bilgiç

    Motovento
    REKLAM ALANI
  1. #1
    Admin Erhan Erdil - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    14 Nisan 2003
    Şehir
    İstanbul
    Motosikleti
    MT-09 Tracer
    Bu hafta uzun zamandır aklımda olan bir şey yapmak istiyorum. Hatırlarsanız aylar önce bu sayfalarda Rüzgarın Oğlu olmaya bence en büyük aday abim Mustafa ile tanıştırmıştım sizi. Mustafa ile Edi ile Büdü şeklinde büyüdüğümüz için aslında çok küçük yaşlardan beri aramızda hem çok özel bir bağ hem de tatlı bir rekabet vardır.

    Hani o ne yaparsa ben daha iyisini, ben ne yapsam o daha iyisini yapmak için pek çok konuda aylarca hatta yıllarca tepiştiğimiz oldu. Öyle ki birbirimize olan hırsımızdan 7 sene durmadan teakwondo yaptık. Hem de evde, herkesin gözü önünde salona ring kurup ciddi ciddi dünya ile bağımızı koparıp müsabakalar yaptığımız da çok oldu. Kafa göz kırdığımız da. Ama dedim ya tatlı bir rekabetti. Motosiklet sevdamız da ona sorarsanız ondan bana geçti, bana sorarsanız benden ona geçti. Ama neyse ki benim ondan önce bir motosiklet sahibi olduğumu inkar etme durumu yok; çünkü bütün Türkiye şahidim. Ancak Mustafa için şunu rahatlıkla söyleyebilirim; tam bir motosiklet manyağıdır. Her ne kadar, "Bulmuşum böyle kardeşi motosiklete ne para vericem, o ne alırsa nasıl olsa yürütürüm; olmadı çok istediğim bir motor olursa allem eder kulem eder, fena bir motormuş mutlaka kullanmalısın, öyleymiş de böyleymiş de der aklına girer aldırtır sonra da sefasını ben sürerim" dese de gerçekten motosiklet sevdasına ve bilgisine saygı duyduğum ender kişilerdendir kendisi. Tabii motosiklet konusunda öğrendiklerinin büyük çoğunluğunu benim köşemi okuyarak edindiğini düşünüyorum. Bizim aramızdaki didişmeler bir yanda dursun, açıkçası hem ne yapacağını gerçekten merak ettiğim için hem de bir hafta tembellik etme lüksümü kullanabilmek için ona dedim ki "Hadi bakalım bu hafta farz et bu sayfa senin, milyonlarca motosiklet sevdalısına ne söylerdin?" Buyurun bakalım Rüzgarın Oğlu ve motosiklet ile ilgili söyledikleri...

    ’Neden motosiklet’ ile başlayalım

    Merhabalar... Bir yerden başlamak lazım, önce biraz kendimi tanıtayım. Rüzgarın Kızı’nın abisi olmam dışında motosiklet sektöründe çalışan, Ayşe Şule’den önce motosiklet sevdasına tutulmasına karşın Ayşe Şule’nin daha önce motosiklet sahibi olmasıyla derin buhranlar yaşamış, motosikleti tıpkı onun gibi yaşamımın bir parçası haline getirmeye çalışan, her gün yeni bir şeyler öğrenip her gün bu konuda bir adım daha öteye gitmeyi hedefleyen meraklı, araştırmayı seven bir insanım.

    Konu motosiklet olunca klişeleşmiş ’neden motosiklet’ temasının dışında bir şeyler yazmak istiyorum. Yazmayı düşündüğüm konu belki de pek çok insan için çok can sıkıcı bir konu. Motosiklet ve güvenlik. Rüzgarın Kızı zaten bu konuda neredeyse bir ansiklopedi dolduracak kadar yazı yazmıştır. Farklı bir bakış açısından bakalım bir de.

    Motosiklet kullanan ve kullanmayan insanların ortak görüşü motosiklet kullanmanın riskli bir iş olduğu üzerine yoğunlaşır. Gerçekten istatistiklere baktığımız zaman kilometre başına kazalarda otomobillere göre motosiklet kazalarında yaralanma-ölüm riski daha fazla. İngiltere’de yapılan incelemelere göre yaralanma 13 kat, ölüm riski ise 7 kat daha fazla. Korkunç rakamlar değil mi? Üstelik bu, motosiklet kültürü son derece yüksek bir ülkedeki istatistikler. Ülkemizde durum nasıldır tahmin etmek güç. Belki motosiklet, şimdi yeni icat edilen bir makine olsa trafiğe çıkmasına izin verilmeyebilirdi bile.

    Peki, bu kadar riskli olduğu bilindiği halde motosikletin bu kadar tutkuyla insanların kanına işlemesinin sebebi nedir? Daha motosikletimiz yokken bile pek çoğumuz için ilk zamanlar tarifini kendimize yapamadığımız bir arzu vardır. Motosiklet üzerinde kendimizi hayal ederiz. O gösterişli kıyafetler ile motosiklet üzerinde rüzgarı yararak ilerlediğimizi, gruplar halinde dolaşan motosikletçileri arabamızın içinden gördüğümüzde onlardan birinin yerinde olmanın nasıl olacağını, insanlardan nasıl tepkiler alacağımızı düşünürüz. İçgüdüsel olarak frenleyen bir şeyler vardır hep bizi. Bu arzu bir yere kadar bastırılır, ama bir yerden sonra mutlaka fırsatını yakaladığınızda birden bu işin içine gireceksiniz. Eşeğin aklına karpuz kabuğu düşmesin yeter ki...

    Bir motor sahibi olmakla başlıyor olay. İlk defa motosikletle tanışan pek çok insan için adaptasyon sonrası genellikle sahte bir kendine güven ile "O kadar da zor değilmiş" diye düşünmeleri alışıldık bir durum. Benim tespitim; özellikle 5 bin kilometrelik tecrübeye kadar çevreden gelen yoğun "Aman dikkat" önerilerini bir bir dikkate alan sürücü, bundan sonra "Ben bu işi çözdüm" evresine giriyor. Bundan sonra ilk ciddi olarak motosikletin kontrolünü kaybetme senaryosu için kapılar açılmış oluyor. Küçük bir kaza ya da ’ucuz atlatılan’ bir tecrübeden sonra sürücü ilk defa motosiklet kullanmanın gerçekten ciddiyetini kavrıyor. Bu ana kadar ne yapsanız boş. Mutlaka bu korkuyu, endişeyi yaşayarak görmek gerekiyor ne yazık ki. İşte benim anlatacaklarım bu noktada başlıyor.

    KORKUNUN PEŞİNDEN KOŞMAK

    Benim tezime göre motosiklet sürmek, korkunun peşinden koşmakla güvenli sürmek arasında bir dengedir. Hepimiz itiraf edelim motosiklet üstündeyken hayatımızda yaptığımız pek çok şeyden daha fazla korktuğumuz zamanlar oluyor ve buna rağmen sürüyoruz. Yaşanılan her korku yanında yeni bir güvenlik önlemi ile geliyor. Buna tecrübe diyoruz. Bu tecrübeler ise sürüşümüzde neyi, ne zaman, nasıl yapmamız gerektiği konusunda daha kesin görülere sahip olmamızı, aynı hızlarda sürmemize rağmen daha güvenli yol almamızı sağlıyor. Her şeyi olması gerektiği gibi yapıyorsak, her geçen gün motosiklet sürmenin bir heyecan objesi olmayıp, gittikçe daha insanı derinlere sürükleyen bir tutku olduğunu fark ediyor insan.

    Motosiklet kim ne derse desin zevk almak için üretilmiş bir araçtır. Ekonomik olması, trafiğe takılmamak, park derdinin olmaması gibi sebepler hep yardımcı unsurdan öteye gitmeyecektir. Zevk almayan bir insanın motosiklet kullanması mümkün değildir. Zevk almak deyince işin içinde korkunun getirdiği bir meydan okumayı da katmak mümkün. Hayata karşı, hatta ölüme karşı göstere göstere bir meydan okuma olmasa da, insanın bir parça kaderine inat ettiğini düşünürüm. Bu cesaret gösterisini anlamlı ya da saçma kılmak ise tamamen sizin elinizde. Dedim ya motosiklet sürmek ciddi bir iştir diye. Daha en baştan, bir heves, ağır, güçlü, gösterişli motosikletler alıp, hemen iyi bir sürücü olacağını zanneden ile bu işe en başından doğru motosiklet ile başlayıp her sürüşü bir eğitim olarak gören insanın ortaya koydukları cesaret ve bunların anlamları eşit olmayacaktır.

    Ayşe Şule BİLGİÇ
    ruzgarinkizi@hurriyet.com.tr
    Rüzgarın Kızı - Ayşe Şule Bilgiç'in Yazıları Her Çarşamba Hürriyet Gazetesi Otoyaşam Ekinde Yayınlanır.


    REKLAM ALANI
    Oktay Motor CF Moto Polaris Mondial
    Motomax
  2. #2
    entellektüel - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    13 Mayıs 2006
    Şehir
    Adana
    Motosikleti
    Mondial Zat 150 Yakında Yamaha 1200 cc Chopper
    Önemli olan Motosikletin farkında olmak ve felsefeyi, bilimi, sanatı motosikletle bütünleştirmektir. Eski dönemlerde Şovalyeler vardı... Atlarıyla ve üzerinde vakur duruşlarıyla, zayıflara yardımcı olan ezilenin yanında zorbanın karşısında olan şovalyeler... O zamanlar bırakın motosikleti otomobil bile yoktu. Zaman akıp geçtikten sonra zamanımızda artık atın yerini motosiklet kupa ve yük arabalarının yerini otomobiller aldı... Ne garip ironidir halen araçların gücünü Beygir gücü olarak adlandırırız... Ben zamanımızın motosiklet sürücülerini özellikle insanlığının farkında olanları hep bu şovalyelere benzetirim. Benim küçük yaştan bu yana motosikleti bana aşılayan bir abim ve ya bir yakınım olmadı. Ben orta okul çağında iken harçlıklarımla mobilet kiralayıp düşe kalka öğrendim...Lise çağlarında ilk defa bindiğim jawa ile bir manavın içinde buldum kendimi... zamanla kullana kullana düşe kalka öğrendim. En iyi de düşmeyi bilirim. Bazıları öğrenecektir düşüp kalkmayı... Yaşam gelecek diliminde insanlara hep sürprizlerini sunar. Ama deneme yanılma ile öğrenmek bayağı pahalıya patlıyan bir deney. Dönüp baktığımda arkama 33 tane 365 günü arkada bırakmışım. İlk defa motor aldığımda ilk motokross şampiyonluğumda hatta bana saçını süpürge eden annemi ilk atlatmalarımda hep o tatlı yürek çarpıntısını yaşarım geçmişe flashback yaptığımda... Evet motosikleti kullanmak ve etiğini oluşturarak kullanabilmek bambaşka bir duygu işte bizleri şovalye yapanda bu....
    [B][I][COLOR="Red"]Yanlışlarıyla Mutlu olanları, Doğrularınızla Rahatsız etmeyiniz...[/COLOR][/I][/B]


    REKLAM ALANI

Konu içerisindeki kullanıcılar

Şu an bu konu içerisinde 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 misafir)

Bu Konudaki Etiketler