insanoğlu ne ederse kendine edermiş. Allah bile "ben size zulmetmem" diyor. deprem, Allah'ın nimetlerinden birisi aslında. dünyanın kendini yenilemesi, yeni kaynakların insanlara sunulmasının vesilesi. dünyanın hayatını devam ettirmesinin doğal yollarından biri. dolayısıyla Allah'ın yarattığı bir nimetin zararı olmaz. bundan korkmamak lazım.
ama tabii bunun böyle olduğunu bildiğimiz halde, gidip yerleşim yerlerimizi halen depremin merkezi üzerine kurunca, yerleşim için daha uygun olan ve tarım vs. gibi başka hiç bir amaçla kullanılamayacak, sadece yerleşim amaçlı kullanılabilecek kayalık ve yapısı sağlam yerler yerine, yine Allah'ın ekip-biçmek ve faydalanmak üzere nimet olarak sunduğu, yerleşim için yapısı uygun olmayan ovalara, sulak bölgelere yerleşince, deprem de herkes için korkutucu ürkütücü oluveriyor.
millet olarak hiç bir şeyi doğru ve amacına uygun kullanmadığımız gibi doğayı da aynı şekilde değerlendiriyoruz. deprem için güvenli kayalık bölgelerimiz bomboş dururken, deprem için güvensiz, ancak tarım için inanılmaz elverişli bölgeleri mesken tutuyoruz kendimize.
üstelik hata üstüne hata yapmayı da çok iyi becerdiğimiz için, altyapısı uygun olmayan yerlere bir de altyapısı uygun olmayan binalar da kondurunca, tabiri maruz görün ama resmen "üstüne tüyü de dikmiş oluyoruz". ondan sonra da deprem öcü oluveriyor.
elin japonu bizden kat kat tehlikeli bölgede depremden niye kormuyorsa artık?
amerika'da zamanında işin bilimsel kısmını henüz öğrenmediği için hata yapmış ve onlar da san francisco-san andreas gibi dünyanın en tehlikeli faylarından birisinin üstüne yerleşim kurmuş ama en azından bizim gibi "malzemeden çalmadığı" için yine de bize göre daha güvenli durumdalar.
biz de bu kafayla ancak korkmaya devam ederiz. başka da bir şey olmaz bizden...