ben meslekçiydim ama görev yerine dağıtılana kadar boş durmayalım diye her işi yaptık.astsubay kursu gelecek dediler 2 günde 4 arkadaş kalacakları tüm odaları silip süpürdük 250 tane yatak yaptık.8 yatak yapıyorduk "hadi lan uzanalım" diyorduk yarım saat uzanıp sohbet ediyorduk sonra kalkıp devam ediyorduk.komikti.
2, günde 250 yatak yapmak kadar sıkıcı bişey düşünemiyorum.çatlıyosun sıkıntıdan.boyuna küfür ediyosun ve gülüyosun.
15 günde bir çarşafımız değişirdi......... yıkanmış çarşafları .üstüste yere yığmışlar.koğuşa çıkan giren basmış kenarına, lan bari git yatağın birinin üstüne at da kirlenmesin milletin çarşafı..akşam bir geliriz yerde "YIKANMIŞ" çarşaflardan kaldıysa güç bela alırız sereriz falan.
bir de uzmanların 300 kişiyi banyoya getirip götürdükten sonra misler gibi kokan vatan evlatlarını alın tüfeğinizi gelin diyerek silah temizliği yaptırması ve 2 saat önce tertemiz olan her yerimizin leş gibi olması da bir askerlik anım.
uyanıklık yapar,koğuşta kimse olmadığı zaman öğlen çaktımadan gider yerdeki çarşaf yığınından ortadan temiz bir tane bulur bi çekersin,küçük bir fındık faresi uykusundan uynaır fırlar kaçar aradan. ve sen o çarşafı kullanmak zorundasındır. bölük komutanı koğuşa girdiğinde o yatağı çarşafsız kabak gibi görürse hiç de iyi olmayacaktır.
Giallorosso;
Yabancı dil bildiğini söylemen seni kral yapmış. Aynı akira yaptıkları gibi beni de yabancı dil perişan etti.
Kısa dönem bakaya olarak gittim. Ammasya da 1 ay kaldıkdan sonra ağrı patnosta kendimi almanca öğretmeni diye yazdırdım ki mezuniyet branşım (sınıf öğretmeni olduğum halde ) bölük komutanı çağırdı o akşam beni yanına oğlum operasyona tunceli ovacığa gelir misin dedi. Bende siz ne emrederseniz onu yaparım dedim.Ve apar topar ertesi sabah kendimi operasyon konvoyunu içinde kendimi bir kamyonun arkasında buldum. Sebebini daha sonra öğrendim. Meğersem tabur komutanı almancadan kpds ye girecekmiş bende ona almanca ders verecek mişim operasyonda. Topu topu iki defa ders verdim ondan sonrası nerde angarya iş var kendimi orda buldum hatta son iki haftasında emre itaatsizlikte sürekli ısrardan bir de ossururktan mahkemeye verildik .
Yani anlayacağın tamamen şans işi...
Şırnakta 1 kamyon matematik bölümü mezunu kısa dönem varken şans eseri benim mehmetçik dersanesine matematik öğretmeni olarak bir köye gitmiştim.
Orada olmayan dersanede olmayan öğrencilere ders vermek şerefine erşmiştik (yazın kapanan okul binasında) sıkıntıdan orada 3 ayda 25.000 sayfa kitap okudum.
Haa bir de sıcaktan yanarken atlet kilot soyunmuş bir vaziyette bakkaldan aldığımı müzik setini açıp otururken Bölük komutanu yüzbaşının baskınına uğramamız vardır ki akıllara zarar. Gerçi sağolsun halden anlayan adamdı, oturduk 2 saat kadar terörden, eğitimden falan konuştuk.
O ara olan sadece yan sınıfta haşladığımız patateslere oldu. Haşlamadan közlemeye döndüler.
İşte böyle, kötü ama güzel birşeydi.
Haa bir de uzman çavuşun askerin birinin yakaladığı akrebi " ben bunu severim " diye kavanoza koyup lojmana götürmesi ve gecenin 3. de akrabin kavanozdan kaçmasıyla tüm bölüğü uyandırıp akrep avına çıkarması vardır ki, hepten ayrı bir olay.
watergun adlı üyeden alıntı
Ovacık güzel yerdir....
Askerlik işi tamamen şans. ancak bazen bu şanslarıda kendimiz yaratıyoruz. Benim merakım ateşli silahlara karşıydı. ve atıcılık lisansım vardı. Müsabakalara giderdik (trap -skeet ). meğerse bu lisans ın bir kopyası askerlik şubesine gönderilirmiş ne bileyim
Acemi birliği küüüütttt diye 7. Komando alayı / Yeni Foça ya çıktı...
3 ay orada eitim aldık ve bizi 8400 kişi arasında seçtiler ver elini Jandarma özel harekat C timleri kurs taburu / Eski foça....
Orada da 3 ay eğitim aldık veeee... tunceli , van , bingöl , hakkari , siirt ve hatta kuzay ırak a bile gittik. Seyyar olduğumuz için nerede vukaat var biz oradaydık....
Ancak çoook zevkli bir askerlik geçirdik....
ben askerliğin bitmesine bir gün kala çok iyi anlaştığım yazıcı arkadaşlar tarafından,gece idare başçavuşumuzun odasında film izleyip kola içmeye davet edildim.kabul ettim. tabi ki ışıkları söndürmüş perdeleri çekmiştik.başçavuşumuzun bilgisayarından film izlerken kola içerken ve çekirdek çitlerkene aniden yerde 4 adet bot gördüm.odaya çağırmadığımız askerlerden biri geldi sandım ama bu botların iki tarafından yere ipler sarktığını görüncü(o ipler komando rütbelilerinin taşıdığı bıçak ve tabancanın kılıf ipleridir.) ok gibi ayağa fırladım ve esas duruşa geçtim.oda karanlıktı ve sayın silah arkadaşlarım hala uyamamışlardı.gelen nöbetçi subay bir üsteğmen ile nöbetçi amiri yüzbaşıydı.üsteğmen "nooluyo lan burdaaaa" diye vurarak ışığı açtı.çocukların hepsi tabi esas duruşa geçtiler.hava sıcak olduğu için de hepimiz atletliydik.üsteğmen ve yüzbaşının bizi feci şekilde döveceğini düşündüm ve "lan 1 gün sonra terhis olucam askerliği uzatmasalar da sadece sopa yiyerek kurtulsam" diye içimden geçiriyordum.okkalı bir fırça yedikten sonra yüzbaşı tüm cdleri aldı 11.30 da gel benden al dedi ve gittiler.allahtan porno falan yoktu masum cdlerdi.çocuk gidip almış.ha tamam al oğlum demiş ve hiç bişey dememiş. bazı rütbeliler korkunç olsalar da halden anlıyolar.
evet bunu ben de tüfek konusunu uzun uzun yazdım forumda. bizde cuma günleri bakım sonrası muayenede,çok sinirli olan ve erlikten+uzmanlıktan gelme başçavuş bıçağını fişek yatağının içine sokar bıçağının ucuna gelen kurumla o askerin suratına bıçağın yan tarafını sürerek kurum ve isle sakal bıyık yapardı.çok komik anlardı.abi benden sana tavsiye kaç model veya ne tür olursa olsun silahını çok iyi koru..
Şu an bu konu içerisinde 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 misafir)
çamaşır günleri bizde bir o kadar çarşaf katlardık çamaşırhanede güzel küfürler eşliğinde
