Öz_Musti adlı üyeden alıntı
2005 yılında Fiyat Palio araba aldım.
Kış geldi, kış lastiği aldım. O zamanlar daha Türkiye'de kış lastiği kavramı yok. Bilen yok. Millet, bu ne yeeeaaa havasında. Derdimi ve lastik özelliklerini anlattıklarım, abi Palio'da ne gerek var kış lastiğine diyorlardı. Ne ilgisi var. Bu araba da 130-150 gidiyor, sıklıkla yağmur, kar durumlarına maruz kalıyordu. 10 yılda biraz biraz kış lastiği nedir ne değildir anlaşılır oldu. Biraz ama çok da değil.
Zaman geçti Suzuki İnazuma' ya biner oldum. Bot, dizlik, bellik, mont, eldiven ve kask takar oldum. Yorumlar benzer oldu. Racingci misin, 300 le mi gidiyorsun, bu ne robocop gibi giyinmişsin, bu kadar giyinip soyunana kadar arabayla git, motor kaça kıyafet kaç para v.s.
İyi de en ufak bir düşmede eller soyuluyor. Yan yatsan aşık kemiği, kaval kemiği çubuk kraker gibi kırılacak. Diz kırıldı mı bittin. Bellik takmazsan hortumla işersin, tekerlekli sandalyeden kalkamazsın. Montu yazmayacam zaten, kaskın faydasını yazanı dövüyolar artık 1 milyonuncu posta.
Ev kapısını kapattıktan sonra, korumaları giyip motoru 1. vitese takmamı ölçtüm, 7 dakka. Çok sallansam, hadi giy çıkart yapsam 10 dakka. 10 dakka da gittiğim yerde soyunma 20. BEn 1 saat erken varıyorum, 40 dakika ve stressiz trafik bana kar.
Hero, ybr 125, Bajaj Boxer 150, tricity her neye binersek binelim, hepsi 80-100 gibi şanslıysa düşünce adamı 5 parça yapacak, şansı yoksa öldürecek süratlere çıkıyor. Ybr de ne dizliği, tricity de ne gerek var bota demeyin. Ölürsünüz.