Lodosta Saroz, 4 Aralık 2010
-
Geçen yıl Saroz’un ıssız yollarında keyifli rotalar bulmuştum ancak çok istemiş olmama rağmen Kömürlimanı’nı görememiştim.
Kömür limanına tek bir yolun oluşu,buradan devamla rotada ilerlemek mümkün olmadığından her seferinde es geçmiştim.
Gidenler Kömürlimanını öve öve bitiremiyorlardı ve su altı meraklılarının favori dalış
noktalarından biriydi.
Bir gün öncesinden karar verdim ve” tamam” dedim” Yarın Kömürlimanı’na gideceğim”
Hemen hava durumunu kontrol ettim, Gündüz kuvvetli bir lodostan sonra akşama dogru ani sıcaklık düşüşü ve yağmur bekleniyordu,
Lodostan sonraki ani sıcaklık düşüşü motor kullanmayı tehlikeli hale getirebilecek sert rüz-gar kaçaklarına sebeb olduğundan mümkün olabildiğince erken yola çıkıp,hava değişmeden dönmem gerekiyordu.
Akşamdan eşyaları hazırlamaya başladım,bir kısmını motorun çantalarına yerleştirdim,geri kalanı ofiste masamın üzerine dizmeye başladım,önemli bir şey eksik kalırsa yolculuğun tadı nı kaçırabilirdi,Cep telefonunun,fotoğraf makinasının,video kameranın,GPS in şarjı,Google Maps’ten rotanın kontrolü falan derken”detaylı bir hazırlık”gibi görünüyor şimdilik.
Ha bir eksiklik var da ,şimdilik önemsemiyor gibi davranıyorum ;
Motorun muayenesi geçeli 4 ay olmuş.bu yaz geçmeyince muayene işini de ihmal etmiştim.
Çok çok yakalarlar,motoru bağlarlar,aman be her yer otobüs,dolmuş, taksi dolu,dağ başında durdurmayacaklar ya 

Sabah hava 7.30 gibi aydınlanıyor,ofise varmam,gözümün açılması,motorun ısınması,son kontrol derken yola çıkış 08.15 oluyor.
Malkara’da depoyu fulleyip yola devam ettim,dinlenmek için Korudağ’daki mola yerine uğramayı düşünüyorum.
Ancak bir sürpriz var ve yol ortadan bariyerlerle bölündüğü için sol taraftaki mola yerine giremeden yola devam ediyorum.Saroz manzaralı çay keyfi yalan oldu,
Öğlene doğru havanın ısınacağını filan hesap etsem de öyle olmuyor,mis gibi deri pantolo
numu” hava ısınınca rahatsız edecek” diye giymeyip içlik,kot,yağmurluğun altına güvenip yo-
la çıkmışım,apaçilik diz boyu ve ayaz varlığını hissettiriyor

Gelibolu’dan yaklaşık 2 km sonra Kömürlimanı yol ayrımında soluklanmak için duruyorum.

Buraya kadar kör sineklerle yakın temas halindeydim.

“Detaylı hazırlık” yapmışım ya, tripodu unuttuğum burada aklıma geldi

Kavşaktan sonra sonra Fındıklı'ya 8 km lik asfalt bir yol var.

Rüzgar türbinleri

Fındıklı köyü'ne gelince çeşmeden ve Fındıklı Göleti’nden sonraki yol ayrımından sağa sapıp devam ediyorum ve önümde tahminen 4 km lik bir toprak yol var.

Tepelere doğru tırmanıyorum ve lodos gerçek kuvvetini buralarda göstermeye başlıyor,
Normalde asfaltta motora rahatlıkla hakim olabileceğimiz kuvvetteki rüzgar bol mıcırlı bir yolda gerçek ve sinir bozucu bir tehlike halini alıyor.


Yamaçlarda keçi sürüleriyle karşılaşıyorum ama aklım yolun ilerisinde.


Yukarılara çıktıkça rüzgar giderek sertleşiyor

“Fındıklı Kömürlimanı arası topu topu 4 km,”bu kadar zahmete katlanmalı” diyorum ve devam ediyorum.zaten Google dayının gözüyle bakınca da” kolaycacık bir yol!” canım.

Son tepeyi aşarken aniden kıyının bulunduğum yerden epey bir aşağılarda olduğunu farkediyorum ve irkiliyorum.,sabah ayazında mola vermeden 215 km geldikten sonra sığındığım kuytudaki durum şu:
“Kuytu”diyorum çünkü kuvvetli bir lodos sol taraftan esmekte ve ben inmeye başlarken karşılayacak,İnişte neler olabilir düşünmek istemiyorum.

Motoru bırakıp viraja bakmaya gidiyorum ve manzara şöyle bir şey

“Ulan” diyorum” buraya gelip de bir lodos yüzünden dönecek değilim ya”
İnmeye başlıyorum ama “lodos gelme,alacağım havanı” diyor inatla,
yolun soluna yanaşıyorum inerken,sağdan giderken en ufak hata beni kestirmeden limana indirecek.
Üç buçuk Yusuf kuvvetinde iniyorum rampadan aşağı.zaman zaman çakıl yığınları,yolun ortasından fırlamış taşlar üzerinden geçiyorum,
Motor kaydığı anda toparlamanın imkanı yok ve nerede duracağı belli değil.

Az kaldı az

Neyse sağ salim iniyorum limana kadar.

“Liman” dediğim de sağından soluna 200 metrelik kuytu bir koy işte.21.yüzyılda böyle geliniyorsa fi tarihinde kömür filan taşınır mı buraya?Öküz bile isyan eder o rampada


Limanda birkaç balıkçı barakası var sadece,
Her rekreasyon ve dinlenme alanımızda olduğu gibi burada da en büyük sorun çöp ki
Duvarlara” çöpünüzü alın da gidin”yazmışlar.


Buradaki her teknede Marmara ve İstanbul kıyılarında artık pek kullanılmayan eski bir yemli avlanma yöntemi olan pareketalar var,






Dalgaların çakıllı sahilde çıkardığı gürültü ,küçük koyun kenarlarındaki kayalıklarda yankılanıyordu




Koyda sadece iki balıkçı vardı



Tekneler mahsun,sahil ıssız







Kömür limanı bu kadar,şimdi dönüş zamanı,






İnerken endişe duyduğum yokuşları bu kez daha cesur şekilde çıkıyorum,nedense tırmanmak her zaman daha fazla güven veriyor.


İnerken keyifle seyredemediğim manzaraların tadını çıkarıyorum








Bu fotoğrafı cektikten hemen sonra motorun rüzgardan sallandığını fark ediyorum ki elimden fotoğraf makinasını yere bırakıp motoru kuytuya alıyorum


Manzara harika olmasına rağmen rüzgar bezdirici bir sertlikte esiyor

ve yola devam ediyorum
Benim gibi kış şaşkını bir iki papatyaya rastlıyorum





Fındıklıdan sonra asfalta çıkıyorum,Sebebül saadet

Marmara Denizi göründü

Tepelerin ardında Gelibolu görünüyor

Dönüşte Gelibolu’ya uğruyorum,liman oldukça kalabalık saatte 60-65 km ye ulaşan lodos ne-
deniyle bazı vapur seferleri iptal edilmiş.


Gelibolu limanı aslında en güzel bu eski binadan seyredilir,burası eskiden Hükümet Konağı ve adliye olarak kullanılıyordu,bahçesinin keyfine doyum olmaz.

Geliboludan sonraki durağım Kavak köyü,
Burası benim saklı cennetlerimden biri,Alışık olmadığımız bir doğa var,
Çeltik tarlalarının arasındaki Kavak Deresi 5-6 km sonra denize ulaşıyor

Balkan dereleri gibi tertemiz ve sadece balıkların kıpırtıları var su yüzeyinde

Balıkçı köyü martısız olur mu?

E,balıksız da olmaz elbette,

“Sükunet,keyif,lezzet……..” hepsi bir orada aklıma bir şey geldi;
Koca yaz geçti. motora binmeye fırsatım olmadı ama “onlarla gezemedim” diye makara konusu olduk arkadaşlar arasında;
Mevzu aynen bu:
“Aga bu sene Çanakkale’ye lüfer yemeğe bile gidemedik beraber “diye başladıklarında
“sizin motorlar çok yakıyor,paranız bitecek Çanakkale’ye gidene kadar,orada aç kalacaksınız,
,benim motor Çanakkale’ye gidişte sizinkilere göre bir lüfer parası kurtarır her zaman,Ben lüfer yerken siz kuru ekmeğe mi talim edeceksiniz?”derdim
Bu diyalog yüzünden koca yaz “bi lüfer kar yaptın yine”geyiği dolaştı sohbetlerde.
Aha bu lüfer o lüfer,

Yola çıktım ve Şarköy’e doğru ilerledim

Şarköyden sonra Uçmakdere yönüne ilerledim,
Gelibolu tarafındaki lodostan eser yok buralarda,müthiş bir sükunet var

Deniz bile çarşaf gibi,
Hani nerede lodos?


Zeytinlikten dönen iki köylü deniz kıyısında şaraplama yapmakta,buralarda şarabın litre hesabı satılanı makbul.

Kumsal yazın pisliğinden izler taşısa da yine huzur verici.


Lakin hava yavaş yavaş kararıyor ve sarp Uçmakdere rampaları beni bekliyor

E kendimi de çekeyim bari ,
Yine topcase üstü tripodsuz çekim denemesi.


Günlerdir yağmur yağmamasına rağmen kayalıklarda küçük şelaleler akmaya devam ediyor

Hava iyi kararmadan Ganos eteklerine tırmanmak istiyorum ve Uçmakdere yi es geçiyorum,
Karanlık basınca bu yolun keyif kaçıracak denli zorlaşacağını iki yıl önce öğrenmiştim
Ömer ŞİRİN’le beraber 2008 de dağ yollarında 8-10 saat motor kullandıktan sonra bu rampaları gece geçtik,yetmezmiş gibi bir de Yeniköy’den Kumbağ’daki milli park yoluna saptık ki kandil gibi yanan farlarla o yol işkenceye dönüştü,neredeyse ay ışığı yardımıyla ilerledik,
Ömer önde gidiyordu ve asfalta kavuşunca yolun ortasında durup asfaltı öpmüş,ortalık zifiri karanlık ve yolun ortasında onu görünce panikledim,motoru yatırdım

Uçmakdere çıkışından itibaren yol yeni asfaltlanmış

Ancak tamamen bitmemiş ve bazı yerleri hala stabilize,yeni zift atılmış kısımlardan geçmek
zorunda kalıyorum bu yol bittiğinde Uçmakdere,Ortaköy’e döner herhalde

Yeniköy,Kumbağ üzerinden devam ediyorum ve Tekirdağ’a girişte hava iyice kararıyor,ancak trafik yoğun değil ve tempolu bir sürüşle mola vermeden Çorlu’ya varıyorum.
Akşam haberlerinde"lodos yüzünden Çanakkale’de feribot seferlerinin iptal edildiğini rüzgarın hızının saatte 60-65 km olduğunu öğrendiğimde 384 kilometrelik bir keyfin üzerine kahve içiyordum.
www.savaskayan.com
Vahim olan, yolun yolcusuz olması değil; asıl vahim olan yolcunun yolsuz olmasıdır;Yolsuz, hedefsiz, amaçsız, şaşkın, hercai ve seyyal...
Reklamlar
-
-
gerçekten çok güzel manzaral tekerinize yüreğinize sağlık paylaşım için tşk
-
-
-
kingcüneyt adlı üyeden alıntı
yine bir savaş abi klasiği


Ellerinize sağlık teşkkür ederiz

---------- Mesaj ekleme zamanı: 21:35 ---------- İlk mesajı ekleme zamanı 21:31 ----------
bide savaş abi muayenesi geçmişse motorda sizin üzerinize ise bağlamazlar 62 lira ceza yazıp bırakırlar.1 hafta süre içerisinde yaptır diyede uyarıyorlar kağıt veriyolar geçici muayene gibi bişey oda

teşekkürler,
ben muayenesiz arabayla 10 ay dolaştığım için rahatım bu konularda
uzun yola çıkarken ruhsatı ehliyeti unutsam bile panik yapmam zaten
---------- Mesaj ekleme zamanı: 19:55 ---------- İlk mesajı ekleme zamanı 19:52 ----------
extrem_015 adlı üyeden alıntı
gerçekten çok güzel manzaral tekerinize yüreğinize sağlık paylaşım için tşk

teşekkürler dostum,
---------- Mesaj ekleme zamanı: 19:58 ---------- İlk mesajı ekleme zamanı 19:55 ----------
kingcüneyt adlı üyeden alıntı
o artık asfalt motorcusu olduğu için bu kapak yakışır
---------- Mesaj ekleme zamanı: 20:02 ---------- İlk mesajı ekleme zamanı 19:58 ----------
sametagir adlı üyeden alıntı
abiciğim bir nefeste okudum da en çok yutkunduğum hatta yutkunamadığım tükürüğümü yutmakta zorlandığım

yer o balıklar oldu...benim gibi balık deyince yatıya kalan bir adama bu eziyet yapılırmı be abi??

heleki sözkonusu balık çinekop,lüfer ise...afiyet olsun,Allah daha çoook o şekilde yemekler nasip etsin...
birde lodos vardı diyorsun ama resimlerdeki hiçbir ağacın ne dalı ne yaprağı kımıldamıyor abi????

(motorla ilgili açılan bazı sorular bize aynen böyle geliyor değilmi?)
böyle bir turu seninle yapmadan ölürsem,heleki balıksız

gözüm açık gider abi...
eline, ayağına, yüreğine, motoruna sağlık..daha nice gezilere.....

yahu resimde dal kıpırdar mı 
o senin dediğin videoda olur,videoları da yükleyeceğim ama bölüp parçalamak lazım,şu an için geç oldu.
balık işi kolay ama tur zor,vakti saati belli olmayan adamım ben
www.savaskayan.com
Vahim olan, yolun yolcusuz olması değil; asıl vahim olan yolcunun yolsuz olmasıdır;Yolsuz, hedefsiz, amaçsız, şaşkın, hercai ve seyyal...
-
görelim mevlam neyler....neylerse güzel eyler......
birde çok sevdiğim bir cümle....Hayr olandır....yada olmayandır....
herşeyin hayırlısı diyerek Allah'a havalemizi yapalımda abi,bakarsın gerçekleşir...kimbilir????
Biliyorsan konuş,ibret alsınlar...
Bilmiyorsan sus ki,seni ADAM sansınlar...
-
Harika gezmişsiniz , elinize , ayağınıza sağlık Savaş abi .
Fikirlere Kurşun İşlemez .
-
Ellerinize sağlık teşkkür ederiz
-
06 Aralık 2010, 22:01
#10
sametagir adlı üyeden alıntı
görelim mevlam neyler....neylerse güzel eyler......
birde çok sevdiğim bir cümle....Hayr olandır....yada olmayandır....
herşeyin hayırlısı diyerek Allah'a havalemizi yapalımda abi,bakarsın gerçekleşir...kimbilir????
önümüzdeki yaz YBR 125 le gelirsen güzel rotalar çıkarabiliriz.
www.savaskayan.com
Vahim olan, yolun yolcusuz olması değil; asıl vahim olan yolcunun yolsuz olmasıdır;Yolsuz, hedefsiz, amaçsız, şaşkın, hercai ve seyyal...
-
06 Aralık 2010, 22:08
#11
güzel gezi olmuş. manzaralar, rota, fotoğraflar güzel. tebrikler
Cesaret insanı zafere, kararsızlık tehlikeye, korkaklık da ölüme götürür.Yavuz Sultan Selim
Cesaret on kısımdır, biri korkmamak, dokuzu dikkat ve ihtiyattır. Hz.Ali
-
06 Aralık 2010, 22:12
#12
-
06 Aralık 2010, 22:32
#13
Gerek anlatim, gerekse kadrajiniza takilan resimler hepsi dört dörtlük. Gitmis kadar olduk. Lodosa ragmen sizinde bu geziden lüfer sayesinde keyif aldiginiz belli
. Emeginize saglik...
-
06 Aralık 2010, 22:35
#14
Teşekkürler. sayenizde o bölgeyi yeniden görmüş oldum.
-
06 Aralık 2010, 22:53
#15
savaş abi ellerin dert görmesin gitmiş kadar olduk sayende,inşallah bir gün beraber yol yapmak nasip olur
Ne irfandır veren ahlâka yükseklik nede vicdandır, Fazilet hissi insanlarda, Allah korkusundandır
-
06 Aralık 2010, 23:21
#16
-
06 Aralık 2010, 23:56
#17
-
07 Aralık 2010, 00:40
#18
Tekerine sağlık Savaş Abi, merak ettiğim sahillerdi.
-
07 Aralık 2010, 00:43
#19
Paylaştığınız için teşekkürler, mono geziler daha bir özgürce oluyor
MUTLU OLAMIYORSAN BAHANE ÜRETME, KAFANI DEĞİŞTİRMEYİ DENE..
-
07 Aralık 2010, 00:54
#20
Güzel memleketım bu kadar güzel fotoğraflanır ve bu kadar güzel kaleme alınır elinize emeğinize sağlık savaş abı bu arada cantalarınız bmw ye oldukça yakışmış güle güle kullanın
Reklamlar
Konu içerisindeki kullanıcılar
Şu an bu konu içerisinde 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 misafir)
Bu Konudaki Etiketler
Yukarı Git