Pazar gününe kadar bekleyemedim, bugünkü boşluktan yararlanıp ihtiyarların yanına koştum..
Yanımda kazak, yün fanila, atkı, yün çorap gibi birkaç giysi de götürdüm..
"Bende de var kazak, kışın giyiyorum." dedi Bayram.
Mustafa amca gururlu, "Şurada ihtiyacı olan birkaç köylü var, onlara ver bunları." dese de Bayram, giysileri beğenmiş olacak ki "Yok yok, ben giyerim onları, kalsın." diyor.
Söylediklerini biraz zor anlasam da, keçilerini dolaştırmaya çıkmış bir çoban anlatıyor hikayelerini.
Yürüme özürlü olan Bayram ve görme özürlü olan Kazım kardeşler.
Mustafa amca ise amca çocuğu.
Mustafa amca biraz aşağıdaki evde yaşıyor.
"Ölünceye kadar bakacağım." diyen Bayram' da kardeşi Kazım'la bu evde kalıyor.
Kazım ormanda ağaç kesme işinde çalışırmış ama 6-7 yıl önce kör olunca çalışamaz olmuş, 4 yıldan beridir de burada yataktan pek çıkmadan küskün bir şekilde yaşarmış.
Devletin verdiği mağdur maaşı ile geçiniyorlar.
Üzerinde bu birkaç binanın da olduğu 5-10 dönüm arsa diğer 3 kız kardeşle ortak. "Kız kardeşlerim kocaya kaçtılar ve bir daha dönmediler, anama ölene kadar ben baktım 25 sene. Burayı satalım sizi de huzur evine koyalım dediler ama bu arsanın satışından da pay istediler. Zaten Kazım, satmak ve buradan gitmek istemiyor. Ben yemek yapıyorum, Mustafa da yardım ediyor zaten, geçinip gidiyoruz işte." diyor Bayram.
Elektrikleri var ama su yok. Yakındaki bir çeşmeden su taşıyorlar..
TV yok, kardeşi Kazım görmediği için TV istemiyor Bayram.
Bir tane pilli radyosu varmış. Bir daha ki gelişimde pil getirmemi istedi.
Bir de üzerimdeki pantolona bakıp; "Kot pantolon mu o?" diye sordu..
"Evet." dedim.
"Varsa bir de kot pantolon isterim ama boyu kısa olsun." dedi benim uzun boylu olmamdan dolayı..
Ben de "Paçalarını keseriz, sen dert etme." dedim..
Her cümlesinin sonunu "Başka da bişey yok." diye bitiren Bayram, başka da birşey istemiyor.
Mustafa amca 2 gündür kayıp olan koyunu yeniden aramaya çıkarken ben de yanlarından ayrıldım..