Kapat
Üye Girişi
Motovento
Reklam Alanı
Motomax
Reklam Alanı
6. sayfa BirinciBirinci ... 4567 SonuncuSonuncu

MT Camiası Bir El Atar Mı?(Yazılarınızla Motosiklet Aşkıma Yardım Edin. Lütfen)

    Motovento
    REKLAM ALANI
  1. #101
    kanmix_x - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    17 Şubat 2012
    Şehir
    Gonya- Mevlana Selçuklu
    Motosikleti
    Cbf150,Ybr,Tvs üçlüsü :)]
    Bana karışan eden yok

    Önce 150 cc ile başlıcam sonradan cc yükseltirim Birden baba ben 1000 lik yarış motosikleti alcam dersem olmaz

    Önce ufak cc ile başlayıp daha sonra yavaş yavaş cc yükseltmelisin
    karapara bunu beğendi.
    İmza yok
    Ne Oldu Ha, Vuruyummu Sırtına
    Oğlum Bak Git


    REKLAM ALANI
    Oktay Motor CF Moto Polaris Mondial
    Motomax
  2. #102

    Üyelik
    07 Ağustos 2011
    Motosikleti
    Honda CB125E/NC700x
    ---------- Mesajlar birleştirildi - 23:12 ---------- bir önceki mesaj zamanı 23:10 ----------

    [/COLOR]

    Uploaded with ImageShack.us



    Uploaded with ImageShack.us

    ---------- Mesajlar birleştirildi - 23:15 ---------- bir önceki mesaj zamanı 23:12 ----------



    Uploaded with ImageShack.us

    ---------- Mesajlar birleştirildi - 23:17 ---------- bir önceki mesaj zamanı 23:15 ----------



    Uploaded with ImageShack.us


    Uploaded with ImageShack.us
    kanmix_x, yashukawa, !Lk£® ve 2 diğerleri bunu beğendiler..

  3. #103
    kanmix_x - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    17 Şubat 2012
    Şehir
    Gonya- Mevlana Selçuklu
    Motosikleti
    Cbf150,Ybr,Tvs üçlüsü :)]
    Bende bunu diyordum
    karapara bunu beğendi.
    İmza yok
    Ne Oldu Ha, Vuruyummu Sırtına
    Oğlum Bak Git

  4. #104

    Üyelik
    07 Ağustos 2011
    Motosikleti
    Honda CB125E/NC700x
    foto yüklemek eşimi ikna etmekten daha zor neredeyse
    zongoku bunu beğendi.

  5. #105

    Üyelik
    12 Mart 2012
    Şehir
    burdur
    Motosikleti
    YAMAHA NMAX 155
    Abi yengemede sana da hayirli olsun
    temmuzda dugunum car nisanlimi allahtan onceden ikna etttim zor olsa da nasil Mi
    Motor hastaligima ilac olmaya kalkarsan (karisirsan anlaminda)
    Kendimi motorun onune atarim ona gore
    diyerek tehdit ettim de ii mi ettim bilemedim
    sonucta sanirim ii ettim
    Simdi beni gesmeye gotur diyo hemide motorla:-):-):-)
    kanmix_x ve karapara bunu beğendiler.

  6. #106
    80gün - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    18 Nisan 2011
    Şehir
    Bursa
    Motosikleti
    Gilera Nexus 500
    Hayırlı olsun, kavuşmuşsunuz. İnşallah kazasız belasız uzun yollar yaparsınız
    kanmix_x ve karapara bunu beğendiler.

  7. #107

    Üyelik
    07 Ağustos 2011
    Motosikleti
    Honda CB125E/NC700x
    Alıntı burdurlu1985 adlı üyeden alıntı Mesajı göster
    Abi yengemede sana da hayirli olsun
    temmuzda dugunum car nisanlimi allahtan onceden ikna etttim zor olsa da nasil Mi
    Motor hastaligima ilac olmaya kalkarsan (karisirsan anlaminda)
    Kendimi motorun onune atarim ona gore
    diyerek tehdit ettim de ii mi ettim bilemedim
    sonucta sanirim ii ettim
    Simdi beni gesmeye gotur diyo hemide motorla:-):-):-)
    Teşekkürker...Bu işi başta çözmek lazım senin gibi yoksa az biraz(17 sene) beklemek zorunda kalıyor insan

  8. #108
    overcloud - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    15 Mayıs 2010
    Şehir
    istanbul
    Motosikleti
    XL650V Transalp
    hayırlı olsun

    sonunda iş tatlıya bağlanmış
    karapara bunu beğendi.
    the evil that men do - cbr 125r 7500km - ninja 250r (tabiki yeşil) 25000km - transalp ile yollarda

  9. #109
    adasel - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    14 Mayıs 2007
    Şehir
    İstanbul
    Motosikleti
    Honda CBF1000
    şağıda ki yazıyı eşinize okutun lütfen. Alıntıdır. Yazanın ellerine sağlık.


    Ali Olcer
    ................... MOTORCU KİMDİR.......................

    AŞK

    Sıradan insanlar düşünürler ki adamın biri altına son model, güçlü, süratli bir motor çekip kadınların hayranlığını ve ilgisini cezbetmiş... Bu yüzden “ ah ağbi şöyle bir baba motorum olsaydı şimdi ne kadınları dötürürdüm ben “ diye akıllarından geçirirler. Ama kadınları gerçek anlamda aşık etmenin aslında motorla bir ilgisi yoktur.motor yalnızca bir araçtır.Motor kendisini kullanan bilinçli, aklı selim bir insana çok değerli bir yaşam tarzı armağan eder, bilgelik verir, öğrenmenin sonsuzluğunun bilincindedir,en önemlisi motor özgürlüğün ve yalnızlığın adıdır , sonra çok iyi bilir ki ölüm her an yanıbaşındadır, bu motor kullanana apayrı bir derinlik, yaşama daha sıkı sıkıya yapışma gücü verir, sıcak masa başında, tv karşısında oturmak yerine iki tekerin üstüne tırmanıp bir bilinmeyene kucak açan motorcu, cesaretli ve korkusuzdur, o modern zamanların bir şövalyesidir, hangi kadın bir şövalyeye aşık olmaz ki,..

    EVLİLİK

    Eğer bir motorcu evli ve yaşı kemale ermişse, karısı her ne kadar ona kızsa, sürekli söylense “ andropoza girdin sen “ gibi yakıştırmalarda bulunsa da içinden kocası ile iftihar eder ama bunu belli etmemeye çalışır.O diğerlerine benzemeyen farklı bir adamdır. Diğer hemcinsleri gibi elinde uzaktan. Kumanda ile gün boyu televizyon karşısındaki, koltukta uyuklayacağı yerde kendisine, saygı duyulması gereken bir yaşam tarzı seçmiştir.Kadın her ne kadar adama sızlanıp dursa da kocasını motoruyla sevdiğini, hatta bunun adının aşk olduğunu, saçları kesilince gücü tükenen Samson gibi kocasının motorunu yitirince yokolucağını ve bütün ışıltısını yitireceğini bilir.Çocuklar ise motor kullanan ve hiç yaşlanmayan, dahası bütün diğer babalardan ayrı kendi babalarına hayrandırlar, okulda “ benim babamın motoru var “ diye anlatmaya başladıklarında sözcükleri heyecanla titrer, gözleri pırıldar...

    AYDINLAR

    Bir motorcu, halktan kopuk tatlı su aydınlarından, barların nemli ve loş aydınlıklarında ortama yeni düşmüş kızlara hayata dair engin bilgilerini aktaran entellektüellerden çok farklıdır.O, kim olursa olsun sanayiinin daracık ve çamurlu sokaklarındaki bir dükkanda, saçları kararmış bir mazot sobasının başında kalfalarla, çıraklarla birlikte ellerini ısıtıp sonsuz bir muhabbete dalmışken, kendini mutlu hisseder, bir aydının o hep içinde duyduğu, yalnızlık ve halkına uzaklık duygusunu yaşamaz bile...Kentin varoşlarında neredeyse bir dergaha dönüşmüş küçük bir dükkanda, artık bir bilge mertebesine erişmiş yaşlı bir ustayı, saygıyla dinlerken çoğu kez sözcüklerin , motoru değil de motorcu bakış açısıyla bir dünyayı, bir toplumu anlattığını bilir.

    BUNALIM

    Bir motorcunun sözlüğünde yoga, terapi, meditasyon, sosyal fobi, panik atak, yalnızlık, can sıkıntısı, aşk acısı ve bunun benzeri kavramlar bulunmaz. Motoru onu bütün bu dünya hallerinden sihirli bir kalkanmışçasına uzak tutmaktadır. Motorunun üzerine çıktığında dünyaya dair ne varsa geride bırakır ve başka bir aleme geçer ....Motorsuz olduğu günler, yani bir motora sahip olamadığı zamanlarda bile aklı hep bir motora ulaşmakta olduğu için bu onu can sıkıntısından korur, kafasında hep motor markalarının karşılaştırmaları, ikinci el mi yoksa birinci el mi karmaşası, paranın nereden ve nasıl bulunacağı, alınacak aksesuarların niteliği, motorun sokakta nereye konulacağı, sonu gelmeyen ilanlar, bazen uzak bir kente bir masal motosikleti için yolculuk, motorcunun iç sıkıntıyla tanışmasına zaman tanımaz. Aslında bütün bu süreç motor virüsünün kana girmesiyle birlikte başlar ki, hasta daha ilk günden ehliyet, kullanmayı öğrenmek, motorları tanımak, dükkanları dolaşmak derken bakar ki ruhunu kemiren diğer psikolojik rahatsızlıklardan sıyrılmış, bu arada terapiye ödediği saati 60 milyon civarındaki seans ücreti cebine kalmıştır.

    FELSEFE

    Bir motorcu, motor kullanmaya başladığı ilk andan itibaren , karşılaştığı kişisel, iş ve aile sorunlarına değişik bir mantıkla yaklaştığını kendisinin artık eski ben olmadığını şaşkınlıkla farkeder. Motorundaki küçük bir arızayı keşfetmekteki kullandığı yöntemler, motora dair yaşanılan olaylardan çıkarılan dersler, deneme yanılmalar, tüme varımlar,ustalardan kazıklanmalar, arkadaş tarafından kandırılmalar, o hayallerdeki motora erişme çabası, garip bir biçimde motorcunun kendi yaşama sanatını da zenginleştirir, gündelik hayatını sürdürürken hep bu kişisel öğretilerden faydalanır.

    SPOR

    Koşu bandı, halı saha maçı, parklarda akşam yürüyüşleri gibi faaliyetler bir motorcuya bir anlam ifade etmez. O her zaman motorunla birlikte yaşadığı sehpaya alıp indirdiği, ayağınla marşa bastığı, gerektiğinde onu iterek dötürdüğü, trafik sıkıştığında ayaklarından güç aldığı için daima formdadır daha doğrusu formda olmak zorundadır. Her ne kadar bazıları kilolu, biraz göbekli gibi görünse de kasları sıkı, pazuları şişkindir, etleri gevşememiştir.Bir yolculuktan döndüklerinde hissettikleri o günkü antremanlarını tamamlamış sporculardan farksızdır, ama bütün bunları dört teker kullananlar ne yazık ki hiç bilemezler.

    TATİL

    Bir motorcu ailesi için her yaz tatili, bildik bir sorunu da beraberinde getirir...Aslında olay tam bir traji-komiktir. Motorcu baba ya motoruyla mavi, bulutsuz bir gökyüzünün altında akdeniz’e, ege’ye doğru yol alan otobüsü izler, şirinlik olsun diye onu takip ederken karısına el sallayıp, çocuklarına gülücükler yollar, ya da ailesini arabasına doldurup bir haftalık tatil için İstanbul’dan Antalya’ya birlikte gider, geri dönüp arabasını bırakır, bu kez motoruyla aynı yolu bir kez daha tüketir ve bunu dönüşte bir defa daha yineler...Üçüncü seçenek ise, otobüste karısının yanında oturup o çamlarla kaplı, gölgeli, hafif eğimli hepsi de çekici bir cazibeye sahip virajları izlerken geride bıraktığı motorunu düşlemektir.Bu aileyi seyredenler adamın mutsuzluğunu ve derin suskunluğunu görünce onun bir tatile değil de yakın bir akrabaya taziyete gittiğini rahatlıkla düşünebilirler.

    TUTUMLULUK

    Bir motorcunun boşa harcayacak parası hiçbir zaman yoktur.Bir gurup arkadaşla gidilen bir yemekte “ bendensiniz “ diyerek hesapları ödediği, kendisine vişne çürüğü gömleğinin bir ton koyusunu ya da açığını aldığı, bilumum “ Tüketimi Canlandırma Günlerinde “ sevgilisine/karısına/annesine maddi anlamda değeri yüksek hediyeler seçtiği pek görülmez.Bu kendisine her ne kadar “ cimri adam “ yakıştırması getirse de motorcu daima hayallerindeki motorun peşinden koştuğundan, dahası cebinde her an ustaya verecek o ne olduğu önceden asla bilinmeyen nakit tutarı, cebinde hazır bulundurmak gerektiğinden doğal olarak tutumlu olmak zorundadır.Bu yüzden motoru olmayan arkadaşlarının, sevgilisinin, karısının “ ne olacak cimri adam “ yakıştırmalarını sineye çeker....Karısı ilk zamanlarda onun bu tutumluluğuna içerlese de adamın öyle barlarda, ocakbaşlarında, kluplerde dolaşmadığını/dolaşamayacağını, hele hele parasıyla satın alabilecek nataşa namlı bir kadına pek ulaşmayacağını/ulaşamayacağını evliliği derinleştikçe anlar...Hatta kimi akıllı, iş güç sahibi kadınlar evliliklerinin mutluluğu, bekaası adına usta,parça,benzin hortumuna ortak bile olurlar

    TELEVİZYON

    Motorcu bir babaya, kocaya sahip olmak ailenin olaylara yaklaşımına göre renkli bir yaşama veya bir kabusa dönüşebilir.Eve misafirler geldiğinde motorcu babanın, televizyonda beşinci sınıf seslendirmesi bozuk bir amerikan filmindeki ıssız kasabaları soyan, sakallı kel kafalı, göbekleri kemerlerinden dışarı fırlamış her tarafları döğmelerle kaplı adamlar , motosiklet çeteleriyle dolu sahneleri soluğunu tutarak izlediğini ya da savaş sonrası italyan sinemasına ait siyah beyaz, yer yer kopan çok eski bir filmi bütün sohbetlerden uzak kalarak seyretmesini/ seyretmeye çalışmasını konuklara açıklayabilmenin bir yolu, doğrusu pek yoktur.

    Motorcu baba bazen tek bir karede 1942 HD’ na rastlayabilmek veya bir vespa lambretta görebilmek umuduyla o korkunç filmi baştan sona ilgiyle, hiç sıkılmadan izleyebilir.

    EVDEKİ TEKNİK ARIZALAR

    MAB ( Motorcu Aile Babası ) her ne kadar bilgisayar dünyasına pek adapte olamasa da evdeki tek bir mekanik arızayı asla kaçırmaz.Motorunu söküp takmaktan, ustalarda geçirdiği uzun, meşakkatli saatlerden, kendisini nice geceler uykusuz bırakan o küçük arızanın nereden kaynaklandığına dair problemden öylesine engin bir bilgi ve deneyim sahibi olmuştur, hele parmakları öylesine hassaslaşmıştır ki, damlatan musluklar,değişecek lastik contalar, kapanmayan dolap kapakları, bozuk prizler, fişler, bilumum mekanik ev aletleri, çocuğun oyuncaklarının tamiri MAB’ a vız gelir. Üstelik apartmanda kimsede olmayacak bir biçimde zengin bir aparat birikimi vardır. Arabası arıza yaptığında yalnızca kaputu açıp içini seyreden zevattan, gecenin bir yarısı kapısını çalan çok olur.

    İLETİŞİM

    Bir motorcu sosyal konumu ne olursa olsun, gündelik yaşamda kullanılan dili çok iyi bilen bir halk adamıdır...Bunu bazen ıssız bir köy yolunda kaldığında, yanına gelen ve küçük bir arızayı birlikte giderdiği mobiletli köylüye, bazen arabalı vapurla boğazı geçerken yanyana durdukları bitirim kurye ile yaptığı o doyumsuz, sınıfsız sohbete, en önemlisi yurdumun atölyelerinde, boyahanelerinde, tornacılarında, lastikçilerde konuştuğu o elleri yüzleri kapkara insanlara borçludur.Gerçek bir motorcu, bozulan arabasını servise bırakıp çekip giden ve verilen tarihte almaya gelen dört tekercilerin aksine, motoruna yapılan her işlemin bizzat başında olmak ister...Kimi hafta sonlarını, gecelerini tatillerini kentin varoşlarında o çamurlu sokak arasındaki tamirhanede geçirir, acıktığında talaş sobasıyla ısınan aşevlerine gider, ekmeği çıraklarla böler, camları yağlı ince belli belli bardaklardan dünyanın en nefis çaylarını içer...Mutludur da...

    Bütün bu masalsı yaşam, motorcunun doğallıkla, ofisine, hastahanesine, birliğine,fabrikasına, dairesine yansır.Duvarcı ustasıyla, overlokçuyla, son ütücüyle, odacısıyla, ofis boyla, hastabakıcıyla, hademeyle, çay getiren eriyle, akşam birlikte nöbete kaldığı Domaniç’li çavuşuyla, muhasebecisiyle, kapıda bekleyen güvenlikle inanılmaz bir iletişim kurar..Bu sıcaklık sonucunda hayatı daha çok sever, kendini daha güçlü, kendinle daha barışık ve huzurlu hisseder bu mutluluğu evine, ailesine de taşır...

    MOTORCUYLA EVLENEN KADINLAR

    Motorcu eşi, at yarışı oynamayan, maç günleri yüzünün yarısını bir renge, diğer yarısını başka bir renge boyayıp bir palyaçoya dönüşmeyen, eve hiçbir zaman içkili gelmeyen, hayatından öteki kadına ayıracak zamanı/parası/hayalleri asla olmayan bir erkeğe sahiptir...Bunun bir şans olduğunu o muhteşem altıncı duygusuyla iyi bilir kadın..Adam varsın karlı bir kış günü motorunu, balkon kapısından içeri soksun, salonun ortasına getirsin, çalıştırsın ve eline bir fincan çay alıp sanki Vivaldi’nin mevsimlerini ya da bir Bach, Handel dinliyormuşçasına keyif ve huşu içinde motorunun rölanti sesini dinlesin...Bunu hiç önemsemez akıllı bir kadın.Dışardan yıkılan, parçalanan, tükenen evliliklerin uğultusu, mutsuz eşlerin acı dolu hıçkırıkları ta kendi evlerine kadar gelmektedir.Önemli olan, salonun parkesine yayılmış bezin üstündeki motor değil, yürütülen güzel, mutlu bir evlilik, birlikte yaşlanmaktır.Hatta bazı duyarlı kadınların, çocuklarıyla birlikte kocalarından gizli gizli ( şımarmasın diye ) motorların aynalarını ovarak parlattıkları, sıkı bir temizlik yaptıkları sıkça görülmüştür.

    KONUT

    Motorcu aile babası ( MAB ) evlenmeden önce evini mutlaka, satın almalı, kiralamalı ve müstakbel eş, o eve gelin gelmelidir...Yok eğer süregiden bir evlilik içersinde, MAB ile karısı yeni bir ev beğenme, mevcut evlerini değiştirme telaşına kapılırlarsa bu durum çok büyük ve ciddi kavgaları, hatta boşanmaları beraberinde getirir.

    MAB kesinlikle üst katlarda ya da bir evin yeşilliklerle kaplı sessiz ve huzur dolu arka cephesinde oturmak istemez. Karısıyla/sevgilisiyle hiçbir zamanda zevkleri, tarzları örtüşmez..O her daim, motorunu görebilmek, ona en yakın olmak, mümkünse camdan kolunu uzattığında, motoruna bir gül goncasıymışçasına dokunmak, onu okşamak ister...Evin girişinin dar veya geniş olması, zemin katta oturan ve belki de motorunu, onun daire kapısına yakın bırakacağı, emeklinin, huyu suyu kendisi için çok önemli ayrıntılardır.

    MAB açısından değil konut, konutun bulunduğu sokağın bile - dik yokuş mu, caddeye çıkışı yakın mı, tretuvarların yüksekliği, zincir bağlanacak bir ağaç uygun bir direk var mı, mahallede çok çocuk dolaşıyor mu, bu çocuklar nasıl bir çocuk, apartmanda büyümüş bir hanımevladı mı, bir canavar mı, seleye çıkıp tırnak bileyecek kedileri, motorun gürültüsünü duyduğunda peşinden koşacak kötü bakışlı köpekleri çok mu, yakınlardaki o ürpertici varoştan geceleri hırsızlar gelebilir mi - büyük ehemniyeti vardır.

    Bu yüzden bir motorcunun evlenmeden önce, evini seçip yerleşmesi, karısıyla/sevgilisiyle olan mutluluğu adına, akla en uygun yoldur.

    SEVGİLİ

    Bilinenin aksine motorla birlikte sevgililer, çıtırlar, hadi diyelim sıkı bir aşk gelmez. Gerçek bir motorcu ( GBM) ardında sevgililerini bırakarak, aşklarını tüketerek, evliliklerini bitirerek, arkadaşlarını yitirerek kısacası bir dibe vurarak motoruna erişmiştir... Bir müminin kutsal topraklara varması ya da saçlarını kazıtıp tapınağa avdet eden bir budist rahip gibi yaşamı geride bırakmakta ve yeni bir hayata adım atmaktadır.

    Motor bir başlangıç değil, her zaman bir sondur.

    Bütün acılara, bütün hayal kırıklıklarına, bütün bildik aşk oyunlarına, bütün yalanlara, iki yüzlülüklere, kandırmacalara doymuştur GBM... Yorgundur.Kırgındır.Hayata artık bir yabancıdır. Tutunamayandır. Çok iyi bilir ki, yeni başlayan ve yüreğini alev alev yakan, soluğunu kesen , damarlarına sımsıcacık yayılmış bir aşk, kendisini gençleştiren cıvıl cıvıl bir sevgilinin mutluluğuyla motor bir arada yürümez.Motor tatlı hayalleri, bir ilişkinin başlangıcını ve bitişini asla affetmez. GBM her an huzur içinde olmalı, hayal dünyasını yok etmeli, kendi bütünlüğünü korumalı, hayata dair içindeki bütün o sonsuz hesaplaşmaları bitirmelidir.

    İşte bu yüzden, GBM, uzun yıllar, motora sağlam binebilme ve varolabilme adına, önce gönül işlerini halleder, hayatının tek kadınını/sevgilisini bulur, bulamaz evlenir ya da evlenemez veya bir yalnızlığı kaderi olarak seçer...

    YALNIZLIK

    Pratik düşünce der ki “ motorcu da kendi gibi motoru seven, onu her yönüyle tanıyan, ona tutkuyla bağlanmış bir kadınla/adamla evlensin, hayattaki sonsuz mutluluğu ve huzuru yakalasın...”

    Ama gerçekte – tek tük istisnaların dışında – bunun pek bir mümkünü yoktur.Motor denen alet, doğası gereği yalnızlığın , alıp başını çekip uzaklara gitmenin adıdır.Kadın da ( GBM ) erkek gibi nice hayal kırıklıklarının, çıkışsızlıkların, yenilen darbelerin, yalanların, savaşların, tükenen aşkların, giden o güzel doğru adamların, yapılan yanlışların, geri dönüşsüzlüklerin ardından motorunu bulmuştur....Ötesinde terapi, kız kıza çay saatleri,, ruhları bomboş, adeta bir zombiye dönüşmüş, yapış yapış erkekler, tarot falları ve içkinin uyuşturuculuğu vardır.

    Ruhların TEM’inde hayata dair son çıkış motordur.Artık kadın da konuşmayı değil susmayı, bakmayı değil görmeyi ister. Uzun bir yolda giderken, kendini motoruna taşıyan süreci, seçiminde ne kadar haklı olduğunu bir kez daha yaşar, mavi gökyüzü, solukça parlayan güneş,yanından geriye doğru hızla kayıp giden buğday tarlaları, bir ağaç gölgesi altına sığınmış küçük bir sürü, rüzgarın kaskında sanki fırtınalı bir gecesiymişçesine uğuldayışı onu mutlu eder, yalnızlığına bir kez daha sarılır.

    Motorcunun erkeği de kadını da yalnızdır. Bu sevip sevmeme meselesi değildir.Apayrı, benzersiz bir ruh halidir. İki motorcu çift bir araya gelse bile bu gerçek değişmez, bu defa bir yalnızlığı birlikte bölüşmeye başlar, kendi içlerindeki yalnızlıkla yol alırlar.

    İŞYERİ

    Eğer kapıda bekleyen bir motoru varsa MAB, gün boyu patronun attığı fırçaları, dağlar gibi yığılmış evrakları, alacaklılardan gelen telefonları, kapının önünde uzayıp giden hasta kuyruklarını, şantiye sahasında ustalarla boğuşmayı, bankalardan kredi koparma uğraşını pek umursamaz..O canla başla çalışmaya, günü görevlerini tamamlamaya bakar...Çünkü akşam motorunun üstüne binip, marşa bastığında bütün bu sıkıntıları, koşturmacaları unutacağını bilir.

    MAB, bu yüzden mümkün olduğu kadar, işe motoru ile gitmeye çalışır. Motorunun beynini boşalttığını, damarlarına yeni bir soluk üfürdüğünü, kısacası yenilendiğini, işe bir gün daha dayanabilecek gücü kendisine verdiğini bilir.

    Ve bir motorcu sabah işe gitmek için değil, motora binmek için uyanır .

    BİR BABANIN OGLUNA ÖGÜTÜ

    Motosiklete bin oğlum, çünkü motosiklet hayattır.

    Birçok babanın korkusu oğlunun motosiklete binmesidir. Ölümden ve başka her türlü tehlikeli durumun çocuklarının başına gelmesinden korkarlar.

    Benim senin başına gelmesinden en çok korktuğum şey ise hayatın zevklerini almadan yaşayan bir eğreltiotu olmandır.

    Eğer yapmak istediğin şey orada duruyorsa ve aranızda bir tehlike dikilmişse, senin yapman gereken o tehlikeyi bertaraf edip, istediğin şeye ulaşmaktır.

    İşte bunu yapamazsan hayatın ancak bir eğreltiotununki kadar heyecanlı olabilir.

    Motosiklete bin oğlum, ama dikkat et, motosiklet tehlikelidir.

    O tehlikenin üzerine aptal gibi gitme. Unutma Sun Tzu der ki; “kötü komutanlar önce savaşa girer, sonra nasıl kazanacağını düşünürler; iyi komutanlar önce nasıl kazanacağını bulmadan savaşa girmezler”.

    Önce viraja girip de sonra nasıl çıkacağını düşünen aptallardan olma.

    Tehlikeleri en küçüğüne kadar bertaraf et. Hep tam koruma kullan, bakımsız motorla yola çıkma, alkollü ya da yorgun binme, kafan bozukken taksi tut, bilmediğin yolda risk alma, diğer araç sürücülerinden köşe bucak KAÇ. Tehlikeleri nasıl dibine kadar bertaraf edeceğini bilemiyorsan sakın motosiklete binme, çünkü o zaman bu işi beceremezsin demektir.

    Motosiklete bin oğlum, çünkü motosiklet AŞKTIR.

    Hani bazen pembe bir vespa üzerinde pembe kaskla kuğu gibi giden bir kız görürsün ya? Git yanaş, merhaba de ona. Orta parmağını gösterirse, kıza efendi gibi bir selam çakıp gazla bana gel, ensene bir tane patlatayım, sonra bira içmeye gideriz. Hayatı böyle yaşayacaksın işte, öküz gibi, ödlek gibi değil. Hem efendiliğini bozmayacaksın, hem de çılgınlığını koruyacaksın.

    Motosiklete bin oğlum, çünkü motosiklet isyandır.

    İnsanlık tarihi popüler kültürler ve onlara tepkiyle gelişen kültlerle doludur. Rock tarihi, 68 kuşağı, Avrupa bohemleri, Beatnick’ler hep aynı heyecanla tutuştular.
    Bugün bu ateş bir miktar sönmüş görünse de sen buna aldanma.
    İnsanoğlunun doğasında isyan vardır ve motosiklet bunun dışa vuruluş şekillerinin en güzellerinden biridir. Motosiklet bir ulaşım aracı değildir, bir isyan aracıdır, bunu kafandan çıkarma.

    Hayatın rutinlerine dikkat et oğlum. Efendi ol ama içindeki serseriyi korumayı bil, akşam eve gelince takım elbiseni çıkarıp deri montunu giy.

    Her zaman kravatın olabilir ama hiç yuların olmasın, her zaman bir patronun olabilir ama hiç efendin olmasın.
    Eğer seni zincirliyorlarsa o patronu, arkadaşı ya da sevgiliyi dehleyip, kravatı çöz, kol saatini fırlatıp at, gemileri yakmayı bil.

    Hayatımda tanımaktan keyif aldığım insanların neredeyse hepsi, günü geldiğinde hayatında radikal değişiklikler yaparken gözünü kırpmamış insanlardır.

    Ve bu insanların neredeyse hepsi motorcudur.
    karapara, yashukawa ve MBHoro bunu beğendiler.
    Keway SS250 - Honda CBF250 - Honda CBF500 - Honda CBF600SA (Enj) - Honda XL650 Transalp - BMW F800GS - CBF1000

  10. #110

    Üyelik
    07 Ağustos 2011
    Motosikleti
    Honda CB125E/NC700x
    Adasel...Süper bir paylaşım..

  11. #111
    ozrace - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    30 Mayıs 2007
    Şehir
    İstanbul-Çekmeköy
    Motosikleti
    = Kawasaki KLE 500
    hayırlı uğurlu olsun.Allah kaza bela göstermesin...
    karapara bunu beğendi.
    ASİYİZ BİZ MOTORCUYUZ....

  12. #112
    zongoku - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    20 Eylül 2009
    Şehir
    Denizli
    Motosikleti
    Skygo SG 125-30
    Sanırım operasyon başarıyla gerçekleşti Kazasız belasız sevdiklerinizle bir ömür boyu güzel geziler yapmanızı ve birlikte sağlıklı ve mutlu yaşamanızı diliyorum.
    karapara bunu beğendi.
    "Beni görmek demek mutlaka yüzümü görmek demek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu yeterlidir." MUSTAFA KEMAL ATATÜRK

  13. #113
    !Lk£® - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    11 Eylül 2007
    Şehir
    Ankara/Altındağ
    Motosikleti
    YZF R25
    hocam mesajınızı gördüm, konuya girdim.fotoğrafları görünce yüzümde tatlı bi gülümseme oluştu
    Sizin adınıza çok çok çok sevindim.Kazasız belasız boll keyifli sürüşler dilerim
    karapara bunu beğendi.
    Mondial 151RS ( 2009-2010) = 7.500Km
    Honda CBR 125R (2011,2016) = 27.000Km
    Yamaya YZF R25(2016, ∞) = 5550Km

  14. #114
    Sepetçioğlu - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    06 Aralık 2010
    Şehir
    SİNOP
    Motosikleti
    KAWASAKİ VERSYS 650
    Oooo hayırlı olsun
    Konu sonunda amacına ulaştı demek, adınıza çok sevindim.
    Allah kazasız belasın kullanmayı nasip etsin
    karapara bunu beğendi.
    Olduğunuz yerde durarak, olmak istediğiniz yere varamazsınız!

  15. #115

    Üyelik
    07 Ağustos 2011
    Motosikleti
    Honda CB125E/NC700x
    İyi dilekte bulanan arkadaşlara teşekkür ederim...
    ‘’ http://www.motosiklet.net/forum/moto-sohbet/98835-mt-camiasi-bir-el-atar-mi-yazilarinizla-motosiklet-askima-yardim-edin-lutfen.html’’ konusuna destek veren herkese teşekkür ederim...Sevgiyle kalın,

  16. #116
    yashukawa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    18 Mayıs 2011
    Şehir
    gaziantep
    Motosikleti
    Honda CBR 250r
    kendim almış kadar sevindim
    bu arada montunuz çok güzelmiş kazasız belasız kullanırsınız inş.
    karapara bunu beğendi.

  17. #117

    Üyelik
    31 Ocak 2006
    @karapara;
    Yeni motosikletiniz ve ekipmanınızla hayatınızın daha keyifli olmasını dilerim. Bilinçli bir sürücü olup, destek verenleri üzmeyeceğinize eminim. Hayırlı uğurlu olsun. Bana ulaşan, bu konuya mesaj yazan herkese gönderdiğinizi düşündüğüm mesaj ise çok gönül alıcı ve şık. Her şey gönlünüzce olsun...
    karapara bunu beğendi.

  18. #118
    erro - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    13 Haziran 2008
    Şehir
    Ankara
    Motosikleti
    tracer 900
    abi sen miydin ya konuyu açan...valla gülümsedim yine...

    bu arada mont ilk zamanlar gıcır gıcırmış yaw
    karapara bunu beğendi.

  19. #119

    Üyelik
    07 Ağustos 2011
    Motosikleti
    Honda CB125E/NC700x
    Alıntı erro adlı üyeden alıntı Mesajı göster
    abi sen miydin ya konuyu açan...valla gülümsedim yine...

    bu arada mont ilk zamanlar gıcır gıcırmış yaw
    Gül gül sende benim eskiden olan ağlanacak halime...Bende güldüm kendi kendime şimdi...
    Fark edilme adına açık renk aldım, amma velakin sinek,böcek,toz vs.. çok etkiliyor. Bakıma almak temizlemek lazım her 2000 km'de bir
    ‘’ http://www.motosiklet.net/forum/moto-sohbet/98835-mt-camiasi-bir-el-atar-mi-yazilarinizla-motosiklet-askima-yardim-edin-lutfen.html’’ konusuna destek veren herkese teşekkür ederim...Sevgiyle kalın,

  20. #120
    Forumdan Uzaklaştırıldı
    Üyelik
    23 Temmuz 2007
    Bana göre motosiklet tehlikelidir ama ondan alınan keyif tehlikenin önüne geçer.
    Bilinçli olarak kullanırsak,tehlikeleri azaltabiliriz ancak tamamen yok edemeyiz.
    Motosiklette kullandığımız kask dahil, hiç bir ekipman da bizi ölmekten pek korumuyor.
    En iyi ekipman kombinasyonu bile boyun kırılması sonucu ölümde çaresiz.
    Bu forumun"onlar hep bizimle beraber"kısmında sayısız arkadaşımızı rahmet ile anıyoruz.
    Kimi kendi hatasından,çoğu başkasının hatasından hayatını kaybettiler.Aralarında çok tecrübeli olanlar da vardı.
    Ben 30 küsur yıldır motor kullanıyorum,23 yıldır her türlü trafik kazası ile işim gereği uğraşıyorum.
    Gördüğüm ve yaşadıklarımdan sonra oğluma motosiklet kullandırıp kullandırmama noktasında ne kadar zorlandığımı tahmin edersiniz.
    Tek evladım ,Oğlum 19 yaşına giriyor ve 2 yıldır motosiklet kullanıyor,ama nasıl?
    Ehliyeti var,Ehliyet alana kadar sadece arazide(boş yollarda değil,arazide kullandı)
    Ehliyet aldıktan sonra en kestirmeden şehirden çıkıp yakın şehirlere gittik beraberce.
    Her sürüşümüzden sonra benden bir sürü ikaz alıyor,bir sonrakinde aynı hatayı yaparsa motosiklet hayatını sona erdirebileceğimi biliyor.
    http://www.motosiklet.net/forum/moto...otorcular.html
    Baba olarak vereceğim eğitim de sınırlı,çünkü ben de bir çok arkadaşım gibi düşe kalka öğrendim,yollara çıktığımda değil internet çoğu evde telefon yoktu.
    Uzun yılları doğru bildiğim yanlışlarımı düzelterek gecirdim.
    Bu yüzden oğlumun ilk fırsatta profesyonel eğitmenlerden ders almasını sağlayacağım,ben de aynı kurslara gitmeyi ciddi ciddi düşünüyorum.
    Motosiklet kullanmamayı hayatınızda bir eksiklik ya da hüsran sebebi olarak görüyorsanız,
    kendinizi motosiklet kullanabilecek kadar el ayak,zihinsel koordinasyon sahibi olarak görüyorsanız,
    hayallerinizi ertelemeyin,eğitiminizi ve ekonomik gücünüz hangisine yetiyorsa o motosikleti alınız.
    Ucuz motosiklet-Pahalı motosiklet farketmez,Ruhu motosikletçi olan hepsinden keyif alır.
    Çünkü alması gereken keyfin mülkiyet duygusundan değil,özgürlük arzusundan kaynaklandığını biliyordur.

    Sonradan farkettim ki motoru almışsın,güle güle kullan,
    "motoru satalım ,araba alalım" derse yengem sakın motoru gözden çıkarma,
    seleye alışan motorcu,motorunu sattığında kendini donsuzdan beter hisseder
    karapara bunu beğendi.


    REKLAM ALANI
6. sayfa BirinciBirinci ... 4567 SonuncuSonuncu

Konu içerisindeki kullanıcılar

Şu an bu konu içerisinde 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 misafir)