Bunda tam 8 ay önce ilk motorumu satın aldığım gün başladı herşey..
İlk gün sitenin içerisinde mini turlar ve akabinde yan siteye kaçak gezi düzenlemeler vb. şeklinde geçen 1 hafta sonunda ehliyetimin çıkması ve artık motosikletim ile karayoluna çıkarak heryere gidebildiğimi fark etmem..
Zaman ve kilometreler ilerledikçe yavaş yavaş daha uzun mesafeli günübirlik geziler ve sonrasında artık kamp kuracak kadar uzaklara gidilen geziler..Yaşananlar, iki tekerin verdiği keyif, rüzgar ve özgürlüğün hissettirdiği mutluluk..
Tüm bunları insana yaşatan tek şeyin aslında motosiklet sahibi olmak olduğunu farkına varmak..
Ve bu farkındalığın bir süre sonra motosikletin bir "fetiş objesi" haline gelmesi sonucu.
Neticede şuanda motosikletimde en minimal soruna dahi çözüm üretmeye çalışıyor, servise her hafta gidiyor, ustanın anlattıklarını dinliyor ve öğrenmeye, "daha iyi nasıl olur?", "hangi parça kullansak/değiştirsek daha sağlıklı olur?" şeklinde düşünceler içine giriyorum..
Bugün serviste ustaya sorunlarımı anlatırken biran farkettim ki normalde asla karakterim olmayan bir insan gibi konuşuyorum..?!
En ufacık şeyi bile anlatıyorum, çözmesini istiyorum..
Anlattığım şeylerde; sol arka sinyal hafif sallanıyor, arka fren müşürü azıcık geç yanıyor, sele hafif oynuyor vb. tırıvırı şeyler..Normalde herhangi bir konu için bu kadar incecik şeylere takan ve düşünen birisi değilim..Ama söz konusu mator olunca bir tuhaflaşıyor insan..
Velhasıl, Karakterimi değiştirdi bu meret benim