Dünyanın dört bir yanından 5 bin Harley-Davidson sürücüsü Coliseum’u geçerken, turistlerin alkışları iyice yükseldi. Halk sanki kente zaferle giren ‘centurion’ları selamlıyordu. Amerikan efsanesinin Roma’daki 110’uncu yıl kutlamasında CADDE ön saflardaydı.

Harley-Davidson (H-D), 110’uncu yaşını, tarihinde ABD’de dışında düzenlediği en büyük organizasyonla Roma’da kutladı. 3 bini kayıtlı, 5 bine yakın Harley-Davidson’cı ve 100 bin hayranı, 13-16 Haziran’da 4 gün boyunca İtalya’nın tarihi başkentini Amerikan efsanesinin de başkenti haline getirdi.

Roma’nın denize açılan kapısı Ostia ve Roma Olimpiyat Stadı’nın gölgesinde Foro Italico’da kurulan iki ayrı kampta düzenlenen etkinliklerde, onbinlerce kişi Harley-Davidson kardeşliğini iliklerine kadar hissetti.



Binlerce motosikletin Ostia’dan 2000 yıllık Coliseum’u da geçerek Roma’ya yaptığı yolculuk ve Vatikan’da Papa Francis’in, kurayla seçilen 800 H-D’ciyi kutsaması organizasyonun iki ayrı zirvesiydi. Milliyet Cadde de Türkiye’den davetli tek gazete olarak, bütün etkinlikleri izlemekle kalmadı, bizzat tam ortasında yer aldı. Organizasyon boyunca bana, H-D Güneydoğu Avrupa yöneticisi Eleftheria Kallitsa ve Yunan Elefteros Typos gazetesinden Despina Savvopoulou eşlik etti.

Roma’nın 40 km. dışındaki Ostia’daki etkinlikler müzik ve eğlence odaklıydı. İki ayrı sahnede Adam Ant, Bonnie Tyler ve Mike and the Mechanics’in de bulunduğu onlarca sanatçı ve grup, H-D’cilerin yanı sıra kasaba sakinlerine de unutamayacakları geceler yaşattı. Kitleler H-D’nin en yeni modellerini deneme fırsatı bulurken, rehberler eşliğinde grup sürüşleri yaptı.

Bir destan yazıldı

Kutlamaların destansı zirvesi, Ostia’dan Roma’ya, yaklaşık 5 bin motosikletin gerçekleştirdiği geçit sürüşüydü. Geçit, 3 bin motosikletle sınırlıydı. Kente önce gelen 3 bin kişi geçitte resmen yer alma hakkı kazandı. Ancak yol üzerinde gruba katılanlarla sayı 5 bin motosikleti buldu. Ben, 163 numara ve ‘basın’ çıkartmasıyla, gruba liderlik eden kümedeydim.

Cumartesi sabahı 8.30’da Ostia’dan Roma’ya trafiğe kapatılmış 40 kilometrelik yolda geçidimiz başladı. Kaldırımlarda sağlı sollu dizilen binlerce turist, geçidi o gün için kentin ön önemli turistik aktivitesi haline getirmişti. Alkış sesleri H-D’lerin nev-i şahsına münhasır gürültüsüne karışıyor, ellerini H-D’lere uzatan turistler, binicilere “Çak” çekiyordu.

Başka marka motosikletler, hatta bisikletler, saatte 40, 50 km. hızla ilerleyen gruba katılıyor, epik yolculuğu daha da görkemli hale getiriyordu. Ufukta dünyanın en meşhur antik arenası Coliseum belirdiğinde, alkışların sesi daha da yükseldi. Halk sanki Roma’ya giren ‘centurion’ları selamlıyordu. Varış noktası Foro Italico’ya ulaştığımızda, kasklarını çıkaran H-D’cilerin gözlerinden tarifi imkansız bir huzur ve mutluluk okunuyordu. Eleftheria, “Ne hissetiğimi?” sorduğunda, doğru kelimeyi bulamadım ve “Hayatta bir kez” demekle yetindim.

Sürüşün sonunda, yaşadığımı tarif edecek kelime bulamadım. Fotoğrafları, bir Harley’de pilyon Elefteria Kallitsa cep telefonuyla çekti.

HARLEY-DAVIDSON AİLESİ

Harley-Davidson, 110’uncu yıl şerefine bir dizi ‘limited edition’ motosiklet çıkardı. Böylece kullanıcılarını tarihinin bir parçası yapan Harley-Davidson’ın bu özel motosikletlerinin her birinde, onu daha da farklı kılan ve serinin kaçıncı motosikleti olduğunu gösteren özel bir plaka yer alıyor. Harley-Davidson Ailesi’nde kemikleşmiş altı tip motosiklet bulunuyor. Bunlar:

SPORTSTER: 1957’den beri yollarda olan model, bir klasik. Kontrolü kolay olan kıvrak Sportster’ı ‘giriş seviyesi’ diye tanımlayanlar olsa da, büyük keyifle yıllardır onu kullananlar var. Iron 883 ve XR1200X modelleriyle Sportster, gerçek bir Amerikan ikonu.

SOFTAIL: Eski moda arka süspansiyonsuz chopper’ların görünüme sahip Softail serisi, Twin Cam 103B motoruyla, tork bağımlılarının beklentilerini fazlasıyla karşılıyor. Rahat kontrol edilebilen Softail, alçak selesiyle, binicisini başka hiçbir motosikletin sağlayamadığı kadar yola bağlıyor.

TOURING: Tarz ve fonksiyonun tek bir bünyede buluşmuş hali. Büyüklüğüne bakmayın, sağladığı konfor, yüzlerce kilometreyi tek solukta almanızı sağlayacak kudrette. Geniş rüzgarlık, rahat sele, geniş yan çantalar, ABS, elektronik seyir kontrol, say say bitmeyen özelliklerinden birkaçı.

DYNA: 1971’de yola çıkan Dyna’nın işlenmemiş hali, onu custom sevdalıları için biçilmiş kaftan yapıyor. Bunda, motosikletin erişilebilir fiyatının da etkisi büyük. Roma’da 40 km. kadar denediğim Dyna Street Bob, Sportster gibi kolay kullanımıyla dikkat çekici.

V-ROD: Diğer H-D’lerin aksine sıvı soğutmalı 1250 Revolution motor, 240 mm.’lik dev arka tekerleğe 125 beygir güç iletiyor. Standart ABS’yle gelen V-ROD serisi, gücünün yanı sıra tasarımıyla da hız meraklılarının aklını başından alıyor.

CVO: İlk kez 1999’da yola çıkan bu model, Harley-Davidson işçiliğinin zirvesi. Her makine, saatlerce işçilikle tek bir teknisyen tarafından bir araya getiriliyor. En son teknoloji ve en iyi parçaların buluştuğu CVO serisinin her bir modeli sınırlı sayıda üretiliyor.

BiLiYOR MUYDUNUZ?

2012’de dünya çapında 249 bin 849 yeni Harley-Davidson satıldı.
İlk Harley-Davidson’ın karbüratörü bir domates konservesi tenekesinden yapılmıştı.
Harley-Davidson’ı kişiselleştirmenin 9 binin üzerinde yolu var, olasılıklarsa sonsuz...
Fat Bob’un (Şişko Bob), ‘şişko’su modeldeki çifte yakıt deposundan geliyor. Bob’sa kısa kesilmiş (bobbed) çamurluktan.
Harley-Davidson’ın kült olmasını sağlayan filmse, Peter Fonda ve Dennis Hopper’ın üzerinde boy gösterdiği 1969 yapımı ‘Easy Rider’.
Bin ‘chapter’ında 1 milyon üyesiyle H.O.G., dünyanın en büyük fabrika destekli motosiklet kulübü. Harley Owners Group (Harley Sahipleri Grubu) ya da kısaca H.O.G.’u tek bir ortak ihtiras birleştirir: Harley-Davidson rüyasını bir yaşam biçimi yapmak.

BiR KARDEŞLiK HiKAYESi

Harley-Davidson, Harley Owners Group’u (H.O.G. - Harley Sahipleri Grubu) 1983’te kurdu. Dünyanın fabrika sponsorluğunda kurulan ilk motosiklet kulübünün altı yıl içinde 90 bin üyesi oldu. Bugünse, 130 ülkede 1.2 milyon, Avrupa’da 100 binden fazla üyesi var. Rusya’dan Suudi Arabistan’a, İzlanda’dan Japonya’ya, 60 ülkede 1.500 H.O.G. Chapter’ı bulunuyor.
H.O.G.’un kuruluş prensibi, motosiklet şirketiyle müşterileri arasında güçlü bir bağ kurmaktı. Şirket, H.O.G. üyelerine sağladığı ayrıcalıklarla, düzenli grup gezileriyle büyük ilgi çekerek, başarısını pekiştirdi. Sıfır bir Harley-Davidson alan herkes otomatikman bir yıl H.O.G. üyesi oluyor. Daha sonra yılda yaklaşık 70 euro gibi bir ücret karşılığında üyelik yenileniyor.



Türkiye’deki üç H.O.G. chapter’ı geniş katılımlarıyla Roma’daki kutlamanın da gözdelerindendi. Motosikletlerini Türk bayraklarıyla donatan H.O.G. üyeleri, partiye katılanların büyük ilgisini çekti. Türk chapter’lardan kayıtlı 103 motosiklet Roma’daydı.

4 bin km. yaptılar

H.O.G. Bosphorus Başkan Yardımcısı Mustafa Serez, Roma’ya yolculuklarını şöyle anlattı: “Seyahati, bir yıl önce planlanmaya başladık. 8 Haziran’da yola çıktık, 13 Haziran’da Roma’da, 18 Haziran’da yeniden İstanbul’daydık. Toplam 4 bin km. yol yaptığımız geziye çok talep olunca, sürüş güvenliği için üç grup olarak seyahat ettik.”

Ostia’da karşılaştığım H.O.G. Ankara chapter’ından Tuğhan Rutkay’sa, 25 motosikletle Roma’ya geldiklerini söyledi. Uluslarası bir firmada çalışan Tuğhan, Harley-Davidson’ın bir motosikletten çok yaşam tarzı olduğunu vurguladı. Ankara’da her gün Harley’iyle yolculuk ettiğini anlatan Tuğhan, “İşe de H.O.G. kostümüyle gidiyorum” dedi.

Evet, Harley-Davidson bir motosikletten çok bir yaşam tarzı. Bir kere Harley’iniz oldu mu, kendinizi kısa süre içinde ‘Harley-Davidson İnsanı’ olarak buluyorsunuz. Bunda merkezi Milwuakee’de olan şirketin özgürlük temalı başarılı pazarlama stratejisinin rolü büyük. Ve o stratejinin odağında da yine H.O.G yer alıyor.

Kuruculardan William A. Davidson’ın torunu, Harley-Davidson’ın efsane tasarımcısı Willie G.’nin şu ifadesi her şeyi anlatıyor: “Yalnızca motosiklet yapmıyoruz. Kişisel özgürlük veri- yoruz. Motosikletlerimiz giden robotlar değil, giden heykellerdir.”



ÖZGÜRLÜK CEKETİ

Harley-Davidson 110 kutlamaları boyunca, ‘seçilmiş’ H-D’ciler, ‘Özgürlük Ceketi’ adı verilen deri bir montu yolculuklarında üzerlerinde taşıdı. Motosikletçiden motosikletçiye geçen ‘Özgürlük Ceketi’, dünyanın birçok köşesini ziyaret etti. ‘Özgürlük Ceketi’nin son durağı Milwaukee’de 29 Ağustos-1 Eylül arasında düzenlenecek son ‘H-D 110’ partisi ve ardından H-D Müzesi olacak.

Hikayesine gelince; Harley-Davidson’ın Pazarlama Müdürü Mark-Hans Richer, geçen ağustosta Tibet’e yaptığı gezide, yol işaretlerini boyayan Çinli bir işçi görüyor ve ondan ceketin üzerine Harley-Davidson’ın kendisini için ifade ettiği kelimeyi yazmasını istiyor. İşçi, yol boyasıyla Çince ‘özgürlük’ yazıyor. Richer ceketi, CADDE’ye şöyle tanımladı, “Deri bir ceket, motosikletçinin ruhudur. Üzerindeki her iğne, çizik, sıyrık ve yama, yolculukların bir işaretidir ve o kimliğinizin, anlatacağınız hikayelerin parçası olur.”

AŞK FiLMi OLUYOR

HOG Bosphorus Chapter’ın, İstanbul’dan Roma’ya yaptığı 1.700 kilometrelik yolculuk yönetmen Selin Esin tarafından belgeselleştiriliyor. Roma’da buluştuğumuz İmer şunları anlattı: “Harley-Davidson, tutkuyu, özgürlüğü, gücü, farklılığı, bağlılığı ve macerayı ifade ediyor. O bir aşk, bir yaşam biçimi. İşte böyle bir efsaneye tutkuyla bağlı 100 bin kişi, Roma’da bir araya geldi.

SE YAPIM olarak amacımız, 110. yıl kutlamaları için Türkiye’den yola çıkan HOG Bosphorus ekibinin yol deneyimlerini görüntülerken, tanımladıkları Harley’ci ruhunu, macera, özgürlük ve güç algısını seyirciyle buluşturan bir film yapmak. Roma’da, aynı ruhu taşıyan dünyanın çeşitli bölgelerinden gelen motorcuların da katılımıyla, bu renkli buluşmanın coşkusunu yansıtmak... Film aslında bir aşk filmi olacak.”

H.O.G. Ankara Chapter’ı üyeleriyle Ostia’da karşılaştım. Ankara’dan 25 motosiklet gidiş-dönüş 4 bin km. yaptı.

NE DÜŞÜNÜYORLAR?

Benimle birlikte Harley-Davidson coşkusunu yaşayan gazeteciler ve Harley’cilere ne düşündüklerini sordum:

Gabor G. Varga (MACARİSTAN)
Nepszabadsag Gazetesi/Ekonomi editörü
“Harley’leri Coliseum’un dibinde görenler eminim ki innovasyondan bahsetmiştir. Roma İmparatorluğu zamanında Coliseum, teknoloji ve eğlence anlamına geliyordu. Harley-Davidson motosikletleri bu ikisinin de iyi bir örneği. Ostia’dan Roma’ya geçide katılan motosikletçiler, bir daha tekrarı olmayacak bir tecrübe yaşayarak bir çok güzel şey deneyimledi.”

Despina Savvopoulo (YUNANİSTAN)
Elefteros Typos Gazetesi/Kültür-Sanat yazarı
Bir Harley sterotipi değilim. Ancak yüksek kalitedeki motosikletlerine saygı duyuyorum. Roma’da H-D kullanma şansı buldum ve bu fantastik bir deneyimdi. Harley, bağımsızların birleşmesi demek. Bence Harley-Davidson’ın felsefesi bu. Buradaki tecrübelerimin ardından ben de bir H-D, muhtemelen Sportster 883 IRON almayı planlıyorum.

Leo/MaggIe (İSVİÇRE)
Leo konuşuyor; “Zürih yakınlarındaki evimizden, buraya yavaş yavaş, yolun tadını çıkararak 4 günde 1000 km. yaparak geldik. Ben Dyna Sport Twin Cam, Maggie, Dyna Evolution kullanıyor. Vatikan’da Papa Francis’in kutsamasına yalnızca H.O.G. üyelerinin alınmasına üzüldüm. Biz de varız.”

HARLEY’iN GÖZÜ TÜRKiYE’DE

Harley-Davidson, çok önemli bir pazar gördüğü Türkiye’nin genç nüfusuna değer veriyor. Yönetici Mark Levatich’in duvarında, neredeyse 100 yıl önce Türkiye’ye motosiklet sattıklarını belgeleyen bir fotoğraf bile var

H-D’nin efsane tasarımcısı Willie G.’nin (sol başta) damarlarında benzin akıyor. Oğlu Bill Davidson (sağdan ikinci), H-D Müzesi’nden sorumlu. Aile fotoğrafta görüldüğü gibi birbirine çok bağlı.



Doğrusu, Roma’da düzenlenen Harley-Davidson 110 kutlamalarında yer almadan önce, aklımda üç aşağı, beş yukarı bir Harley-Davidson’cı stereotipi vardı. Orta yaş ve üzeri, yüksek gelir sahibi, belki de göbekli... Tim Allen, John Travolta, Martin Lawrence ve William H. Macy’nin, orta yaş krizinin ardından Harley’leriyle çıktıkları macerayı anlatan 2007 yapımı ‘Wild Hogs’ filmindeki tasvir, bu görüşümü aşağı yukarı pekiştirmişti.

Harley-Davidson’ın tepe yöneticilerinin, CEO Keith Wandell, Başkan ve COO Matt Levaitch, Başkan Yardımcısı Mark-Hans Richer, H-D Müzesi Başkan Yardımcısı Bill Davidson ve Baştasarımcı, efsane Willie G. Davidson’ın Roma Olimpiyat Stadı’nda ilk gün düzenlediği basın toplantısında bunu sordum. “Bu stereotip algısını kırmak, daha genç bir kitleyi, H-D’ye çekmek için stratejiniz var mı?” Richer ve ardından Levatich’ten aldığım yanıt, böyle bir stereotipin olmadığı, her yaştan, her cinsiyet ve ırktan, farklı kitlelerden H-D kullanıcısı olduğuydu. Eh biraz morardık tabii... Roma’da karşılaştığım çeşit çeşit H-D’ci de algımı değiştirdi; böyle bir stereotip yok!

Önemli çünkü...

Sorum üzerine, gelişmekte olan bir pazar olan Türkiye’yi ve genç nüfusunu çok önemsediklerini, hatta en önem verdikleri pazarlardan biri olarak gördüklerini söyleyen Levatich, Türkiye’yi bu yüzden Güneydoğu Avrupa ofisine dahil ettiklerini belirtti.
Levatich, “Ofisimin duvarında 1910’lu yıllardan kalma bir fotoğraf var. Bir at arabasında birkaç Harley-Davidson motosiklet görülüyor. Ve arabanın üzerinde ‘Türkiye’ye’ yazıyor” diyerek, şirketinin o yıllarda bile Türkiye’ye motosiklet sattığını anlattı.

Türkiye’den 1936 tarihli bir H-D ilanı.



‘’GEÇEN YIL SATTIĞIMIZ H-D’LERİN YARISI YENİ MÜŞTERİLERE”

Basın toplantısında aldığım diğer notlar şunlar:
* “110’uncu yıldönümü, Harley-Davidson’ın da köklerinin yattığı Amerikan ideallerini güçlendiriyor.
* Bütün yollar Roma’ya çıkar ve 110’uncu yıldönümü kutlaması, motor şirketinin ABD dışında gerçekleştirdiği en büyük etkinliklerden.
* Motosikletin kutsanması dünya çapında on yıllardır yapılan bir şey. Kayıtlarımızda 1932’de bile Vatikan’da motosiklekçilerin kutsandığına ilişkin bilgiler var.
* Herkesin kişisel özgürlük hayali vardır. Bir marka olarak, insanların bu hayallerini gerçekleştiremeye yardımcı oluyoruz.
* Bunu müşteri odaklı gerçekleştiri-yoruz. Ürünlerimizi müşterilerimizin arzuları doğrultusunda geliştirip, doğru insana, doğru motosikleti üretecek şekilde geliştiriyoruz. Ve müşterilerin beklentilerinin bile üzerinde üst düzey bir satış tecrübesiyle onlara ulaştırıyoruz.
* Harley-Davidson, dünyanın en bilinen, en ikonik markalarından biridir ve büyümesini sınırları, kültürleri ve kuşakları aşacak şekilde sürdürüyor.
* Dünyanın her köşesinde insanlar, Harley-Davidson tecrübesinin bir parçası olmak istiyor. Biz de, gelişmiş veya gelişmekte olan ekonomileri, yeni ve tecrübeli motosikletçileri de kapsayacak şekilde büyümeyi sürdürüyoruz.
* Geçen yıl dünyada sattığımız Harley-Davidson motosikletlerin yaklaşık yarısını, markayla yeni tanışanlara sattık. ABD dışında bu oran üçte iki.
* H-D, 110 yaşında bir markanın, ne kadar güçlü ve amacına uygun olabile-ceğini gösteriyor. İkinci 110 yılımıza baş- larken, birçok açıdan, önünde açık bir otoban olan, çok genç bir şirket olduğumuza inanıyoruz.”


Menderes ÖZEL
mozel@milliyet.com.tr
Menderes Özel'in Yazıları Milliyet Cadde'de yayımlanır.