60’li yillarin basinda hayata geçirilen Impala projesi dönemin bir sembolü olarak karsimiza çikiyor... ‘SS’ takisiyla da beraber performans kelimesinin gerçek hayattaki örnegi konumundaki bu otomobil, ileriki zamanlarda görkeminin önünü kesmeye çalisan ancak asla tam anlamiyla basarili olamayan rakiplerinin dedesi niteliginde…
Impala, önceleri firmanin ‘Bel Air’ serisinin en üst seviyesi olarak lanse edilmisti. Seleflerine göre gelistirilmis özellikler, daha konforlu rahat bir iç mekan ve haliyle oldukça siskin bir fiyat etiketi en büyük özellikleriydi. Dönemin en iyi V8 motoruyla donatilan bu canavarin ilk versiyonu tami tamina 315 HP güç üretiyordu. Kisa sürede ulasilan yüksek taleple beraber firma kurmaylarinin yüzü gülmeye basladi ve bir sonraki yilin stratejileri arasinda ilk sirayi bu efsanevi model aldi…
1959 yilina gelindiginde Impala basli basina bir model serisi olarak piyasaya sürüldü. Ayni yilin tüm ‘Chevy’leri gibi bu otomobil de daha uzun, alçak, genis ve tabii ki daha ‘kas’liydi. Kedi gözü farlari ve yarasa kanadina benzeyen arka tasarimin devasal bagaj kapagiyla olan uyumu gözlerden kaçmiyordu. Mekanik aksamda yapilan iyilestirmeler sonucunda motor gücünde bariz bir artis elde edilmisti.
Gerçek anlamda kasli bir Impala ise 1961 yilinda podyuma çikti. ‘SS’ takisini ismine ekleyen otomobil ayni yil tanitilan 409 kübik inçlik V8 motoru tasimaktaydi. Söz konusu motor, Ford firmasinin ayni dönemde tanittigi 390 kübik inçlik motoruna bir cevap niteligi tasimaktaydi. 360 HP güç çikisi sunan makine Ford’un 375 HP’lik gücünün yaninda daha az gibi dursa da 19 kübik inçlik hacim farki, performans anlaminda çok daha fazla getiri yaratmisti bile… Ayrica bu yeni motor yenilestirilen silindir baslari ve kam miliyle de daha göz aliciydi. Üzerinde yapilan modifikasyonlarla güç çikisi önce 380 HP’ye, daha sonraysa ismine yarasir biçimde 409 HP’ye ulasti… Efsane büyüdükçe büyüyordu…
Chevrolet 1963 yilinda Bel Air Coupe’nin üretimini tamamen durdurdu. Artik Impala SS zamaniydi ve aracin popülaritesi gün geçtikçe artiyordu. Motor gaminda da yenilige giden firma Z-11 motorunu ayni yil içerisinde tanitti. Standartta 430 HP güç üreten bu muazzam makine üzerinde yapilan modifikasyonlar sonucunda rahatlikla 500 HP güç üretir hale gelebiliyordu. Ancak bu motor seçenegi yalnizca firma tarafindan seçilen özel ve sadik müsterilere sunuldu.
Ertesi yil görücüye çikan Pontiac GTO, Impala’nin söhretine az da olsa bir darbe vurdu. Ayni performansi vadeden, ama bir yandan da daha zarif hatlara ve daha düsük bir etikete sahip olan GTO bir anda yogun bir taleple karsilasmisti… Firma kurmaylari hemen harekete geçti ve 1965 yilina gelindiginde Impala bastan asagiya yenilendi. Daha akici hatlara kavusturulan otomobil eski günlerin hatirasi olan o ‘kutumsu’ tasarimdan az da olsa siyrilmayi basarmisti. Ayni yilin subat ayinda emektar motor 409’a veda edildi ve “Mark IV 396 cid V8” kod adli yeni ürün motor gamina katildi. Yeni bir otomatik sanzimanla gücünü yola aktaran motor efsanenin devami için belki de en iyi seçim olmustu.
Ertesi yil Impala’nin tahti sallanmaya yüz tuttu. Caprice modeli, Chevrolet ürün gaminin yeni favorisi olarak göze çarpiyordu. Zamanla müsterilerin talep oklari gittikçe yön degistirmeye basladi ve SS’in popülaritesi gün geçtikçe düstü. Degisen zevk ve begeniler dogrultusunda artik performanstan çok, konfor ve zarafet önemliydi.
Sonbaharini ’69 yilinda yasayan Impala SS, son üretilen modeli olan SS 427 ile bantlara veda etti. ‘70’li yillara uzanan bir süreç boyunca diger Impala versiyonlari üretilmeye devam edildiyse de eski günlerin isiltisi asla geri gelmemisti...