Kapat
Üye Girişi
Motovento
Reklam Alanı
Motomax
Reklam Alanı

Apartman çocukları

    Motovento
    REKLAM ALANI
  1. #1
    WOLKANWOLKAN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    08 Ağustos 2007
    Şehir
    İSTANBUL
    Motosikleti
    CB 600F HORNET
    APARTMAN ÇOCUKLARI:



    ''Ben bir apartman çocuğuyum... Hiç sokakta oynamadım, koşma yarışı yapmadım, dizlerimde yara izi yoktur.
    Bir tane bile misketim olmadı, çelik çomağın nasıl bir oyun olduğunu hala bilmem, bisiklete binmeyi 17 yaşında öğrendim.(Hala da pek başarılı olduğum söylenemez)
    Eve hiçbir zaman kan, ter ve çamur içinde gelmedim, hiç ağaçtan düşmedim (çünkü çıkmadım), mahalle maçına gitmedim, mahalle kavgası görmedim. Annem hiç camlardan bağırarak beni çağırmadı.
    Sokak hayatım, teneffüslerde oynadığım Japon ipi ve yakan toptan ibaretti; tecrübem olmadığı için onlarda da hep yenilmeye mahkumdum.

    Yıllar sonra anlıyorum ki, fiziksel güç ve çabukluk gerektiren her yarıştan kaçınmamın, spor yapmaktan nefret etmemin, hayatım boyunca birçok kez, “Aman kavga çıkmasın” diye, hakkımı karşımdakine teslim etmiş olmamın altında yatan sebep, sokaklardan uzak büyümüş olmam.''

    Bence, çocukları sokaklarda başıboş bırakmak ne kadar yanlışsa, sokakta oynamaktan mahrum etmek de o kadar yanlış. Çocuklar sokaktayken, farkında olmadan pek çok şey öğreniyor. Kazanmak için hızlı olmak, mücadele etmek, takım ruhu oluşturabilmek gibi… Bu bir çeşit hayat provası değil mi?

    İşte bu yüzden, kızım Ece`yi büyütürken yaşamanın getirdiği bütün avantajları kullanmasını istedim.

    Ece henüz çok küçükken, her gün iki kere parka çıkardık. Bir, sabah kahvaltısından sonra, bir de öğle uykusundan uyanınca. Zamanla, hepsi aşağı yukarı aynı yaşta olan bebeklerle, onların anne, büyükanne ve bakıcı teyzelerinden oluşan kocaman bir oyun grubumuz oldu. Önce birer ikişer tanıştık, sonra çocuklar bir arada oynasın diye hep aynı saatte buluşmaya başladık.

    Ona, önce parka çıkmanın kurallarını öğrettim:
    1. Kimsenin canını yakmak yok.
    2. Kimseye kum atmak yok.
    3. BAŞKA KURAL YOK.

    Kaldırım kenarlarına oturup sabundan baloncuklar üfledik, ikindi kahvaltımızı çimenlerin üzerinde yalınayak yedik, pet şişeden kova, terlikten kürek icat etmeyi öğrendik. Kova kova su taşıyıp dev su kanalları, Mimar Sinan`ı bile kıskançlıktan çatlatacak kuleler inşa ettik. Tek başına çıkamadığı kaydıraktan kucak kucağa kaydık, park temizleme yarışı yapıp, yerlerdeki ambalaj kağıtlarını, çöpleri topladık...

    Kedi, köpek, karga besledik, kurbağa kovaladık, solucan yakaladık, zor durumdaki sümüklüböceklere yardım ettik.
    Her seferinde eve, saçlarımızın içi kum dolu, ayaklarımız sırılsıklam, dizlerimizden ve dirseklerimizden aşağısı çamur içinde, yorgun ama çok mutlu döndük.

    Düştü dizi kanadı, eli salıncağın demirine sıkıştı, gözüne kum kaçtı, salıncak sırasını kaptırmamak için şaç saça, baş başa kavga etti ama hakkını savunmayı, sırasını beklemeyi, hayvan sevmeyi, çevreyi korumayı, kovasını, küreğini, yedek çoraplarını, ikindi kahvaltısını hatta ağzından çıkarttığı lolipopu bile arkadaşlarıyla paylaşmayı, Ece sokaklarda öğrendi.

    Bazen, bazı anneler görüyorum. Minicik yavrularını süslemiş, püslemiş eğlensin diye parka getirmişler.

    Çocuk kumla oynamak istiyor; “Olmaz! Üstün kirlenir.”
    Bisiklete binecek, “Düşersin!”
    Kaydırağa çıkacak “Sakın! Çok tehlikeli”
    Dondurma? “Üzerine damlatırsın”

    Yavrum, o da ne yapsın, annesinin yanında oturup meyveli yoğurdunu yerken, hayran hayran diğer çocukları seyrediyor.
    Parka gelirken çocuğa neden bayramlıkları giydirilir anlamam, oynamasına izin verilmeyecekse neden oradadır anlamam, bisiklete binmek düşmeden nasıl öğrenilir anlamam, her lekeyi çıkartan deterjanlar ve çamaşırı yıkayan makineler varken kirlenmenin nesi kötüdür anlamam, bir anne çocuğunun öyle mahsun mahsun, diğer çocuklara özenmesine nasıl dayanır orasını hiç anlamam…

    Bildiğim bir şey var ki:
    O çocuğun yanakları, hiçbir zaman Ece`ninkiler gibi elma elma kızarmaz, kirlenmekten korkmadan özgürce oyun oynamanın tadını bilmez, parkta beş dakika daha fazla kalabilmek için ‘pırasa yemeğe` bile razı olmaz.

    O çocuk mutsuzdur, oyun ihtiyacı karşılanmadığı için huysuz, yaşıtlarının arasına katılamadığı için yalnız ve huzursuzdur.
    Annesi, çocuğu uslu uslu yanında oturduğu için gururlu, evde banyo ve çamaşırla uğraşmayacağı için mutlu olabilir…
    Ama dünyadaki en şahane fotoğraf karesinin, çamur ve terle alnına yapışan bukleleri, koşmaktan al al olmuş yanakları, ışıl ışıl gülümseyen gözleriyle mutlu bir çocuk yüzü;

    Dünyanın en güzel kokusunun ise, burnunuzu boynuna gömdüğünüzde alacağınız ter, toz ve güneş karışımı koku olduğunu asla bilmeyecektir.

    Kendisiyle birlikte –biraz geç de olsa- bana da çocukluğumu yaşatan kızım Ece`ye teşekkür ederim...Bende Sn Zeynep AKAR'a bu güzel yazısından dolayı teşekkür ediyorum.... İdris CELEP
    ( Alıntı )


    REKLAM ALANI
    Oktay Motor CF Moto Polaris Mondial
    Motomax
  2. #2

    Üyelik
    06 Nisan 2010
    Şehir
    Ankara
    Çok doğru ya şimdi gençlik günde 5 6 saat bilgisayar başında ev kuşu olmuş

  3. #3
    metanecho - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    07 Nisan 2009
    Şehir
    Karabük
    Motosikleti
    F650GS K4, DL650 K5 - 93 323 HB
    dün bimde bilye vardı, file içinde 100 tane 3 liraydı :D alıp saklayacaktım, çocukluğumunkileri büyüyünce eşe dosta dağıtmam neticesinde hiç bilyem yok fakat hatun bu nerden çıktı der diye almadım :D

    bugün gidip alsammı acaba :D
    B rh(+)
    Aynada Herkesin Baktığı Yabancı

  4. #4
    Levsy - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    20 Mart 2006
    Şehir
    Ankara
    Motosikleti
    NX 400
    Büyük şehirlerde yaşayan çocukların hali maalesef içler acısı. Hele İstanbul yok mu? Çocuğumun kesinlikle orada büyümesini istemezdim. Sabah 06:30 - 07:00 saatlerinde yollarda cirit atan okul servisleri içinde uyuyarak okullarına giden çocukların hali gerçekten üzücü. Olay sokakta oymayamamakla sınırlı değil maalesef.

  5. #5
    Forumdan Uzaklaştırıldı
    Üyelik
    26 Ocak 2009
    Şehir
    bursa
    Motosikleti
    karaböcük
    sabahın ılk ısıklarında okul aksam karanlıgında ev bızım zamanımızda sabahcı oglencı vardı sanslı olan bızlermısız cocukluguma gerı dondum duygulandım sımdı okadar cok arkadasım vardıkı anlatamam benım bebegım 10 aylık daha 4 kere cocuk gormustur yok domuz grıbı yok su yok bu salamıyozkı dısarı

  6. #6
    babaçi - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    14 Eylül 2006
    Şehir
    İST
    Motosikleti
    Comet
    Evimiz bahçeli,ufakta olsa bahçeden meyve yemenin,mangal yakmanın motoumun her yanını kimse karışmadan sökebilecek yere sahibim.

    her iki oğlumda emeklemeye başladığından beri toprak içinde oynarlar,bahçede top oynayıp bisiklete binerler.

    müteahhitler senelerdir babamın peşinde,etrafımızda 20 şer katlı binalar artık güneşimizi kesmeye başladı.3 katlı mütevazi evimi seviyorum ve her şey para mal mülkten ibaret değil, babam her seferinde gelen teklifleri beni ve kardeşimi çağırıp sorar; ne diyorsunuz verelimmi müteahhite diye.

    vermiyoruz
    Ne irfandır veren ahlâka yükseklik nede vicdandır, Fazilet hissi insanlarda, Allah korkusundandır

  7. #7

    Üyelik
    06 Temmuz 2009
    Şehir
    *AdAnA*
    ben biraz sokak çocuğu kısmına giriyorum
    yazılan herşeye katılıyorum. sokak, hayat açısından büyük dersler alınabilecek bir ortam, hastalıklara da, her türlü can sıkıcı olaylara da, hayatın çelmelerine de cevap verebileceğiniz bir yaşam alanı, tabi ilerdeki hayatınızda da orda öğrendiklerinizi hayata katmak size kalmış

  8. #8

    Üyelik
    05 Kasım 2009
    Şehir
    İstanbul & ŞişLİ
    Motosikleti
    Honda 1000 RR
    Gerçekten Çok güzel ve anlamlı bir yazı olmuş..Kelimesi kelimesine Herşeye katılıyorum..Bizler sokaklarda Zamanımızın gerektirdiği bir çok şeyi yaşayarak büyüdük.Ben öyle büyüdüm..Cocukken yapılabilecek bir çok şeyi yapmanın vermiş olduğu rahatlığı hissedebiliyorum.Tabiki ailemin bu fırsatları bana vermesinde büyük katkısı var..

    9 yaşında mutfakta yemek yapmayı öğrendim..Ortalığı berbat ettim ama öğrendim..

    Kirli elbiselerimle eve gelmeden önce caminin tuvaletinde pantolonumu suyla yıkmayı öğrendim :D Sorumluluklarımı hiç unutmadım..

    Uçurtma uçurmayı öğrendim.Hatta Mucit gibi çeşitli formatlarda uçurtma yapmayı öğrendim.. Bunu yaparken çekiçle elime çivi batırmayı öğrendim Acıyı öğrendim..

    Şimdilerde gidiyorum sahile bi bakıyorum koca koca adamlar cocuklarına uçurtma uçurmayı öğretiyorlar ama Sorun Ne biliyomusunuz..HAZIRI KULLANIYOLAR.. O uçurtmayı cocuklarıyla bile yapmıyorlar..Onu cocuguyla birlikte yapsalar Cocuğun malını sahiplenmesi gerektğini öğretecekler..ama hazırı almak daha kolay geliyor..

    Biz zamanında 1 tane misket için dayak yerdik büyüklerimizden yeri gelirdi dayak atmayı kendimizi korumayı öğrenirdik..Şimdilerde ağlayan çocuklara dikkat edin ya anneeeeeeeeeeeee diye ağlar yada babaaaaaaaaaaa!!!!!!! Çünkü özgüveni yoktur..o bebenin..

    Yazılacak o kadar çok şey var ki ama hepsini derlemek güç işte..

    Son olarak bizim zamanımızda edilen küfür bile adaplı üslüplüydu..Kırıcı değildi..Şimdilerde bakın etrafınızdaki çocuklara ettikleri küfürlerin anlamlarına bile vakıf değiller..O küfür edince sizin yüzünüz kızarıyor..

    Bu gelişime negatif yönde ayak uydurmuş olmamızın belirtileri maalesef..

    Üzücü işte..Ne mutlu bana ki Ece gibi bir gelişm evresini yaşadım..Ne mutlu bana kii Herşeyi manevi değerleriyle insanlarla paylaştım..

    Ne mutlu ki Mutlu işte...
    [B]AnıL DOĞRU[/B]
    anildogru@mynet.com

  9. #9
    kanucan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    10 Kasım 2008
    Şehir
    Bursa
    Çok güzel yıllardı doyasıya çocukluğumu yaşadım.
    Saklanmaç,yerden yüksek ve bir zamanların vazgeçilmezi taso oynardık hep.
    Her geçişimde duygulanırım,durup bi yarım saat iç geçiririm.
    Güzel zamanlardı.
    Bisikletin arka tekerine şişe,köpük gibi zımbırtılar koyup motor sesi yapardık.
    Bütün site haliyle rahatsız olurdu tabiki.
    Arka lastikler desen zaten kabak olurdu.
    Yinede çocukluğumu en güzel şekilde yaşadım,içimde kalan pek bişey olmadı.
    Bunun için aileme minnettarım.

  10. #10

    Üyelik
    13 Mayıs 2010
    Şehir
    Sakarya
    Motosikleti
    Yaş Tutmuyo alacam inş.
    Çok akıcı bir yazı hepsini okudum gerçekten çok güzel olmuş...

  11. #11
    Gnusher - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    13 Ocak 2006
    Şehir
    İzmir
    Motosikleti
    06 Fz6 Fazer 98hp
    Arkadaşlarımla otururken bazen apartmanlarda büyüyen çocukların hayatlarından laf açıyorum. Beni çok düşündürüyor. Makine müh. son sınıftayım. Datçada büyüdüm. Çocukluğumu çok güzel geçirdiğimi düşünüyorum. Ama huzursuzlanmadan yapamıyorum, yarın birgün benim çocuğum apartman önlerinde, daracık otoparklarda 1-2 saatliğine top oynama şansını bekleyerek mi geçirecek çocukluğunu? Lakin benim gibi deniz kenarı güzel bir kasabada çocukluğunu geçirme şansı olmayacak; mesleğim dolayısıyla büyük şehirlere mahkum olduğum için. Acaba akılsızlık mı yapıyoruz yıllarca okuyarak, kurumsal şirketlerin hep kaynayan kazanlarına kendimizi kaptırıp, aslında varolmayan ihtiyaçlarımıza sahip olmak için? Hem kendimize hem de kuracağımız aileye haksızlık mı yapıyoruz acaba? Ya da belki büyük bir şehirde kendimizi ve yanımızdakileri hayata hazırlarken, doğadan kopmamayı başarmak mümkün olabilir. Bu sebeple okulu bitirince biraz İstanbulda biraz Bursa da biraz İzmir de kalmak gerekiyor. Heryeri hızla gözlemlemem gerekli askere gitmeden önce. Lakin gelecek hiç bir zaman uzakta değil, aynı zamanda gelecek için hiçbir zaman geç de değil. Paylaşım için teşekkürler.

  12. #12

    Üyelik
    07 Nisan 2010
    Şehir
    İstanbul - Şişli
    Motosikleti
    Honda Shadow 750
    bir solukta okudum ..
    teşekkürler..


    REKLAM ALANI

Konu içerisindeki kullanıcılar

Şu an bu konu içerisinde 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 misafir)

Bu Konudaki Etiketler