Kapat
Üye Girişi
Motovento
Reklam Alanı
Motomax
Reklam Alanı
1. sayfa 12311 ... SonuncuSonuncu

Atatürk Köşesi

    Motovento
    REKLAM ALANI
  1. #1
    musti81 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    15 Eylül 2005
    Şehir
    ÇAYIROVA/KOCAELİ
    Motosikleti
    Seyhan 125


    Hayatı

    Gençlik (1881 - 1905)

    Mustafa Kemal Atatürk, 1881 tarihinde Selanik'te doğdu. Doğum günü kesin olarak bilinmemekle beraber, Prof. Afet İnan'ın bir 19 Mayıs bayramı sırasında doğum gününü sorması üzerine "Baharda doğmuşum, neden 19 Mayıs olmasın" dediği nakledilir. Öte yandan Enver Behnan Şapolyo, annesinin ağzından "23 Kanuni evvel olması gerekli, evdeki mushafın içine yazmıştım" diye aktarır ki bu bahar değil kış ayıdır, eski takvimle (Julyen) 23 Aralık, şimdiki takvimle (Gregoryen) 4 Ocak gününe denk düşmektedir. Babası Ali Rıza Efendi aslen Manastır'a bağlı Debre-i Bâlâ /Aşağı Debre'dandır. Milis subaylığı, evkaf katipliği ve kereste ticareti yapan Ali Rıza Efendi, 1871 yılında Zübeyde Hanım'la evlendi. Zübeyde Hanım, aslen Vodina'ya bağlı Sarıgöl bucağındandır. Atatürk'ün beş kardeşinden dördü küçük yaşlarda öldü, sadece Makbule Hanım 1956 yılına değin yaşadı.

    Mustafa, öğrenim çağına gelince Mehmet Efendi'nin mahalle mektebinde öğrenime başladı; sonra babasının isteğiyle Şemsi Efendi Mektebi'ne geçti. Bu sırada babasını kaybetti (1888). Bir süre Rapla Çiftliği'nde dayısının yanında kaldıktan sonra Selanik'e dönüp okulunu bitirdi. Bu arada Zübeyde Hanım, Selanik'te gümrük memuru olan Ragıp Bey ile evlendi. Şimdi müze olan Koca Kasım Paşa Mah. Islahhane Caddesi'ndeki ev, bu Ragıp Bey'in evidir. Ali Rıza Bey ile birlikte ailesi Ahmed Sübaşı Mah.'deki Sanayi Mektebi karşısındaki evde oturmuşlardı. Selanik Mülkiye Rüştiyesi'ne kaydoldu. Kısa bir süre sonra 1893 yılında Askeri Rüştiye'ye girdi. Bu okulda Matematik öğretmeni Mustafa Bey adına "Kemal" i ilave etti. 1896-1899 yıllarında Manastır Askeri İdadisi'ni bitirip, İstanbul'da Harbiye-i Şahane'de öğrenime başladı. 1902 yılında mülazim (teğmen) rütbesiyle mezun oldu, Harp Akademisi'ne devam etti. 11 Ocak 1905'te yüzbaşı rütbesiyle akademiyi tamamladı.

    Olgunlaşma (1905 - 1911)

    1905-1907 yılları arasında Şam'da 5. Ordu emrinde görev yaptı. 1907'de Kolağası (Kıdemli Yüzbaşı) oldu. Manastır'a III. Ordu'ya atandı. 19 Nisan 1909'da İstanbul'a giren Hareket Ordusu'nda Kurmay Başkanı olarak görev aldı. 1910 yılında Fransa'ya gönderildi. Picardie Manevraları'na katıldı. 1911 yılında İstanbul'da Genelkurmay Başkanlığı emrinde çalışmaya başladı.

    Yönetici (1911 - 1919)

    1911 yılında İtalyanların Trablusgarp'a hücumu ile başlayan Trablusgarp Savaşı'nda, Mustafa Kemal bir grup arkadaşıyla birlikte Tobruk ve Derne bölgesinde görev aldı. 22 Aralık 1911'de İtalyanlara karşı Tobruk Savaşı'nı kazandı. 6 Mart 1912'de Derne Komutanlığına getirildi.

    Ekim 1912'de Balkan Savaşı başlayınca Mustafa Kemal Gelibolu ve Bolayır'daki birliklerle savaşa katıldı. Dimetoka ve Edirne'nin geri alınışında önemli hizmetleri görüldü. 1913 yılında Sofya Ateşemiliterliğine atandı. Bu görevde iken 1914 yılında yarbaylığa yükseldi. Hayatının ilk aşk ilişkisini de burada, bir Bulgar kızı ile yaşadı. Ateşemiliterlik görevi Ocak 1915'te sona erdi. Bu sırada I. Dünya Savaşı başlamış, Osmanlı Devleti de savaşa girmek zorunda kalmıştı. Mustafa Kemal 19. Tümen'i kurmak üzere Tekirdağ'da görevlendirildi.

    1914 yılında başlayan 1. Dünya Savaşı'nda, Mustafa Kemal Çanakkale'de bir Türk savaş kahramanı oldu ve "Çanakkale geçilmez!" sözü burada doğdu. 18 Mart 1915'te Çanakkale Boğazı'nı geçmeye kalkan İngiliz ve Fransız donanması ağır kayıplar verince Gelibolu Yarımadası'na asker çıkarmaya karar verdiler. 25 Nisan 1915'te Arıburnu'na çıkan düşman kuvvetlerini, Liman Von Sanders yönetiminde Mustafa Kemal'in komuta ettiği 19. Tümen, Conkbayırı'nda durdurdu. Mustafa Kemal, bu başarı üzerine albaylığa yükseldi. İngilizler 6-7 Ağustos 1915'te Arıburnu'nda tekrar taarruza geçti. Anafartalar Grubu Komutanı Mustafa Kemal 9-10 Ağustos'ta Anafartalar Zaferi'ni kazandı. Bu zaferi 17 Ağustos'ta Kireçtepe ve 21 Ağustos'ta II. Anafartalar Zaferi takip etti. Çanakkale Savaşı'nda Osmanlı Devleti'nin verdiği kayıplar üzerinde hem fikir olunamamışsa da, Osmanlı büyük kayıplar vererek saldırıyı püskürtmüştür.

    Mustafa Kemal Çanakkale Savaşları'dan sonra 1916'da Edirne ve Diyarbakır'da görev aldı. 1 Nisan 1916'da tümgeneralliğe yükseldi. Rus kuvvetleriyle savaşarak Muş ve Bitlis'in geri alınmasını sağladı. Şam ve Halep'teki kısa süreli görevlerinden sonra 1917'de İstanbul'a geldi. Veliaht Vahidettin Efendi'yle Almanya'ya giderek cephede incelemelerde bulundu. Bu seyahatten sonra hastalandı. Viyana'ya ve Karisbad'a giderek tedavi oldu. 15 Ağustos 1918'de Halep'e 7. Ordu Komutanı olarak döndü. Bu cephede İngiliz kuvvetlerine karşı başarılı savunma savaşları yaptı. Mondros Mütarekesi'nin imzalanmasından bir gün sonra, 31 Ekim 1918'de Yıldırım Orduları Grubu Komutanlığı'na getirildi. Daha sonra bu ordunun kaldırılması üzerine 13 Kasım 1918'de İstanbul'a gelip Harbiye Nezâreti'nde (Bakanlığında) göreve başladı.

    Kurtuluş Savaşı (1919 - 1923)

    Mondros Mütarekesi'nden sonra İtilaf Devletleri'nin Anadolu'yu işgale başlamaları üzerine, Mustafa Kemal 9. Ordu Müfettişi olarak 19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıktı. 22 Haziran 1919'da Amasya'da yayımladığı genelgeyle "Milletin istiklâlini yine milletin azim ve kararının kurtaracağını" ilan edip Sivas Kongresi'ni toplantıya çağırdı. 23 Temmuz - 7 Ağustos 1919 tarihleri arasında Erzurum, 4 - 11 Eylül 1919 tarihleri arasında da Sivas Kongresi'ni toplayarak vatanın kurtuluşu için izlenecek yolun belirlenmesini sağladı. 27 Aralık 1919'da Ankara'da heyecanla karşılandı. 23 Nisan 1920'de Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açılmasıyla ulusal kuvvetlerin tek merkezde toplanması ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulması yolunda önemli bir adım atılmış oldu. Meclis ve Hükümet Başkanlığına Mustafa Kemal seçildi. Türkiye Büyük Millet Meclisi, Kurtuluş Savaşı'nın başarıyla sonuçlanması için gerekli yasaları kabul edip uygulamaya başladı.

    Türk kurtuluş mücadelesi 15 Mayıs 1919'da Yunanlıların İzmir'i işgali sırasında Hasan Tahsin tarafından düşmana ilk kurşunun atılmasıyla başladı. 10 Ağustos 1920 tarihinde Sevr Antlaşması'nı imzalayarak aralarında Osmanlı İmparatorluğu'nu paylaşan I. Dünya Savaşı'nın galip devletlerine karşı önce Kuvâ-yi Milliye adı verilen milis kuvvetleriyle savaşıldı. Fakat işgalci emperyalist devletlere karşı başarılı bir mücadele için düzenli bir ordu şarttı. Türkiye Büyük Millet Meclisi düzenli orduyu kurdu, Kuvâ-yi Milliye-ordu bütünleşmesini sağlayarak savaşı zaferle sonuçlandırdı.

    Mustafa Kemal yönetimindeki Türk Ulusal Kurtuluş Savaşı'nın önemli aşamaları şunlardır:

    * Sarıkamış (20 Eylül 1920), Kars (30 Ekim 1920) ve Gümrü'nün (7 Kasım 1920) kurtarılışı
    * Çukurova, Gaziantep, Kahramanmaraş ve Şanlıurfa savunmaları (1919- 1921)
    * I. İnönü Zaferi (6 - 10 Ocak 1921)
    * II. İnönü Zaferi (23 Mart - 1 Nisan 1921)
    * Kütahya-Eskişehir Muharebeleri (10 - 24 Temmuz 1921)
    * Sakarya Zaferi (23 Ağustos - 13 Eylül 1921)
    * Büyük Taarruz, Başkomutanlık Meydan Muhaberesi ve Takip Harekatı (26 Ağustos - 9 Eylül 1922)


    Sakarya Zaferi'nden sonra 19 Eylül 1921'de Türkiye Büyük Millet Meclisi Mustafa Kemal'e Mareşal rütbesi ve Gazi unvanını verdi. Kurtuluş Savaşı, 24 Temmuz 1923'te İsviçre'nin Lozan kentinde imzalanan Lozan Antlaşması'yla sonuçlandı. Bu anlaşma ile Sevr Antlaşması yürürlükten kalkmış, Türkiye Cumhuriyet'i Lozan Anlatlaşması temelleri üzerine kurulmuştur.

    23 Nisan 1920'de Ankara'da TBMM'nin açılmasıyla Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşu müjdelenmişti. Meclisin Türk Kurtuluş Savaşı'nı başarıyla yönetmesi, yeni Türk devletinin kuruluşunu hızlandırdı. 1 Kasım 1922'de hilafet ve saltanat birbirinden ayrıldı, önce saltanat ve daha sonra da hilafet (3 Mart 1924) kaldırıldı. Böylece Osmanlı hanedanının yönetimden bağları koparıldı. 29 Ekim 1923'te Cumhuriyet (halk egemenliği) idaresi kabul edildi, Atatürk oybirliğiyle ilk cumhurbaşkanı seçildi. 30 Ekim 1923 günü İsmet İnönü tarafından Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk hükümeti kuruldu.

    1923-1938

    Atatürk, 24 Nisan 1920 ve 13 Ağustos 1923 tarihlerinde TBMM Başkanlığına seçildi. Bu başkanlık görevi, devlet-hükümet başkanlığı düzeyindeydi. 29 Ekim 1923 yılında Cumhuriyet ilan edildi ve Atatürk ilk cumhurbaşkanı seçildi. Anayasa gereğince dört yılda bir cumhurbaşkanlığı seçimleri yenilendi. 1927, 1931, 1935 yıllarında TBMM Atatürk'ü yeniden cumhurbaşkanlığına seçti.

    Atatürk sık sık yurt gezilerine çıkarak devlet çalışmalarını yerinde denetledi. İlgililere aksayan yönlerle ilgili talimatlar verdi. Yurt dışına hiçbir resmi ziyaret için çıkmamakla birlikte, Cumhurbaşkanı sıfatıyla Türkiye'yi ziyaret eden yabancı ülke devlet başkanlarını, başbakanlarını, bakanlarını ve komutanlarını ağırladı.

    15-20 Ekim 1927 arasında Kurtuluş Savaşı'nı ve Cumhuriyet'in kuruluşunu anlatan büyük Nutuk'unu (Söylev), 29 Ekim 1933 tarihinde de Onuncu Yıl Nutku'nu okudu. Nutuk, hem Kurtuluş Savaşı'nın hesabını veren, bir diğer deyişle ulusal mücadelenin kimlere karşı niçin ve nasıl verildiğini anlatan, hem de mücadelenin Cumhuriyet kurulduktan sonraki safhasında yapılması gerekenler ve yapılacak olanlar konusunda önemli bilgiler içeren değerli ve önemli bir konuşmadır.

    Atatürk özel yaşamında sadelik içinde yaşadı. 29 Ocak 1923'te Latife Hanım'la evlendi. Birçok yurt gezisine birlikte çıktılar. Bu evlilik 5 Ağustos 1925 tarihine dek sürdü. Çocukları çok seven Atatürk, Afet (İnan), Sabiha (Gökçen), Fikriye, Ülkü, Nebile, Rukiye, Zehra adlı kızları ve Mustafa adlı çobanı manevi evlat edindi. Abdurrahim ve İhsan adlı çocukları himayesine aldı. Yaşayanlarına iyi bir gelecek hazırladı.

    1937 yılında çiftliklerini hazineye, bir kısım taşınmazlarını da Ankara ve Bursa Belediyelerine bağışladı. Mirasından kızkardeşine, manevi evlatlarına, Türk Dil Kurumu ve Tarih Kurumu'na pay ayırdı. Atatürk içkiye, özellikle rakıya düşkündü. Yoğun sağlık problemleri yaşadığı son dönemlerinde dahi doktorları ile içki konusunda anlaşamadığı bilinmektedir. 10 Kasım 1938 saat 9:05'te, yakalandığı siroz hastalığından kurtulamayarak İstanbul'da Dolmabahçe Sarayı'nda hayata gözlerini yumdu. Cenazesi 21 Kasım 1938 günü törenle geçici istirahatgâhı olan Ankara Etnografya Müzesi'nde toprağa verildi. Anıtkabir yapıldıktan sonra nâaşı görkemli bir törenle 10 Kasım 1953 günü ebedi istirahatgâhına gömüldü.

    Kişiliği

    Kitap okumayı, müzik dinlemeyi, dans etmeyi, ata binmeyi ve yüzmeyi çok severdi. Zeybek oyunlarına, güreşe, Rumeli türkülerine büyük ilgisi vardı. Tavla ve bilardo oynamaktan büyük keyif alırdı. Sakarya adlı atına ve köpeği Fox'a çok değer verirdi. Zengin bir kitaplık oluşturmuştu. Akşam yemeklerine devlet adamlarını, sanatçıları ve bilim adamlarını davet eder, ülkenin sorunlarını tartışırdı. Temiz ve düzenli giyinmeye özen gösterirdi. Doğayı çok severdi. Sık sık Atatürk Orman Çiftliği'ne gider, modern tarıma geçiş yolunda yürütülen çalışmalara bizzat katılırdı. Fransızca ve Almanca biliyordu.

    2587 sayılı soyadı kanunuyla TBMM tarafından kendisine "Türklerin Babası" anlamına gelen Atatürk ismi verilmiştir (24 Kasım 1934).

    Atatürk, kendi deyişiyle Türkiye'yi "Çağdaş uygarlık düzeyine çıkarmak" amacıyla bir dizi inkılap yapımında öncü rol oynadı. Bu değişiklikler köklü oluşları ve eski sistemi düzenlemektense yerine yenisini getirmeleri nedeniyle reform değil, inkılap olarak bizzat kendisi tarafından adlandırılmışlar ve genelde Atatürk İnkılapları olarak anılmışlardır. Her ne kadar devrimleri olarakda anılsada devrim kavramı ihtilal kavramının eş anlamlısı olduğundan ve kanla gerçekleşeği için Atatürk ihtilal gibi negatif bir kavram yerine değişim anlamına inkılap kavramını seçmiştir. Bu yapılanlar beş ana başlık altında toplanabilir:

    Siyasal alandaki inkılaplar

    Saltanatın Kaldırılması (1 Kasım 1922), Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde 1 Kasım 1922'de çıkarılan bir yasa ile Osmanlı Hanedanının Türk toplumu üzerindeki mutlak otoritesinin yıkılması ve monarşinin kaldırılarak egemenliğin halka verilmesidir.

    Cumhuriyetin İlanı (29 Ekim 1923), milletin yönetilme şeklinin belirlenmiş olduğu, Atatürk'ün siyasi devrimlerinden bir tanesidir. Türk Kurtuluş Savaşı sırasında kurulan Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde 25 Ekim 1923'te ortaya çıkan kabine bunalımı sonucunda, bu yönetim şeklinin kusurları daha net ortaya çıkmış ve 29 Ekim'de Anayasanın ilgili maddeleri değiştirilerek, ülkenin yönetim şekli cumhuriyet olarak belirlenmiştir. Saltanatın kaldırılmasının ve Lozan Antlaşması'nın ardından TBMM'de en çok tartışılan konulardan biri, yeni devletin niteliği sorunuydu. Hükümetinin dayandığı prensipler demokratikti ama bir taraftan da adı "Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti" idi. Kendisi bir hükümet olan TBMM'nin ayrı bir hükümeti ve bu hükümeti yönetecek bir başbakanının bulunmaması, meclis içinden bakanların seçiminde adayların gerekli oyu sağlamakta güçlük çekmeleri, sürekli sorunlara yol açmaktaydı. Bu şekil demokrasi idarelerinden hiç birine benzemiyordu. Atatürk'ün tavsiyesi ile 27 Ekim 1923'te Ali Fethi (Okyar) Bey başkanlığındaki hükümetin istifası ve Cumhuriyet Halk Partisi grubunun yeni hükümet listesi üstünde anlaşmaya varamaması üzerine, Atatürk 28 Ekim gecesi arkadaşlarını toplayarak sorunun gerçek çözümüyle ilgili düşüncesini açıkladı ve İsmet İnönü'yle o gece, devletin niteliğinin cumhuriyet olduğunu saptayan bir yasa tasarısı hazırladı. 29 Ekim günü, Halk Partisi Meclis Grubu Bakanlar Kurulu listesi üzerinde anlaşamayınca, bazı milletvekilleri Mustafa Kemal'den fikir sorulmasına karar verdiler. Mustafa Kemal, Gruptan bir saat mühlet istedi. Bu müddet zarfında birçok milletvekilini odasına çağırarak gece hazırladıkları kanun tasarısı hakkındaki düşüncelerini öğrendi. Sonra grup toplantısında söz alarak Anayasanın bazı maddelerinin değiştirilmesi gereğini açıkladı ve okumak üzere tasarıyı katiplerden birine verdi. Tasarıda: "Hakimiyet kayıtsız ve şartsız milletindir. İdare usulü halkın mukadderatını bizzat ve bilfiil idare etmesi esasına dayanır. Türkiye Devletinin hükümet şekli Cumhuriyettir" gibi esaslar vardı. Uzun görüşmelerden sonra Cumhuriyetin ilanı parti grubunda kabul edildi. Sonra derhal Büyük Millet Meclisi toplandı. Evvela Anayasa Komisyonunun tutanağı okundu. Milletvekillerinden Yunus Nadi, Vasıf Çınar, Eyüp Sabri, Rasih Hoca kürsüye çıkarak cumhuriyetten yana ateşli nutuklar söylediler. Şair Mehmet Emin (Yurdakul) heyecanlı bir konuşmadan sonra bütün milletvekillerini "Yaşasın Cumhuriyet" diye bağırmağa davet etti. Bütün milletvekilleri ayağa kalkarak üç defa "Yaşasın Cumhuriyet!" diye bağırdılar. 29/30 Ekim 1923 Pazartesi saat 20.30'da kanun kabul edildi. Artık Türk Devletinin adı konmuştu: Türkiye Cumhuriyeti. Aynı toplantıda Büyük Millet Meclisi oy birliği ile Cumhurbaşkanlığına Ankara Milletvekili Gazi Mustafa Kemal'i seçti. Türkiye'nin ilk Cumhurbaşkanı vakur ve sevinçli bir yüz ile kürsüye çıktığı zaman büyük bir alkış kopmuş, bu sürekli alkışlar arasında konuşan Mustafa Kemal, "Türkiye Cumhuriyeti mesut, muvaffak ve muzaffer olacaktır" cümlesiyle konuşmasına son vermiştir.

    Halifeliğin kaldırılması (3 Mart 1924), son olarak Osmanlı Hanedanı elinde bulunan halifelik sıfatının, Türkiye Cumhuriyeti tarafından kaldırılması olayıdır.
    Saltanatın kaldırılmasından ve VI. Mehmet'in (Padişah Vahdettin) İstanbul'dan ayrılmasından sonra, TBMM'nin 18 Kasım 1922'de halife seçmiş olduğu Abdülmecit Efendi, eski rejim yanlılarının tek umudu haline gelmiş, bundan güç alan Abdülmecit Efendi de, yeniden törenler düzenlemeye, demeçler vermeye, bazı İslam ülkelerinin kendisine bağlılık bildirmeleri üstüne, İslam dünyası'nın önderi tavrı takınmaya başlamıştı. Bu durumun yeni kurulmuş cumhuriyet yönetimi için tehlikeli olabileceğini kavrayan Atatürk, İzmir'deki ordu tatbikatları sırasında ordu komutanlarına hilafetin kaldırılması konusunda düşüncesini açıklayıp, yasanın meclis gündemine getirilmesini kararlaştırdı. 1 Mart 1924'teki bütçe görüşmelerinde halifeye ve Osmanlı Hanedanına verilecek ödenek konusunun gündeme getirilmesinden sonra, 3 Mart 1924'te kabul edilen yasayla, halifelik kaldırılıp, ilerde saltanat ve halifelik iddiasında bulunmamaları için hanedan üyelerinin de yurt dışına çıkarılmaları kabul edildi.

    Toplumsal alandaki inkılaplar

    Kadınlara ve erkeklerle eşit haklar verilmesi (1926-1934)

    Şapka ve kıyafet devrimi (25 Kasım 1925), Atatürk’ün Cumhuriyet devrimleri arasında önemli bir yeri vardır. İlklerden olması hem halkın nabzını ölçmüş hem de diğer reformlara zemin hazırlamıştır. Atatürk'ün Kastamonu’ya düzenlediği gezide şapkayla halkın arasına girmesinin ardından, şapka giyilmesi hakkında kanun çıkarılmıştır.

    Tekkelerin, zâviyelerin ve türbelerin kapatılması (30 Kasım 1925)

    Soyadı Kanunu (21 Haziran 1934)

    Lâkapların ve unvanların kaldırılması (26 Kasım 1934)

    Uluslararası saat, takvim ve uzunluk ölçülerinin kabulü (1925-1931)


    Hukuk alanındaki inkılaplar

    Mecellenin kaldırılması (1924-1937), dinin eksikliğinden değil, zorlayan iktisadi ve sosyal koşullar sonunda o çağdaki şeriat hukukunun eskimişliğine bir çare idi. Çünkü hukuk sistemleri devamalı değişiyordu, Batılılaşma reformlarına mecbur kalan imparatorluk bir yandan Batı'dan iktibaslar yapıyor, bir yandan şeriatta düzenlemeler yapıyordu. Bu durum cumhuriyete kadar iki başlı toplum yapısına yol açmıştır. Mecelle Cemiyeti'nin başında Ahmet Cevdet Paşa vardı. 1869'da kuruldu, 1870'de ilk kitabını çıkardı,padişah bunu onayladı, yürürlüğe girdi. Fakat skolastik medreseyi karşısında buldu. İmam Züfer'in ictihadı bahane edilerek Cevdet Paşa azlettirildi. Mecelle fetva kapısına nakledildi. Cemiyet 1888'de lağvedildi. Bu cemiyetin kitapları, 1926'ya kadar yürürlükteydi. 1926'da İsviçre medeni kanunu alınarak mesele kökten halledildi.

    Eğitim ve kültür alanındaki devrimler

    Öğretimin Birleştirilmesi Yasası (Tevhid-i Tedrisat Kanunu) (3 Mart 1924), Mecliste kabul edilen “Tevhid-i Tedrisat” Eğitimde birlik ilkesini içeren kanundur. Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile eğitim birliği bir sistem olarak benimsenmiş bulunmaktadır. Bütün okullar kurulan MEB'e bağlanmıştır.

    Yeni Türk harflerinin kabulü (1 Kasım 1928)

    Türk Dil ve Tarih Kurumlarının kurulması (1931-1932)

    Üniversite öğreniminin düzenlenmesi (31 Mayıs 1933)

    Güzel sanatlarda yenilikler

    Ekonomi alanındaki devrimler

    Aşar vergisinin kaldırılması

    Çiftçinin özendirilmesi

    Örnek çiftliklerin kurulması (Atatürk Orman Çiftliği gibi)

    Sanayiyi Teşvik Kanunu'nun çıkarılarak sanayi kuruluşlarının kurulması

    I. ve II. 5 yıllık Kalkınma Planları'nın (1933-1938) uygulamaya konulması

    Anadolu'nun yeni yollarla donatılması

    Yapıtları

    Tâbiye Meselesinin Halli ve Emirlerin Sureti Tahririne Dair Nesayih

    Takımın Muharebe Talimi (Almanca'dan çeviri - 1908)

    Cumalı Ordugâhı - Süvari: Bölük, Alay, Liva Talim ve Manevraları (1909)

    Tâbiye ve Tatbikat Seyahati (1911)

    Bölüğün Muharebe Talimi (Almanca'dan çeviri - 1912)

    Zabit ve Kumandan ile Hasbihal (1918)

    Nutuk (1927)

    Vatandaş İçin Medeni Bilgiler (1930)

    Geometri (1937)


    Atatürk'ün ayrıca, 1915-1918 yılları arasında Anafartalar, Doğu Cephesi ve Karlsbad'daki hatıralarını yazdığı günlükleri de bulunmaktadır. Bunlardan Anafartalar Muharebatı'na Ait Tarihçe, Türk Tarih Kurumu tarafından kitap olarak basılmıştır. Bununla birlikte 1908-1938 yılları arasında Mustafa Kemal'in imza attığı, yazdığı, söylediği,kişisel notları dahil her şeyin toplandığı Atatürk'ün Bütün Eserleri adlı bir ansiklopedi de Kaynak Yayınları tarafından hazırlanmakta.

    Fotoğraflar


    Mustafa Kemal, Harp Akademisinden Kurmay Yüzbaşı olarak mezun oldu. Bu okulda öğrenci iken İstibdat İdaresine karşı şüphe uyandırdığından Saray’da sorguya çekildi ve Şam’daki 5 nci Ordu emrine verildi. 11 Ocak 1905

    Mustafa Kemal, Kolağası (Kd.Yzb.) rütbesine terfi ettiği gün.
    20 Haziran 1907

    Mustafa Kemal, Harekât Ordusu Subayları ile, Selanik. 1909

    Kurmay Binbaşı Mustafa Kemal, Mücahit Bedevi Kuvvetleri önünde emirlerini yazdırırken, Derne. 1912


    Mustafa Kemal, Trablusgarp’ta arkadaşları ile birlikte. 1912


    Sofya Ataşemiliteri iken, verilen kostümlü baloya yeniçeri kıyafeti ile gitmiş ve etrafında derin bir hayranlık uyandırmıştır.
    11-12 Mayıs 1914


    Mustafa Kemal, Sofya’da Ataşemiliter... 1914


    Mustafa Kemal, 3 ncü Kolordu Erkânı ile... 1915


    Kurmay Albay Mustafa Kemal, Çanakkale’de...1915

    Çanakkale’nin cehennemi andıran savaşlarında her zaman askerleri ile beraber siperlerde olan Mustafa Kemal...1915


    II. Ordu Komutanı Mustafa Kemal, Diyarbakır’da Avusturya Macaristan otomobil kolunu denetlerken...Nisan 1917


    II. Ordu Komutanı Mustafa Kemal her zaman askeri ile beraberdir. Her fırsatta ve en duyarlı günlerde birliklerinin başında ve yanındadır... 1917


    Mustafa Kemal, Liman Von Sanders’in yerine Yıldırım Orduları Grup Komutanlığına atandığı gün... 31 Ekim 1918


    Mustafa Kemal, Yıldırım Orduları Grup Komutanı iken...
    31 Ekim – 13 Kasım 1918


    Mustafa Kemal, yaverleri ile beraber. Salih Bozok, Şükrü Tezer, Cevat Abbas Gürer... 1918

    Mustafa Kemal’in askerlikten istifa ettiği gün, yaverleri
    Muzaffer Kılıç ve Cevat Abbas Gürer’le...
    8 Temmuz 1919


    Mustafa Kemal, ilk büyük kongreyi (23 Temmuz – 7 Ağustos 1919) topladığı Erzurum’da hükümet konağı önünde Vali Zühtü Bey, memurlar ve subaylarla...


    Sivas Kongresi günlerinde...

    Heyeti Temsiliye’ye birlikte seçildiği arkadaşlarından Hüseyin Rauf Orbay ve Bekir Sami Kunduh beylerle Sivas’ta.

    Mustafa Kemal, Sivas Kongresi üyeleri ile. Oturanlar sağdan sola; Mazhar Müfit Kansu, Hüsrev Sami Kızıldoğan, Ahmet Rüstem, Bekir Sami Kunduh, Kadı Hasbi, Mustafa Kemal, Şeyh Hacı Fevzi, Rauf Orbay, Ömer Mümtaz, arka sıralarda; Hâmi Danişmend, Recep Zühtü, Hüsrev Gerede, Ruşen Eşref Ünaydın, Nizamettin Bey, Mazlum Bey, Küçük Ethem Bey ve yaver Muzaffer Kılıç... Eylül 1919



    İstanbul Hükümeti’nin temsilcisi Bahriye Nazırı (Bakanı) Salih Hulusi Paşa (Kezrak)’yla görüşmek üzere Amasya’ya giderken Tokat’ta karşılanışı. Sağında Heyeti Temsiliye üyesi Bekir Sami Kunduh, solunda Hüseyin Rauf Orbay, Ruşen Eşref Ünaydın ve yaveri Cevat Abbas Gürer. 17 Ekim 1919

    Kuvayı Milliye’den düzenli orduya geçiş günlerinde yakın arkadaşlarıyla Ankara’da alt yarışlarında (30 Ekim 1920). O gün Kars’ın alındığı haberi Ankara’ya ulaşmıştı. Oturanlardan soldan sağa; Alb. Abbas Bey, Alb. İsmet (İnönü), Mustafa Kemal, Alb. Refet (Bele)

    Büyük Millet Meclisi Başkanı Mustafa Kemal, cephe gerisinde Bozüyük civarında İsmet İnönü’nün trenini beklerken...4 Aralık 1920

    Mustafa Kemal, Dikmen Sırtlarında dinlenirken...12 Şubat 1921

    Mustafa Kemal, İsmet Paşa ve Süvari Tümen Komutanı
    Bnb. İbrahim Çolak, Çankaya’da... 4 Haziran 1921

    Mustafa Kemal, İnönü Savaşları sonrası
    İsmet Paşa’yla Çankaya’da ...
    4 Haziran 1921

    Ankara Anlaşması’nın görüşmeleri için gelen Fransız Bakan Franklin Bouillon ve Bnb. Sarou Eskişehir’de. Mustafa Kemal ve İsmet Paşa tören birliğini selamlıyorlar... Haziran 1921


    Mustafa Kemal, Sakarya Meydan Savaşını yönetirken, Duatepe’de... 10 Eylül 1921


    Mustafa Kemal, Sakarya Meydan Savaşını yönetirken, Duatepe’de... 10 Eylül 1921


    Gazi Mustafa Kemal, Rus ve Azerbaycan Heyetleri ile Afyon Çay’da denetimde... 30 Mart 1922


    Başkomutan Gazi Mustafa Kemal, Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa ile Ilgın manevralarında.. . 1 Nisan 1922


    Başkomutan Gazi Mustafa Kemal, Ilgın manevralarında Türk Ordusu’nu selamlıyor...
    1 Nisan 1922


    Sakarya adını verdiği atıyla... 1922


    Başkomutan Gazi Mustafa Kemal, Büyük Taarruz sabahı
    Afyon Kocatepe’de... 26 Ağustos 1922


    Başkomutan Mareşal Gazi Mustafa Kemal, yanında Genelkurmay Başkanı Fevzi Çakmak ve yaveri Salih Bozok olduğu halde İzmir’e geliyor... 10 Eylül 1922


    Gazi Mustafa Kemal, yaveri ile...14 Ocak 1923


    Gazi Mustafa Kemal, Bilecik-Osmaneli istasyonunda bir öğrencinin okuduğu şiiri dinlerken... 16 Ocak 1923


    Gazi Mustafa Kemal, Gebze istasyonunda Halide Edip Adıvar ile birlikte... 17 Ocak 1923


    Gazi Mustafa Kemal, arkasında eşi Latife Hanım... Şubat 1923


    Ankara’da Çiftlik İstasyonu civarında düzenlenen askeri tatbikatta alnında biriken terleri silerken. Solunda Süvari Kolordusu Komutanı Fahrettin Altay, Kâzım Karabekir Paşa ve geride eşi Latife Hanım görülmekte... 10 Şubat 1923


    Gazi Mustafa Kemal, eşi Latife Hanım’la Adana’da...
    15 – 17 Mart 1923


    Gazi Mustafa Kemal, eşi Latife Hanım’la Adana’da...
    15 – 17 Mart 1923


    Latife Hanım’ın ailesinin Ankara’yı ziyaretlerinde. Sağdan sola; Latife Hanım, Baba Uşşakîzâde Muammer Bey, Baldız Vecihe Hanım, Kayınvalide Adviye Hanım, Atatürk, Baldız Rukiye Hanım...
    8 Temmuz 1923


    Gazi Mustafa Kemal, Aile Efradı ile Çankaya’da... 1923


    29 Ekim 1923 günü kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin aynı gün T.B.M.M.’nin oybirliğiyle Cumhurbaşkanlığı’na seçtiği
    Gazi Mustafa Kemal... 27 Kasım 1923


    Gazi Mustafa Kemal, yakın silah arkadaşı İsmet Paşa ile...
    Kasım 1923


    İlk Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal, İzmir’de...
    1 Ocak-2 Şubat 1924


    Şapka ve kıyafet devrimi konuşmasını yaparken, Kastamonu’da...
    23 Ağustos 1925


    Aynı günlerde şapkasıyla Kastamonu’da... Ağustos 1925


    Şapka ve kıyafet devrimi konuşmalarını yaptığı Kastamonu seyahati dönüşü Çubuk’ta karşılayanlarla...1 Eylül 1925


    Mersin’den dönen Başbakan İsmet Paşa’yı Ankara istasyonunda karşılarken...5 Nisan 1926


    Bursa’da Darülelhan (İstanbul Belediye Konservatuarı) topluluğunun verdiği konserden sonra bir genç kızla... 29 Mayıs 1926


    Mareşal Mustafa Kemal, Ankara yakınlarındaki I. Ordu manevralarında... 8 Ekim 1926


    Gazi Mustafa Kemal, Ertuğrul yatında dinlenirken...1 Temmuz 1927


    Gazi Mustafa Kemal, Büyük Nutkuna başlarken...
    15 – 20 Ekim 1927


    Cumhuriyet Halk Partisinin ikinci büyük kongresinde
    Büyük Nutkunu okurken...
    16 Ekim 1927


    Gazi Mustafa Kemal, Şeref Tribününden töreni kabul ediyor.
    Yanında T.B.M.M. Başkanı Kâzım Özalp ve
    Genelkurmay Başkanı Fevzi Çakmak...
    29 Ekim 1927


    Milli Eğitim Bakanı Mustafa Necati ile Ankara Okullarının
    jimnastik gösterilerini seyrederken...
    10 Mayıs 1928


    Gazi Mustafa Kemal, Orman Çiftliği’nin 3 ncü kuruluş yıldönümünde Afgan Kralı Amanullah Han ve Eşi ile...
    21 Mayıs 1928


    Afgan kralı Amanullah Han’la Başbakan İnönü’nün
    tenis oynayışlarını seyrederken...
    24 Mayıs 1928


    Afgan kralı Amanullah Han’la...
    Mayıs 1928


    T.B.M.M. Başkanı Kâzım Özalp ve İçişleri Bakanı Şükrü Kaya’yla
    İzmit Garı’nda trende...
    5 Haziran 1928


    II. Süvari Tümen Komutanı Tümgeneral M. Aşir Atlı ve İzmit İl Jandarma Alay Komutanı Alb. H. Fikri Tolon tarafından İzmit’te karşılanırken... 5 Haziran 1928


    L’illustration dergisinin 13 Ekim 1928 tarihli sayısının kapağında Başöğretmen Atatürk’ün yeni Türk harflerini
    tanıtan bu fotoğrafı yer almıştır...


    Kayseri Cumhuriyet Halk Fıkrası (Partisi) binası önünde kara tahta başında Başbakan İnönü’yle yeni Türk harflerini tanıtırken...
    20 Eylül 1928


    Ankara Palas’ta verilen bir çocuk balosunda çok sevdiği Türk çocukları arasında. Atatürk’ün solundaki çocuk Ömer İnönü’dür...
    23 Nisan 1929


    Gazi Mustafa Kemal Çiftlik’te... 14 Temmuz 1929


    Cumhuriyet Bayramı’nda şeref tribününde.Yanında T.B.M.M. Başkanı Kâzım Özalp, Başbakan İsmet İnönü ve Genelkurmay Başkanı Fevzi Çakmak görülmekte...
    29 Ekim 1929


    Ankara Palas’ta kostümlü Cumhuriyet Balosu’nda...
    29 Ekim 1929


    Genelkurmay Başkanı Mareşal Fevzi Çakmak’ın kızının
    nişan töreninde...
    20 Aralık 1929


    Gazi Mustafa Kemal Prof. Afet İnan’ın “Kadın Hakları”
    üzerine verdiği konferansta...
    3 Nisan 1930

    Yalova İskelesinde... 15 Haziran 1930

    29 Ekim 1930

    Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal T.B.M.M.’de konuşurken...
    Kasım 1930

    Kayseri Lisesi öğrencileri arasında... 18 Kasım 1930

    Yurt gezilerinde, Tokat’ta bir köylü vatandaşın derdini dinlerken... 21 Kasım 1930

    Gazi Mustafa Kemal, İçişleri Bakanı Şükrü Kaya ve
    Yaver Rusuhi ile Samsun’da...
    25 Kasım 1930

    Samsun Lisesinde öğrencilerle ders dinlerken... 26 Kasım 1930

    Gazi Mustafa Kemal, Samsun’da bir ortaokulun Coğrafya dersinde...
    26 Kasım 1930

    Gazi Mustafa Kemal, Harp Okulunda öğrencilerle, İstanbul...
    2 Aralık 1930

    Gazi Mustafa Kemal, İstanbul Üniversitesinde
    öğrencilerle ders dinlerken...
    5 Aralık 1930

    Edirne Öğretmen Okulu öğretmen ve öğrencileriyle...
    24 Aralık 1930

    Edirne’de ihtiyar bir kadını dinlerken. 25 Aralık 1930

    Gazi Mustafa Kemal, İzmir Türkocağı’nda Çayda...
    Sağında: Fahrettin Altay Paşa, Solunda: Kâzım Dirik
    2 Şubat 1931

    Dörtyol gezisinde bir çocuğu severken... 15 Şubat 1931

    Çiftliğin kuruluş yıldönümünde Çiftlik’te ayran içerken...
    Mayıs 1931

    Irak Kralı Faysal’la Çankaya Köşkü’nde... 6 Temmuz 1931

    Genelkurmay ve Milli Savunma Bakanlığı
    binasının hizmete açılmış töreninde...
    29 Ekim 1931

    I. Türk Tarih Kongresi çalışmalarını Ankara Halkevi’nde
    locasından izlerken...
    2 Temmuz 1932

    Ankara Halkevi’nde (günümüzde Devlet Resim ve Heykel Müzesi) düzenlenen Türk Tarih Kongresi’nde
    Dr. Reşit Galip’in bildirisini dinlerken...
    3 Temmuz 1932

    Türk Dil Kurumu toplantısına başkanlık ederken... 4 Ocak 1933

    Sınavdan sonra Ankara İsmet Paşa Kız Enstitüsü öğrencileriyle...
    27 Haziran 1933

    Gazi Mustafa Kemal, 10 ncu Yıl Nutkunu söylerken...
    29 Ekim 1933

    1934’te tren yolculuğu...

    Gazi Mustafa Kemal, Cumhuriyet’i emanet ettiği
    Türk gençlerinin arasında... 1934

    İran Şahı Rıza Pehlevi ile Çankaya Köşkü’nde...
    16 Haziran 1934

    Ankara’da bir tören dinlenme anında... 17 Haziran 1934


    İran Şahı Rıza Pehlevi ile Bornova Ziraat Okulu’ndan çıkarken...
    22 Haziran 1934


    Manevi kızlarından Prof. Âfet İnan’la
    Gazi Orman Çiftliği’nde dinlenirken... 1934


    İsveç Veliahtı Prens Gustav Adolf Ankara’da... 3 Ekim 1934


    İstanbul Metris’te Harp Akademilerinin düzenlendiği
    askeri tatbikatta...
    28 Mayıs 1936


    Atatürk, Sabiha Gökçen ile...


    Manevi kızı pilot Sabiha Gökçen’le Eskişehir Hava Okulu’nda...
    9 Haziran 1936


    Atatürk askeri tatbikatta... 1936


    Ankara’da Gazi Orman Çiftliği Tren İstasyonu’nda
    çiçekle karşılanışı... 15 Haziran 1936


    Başbakan İsmet İnönü Türk Hava Yolları uçağının yanında
    Atatürk ile beraber... 18 Haziran 1936


    Ertuğrul yatında İsmet İnönü ile... 1936


    İngiltere Kralı VIII. Edward’la İstanbul’u gezerken... 4 Eylül 1936


    Cumhuriyet Bayramı tebriklerini kabul için T.B.M.M.’ne gelişinde Başbakan İnönü ve Mareşal Fevzi Çakmak tarafından karşılanışı...
    29 Ekim 1936


    Atatürk, 17 Ağustos 1937 günü Trakya manevralarında siperdeki Mehmetçik ile konuşurken...


    Trakya manevralarında... 17 – 20 Ağustos 1937


    Mustafa Kemal Atatürk, Trakya manevralarında komutanlarla...
    17 – 20 Ağustos 1937


    Mustafa Kemal Atatürk, Trakya manevralarında...
    17 – 20 Ağustos 1937


    Mustafa Kemal Atatürk, Trakya manevralarında...
    17 – 20 Ağustos 1937


    Mustafa Kemal Atatürk, Trakya manevralarında...
    17 – 20 Ağustos 1937


    Atatürk Trakya manevralarında Fevzi Çakmak ile...
    17 – 20 Ağustos 1937


    Atatürk ve Başbakan İnönü Trakya manevralarında...
    17 – 20 Ağustos 1937


    Atatürk Ege manevralarında...10 Ekim 1937


    Atatürk Ege manevralarında...10 Ekim 1937



    Atatürk Ege manevralarında...10 Ekim 1937



    Ege manevralarında Genelkurmay Başkanı Fevzi Çakmak’la dinlenirken...10 Ekim 1937




    Cumhuriyet Bayramı tebriklerini kabul için T.B.M.M.’ne gelirken...
    29 Ekim 1937



    Atatürk Cumhuriyet Bayramı’nda şeref tribününde...
    29 Ekim 1937


    Atatürk ve Genelkurmay Başkanı Mareşal Fevzi Çakmak...
    1 Kasım 1937


    Başbakan Celal Bayar ile birlikte Sivas’ta karşılanışı...
    13 Kasım 1937


    Atatürk’ün Malatya’ya gelişi ve karşılanışı...
    14 Kasım 1937


    Atatürk’ün Malatya’ya gelişi ve karşılanışı...
    14 Kasım 1937


    Doğu Anadolu gezisinde Elazığ Garı’nda karşılanışı...
    17 Kasım 1937


    Atatürk yurt gezisinde... Kasım 1937


    Mersin gezisinde karşılanışı. 19 Kasım 1937


    Ankara Çubuk Barajı’nda gezintide... 7 Mayıs 1938


    Bir tren seyahatinden sonra Ankara Garı’nda... 1938


    Gençlik ve Spor Bayramı’nda Yugoslav harbiye Nazırı’nı
    kabul ederken... 19 Mayıs 1938


    Atatürk’ün ölümüyle sarsılan halkın üzüntüsü...


    Büyük Ata’sına son görevini yapmak üzere korteje katılan halk...
    21 Kasım 1938


    Atatürk’ün naşının Etnografya Müzesi’ndeki geçici kabrinden Anıtkabir’e nakledilmesi... 10 Kasım 1953


    1922


    Mustafa Kemal Atatürk’ün Babası Ali Rıza Efendi (1841-1888).



    M.balibey, semihss, sabiht ve 5 diğerleri bunu beğendiler..


    REKLAM ALANI
    Oktay Motor CF Moto Polaris Mondial
    Motomax
  2. #2
    musti81 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    15 Eylül 2005
    Şehir
    ÇAYIROVA/KOCAELİ
    Motosikleti
    Seyhan 125
    Yıl 1922. 14 Ocak gece yarısı. Mustafa Kemal’in özel treni Eskişehir’e doğru gidiyor. Bu yolculuk bir kamuoyu yolculuğu olacak ve Gazi, savaş sonrası Anadolu’sunda bazı şehirlerin nabzını yoklaya yoklaya İzmir’e gidip annesini görecek. Ve Latife’yi.

    Ama o gece çok sıkıntısı var Mustafa Kemal’in ve bir türlü uyku tutturamıyor.

    Ali Çavuş kompartımanın kapısı önünde sigara üstüne sigara içiyor. Kapıya dayanmış karanlığı seyreder ken bir yandan da kendi kendine mırıldanıp duruyor.

    “Bu işin bu kadar çabuk oluvereceğini hiç düşünmedim.

    İşte, sonunda şifreli telgraf geldi. Zübeyde anamızı yitirdik. Peki, ne duruyorum. İçeri girip onu uyandırmalıyım. Ama işe bak, giremiyorum. Kıyamıyorum paşama. Nasıl derim ki: ‘Anamız öldü paşam!’ diyemem. Onun yüreği anası için atar. Hep söyler. Vatanı kurtarmakla anasını kurtarmak aynı anlama gelir onun için. Kapıyı açsam, telgrafı uzatsam, ‘Paşam sen sağ ol’ desem ‘Eyvah demez mi?’ ‘Koca vatanı kurtardım ama anamı kurtaramadım demez mi?"

    Ali Çavuş, anlattığına göre birden yerinden sıçramış. İçeriden bir ses geliyor. Mustafa Kemal sesleniyor.

    Çavuş kompartıman kapısını açıp selam duruyor:

    “Emret Paşam”.

    Mustafa Kemal yatağa oturmuş soruyor telaş ile:

    “Ne demeye kapıda bekliyorsun sen?”

    “Uyku tutturamadım da Paşam”

    “Annemden bir haber var mı?”

    “Az önce bir telgraf geldi dediler, şifreyi çözünce size sunacaklar.”

    “Boşuna kıvranma Ali, benden de saklamaya çalışma. Ben haberi aldım.”

    Ali Çavuş bir şey yokmuş gibi durmaya çalışıyor ve merakla soruyor:

    “Ne olan, ne haber aldın ki paşam? Hayır haber inşallah.”

    Mustafa Kemal usul usul anlatıyor.

    “Az önce dalmışım, rüyamda yeşil bir ovada anamla el ele geziniyorduk. Hep olduğu gibi bana birşeyler anlatıyordu. Birden bir fırtına çıktı. Bir sel bastırdı, anamızı aldı götürdü. Hiçbir şey yapamadım. Hiç, hiç!..”

    Çavuşu bir titremedir almıştı. Derken.. Mustafa Kemal emri verdi:

    “Çocuk! Al getir şu telgrafı, hemen!”

    Ali Çavuş kompartımandan çıkar çıkmaz, çözümü getiren görevliyle karşılaştı.

    “Ver onu” dedi. “Paşamız bekliyor.”

    Kağıdı aldı, içeri girdi, selam durdu ve: “Sen sağol paşam” dedi.

    “Millet sağ olsun.”

    Gözünden iri bir damla göz yaşı akıvermişti. Çavuş “Ağlama paşam” diye yalvardı.

    “Neden? Ben insan değil miyim? Anam öldü. Ben buna ağlarım. Ama, Anavatan kurtuldu. Bununla da te selli bulurum. Benim için ikisi bir.”

    İşte ben bunun için:

    ‘Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini’ diye cevap vermedim mi Namık Kemal’e? Birden Mustafa Kemal ile Ali Çavuş birbirlerine sarıldılar ve açık açık, hıçkırıklarla, içli içli ağlıyorlardı....

    M.balibey, akira2012, freelancer ve 3 diğerleri bunu beğendiler..

  3. #3
    musti81 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    15 Eylül 2005
    Şehir
    ÇAYIROVA/KOCAELİ
    Motosikleti
    Seyhan 125









    türk gibi bakıyor

    M.balibey, GokaallP ve bektanist bunu beğendiler.

  4. #4
    crazy_devil - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    29 Haziran 2005
    Şehir
    DENIZLI
    Motosikleti
    MONDIAL MCT 250
    Atatürk, Millî Mücadele'de millî birliği temin eden eşsiz bir lider, muharebe meydanlarında efsanevî bir kumandan, devlet kuran büyük siyaset adamı, milletin çehresini değiştiren kûdretli bir inkılâpçıdır. Bu vasıflarıyla, insanlık tarihinin tanıdığı en büyük adamlardan biri olduğunda şüphe yoktur. Kahramanlık ve yüksek insanlık meziyetlerini en yüksek seviyede taşıdığında dünya tarihçileri ve fikir adamları tereddütsüz birleşmektedir. Tarihin büyük tanıdığı şahsiyetlerle mukayesesi yapıldığı zaman türlü bakımlardan bariz üstünlükleri göze çarpmaktadır. Bir kere bütün bu dehalara üstün tarafı, hem fikir hem hareket adamı oluşudur. O, fikri ve hareketi kişiliğinde birleştirmiş bir lider idi. Fikir ve düşüncelerinin özünü oluşturan Atatürkçülük, her türlü dogmatik unsurdan sıyrılmış akılcı bir dünya görüşüdür. Memleket gerçeklerinden kaynaklanan, problemler karşısında aklın ve ilmin rehberliğini kabul eden bu gerçekçi görüş, gerek Türk Bağımsızlık Savaşı'nın gerekse onu izleyen Türk çağdaşlaşma hareketi'nin esasını oluşturmaktadır.
    Atatürk gerçeğin adamıdır; sağduyunun ve ince görüşün adamıdır. Nerde ne yaptı, neye karar verdi ise daima en iyisini yapmış, en hayırlısına karar vermiştir. Halkın eğilimlerini çok iyi sezen ve ruhlara sızmasını bilen usta inkılâpçılığı sayesindedir ki müşterek arzu ve eğilimler kolayca millî ülkü haline gelebilmiştir. Giriştiği mücadelenin başından sonuna kadar Türk milletinin yüksek vasıflarına güvenmiş, kazanılan her türlü zaferin milletin eseri olduğunu söylemiştir. Bütün teşebbüslerinde millet sevgisine dayanmış, kudretli kişiliği ve gerçeği sezişe dayanan ikna kuvvetiyle kitleleri sürükleyebilecek bir lider olduğunu göstermiştir. Millî kurtuluşa bayrak olan fikirleri, görüşleri ve ölmez eseriyle, tesirleri memleket sınırlarını aşmış, mazlum milletlerin bağımsızlık ve hürriyet mücadelesinde manevî kuvvet olmuştur.

    Atatürk yaratıcısı, yapıcısı olduğu "Türk İnkılâbı"nı ifade ederken: "Bu inkılâp, yüksek bir insani ülkü ile birleşmiş vatanperverlik eseridir. Çocuklarına bütün güzellikleri ve bütün büyüklükleri görmek ve aynı zamanda bütün sefaletlere acımak sanatını öğretmektedir" diyordu. Kendisi de yarattığı inkılâbın imanlı bir yapıcısı sıfatıyla bütün dünyaya açık yürekle, samimiyetle ve dostlukla bakıyordu. Gerçekten, "Ne Mutlu Türküm diyene!" vecizesiyle kalplere millî iman perçinleyen Atatürk, aynı zamanda insanlık idealinin ve insan sevgisinin de sembolü idi. Yabancıların, "Düşmanlarınız kimlerdir?" sorusuna, "Biz kimsenin düşmanı değiliz; yalnız insanlığın düşmanı olanların düşmanıyız!" cevabını veriyordu. İşte bu insancıl yönü iledir ki tamamen millî nitelik taşıyan "Atatürk İnkılâbı" aynı zamanda bütün insanlığın hayranlığını da üzerinde toplamaktadır.


    Biz cahil dediğimiz zaman, mektepte okumamış olanları kastetmiyoruz. Kastettiğimiz ilim, hakikati bilmektir. Yoksa okumuş olanlardan en büyük cahiller çıktığı gibi, hiç okumak bilmeyenlerden de hakikati gören gerçek alimler çıkabilir.

    Mustafa Kemal, Harp Akademisinden Kurmay Yüzbaşı olarak mezun oldu. Bu okulda öğrenci iken İstibdat İdaresine karşı şüphe uyandırdığından Saray’da sorguya çekildi ve Şam’daki 5 nci Ordu emrine verildi. 11 Ocak 1905

    Mustafa Kemal, Kolağası (Kd.Yzb.) rütbesine terfi ettiği gün.
    20 Haziran 1907

    Mustafa Kemal, Harekât Ordusu Subayları ile, Selanik. 1909

    Kurmay Binbaşı Mustafa Kemal, Mücahit Bedevi Kuvvetleri önünde emirlerini yazdırırken, Derne. 1912


    Mustafa Kemal, Trablusgarp’ta arkadaşları ile birlikte. 1912


    Sofya Ataşemiliteri iken, verilen kostümlü baloya yeniçeri kıyafeti ile gitmiş ve etrafında derin bir hayranlık uyandırmıştır.
    11-12 Mayıs 1914


    Mustafa Kemal, Sofya’da Ataşemiliter... 1914


    Mustafa Kemal, 3 ncü Kolordu Erkânı ile... 1915


    Kurmay Albay Mustafa Kemal, Çanakkale’de...1915

    Çanakkale’nin cehennemi andıran savaşlarında her zaman askerleri ile beraber siperlerde olan Mustafa Kemal...1915


    II. Ordu Komutanı Mustafa Kemal, Diyarbakır’da Avusturya Macaristan otomobil kolunu denetlerken...Nisan 1917


    II. Ordu Komutanı Mustafa Kemal her zaman askeri ile beraberdir. Her fırsatta ve en duyarlı günlerde birliklerinin başında ve yanındadır... 1917


    Mustafa Kemal, Liman Von Sanders’in yerine Yıldırım Orduları Grup Komutanlığına atandığı gün... 31 Ekim 1918


    Mustafa Kemal, Yıldırım Orduları Grup Komutanı iken...
    31 Ekim – 13 Kasım 1918


    Mustafa Kemal, yaverleri ile beraber. Salih Bozok, Şükrü Tezer, Cevat Abbas Gürer... 1918

    Mustafa Kemal’in askerlikten istifa ettiği gün, yaverleri
    Muzaffer Kılıç ve Cevat Abbas Gürer’le...
    8 Temmuz 1919


    Mustafa Kemal, ilk büyük kongreyi (23 Temmuz – 7 Ağustos 1919) topladığı Erzurum’da hükümet konağı önünde Vali Zühtü Bey, memurlar ve subaylarla...


    Sivas Kongresi günlerinde...

    Heyeti Temsiliye’ye birlikte seçildiği arkadaşlarından Hüseyin Rauf Orbay ve Bekir Sami Kunduh beylerle Sivas’ta.

    Mustafa Kemal, Sivas Kongresi üyeleri ile. Oturanlar sağdan sola; Mazhar Müfit Kansu, Hüsrev Sami Kızıldoğan, Ahmet Rüstem, Bekir Sami Kunduh, Kadı Hasbi, Mustafa Kemal, Şeyh Hacı Fevzi, Rauf Orbay, Ömer Mümtaz, arka sıralarda; Hâmi Danişmend, Recep Zühtü, Hüsrev Gerede, Ruşen Eşref Ünaydın, Nizamettin Bey, Mazlum Bey, Küçük Ethem Bey ve yaver Muzaffer Kılıç... Eylül 1919



    İstanbul Hükümeti’nin temsilcisi Bahriye Nazırı (Bakanı) Salih Hulusi Paşa (Kezrak)’yla görüşmek üzere Amasya’ya giderken Tokat’ta karşılanışı. Sağında Heyeti Temsiliye üyesi Bekir Sami Kunduh, solunda Hüseyin Rauf Orbay, Ruşen Eşref Ünaydın ve yaveri Cevat Abbas Gürer. 17 Ekim 1919

    Kuvayı Milliye’den düzenli orduya geçiş günlerinde yakın arkadaşlarıyla Ankara’da alt yarışlarında (30 Ekim 1920). O gün Kars’ın alındığı haberi Ankara’ya ulaşmıştı. Oturanlardan soldan sağa; Alb. Abbas Bey, Alb. İsmet (İnönü), Mustafa Kemal, Alb. Refet (Bele)

    Büyük Millet Meclisi Başkanı Mustafa Kemal, cephe gerisinde Bozüyük civarında İsmet İnönü’nün trenini beklerken...4 Aralık 1920

    Mustafa Kemal, Dikmen Sırtlarında dinlenirken...12 Şubat 1921

    Mustafa Kemal, İsmet Paşa ve Süvari Tümen Komutanı
    Bnb. İbrahim Çolak, Çankaya’da... 4 Haziran 1921

    Mustafa Kemal, İnönü Savaşları sonrası
    İsmet Paşa’yla Çankaya’da ...
    4 Haziran 1921

    Ankara Anlaşması’nın görüşmeleri için gelen Fransız Bakan Franklin Bouillon ve Bnb. Sarou Eskişehir’de. Mustafa Kemal ve İsmet Paşa tören birliğini selamlıyorlar... Haziran 1921


    Mustafa Kemal, Sakarya Meydan Savaşını yönetirken, Duatepe’de... 10 Eylül 1921


    Mustafa Kemal, Sakarya Meydan Savaşını yönetirken, Duatepe’de... 10 Eylül 1921


    Gazi Mustafa Kemal, Rus ve Azerbaycan Heyetleri ile Afyon Çay’da denetimde... 30 Mart 1922


    Başkomutan Gazi Mustafa Kemal, Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa ile Ilgın manevralarında.. . 1 Nisan 1922


    Başkomutan Gazi Mustafa Kemal, Ilgın manevralarında Türk Ordusu’nu selamlıyor...
    1 Nisan 1922


    Sakarya adını verdiği atıyla... 1922


    Başkomutan Gazi Mustafa Kemal, Büyük Taarruz sabahı
    Afyon Kocatepe’de... 26 Ağustos 1922


    Başkomutan Mareşal Gazi Mustafa Kemal, yanında Genelkurmay Başkanı Fevzi Çakmak ve yaveri Salih Bozok olduğu halde İzmir’e geliyor... 10 Eylül 1922


    Gazi Mustafa Kemal, yaveri ile...14 Ocak 1923


    Gazi Mustafa Kemal, Bilecik-Osmaneli istasyonunda bir öğrencinin okuduğu şiiri dinlerken... 16 Ocak 1923


    Gazi Mustafa Kemal, Gebze istasyonunda Halide Edip Adıvar ile birlikte... 17 Ocak 1923


    Gazi Mustafa Kemal, arkasında eşi Latife Hanım... Şubat 1923


    Ankara’da Çiftlik İstasyonu civarında düzenlenen askeri tatbikatta alnında biriken terleri silerken. Solunda Süvari Kolordusu Komutanı Fahrettin Altay, Kâzım Karabekir Paşa ve geride eşi Latife Hanım görülmekte... 10 Şubat 1923


    Gazi Mustafa Kemal, eşi Latife Hanım’la Adana’da...
    15 – 17 Mart 1923


    Gazi Mustafa Kemal, eşi Latife Hanım’la Adana’da...
    15 – 17 Mart 1923


    Latife Hanım’ın ailesinin Ankara’yı ziyaretlerinde. Sağdan sola; Latife Hanım, Baba Uşşakîzâde Muammer Bey, Baldız Vecihe Hanım, Kayınvalide Adviye Hanım, Atatürk, Baldız Rukiye Hanım...
    8 Temmuz 1923


    Gazi Mustafa Kemal, Aile Efradı ile Çankaya’da... 1923


    29 Ekim 1923 günü kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin aynı gün T.B.M.M.’nin oybirliğiyle Cumhurbaşkanlığı’na seçtiği
    Gazi Mustafa Kemal... 27 Kasım 1923


    Gazi Mustafa Kemal, yakın silah arkadaşı İsmet Paşa ile...
    Kasım 1923


    İlk Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal, İzmir’de...
    1 Ocak-2 Şubat 1924


    Şapka ve kıyafet devrimi konuşmasını yaparken, Kastamonu’da...
    23 Ağustos 1925


    Aynı günlerde şapkasıyla Kastamonu’da... Ağustos 1925


    Şapka ve kıyafet devrimi konuşmalarını yaptığı Kastamonu seyahati dönüşü Çubuk’ta karşılayanlarla...1 Eylül 1925


    Mersin’den dönen Başbakan İsmet Paşa’yı Ankara istasyonunda karşılarken...5 Nisan 1926


    Bursa’da Darülelhan (İstanbul Belediye Konservatuarı) topluluğunun verdiği konserden sonra bir genç kızla... 29 Mayıs 1926


    Mareşal Mustafa Kemal, Ankara yakınlarındaki I. Ordu manevralarında... 8 Ekim 1926


    Gazi Mustafa Kemal, Ertuğrul yatında dinlenirken...1 Temmuz 1927


    Gazi Mustafa Kemal, Büyük Nutkuna başlarken...
    15 – 20 Ekim 1927


    Cumhuriyet Halk Partisinin ikinci büyük kongresinde
    Büyük Nutkunu okurken...
    16 Ekim 1927


    Gazi Mustafa Kemal, Şeref Tribününden töreni kabul ediyor.
    Yanında T.B.M.M. Başkanı Kâzım Özalp ve
    Genelkurmay Başkanı Fevzi Çakmak...
    29 Ekim 1927


    Milli Eğitim Bakanı Mustafa Necati ile Ankara Okullarının
    jimnastik gösterilerini seyrederken...
    10 Mayıs 1928


    Gazi Mustafa Kemal, Orman Çiftliği’nin 3 ncü kuruluş yıldönümünde Afgan Kralı Amanullah Han ve Eşi ile...
    21 Mayıs 1928


    Afgan kralı Amanullah Han’la Başbakan İnönü’nün
    tenis oynayışlarını seyrederken...
    24 Mayıs 1928


    Afgan kralı Amanullah Han’la...
    Mayıs 1928


    T.B.M.M. Başkanı Kâzım Özalp ve İçişleri Bakanı Şükrü Kaya’yla
    İzmit Garı’nda trende...
    5 Haziran 1928


    II. Süvari Tümen Komutanı Tümgeneral M. Aşir Atlı ve İzmit İl Jandarma Alay Komutanı Alb. H. Fikri Tolon tarafından İzmit’te karşılanırken... 5 Haziran 1928


    L’illustration dergisinin 13 Ekim 1928 tarihli sayısının kapağında Başöğretmen Atatürk’ün yeni Türk harflerini
    tanıtan bu fotoğrafı yer almıştır...


    Kayseri Cumhuriyet Halk Fıkrası (Partisi) binası önünde kara tahta başında Başbakan İnönü’yle yeni Türk harflerini tanıtırken...
    20 Eylül 1928


    Ankara Palas’ta verilen bir çocuk balosunda çok sevdiği Türk çocukları arasında. Atatürk’ün solundaki çocuk Ömer İnönü’dür...
    23 Nisan 1929


    Gazi Mustafa Kemal Çiftlik’te... 14 Temmuz 1929


    Cumhuriyet Bayramı’nda şeref tribününde.Yanında T.B.M.M. Başkanı Kâzım Özalp, Başbakan İsmet İnönü ve Genelkurmay Başkanı Fevzi Çakmak görülmekte...
    29 Ekim 1929


    Ankara Palas’ta kostümlü Cumhuriyet Balosu’nda...
    29 Ekim 1929


    Genelkurmay Başkanı Mareşal Fevzi Çakmak’ın kızının
    nişan töreninde...
    20 Aralık 1929


    Gazi Mustafa Kemal Prof. Afet İnan’ın “Kadın Hakları”
    üzerine verdiği konferansta...
    3 Nisan 1930

    Yalova İskelesinde... 15 Haziran 1930

    29 Ekim 1930

    Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal T.B.M.M.’de konuşurken...
    Kasım 1930

    Kayseri Lisesi öğrencileri arasında... 18 Kasım 1930

    Yurt gezilerinde, Tokat’ta bir köylü vatandaşın derdini dinlerken... 21 Kasım 1930

    Gazi Mustafa Kemal, İçişleri Bakanı Şükrü Kaya ve
    Yaver Rusuhi ile Samsun’da...
    25 Kasım 1930

    Samsun Lisesinde öğrencilerle ders dinlerken... 26 Kasım 1930

    Gazi Mustafa Kemal, Samsun’da bir ortaokulun Coğrafya dersinde...
    26 Kasım 1930

    Gazi Mustafa Kemal, Harp Okulunda öğrencilerle, İstanbul...
    2 Aralık 1930

    Gazi Mustafa Kemal, İstanbul Üniversitesinde
    öğrencilerle ders dinlerken...
    5 Aralık 1930

    Edirne Öğretmen Okulu öğretmen ve öğrencileriyle...
    24 Aralık 1930

    Edirne’de ihtiyar bir kadını dinlerken. 25 Aralık 1930

    Gazi Mustafa Kemal, İzmir Türkocağı’nda Çayda...
    Sağında: Fahrettin Altay Paşa, Solunda: Kâzım Dirik
    2 Şubat 1931

    Dörtyol gezisinde bir çocuğu severken... 15 Şubat 1931

    Çiftliğin kuruluş yıldönümünde Çiftlik’te ayran içerken...
    Mayıs 1931

    Irak Kralı Faysal’la Çankaya Köşkü’nde... 6 Temmuz 1931

    Genelkurmay ve Milli Savunma Bakanlığı
    binasının hizmete açılmış töreninde...
    29 Ekim 1931

    I. Türk Tarih Kongresi çalışmalarını Ankara Halkevi’nde
    locasından izlerken...
    2 Temmuz 1932

    Ankara Halkevi’nde (günümüzde Devlet Resim ve Heykel Müzesi) düzenlenen Türk Tarih Kongresi’nde
    Dr. Reşit Galip’in bildirisini dinlerken...
    3 Temmuz 1932

    Türk Dil Kurumu toplantısına başkanlık ederken... 4 Ocak 1933

    Sınavdan sonra Ankara İsmet Paşa Kız Enstitüsü öğrencileriyle...
    27 Haziran 1933

    Gazi Mustafa Kemal, 10 ncu Yıl Nutkunu söylerken...
    29 Ekim 1933

    1934’te tren yolculuğu...

    Gazi Mustafa Kemal, Cumhuriyet’i emanet ettiği
    Türk gençlerinin arasında... 1934

    İran Şahı Rıza Pehlevi ile Çankaya Köşkü’nde...
    16 Haziran 1934

    Ankara’da bir tören dinlenme anında... 17 Haziran 1934


    İran Şahı Rıza Pehlevi ile Bornova Ziraat Okulu’ndan çıkarken...
    22 Haziran 1934


    Manevi kızlarından Prof. Âfet İnan’la
    Gazi Orman Çiftliği’nde dinlenirken... 1934


    İsveç Veliahtı Prens Gustav Adolf Ankara’da... 3 Ekim 1934


    İstanbul Metris’te Harp Akademilerinin düzenlendiği
    askeri tatbikatta...
    28 Mayıs 1936


    Atatürk, Sabiha Gökçen ile...


    Manevi kızı pilot Sabiha Gökçen’le Eskişehir Hava Okulu’nda...
    9 Haziran 1936


    Atatürk askeri tatbikatta... 1936


    Ankara’da Gazi Orman Çiftliği Tren İstasyonu’nda
    çiçekle karşılanışı... 15 Haziran 1936


    Başbakan İsmet İnönü Türk Hava Yolları uçağının yanında
    Atatürk ile beraber... 18 Haziran 1936


    Ertuğrul yatında İsmet İnönü ile... 1936


    İngiltere Kralı VIII. Edward’la İstanbul’u gezerken... 4 Eylül 1936


    Cumhuriyet Bayramı tebriklerini kabul için T.B.M.M.’ne gelişinde Başbakan İnönü ve Mareşal Fevzi Çakmak tarafından karşılanışı...
    29 Ekim 1936


    Atatürk, 17 Ağustos 1937 günü Trakya manevralarında siperdeki Mehmetçik ile konuşurken...


    Trakya manevralarında... 17 – 20 Ağustos 1937


    Mustafa Kemal Atatürk, Trakya manevralarında komutanlarla...
    17 – 20 Ağustos 1937


    Mustafa Kemal Atatürk, Trakya manevralarında...
    17 – 20 Ağustos 1937


    Mustafa Kemal Atatürk, Trakya manevralarında...
    17 – 20 Ağustos 1937


    Mustafa Kemal Atatürk, Trakya manevralarında...
    17 – 20 Ağustos 1937


    Atatürk Trakya manevralarında Fevzi Çakmak ile...
    17 – 20 Ağustos 1937


    Atatürk ve Başbakan İnönü Trakya manevralarında...
    17 – 20 Ağustos 1937


    Atatürk Ege manevralarında...10 Ekim 1937


    Atatürk Ege manevralarında...10 Ekim 1937



    Atatürk Ege manevralarında...10 Ekim 1937



    Ege manevralarında Genelkurmay Başkanı Fevzi Çakmak’la dinlenirken...10 Ekim 1937




    Cumhuriyet Bayramı tebriklerini kabul için T.B.M.M.’ne gelirken...
    29 Ekim 1937



    Atatürk Cumhuriyet Bayramı’nda şeref tribününde...
    29 Ekim 1937


    Atatürk ve Genelkurmay Başkanı Mareşal Fevzi Çakmak...
    1 Kasım 1937


    Başbakan Celal Bayar ile birlikte Sivas’ta karşılanışı...
    13 Kasım 1937


    Atatürk’ün Malatya’ya gelişi ve karşılanışı...
    14 Kasım 1937


    Atatürk’ün Malatya’ya gelişi ve karşılanışı...
    14 Kasım 1937


    Doğu Anadolu gezisinde Elazığ Garı’nda karşılanışı...
    17 Kasım 1937


    Atatürk yurt gezisinde... Kasım 1937


    Mersin gezisinde karşılanışı. 19 Kasım 1937


    Ankara Çubuk Barajı’nda gezintide... 7 Mayıs 1938


    Bir tren seyahatinden sonra Ankara Garı’nda... 1938


    Gençlik ve Spor Bayramı’nda Yugoslav harbiye Nazırı’nı
    kabul ederken... 19 Mayıs 1938


    Atatürk’ün ölümüyle sarsılan halkın üzüntüsü...


    Büyük Ata’sına son görevini yapmak üzere korteje katılan halk...
    21 Kasım 1938


    Atatürk’ün naşının Etnografya Müzesi’ndeki geçici kabrinden Anıtkabir’e nakledilmesi... 10 Kasım 1953


    1922


    Mustafa Kemal Atatürk’ün Babası Ali Rıza Efendi (1841-1888).
    M.balibey, fatih.met ve GokaallP bunu beğendiler.

  5. #5
    musti81 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    15 Eylül 2005
    Şehir
    ÇAYIROVA/KOCAELİ
    Motosikleti
    Seyhan 125
    GokaallP bunu beğendi.

  6. #6
    musti81 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    15 Eylül 2005
    Şehir
    ÇAYIROVA/KOCAELİ
    Motosikleti
    Seyhan 125
    ATATÜRK'ÜN BAZI ÖZDEYİŞLERİ

    - Ne mutlu "Türküm" diyene.

    - Geldikleri gibi giderler.

    - Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır, ancak
    Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.

    - Bu millete çok şey öğretebildim ama onlara uşak olmayı
    bir türlü öğretemedim.
    artık öğrendi

    - Yurtta sulh, cihanda sulh.

    - Sizlere saldırmanızı değil, ölmenizi emrediyorum.

    - Memleketin efendisi hakiki müstahsil olan köylüdür.

    - Doğruyu söylemekten korkmayınız.

    - Beni görmek demek mutlaka yüzümü görmek demek değildir.
    Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve
    hissediyorsanız bu yeterlidir.

    - Türkiye Cumhuriyeti mutlu, zengin ve muzaffer olacaktır.

    - Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur.

    - Ordular, ilk hedefiniz Akdenizdir. İleri !

    - Büyük hedefimiz, milletimizi en yüksek medeniyet seviyesine
    ve refaha ulaştırmaktır.

    - Türkiye Cumhuriyetinin temeli kültürdür.

    - Süngülerle, silahlarla ve kanla kazandığımız askeri zaferlerden
    sonra, kültür, bilim, fen ve ekonomi alanlarında da zaferler
    kazanmaya devam edeceğiz.

    - Zafer, "Zafer benimdir" diyebilenindir. Başarı ise,
    "Başaracağım" diye başla***** sonunda "Başardım"
    diyebilenindir.

    - Egemenlik verilmez, alınır.

    - Egemenlik, kayıtsız şartsız ulusundur.

    - Milleti kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir.

    - Öğretmenler: Yeni nesiller sizlerin eseri olacaktır.

    - Hayatta en hakiki mürşit ilimdir.

    - Türk Milleti bağımsız yaşamış ve bağımsızlığı varolmalarının
    yegane koşulu olarak kabul etmiş cesur insanların torunlarıdır.
    Bu millet hiçbir zaman hür olmadan yaşamamıştır, yaşayamaz
    ve yaşamayacaktır.

    - Biz Türkler tarih boyunca hürriyet ve istiklale timsal olmuş bir milletiz.

    - Milletimiz davranışlarında ve gayretlerinde sarsılmaz bir
    bütünlük gösterdiği için başarılı olmuştur.

    water araştırıyorum hepsine bakamadım
    fatih.met bunu beğendi.

  7. #7
    musti81 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    15 Eylül 2005
    Şehir
    ÇAYIROVA/KOCAELİ
    Motosikleti
    Seyhan 125
    Alıntı watercolours adlı üyeden alıntı
    Eğer Atamızın hitap ettiği millet Türk milletiyse korkarım Türk milletinin soyu tükenmiştir. Zira bu milletin o milletle en ufak bir benzerliği yok.
    Bir dönem düşünün ki o dönemin köylüsü şimdiki dönemin aydınından daha vatansever, daha aydın.
    +n

    BİR ANI DAHA

    Kurtuluş Savaşı yılları ve Atatürk İzmir'i ziyarete gelir.Atatürk ve silah arkadaşları,başkumandanlar hepsi beraber yemek yenilecek odaya geçerler.Sonra bir başkumandan dayanamayıp konuyu açar: "Musrafa Kemal Paşam, bizim ordu da bir asker var, bir oturuşta 1 kazan ayranı bitiriyor!!" Atatürk ise: "Yaa..Çağırın gelsin bakalım görelim marifetini.."

    Askeri çağırırlar.Utangaç bir şekilde içeri girer asker.Atatürk'ün karşısına geçer. " Beni çağırmışsınız Paşam.." Atatürk: "Evet ya, seni çağırdım Mehmetçik.., Duyduğuma göre sen bir öğünde hiç bırakmadan 1 kazan ayranı bitiriyormuşsun.." Mehmetçik: "Evet Paşam,doğru duymuşsunuz.." Atatürk: "Hadi o zaman yapta görelim.."Mehmetçik: "Tamam yapayım Paşam ama bana 5 dk izin verin ben bi dışarı çıkıyım, sonra gelir yaparım, olur mu?" Paşa: " Olur bakalım.."

    Mehmetçik dışarı çıkar 5 dk sonra içeri girer..Onun için hazırlanmış bir kazan ayranın başına gelir.."Ya Bismillah!!" deyip başlar içmeye..Ayran biter..Paşa: "Aferin oğlum.." Mehmetçik: "Sağolun Paşam" Atatürk: " Yaptın gördük, ama sana bir sualde bulunacağım, 5dk dışarı çıkmıştın, o sırada ne diye dışarı çıktın?" Mehmetçik:" Size mahçup olmamak için denedim Paşam!!"

  8. #8
    musti81 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    15 Eylül 2005
    Şehir
    ÇAYIROVA/KOCAELİ
    Motosikleti
    Seyhan 125
    Efendiler ;
    Yüzyıllardan beri Türkiye'yi idare edenler çok düşünmüşlerdir, fakat yalnız bir şeyi düşünmemişlerdir; Türkiye'yi. Bu düşüncesizlik yüzünden Türk Vatanın Türk milletinin uğradığı zararları ancak bir şekilde karşılayabiliriz: O da artık Türkiye'de, Türkiye'den başka bir şey düşünmemek. Ancak bu düşünceyle hareket ederek her türlü selamet ve mutluluk hedeflerine ulaşabiliriz.."





    atam uyutuyorlar bizi nerdesin çok özlüyoruz seni gülmedi bu millet
    fatih.met bunu beğendi.

  9. #9
    mostwanted_57 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    03 Ocak 2006
    Şehir
    İst./Bostancı
    Motosikleti
    Yamaha Xmax 250 ABS
    şu rezilliğe bakın



    bunu yazanı varya bunu yazanı

  10. #10
    Forumdan Uzaklaştırıldı Sonsovalye - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    11 Ocak 2006
    Şehir
    HAKKARİ
    Motosikleti
    Polaris Kar Motoru
    ATA'NIN BİLİNEN TEK ŞİİRİ


  11. #11
    akalteke - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    25 Mart 2006
    Şehir
    istanbul
    Motosikleti
    tiger
    KAHRAMANLIK
    Kahramanlık ne yalnız bir yükseliş demektir,
    Ne de yıldızlar gibi parlayıp sönmektir.
    Ölmezliği düşünmek boşuna bir emektir;
    Kahramanlık; saldırıp bir daha dönmemektir.

    Sızlasa da gönüller düşenlerin yasından
    Koşar adım gitmeli onların arkasından.
    Kahramanlık; içerek acı ölüm tasından
    İleriye atılmak ve sonra dönmemektir.

    Yırtıcılar az yaşar... Uzun sürmez doğanlık...
    Her ışığın ardında gizlidir bir karanlık.
    Adsız sansız olsa da, en büyük kahramanlık;
    Göz kırpmadan saldırıp bir daha dönmemektir.

    Kahramanlık ne yalnız bir yükseliş demektir,
    Ne de yıldızlar gibi parlayıp sönmektir.
    Bunun için ölüme bir atılış gerekir.
    Atıldıktan sonra bir daha dönmemektir...
    Hüseyin Nihal Atsız
    Köpeklerin efendileri, Kurd'un Allah'ı vardır. (Cengiz Aytmatov)

  12. #12
    musti81 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    15 Eylül 2005
    Şehir
    ÇAYIROVA/KOCAELİ
    Motosikleti
    Seyhan 125

  13. #13
    viper_2 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    10 Ocak 2006
    Şehir
    MT-Eskişehir
    Motosikleti
    HUSSAR 125

    Başkomutan'ımızın Bazı Üniformalı Fotoğrafları












  14. #14

    Üyelik
    04 Temmuz 2006
    Şehir
    izmirrr
    Motosikleti
    yok ööle bişi :)
    Mustafa Kemal şu veya bu görüşün adamı değildi.Cesurdu,zekiydi,vatanseverdi,TÜRK't&# 252;!!!Onu siyasi kalıpların içine sokarak insanların önüne sunmak da hiçbir zaman Kemalizmi kötüye kullanmaktan başka bir şey olmadı.Bu bir idol reklamı,siyasi görüş dayatması değil;üstünde yaşadığımız toprak hakkında bazı şeyleri hatırlamamıza yardımcı olan bir topic sadece.Ve bunu yapma ihtiyacı hissednlere de çok tşk ediyorum
    ......mer&......

  15. #15
    musti81 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    15 Eylül 2005
    Şehir
    ÇAYIROVA/KOCAELİ
    Motosikleti
    Seyhan 125
    Atatürk ve Nöbetçi

    İtalyanların Habeş Harbi sıralarında idi. Ege kıyılarında kıta ve tahkimat komutanları çok titiz davranıyorlar, kıtaya herhangi bir yabancının sızması olasılığına karşı erleri sık sık uyarıyorlardı.
    Bu günlerin birinde Atatürk’ün teftişe geleceği haber alındı. Atatürk beklenilen günde yanındaki erkanı ile geldi. Kıtaları teftiş edip dolaşmaya koyuldu.
    Savunma mevzilerinden birine giden yolun dönemecinde Atatürk birdenbire durdu. Yanındakilere:
    -Siz beni burada bekleyiniz, ben yalnız gideceğim, dedi.
    Yanındaki komutanlar tereddütle birbirlerinin yüzüne baktılar. Fakat, tabii bir şey söyleyemediler.
    Atatürk patikanın kıvrımını döndü. Koruganın hakim bir noktasında nöbet bekleyen Mehmetçiğe doğru yürüdü. Uzaktan gelen bir sivilin kendisine doğru yürüdüğünü gören Mehmetçik hemen silahına davrandı. Daha fazla yaklaşmasına izin vermeden gür sesi ile:
    -Dur!... diye gürledi.
    Atatürk bu kesin ihtar karşısında durarak:
    -Sen beni tanımıyor musun? Ben kimim?
    -Mustafa Kemal’sin komutanım.
    -Peki sen benim Mustafa Kemal olduğumu biliyorsun da hala neden yasak, diyorsun?...
    Mehmetçik bir an durakladı. Herhalde teftişten haberi vardı. Fakat onun bildiği Atatürk, yanında kalabalıkla gelirdi. Böyle yapayalnız gelmezdi. Bir an daha düşündükten sonra kafasını salladı ve safiyetle yanıt verdi:
    -Komutanım, Mustafa Kemal’sin Mustafa Kemal olmasına ama... Düşmanların işine akıl sır ermez... Birini sana benzetir içeri sokarlar... Gözünü seveyim sen şu bizim yüzbaşıyı al birlikte gel, o zaman nereye istersen git!
    Atatürk, geri döndükten sonra komutanlara bunu anlattı. Bu mert ve uyanık eri çavuşluğa yükselttirdi


  16. #16

    Üyelik
    21 Ekim 2005
    Kurtuluş Savaşı yılları ve Atatürk İzmir'i ziyarete gelir.Atatürk ve silah arkadaşları,başkumandanlar hepsi beraber yemek yenilecek odaya geçerler.Sonra bir başkumandan dayanamayıp konuyu açar: "Musrafa Kemal Paşam, bizim ordu da bir asker var, bir oturuşta 1 kazan ayranı bitiriyor!!" Atatürk ise: "Yaa..Çağırın gelsin bakalım görelim marifetini.."

    Askeri çağırırlar.Utangaç bir şekilde içeri girer asker.Atatürk'ün karşısına geçer. " Beni çağırmışsınız Paşam.." Atatürk: "Evet ya, seni çağırdım Mehmetçik.., Duyduğuma göre sen bir öğünde hiç bırakmadan 1 kazan ayranı bitiriyormuşsun.." Mehmetçik: "Evet Paşam,doğru duymuşsunuz.." Atatürk: "Hadi o zaman yapta görelim.."Mehmetçik: "Tamam yapayım Paşam ama bana 5 dk izin verin ben bi dışarı çıkıyım, sonra gelir yaparım, olur mu?" Paşa: " Olur bakalım.."

    Mehmetçik dışarı çıkar 5 dk sonra içeri girer..Onun için hazırlanmış bir kazan ayranın başına gelir.."Ya Bismillah!!" deyip başlar içmeye..Ayran biter..Paşa: "Aferin oğlum.." Mehmetçik: "Sağolun Paşam" Atatürk: " Yaptın gördük, ama sana bir sualde bulunacağım, 5dk dışarı çıkmıştın, o sırada ne diye dışarı çıktın?" Mehmetçik:" Size mahçup olmamak için denedim Paşam!!"

    İşte arkadaşlar gördüğümüz gibi eskiden Türkler böyle bir yapıya sahipmiş..Eskiden onların kaldırdığı kılıçları, şimdi bizler iki elimizle kaldıramıyoruz..

  17. #17
    musti81 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    15 Eylül 2005
    Şehir
    ÇAYIROVA/KOCAELİ
    Motosikleti
    Seyhan 125
    Mustafa Kemal''in Hz. Muhammed(s.a.v)''i rüyasında görmesi...



    Rahmetli Gazi''yi bize nasıl tanıttılar, nasıl… Bugün, artık son nefesini "Saat kaç?" diye değil (ölüm ânında yanında bulunanların şahadetiyle), "Ve Aleykümselam!" diye verdiğini kesinkes öğrendiğimiz Rahmetli Gazi''ye ait iki hatırayı daha Yusuf Koç ve Ali Koç kardeşlerin son çalışmaları "Başbuğ Atatürk" adlı eserlerinden sizlerle paylaşacağız.

    Bakalım iftiracı vicdanlar tövbe edecekler mi?

    "Memleketin her tarafında çetin bir mücadele ve mukavemet başlamıştı. Ankara bir kurtuluş burcu ve Mustafa Kemal''in adı bir bayrak olmuştu. Antep, mücadele günlerinin acı bir devresiydi. Memlekette istiklâl şuurlaşmış, topyekûn bir vuzuh kazanmıştı.

    O zaman ilkokulun ihtiyari sınıfındaydım. Bir sabah okula geldiğim zaman çocukların bahçede toplanmış olduğunu gördüm. Din dersleri muallimi Hafız Halil Efendi''nin konuşacağını söylediler. Halk da okulun bahçesinde toplanmıştı. Az sonra Hafız Halil Efendi kürsüye çıktı. Titrek fakat heyecanlı bir sesle:

    ''- Din kardeşlerim, sizi Şeyh Sunusî Hazretlerinin bir tebşiri için buraya topladım'' dedi ve şu vakayı anlattı:

    ''- Şeyh Sunusî Hazretleri bir gece Peygamberimizi rüyasında görmüş ve koşup elini öpmek istemiş. Peygamber kendisine sol elini uzatmış, buna şaşıran ve mahzun olan Şeyh, Peygambere hitaben:

    - Ya Resulâllah niçin sağ elinizi vermediniz? Diye sual edince şu cevabı almış:

    "Sağ elimi Ankara''da Mustafa Kemal''e uzattım."

    Bu rüyayı anlatan Hafız Halil Efendi''nin elleri, çenesi ve dili titriyordu. Gözleri dolu doluydu; hitabesi kalabalığı etkilemişti. Birden gür ve imânlı bir sesle:

    -Ey ahali, Mustafa Kemal muzaffer olacak, Peygamber Efendimizin sağ eli onun elindedir. Buna iman edin!.. diye haykırdı ve kürsüden indi.

    Sonradan öğrendiğime göre, Merhum Hafız Halil Efendi bu rüyayı camide va''zetmiş ve onu imanlı tefsirlerle tamamlamıştır."

    "Avni Altıner, Her Yönüyle Atatürk, s. 153-155)


    ***

    İstiklal Harbi günlerinde, Sakarya Meydan Muharebe''lerinin en kritik dönemlerinde, top seslerinin Ankara''dan duyulmaya başlandığı ve Büyük Millet Meclisi''nin Kayseri''ye nakledilmesinin bile düşünüldüğü günlerde Atatürk, günlük çalışmalarının büyük bir kısmını yürüttüğü ve bugün müze olarak değerlendirilen Ankara Tren İstasyonundaki evde, bir sabah erken kalktığı bir sırada Çavuş Ali Metin''e:

    Acele olarak Fevzi Paşa''yı telefonla ara, bul ve hemen buraya gelmesini söyle. Diyor.

    Ali Metin, Fevzi Paşa''yı telefonla arayıp bulduğunda, Fevzi Paşa da Atatürk''ün yanına gelmek üzere, hemen evden çıkmakta olduğunu söylüyor. Fevzi Paşa Atatürk''ün yanına girince, Atatürk ona bir kâğıt kalem uzatıp:

    Bugün gördüğün rüyayı yaz ve bana ver, diyor.

    Kendisi de bir kâğıt kalem alıp aynı şekilde o gün gördüğü rüyayı, Fevzi Paşa''ya vermek üzere yazmaya başlıyor. Yazma işi bittikten sonra, her iki Paşa da karşılıklı olarak yazdıklarını alıp okuyorlar ve okuma işi bittikten sonra birbirlerine bakıp sevinçle gülümsüyorlar.

    Her ikisinin de yazdıklarını kendi kâğıtlarından okuyan Ali Metin, her iki kâğıtta da şu rüyanın yazılmış olduğunu görüyor:

    Hz.Peygamber (s.a.v) Efendimiz, Hacı Bayrâm-ı Velî''ye diyor ki:

    "-Mustafa''ya söyle, korkmasın, sonunda zafer onların olacak."

    Bilindiği gibi, aynı gecede rüyalarında Hz. Peygamber (s.a.v.) Efendimizi, Hacı Bayrâm-ı Velîye bu sözleri söylerken gören o iki muzaffer kumandanın o günkü isimleri, ''Mustafa Kemal'' ve ''Mustafa Fevzi''dir.

  18. #18
    Forumdan Uzaklaştırıldı
    Üyelik
    30 Haziran 2006
    ATATÜRK BÖLÜCÜLER VE PADİŞAHLIK REJİMİ İSTEYEN TARİKATÇILAR, ve SİVRİLİK YAPIP DİKKAT ÇEKMEYE ÇALIŞAN RUH HASTALARI TARAFINDAN HİÇ BİR ZAMAN KABUL EDiLMEYECEK HEP ÇAMUR ATILACAKTIR..ANCAK DEĞERİ AUSTURALYASINDAN KÜBASINA, ÇİNİNDEN NORVEÇİNE TÜM DÜNYA KAVRAMIŞTIR,TÜRK HALKININ DA AKLI BAŞINDA KESİMİ(MAALESEF GİT GİDE AZALIYOR) HER ZAMAN SEVECEK SAYACAKTIR KORUYACAKTIR..SAYGIYLA ANIYORUZ...................................ATADAN BİR ANI.

    ata ,yurdumuza gelen yabancı bir konukla kahve içip sohbet ederken GARSON kahveleri tazelemeye gelmiş.o sırada ayağı takılmış ve tepsiyi kahveleri falan yere döküvemiş.garson "hay allah,rezil olduk elin ingiliz gavuruna" diye düşünürkene ,ATA "BEN BU MİLLETE HERŞEYİ ÖĞRETTİM, UŞAKLIK ETMESİNİ Bİ ÖĞRETEMEDİM" demiş lafı koymuş.ATAM BÜYÜKSÜN.

  19. #19
    Forumdan Uzaklaştırıldı
    Üyelik
    30 Haziran 2006
    atatürkle ilgili okuduğum bir anı yazısı vardı.emir subayı yazmış.bunlar ankarada kongrelerle falan uğraşırken subay gece kalkmış bir bakmış, atatürk gece gece gömleğini yıkıyor,koskoca paşa yani......."aman paşam naapıyosunuz,verseydiniz yıkatırdık biz askere" demiş.ATA emir subayına aynen şu cevabı vermiş."ben bu milleti istiklal için savaşa götürüyorum,gerekirse ölecekler,o çocuk günlerdir uykusuz,kaldırıp gömleğimi nasıl yıkatırım bırak uyusun"....yahu cepheden cepheye 15 sene koşmuş icabında şarapnelle yaralanmış koskoca paşanın vicdanına bak.askerlik yapanlar bilir uzmanların bile ne işlerini yapardık.

  20. #20
    nurguldemirbay - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    12 Eylül 2005
    Şehir
    sapanca
    Motosikleti
    asya t1
    Bütün uluslar liderlerine sahip çıkar ama Türkiye'ye özgü bir şey herhalde
    ( meyve veren ağaç taşlanır ) insanlar sürekli Atatürk'ü tartışıyor. Her siyasi eğilim onu kendi tarafına çekmeye çalışıyor. Atatürk'ün bu kadar kullanılması ve onun hakkında iftira dolu sözlerin söylenmesi Bir Türk olarak bir tarihçi olarak en önemlisi bir insan olarak beni çok rahatsız ediyor.
    Atatürk hakkında söylenen şu asılsız hikayelere bakın.
    Sözüm ona;
    1- Atatürk padişah tarafından samsuna gönderilmiş ve yanında yüklü miktarda para verilmiş.
    cevap : saçmalık.Atatürk sivas kongresine katıldığında üzerinde tek kiyafeti olan üniforması vardı.hangi padişah hangi para uydurmayalım
    2- Atatürk başından beri İngiliz mandası taraftarıymış
    cevap: Atatürk her sözünde bağımsızlığın ne kadar önemli olduğu vurgulamış
    hem erzurum hem sivas kongresinde mandayı kesin dille reddetmiştir.
    3- Atatürk'e en büyük iftiralar ne yazık ki Kazım Karabekir tarafından atılmıştır.
    cevap :Kazım Karabekir'in Paşaların hesaplaşması isimli kitabını okumanızı tavsiye ederim. Atatürk'ün mandaterlikle suçlayan Karabekir değil miydi ki Atatürk'e bir telgrafla ingiliz mandasını kabul etmemiz gerektiğini söyleyen.
    4- Atatürk ölmeden az önce saat kaç diye sormuş.
    cevap : bu da ayrı bir yalandır. Atatürk son olarak ve Aleykümselam demiştir.

    Atatürk de bir insandı. Yanlışları doğruları vardı. Özel hayatı kimseyi ilgilendirmez. Büyük bir liderdi. Ülkesi için hem kendini hem arkadaşları fena etti.
    Onu eleştirenler dönemin şartları iyi değerlendirmelidir.
    Hariçten gazel atanlar kulaktan dolma bilgilerle Atatürk'e söz söylemeyi bıraksınlar da Cumhuriyet tarihini iyice araştırsınlar.
    fatih.met bunu beğendi.
    KARTAL GOL GOL GOL
    54 SD 534 B RH+


    REKLAM ALANI
1. sayfa 12311 ... SonuncuSonuncu

Konu içerisindeki kullanıcılar

Şu an bu konu içerisinde 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 misafir)

Bu Konudaki Etiketler