Kapat
Üye Girişi
Motovento
Reklam Alanı
Motomax
Reklam Alanı

Cinayet Gibi Kaza

    Motovento
    REKLAM ALANI
  1. #1

    Üyelik
    11 Temmuz 2007
    Şehir
    Ankara
    Motosikleti
    gönüller bir olsun da..
    Tekrar Merhaba Arkadaşlar;

    Bu başlığı açmamın amacı, birini karalamak değil, güncel bir olayı gözünüzün önüne tekrar getirmek değil. Hayatı, insan gibi yaşamayı, hakkımıza sahip çıkabilmeyi hepimize anımsatabilmektir.

    Aslında hala mahkeme sürecinde olan bir konu hakkında konuşmak ne kadar doğru bilmiyorum. Ama bildiğim bir şey var ki; birey olarak, millet olarak, her şeyden önce insan olarak farkında olmamız gereken konulara karşı oldukça ilgisiz kaldığımız.. Çoğu zaman bir iki ufak cümle ile doğru bildiklerimizi söyleyip, tekrar arkamıza yaslanıp keyfimize baktığımızı, kendi dünyamıza yine daldığımızı biliyorum.. Hepimiz gün be gün daha güvensiz insanlara dönüşüyoruz.

    O yüzden hala sıcak olan bu konu hakkında bir başlık açtım. Mümkün oldukça çok kaynağa (özellikle konu hakkında bilgi veren gazetelerden alıntı yaparak) başvurarak haberlerden bir derleme yaptım. Kendi düşüncelerimi eklemedim. Basında neyi bulabildiysem onları koydum.

    Her şeyimiz gibi adalet anlayışımızın da yozlaştığı, ne yapmaya kalkarsak referans aradığımız (hiç mi kendine güvenen yok bilmiyorum) şu günlerde; paranın, itibarın artık toplumumuzda ne kadar değerli hale geldiğinin bir kanıtı beki de aşağıdaki haber.

    Aziz Nesin’ in bir hikayesinde belirttiği gibi parası olanların bolca namus gazı satın aldıkları bir hayat belki o hikayeyi okuduğum zaman bana ütopik gelmişti. Ahlaksız, boş ve dar kafalı, iki cümleyi bir araya getiremeyen, yoz fikriyatlı, takıntılı, sorunlu, sözde şöhret sahibi insanların her sabah, öğlen, akşam, gece evimize konuk olduğu günümüzde; kimi o insanları hayatının merkezine alıyor bilinçsizce, kimi kabuğuna çekiliyor, kimi başka şeylerle dünyasını dolduruyor gerçekleri görmezden geliyor.

    Bu kadar vurdumduymaz ve cehalete meyilli bir toplum olmasaydık. Gerçekten aklı-fikri-vicdanı hür bir milletin hür bireyleri olsaydık.. Şu an karşılaştığımız hayatımızı kirleten pek çok şey gibi, aşağıdaki haber de olmayacaktı.

    Sizden rica ediyorum. Ne olur artık biraz uyanalım. Bir şeyle karşılaştığımızda artık neden, kim,kime, ne için, ne amaçla sorularını sormaya başlayalım.

    Haberle ilgili derlediğim her şeyi okumanızı tavsiye ederim. Farklı ayrıntıları görmeniz kolaylaşacaktır.


    Cinayet gibi kaza

    Moda tasarımcısı Sinem Yalçın´a çarpıp, öldüren Faruk Kalkavan kaçtı, bir başkası `kazayı ben yaptım` diye teslim oldu.



    Marmara Üniversitesi Tekstil Bölümü mezunu olan ve yine aynı bölümde yüksek lisans eğitimine devam eden Sinem Yalçın, geçen Pazartesi akşamı bir kız arkadaşıyla Kadıköy´de buluştu. İki kızın içinde bulunduğu otomobile Boğaz Köprüsü yolunda bir araç çarptı. Hasara bakmak için inen Sinem Yalçın´a arkadan hızla gelen bir cip çarptı. Yalçın ağır yaralanırken; 34 MFK 52 plakalı cipin sürücüsü olay yerinden kaçmak istedi ancak hızını artıran cip takla attı. Cipin sürücüsü, takla atan araçtan çıkarak yaya olarak kaçtı.

    Vücudunun çeşitli yerlerinde kırıklar oluşan ve belden aşağısı parçalanan Yalçın, kurtarılamadı. Cinayet gibi kazadan sonra başlatılan soruşturmada polis, kaçan cipin sürücüsünü belirlemek için çalışma yaptı. Polis, plakadan aracın sürücüsünü belirlemeye çalışırken; cipi kullandığını iddia eden Ahmet isimli bir kişi Çengelköy Polis Merkezi´ne gelerek polise teslim oldu. Ancak yapılan inceleme ve araştırmada aracı kullanan kişinin Faruk Kalkavan (25) olduğu belirlendi.

    Polis, Kalkavan ailesi ile temasa geçince, aracı kullanan Faruk Kalkavan, Salı günü polise giderek teslim oldu. Genç, Polisteki sorgusunun ardından `tedbirsizlik ve dikkatsizlik sonucu bir kişinin ölümüne neden olmak` suçundan tutuklandı.

    İki kızından büyük olan Sinem´i kaybetmenin acısını yaşayan baba Sinan Yalçın hukuk mücadelesi başlattı `Başsağlığı bile dilemediler` dedi.

    (Vatan)


    Jeepiyle otoyolda slalom yaparken, aracını emniyet şeridine parketmiş bir genç kadına çarparak öldüren 'genç Kalkavan' için 13,5 YIL HAPİS isteniyor

    ÜSKÜDAR’da, emniyet şeridinde Moda tasarımcısı Sinem Yalçın’a çarparak ölümüne neden olan Faruk Kalkavan’ın, 13 yıl 6 aya kadar hapsi istendi.
    Üsküdar Cumhuriyet Savcısı, iddianamesinde tanık ve sanık ifadelerine detaylı yer verdi.

    Faruk Kalkavan’ın kanında alkol bulunmadığını ancak kazanın emniyet şeridinde olmasının, cipin süratinin ve olaydan sonra yaşananların suçun ağırlaştırıcı unsurları olduğunu anlatan savcı, sanığın taksirle bir kişinin ölümüne neden olmak suçundan cezalandırılmasını talep etti. Dava Üsküdar 3’ncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek.
    Sinem’i cipiyle ezdi ’Şoförüm yaptı’ dedi
    Üsküdar’da kaza yaptıktan sonra aracındaki hasara bakmak için emniyet şeridine çektiği otomobilinden inen moda tasarımcısı Sinem Yalçın (30), Faruk Kalkavan’ın (24) kullandığı Lincoln marka cipin çarpması sonucu öldü.

    Kalkavan, kazadan sonra kaçtı ve arkadaşlarına "Cipi Ahmet kullanıyordu" dedi. Ama şoför Ahmet suçu üstlenmeyince Kalkavan, olaydan bir gün sonra tutuklandı.

    AILESİNE ait Şafak Modaevi’nin ihracat bölümünde çalışan Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Tekstil Bölümü mezunu Sinem Yalçın, geçen pazartesi günü arkadaşı Elif Çelik’le Tepe Nautilus Alışveriş Merkezi’ne gitmek istedi. Yanlışlıkla Boğaziçi Köprüsü yoluna giren Sinem Yalçın’ın otomobilinin tamponuna O-1 Karayolu Ünalan Mahallesi yakınında, arkadan gelen bir otomobil çarptı. Sinem Yalçın, acelesi olduğunu söylediği sürücünün telefonunu alıp otomobiline bindi. Hasara bakmak için az ileride durup aracını emniyet şeridine çekti. Bu sırada, Faruk Kalkavan’ın kullandığı 34 MFK 52 plakalı cip, arkadan gelerek Sinem Yalçın’a hızla çarptı. Yalçın, ağır yaralanırken arkadaşı Elif Çelik bariyerin arkasına atlayıp canını kurtardı.



    Faruk Kalkavan, 20 metre ileride yan yatan cipte iki arkadaşını bırakarak kaçtı. Sinem Yalçın, kaldırıldığı Haydarpaşa Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde yaşamını yitirdi. Kaçarken, iki arkadaşına "Cipi Ahmet kullanıyordu" diyen Faruk Kalkavan’ın şoförü Ahmet, gece yarısı gözaltına alındı. Şoför suçu üstlenmeyince, cipi Faruk Kalkavan’ın kullandığı ortaya çıktı. Salı akşamı Kadıköy Adliyesi’ne üç avukatı ile gelen Faruk Kalkavan, "Tedbirsizlik ve dikkatsizlik sonucu bir kişinin ölümüne neden olmak" suçundan tutuklandı. Kazaya tanık olan Elif Çelik "Cip korkunç bir hızla Sinem’e çarptı. Ben cipin çarptığı otomobilin altında kalmamak için kendimi bariyerin arkasına attım. Sinem’in yardımına koştum. Can çekişiyordu. Geçen otomobillerden yardım istedim ancak kimse yardım etmedi. Sinem’in son anları hiç gözümün önünden gitmiyor" dedi.

    Tasarımcı olmak istiyordu

    Viyana’da Endüstri Mühendisliği eğitimi görürken, moda tasarımcısı olmak için eğitimini yarım bırakıp İstanbula dönen Sinem Yalçın’ın, Üsküdar’da Şafak Gelinlik ve Moda Evi’ni işleten annesi Neşe Yalçın ile babası Marmara Üniversitesi’nden emekli öğretim üyesi Sinan Yalçın hukuk mücadelesi başlattı. Aile, "Kaza yapan çocuğun ailesi bir emniyet müdürünü, hatta valiyi bile serbest kalsın diye araya koymuş. Duyarlı bir savcının sayesinde şu anda cezaevinde" dedi. Sinem salı günü Hekimbaşı Mezarlığı’nda toprağa verildi.

    Güzel Sinem’in de hayalleri bitti!

    Aslına bakarsanız bence son haftanın en önemli ve üzerinde durulması gereken olayı buydu. Aynen yılbaşı gecesi Altunizade’de ölen üniversiteli genç kızın olayına benziyor... Onun da karşısına “trafik canavarı” aynı yerde çıkmış, bindiği taksiye çarparak ölümüne neden olmuş, alkollü olduğundan şüphelenilen kamyon sürücüsü kaçmış ve ertesi gün ortaya çıkmıştı.

    Moda tasarımcısı Sinem Yalçın’ın hayatını kaybettiği olayda da sürücünün arkadaşları alkol aldıklarını söylüyor ve o yine kaçıp ertesi gün teslim oluyor. Doğal olarak da her buna benzer kazada “çarpan taraf”ın masumiyetini (!) belirtecek bir açıklama mevcut...

    Hep birileri sıkıştırıyor ve sürücü kontrolü kaybediyor. Bu olayda kazayı yapan Faruk Kalkavan da öğrenci... Kendisi gibi genç bir insanın hayatına son vermiş olmak aslında ona da yaşamı boyunca rahat, huzur vermeyecek, nereye gitse aklından çıkmayacak, bu kesin... Aslında düşünen herkes henüz kendisi de hata yapabilecek yaşta olan bu gence de üzülecektir.

    Ama sonuçta Sinem, o dünya güzeli kız hayatının baharında, tam da yaşamı boyunca süren eğitiminin meyvelerini almaya başlayacağı sırada o gelecekten koparıldı. Üstelik çok ama çok feci bir şekilde kaybedildi.

    Duyduğum, okuduğum andan bu yana aklımdan çıkmıyor, Allah “en büyük acı”ya katlanmak zorunda bırakılan annesine, babasına dayanma gücü versin...

    Faruk Kalkavan “Biri sıkıştırdı, emniyet şeridine geçerek çarptım” diyor ama hem alkollü, hem de çok süratli imiş. Bu “kaza” denemeyecek olayların “giderek artmasının nedeni” iyice düşünülerek sorgulanmalı.
    'Kızımı gelin yapamadım'
    Faruk Kalkavan'ın aracıyla vurup öldürdüğü Sinem Yalçın'ın annesi Neşe Yalçın, "Yıllardır milyonlarca genç kıza hayallerindeki gelinliğini diktim. Ama kızımı gelin yapamadım" diye gözyaşı döküyor

    Milyonlarca genç kıza, hayallerini süsleyen gelinlikleri diken Şafak Gelinlik ve Moda Evi'nin sahibi Neşe Yalçın, kızı Sinem için de gelinlik düşlerken aldığı kaza haberiyle yıkıldı. Hastaneye ulaştığında kızının çığlıklarını duydu ilk, acıyla bağırıyordu. Onu yaşatmak için çırpınan doktorları aşıp kızına ulaştığında Sinem, "Anne, beni kurtar" diye seslendi, bu birbirlerini son görmeleri oldu. Ameliyata girerken doktorları söz verdi, "Ağlama artık, kızını kurtaracağız!" Olmadı, henüz ameliyata girerken Sinem'in duran kalbi, tüm çabalara rağmen yeniden atmadı.

    Faruk Kalkavan'ın aracıyla vurup kaçması üzerine hayatını kaybeden Sinem Yalçın'ın Üsküdar'daki evinde dün sessizlik hâkimdi. Salondaki kanepede baygın halde yatan anne Neşe Yalçın, "Baktığım her yerde Sinem'im var" diyordu. Kızını kaza sabahı işe gitmeden önce görmüştü. Sinem'in, kucağında siyam kedilerinden en sevdiği Osman vardı.
    Başarılı bir okul hayatı geçiren Sinem ailesinin gurur kaynağı olmuş. Yeditepe Üniversitesi'nde İngiliz Dili ve Edebiyatı okuduktan sonra, Viyana'da tasarım endüstrisi okumaya gitmiş, ama annesinin yüreği hasrete dayanamayınca Sinem geri dönmüş...

    Arkadaş gibiydik

    Anne Yalçın, "Çok zekiydi, Türkiye'ye döndü ve hemen Marmara Üniversitesi Tekstil Bölümü'nü bitirdi. Aynı bölümde yüksek lisans yapıyordu. Üniversite dekanı dün aradı, kütüphanede kızım adına bir bölüm yaparak tasarımlarının sergileneceği haberini verdi" diyor.

    Sinem'le anne-kız ilişkisinden çok arkadaş gibi olduklarını anlatan Neşe Yalçın, "Sinem'in evlenmesini hiç istemedim, kimseye vermedim, kıyamadım çünkü. Bu sene, 'Biri olursa artık evlen Sinem' dedim, olmadı. Taçlı, uzun duvaklı, bol taşlı gelinlikleri severdi. Yıllardır milyonlarca genç kıza hayallerindeki gelinliğini diktim. 5 milyon genç kıza gelinlik dikmişimdir. Ama ben kızımı gelin yapamadım" diye konuşuyor.
    Kızının çok merhametli olduğunu söyleyen acılı anne, "O kazayı eğer kızım yapsaydı Faruk Kalkavan gibi kaçmazdı" diyor.

    Ölümlü kazada Kalkavan kusurlu

    İstanbul 01 Karayolu'nun Acıbadem mevkisinde bir ay önce meydana gelen trafik kazasında Faruk Kalkavan (24), emniyet şeridinde otomobilinden inen 29 yaşındaki moda tasarımcısı Sinem Yalçın'a cipiyle çarpmıştı. Genç kız olay yerinde can verirken, cip metreler sonra yan yatarak durabilmişti. Olay yerinden kaçan Kalkavan, bir gün sonra teslim olmuş ve cezaevine konulmuştu. Soruşturmayı bitiren Üsküdar Savcılığı, Faruk Kalkavan hakkında 21 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açtı. Kalkavan ve iki arkadaşının olay günü alkol aldıkları, süratle emniyet şeridine girdikleri belirtildi. İddianamede yolda fren izi olmadığı ve bilirkişiye göre cip zikzak çizerek emniyet şeridinde ilerlediği için Kalkavan'ın "asli kusurlu" olduğu ileri sürüldü.


    CİP'İYLE BİR GENÇ KADININ ÖLÜMÜNE NEDEN OLAN GENÇ ADAMIN AKRABALARI... Kalkavanlar, Sinem Yalçın'ın ailesine ÜÇ İMZALI MEKTUP yazdılar

    KALKAVAN ailesi, Faruk Kalkavan'ın ciple çarparak ölümüne neden olduğu Sinem Yalçın'ın ailesine özür mektubu gönderdi.
    Faruk Kalkavan'ın amcası İhsan Kalkavan, dayıları Salim ve Serdar Keleş ile kayınbiraderi Enes Eryarsoy imzalı mektupta Yalçın ailesine başsağlığı ve sabır dileklerinde bulunuldu. Kurye ile ailenin işyerine gönderilen mektupta şöyle denildi:

    'BABASINI DA KAYBETTİK

    "Oğlumuzun sebep olduğu kaza neticesinde kızınızı kaybetmenize çok üzüldük. Bizler bu acının büyüklüğünü, derinliğini çok iyi biliyoruz. Faruk'un babasını, eniştesini de bundan tam 13 yıl önce trafik kazasında kaybettik. Bu kaza haberi gelince, o gün yaşadığımız duyguları tekrar yaşadık."

    9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in uzun süre danışmanlığını yaptığı öğrenilen Sinem'in babası Prof. Dr. Sinan Yalçın, avukatı Şenol Gülcemal ile dün delillerin karartılmak istendiğini savunarak Üsküdar Adliyesi'ne suç duyurusunda bulundu. Kazadan bir gün sonra teslim olan ve cezaevine konan Faruk Kalkavan'ın ifadesinde, kazanın emniyet şeridinde meydana geldiğini kabul ettiği, kazanın ardından itfaiye ile ambulansı aradığını, daha sonra tepkilerden korkarak kaçtığını söylediği öğrenildi. İş çıkışı Sinem Yalçın ile buluşarak yemek yiyeceklerini belirten Seda Elif Çelik ise olay anını "Süratli bir cip gelerek arkadaşımı altına aldı ve sürükledi. Ben kendimi yolun kenarına zor attım" diye anlattı.

    KAZA NASIL OLDU?

    KONUYLA İLGİLİ EN AYRINTILI HABERİ HAZIRLAYAN VATAN GAZETESİ, OLAYI ŞÖYLE VERİYOR:


    Ciple girdiği emniyet şeridinde modacı Sinem Yalçın’ın ölümüne neden olan Faruk Kalkavan, bir başkasının onun yerine kazayı üstlenmesine rağmen yakayı kurtaramayınca her şeyi itiraf etti...

    Geçen hafta İstanbul’da yaptığı cinayet gibi kazayla genç bir kızın hayatına mal olan İhsan Kalkavan’ın 24 yaşındaki yeğeni Faruk Kalkavan, tutuklanarak cezaevine kondu. Faruk Kalkavan, Kadıköy 01 Karayolu Acıbadem Mevkii’nde geçen pazartesi kullandığı ciple, emniyet şeridinde otomobilini kontrol eden moda tasarımcısı 29 yaşındaki Sinem Yalçın’ı çarparak ezmişti. Kazadan sonra devrilen aracından çıkarak kayıplara karışan Faruk Kalkavan’ın yerine bir başka kişi polise giderek teslim oldu. Ancak polis aracı Kalkavan’ın kullandığını tespit edince her şey ortaya çıktı. Faruk Kalkavan kazadan bir gün sonra teslim olmak zorunda kaldı.

    Otobüsün sağından geçtim

    Koç Üniversitesi Endüstri Mühendisliği 3. sınıf öğrencisi olan Faruk Kalkavan mahkemede verdiği ifadede genç tasarımcıyı ölüme götüren kazayı kendisinin yaptığını itiraf etti ve olanları detaylarıyla anlattı:

    “Kaza yaptığım cipi Enes Eryarsoy isimli akrabamdan emanet almıştım. O akşam Bağdat Caddesi’nde bir kafede arkadaşlarımla vakit geçirdikten sonra yola çıktık. Avrupa yakasına doğru orta şeritten giderken Acıbadem Köprüsü’nün altına geldiğimde önümde seyreden bir otobüs vardı. Sol tarafım dolu olduğu ve Altunizade sapağına girmek istediğim için sağdan geçmeye çalıştım. Sağa doğru girerken benim aracımın arka sağ tarafından hızla gelen bir araç beni sıkıştırdı. Ben de bu otomobili geçmek için gaza bastım ve emniyet şeridinden giderek bir önceki şeridime geçip yoluma devam etmek istedim. Bu sırada bir otomobilin emniyet şeridinde park halinde olduğunu gördüm. Hemen frene asılarak sola kırmak istedim. Ama o sırada cipin arkası kaydı ve park halindeki aracın arka kısmına çarptım. Cip sol tarafa yattı. Arka camdan dışarı çıktım.”

    Çalılıkta ihtiyaç gidermiş!

    “Öndeki otomobilin yanında, yerde bir bayan yatıyordu. Alev alan cipten çıkardığım arkadaşlarıma yaralı bayanla ilgilenmelerini söyledim. Olayın şoku ve duyduğum stres ve heyecanla tuvaletimi gidermek için çalılık alana çıktım. O esnada olay yerindeki kalabalık ve bağrışları görünce halkın tepkisinden korkarak olay yerinden taksiyle ayrıldım. Olayın heyecanıyla anahtarım cipte kaldı ve evime giremedim. Bir arkadaşımın evinde kaldım. Daha sonraki gün avukatımla birlikte karakola giderek teslim oldum.”

    Alkol almış mıydı?


    Faruk Kalkavan ile aynı araçta bulunan arkadaşları ise ifadelerinde kendilerinin alkol aldığını söyledi. Ancak Faruk Kalkavan’ın alkol alıp almadığı görmediklerini belirtmeleri dikkat çekti. Fakat polis Kalkavan’ın kaza sırasında alkollü olduğu için olaydan bir gün sonra teslim olmasından şüpheleniyor. Faruk Kalkavan ile ortaokul arkadaşı olduğunu ve askerden yeni geldiğini söyleyen Cahit Metin Adıgüzel, “Bağdat Caddesi’nde kalabalık bir grup eğlendik. Serkan ve ben alkol aldık. Faruk’un alkol alıp almadığını bilmiyorum. Serkanlar’ın evine uğradıktan sonra Faruk’un karşıdaki evine gitmek üzere yola çıktık. Acıbadem’de köprünün altında en sağ şeritten gidiyorduk. Önümüzdeki otobüsü geçmek için emniyet şeridine girdik ve burada park halindeki araca çarptık. Cip yan döndü ve bir süre yola sürtünerek gittik. Dışarı arka sağ camdan çıktık. Bu sırada bayanın öldüğü şeklinde bir ses duyduk. Ben ve Serkan çarptığımız araca doğru gittiğimizde Faruk olay yerinden kaçmış.”

    ’Faruk’u aradık, ulaşamadık’


    Araçtaki diğer arkadaşı Serkan Yazır da şunları söyledi:

    “Faruk, Cahit Metin ve ben Avrupa yakasına doğru seyir halindeydik. Trafik biraz yoğundu, Faruk önümüzdeki otobüsü geçmek istedi. Biz en sağ şeritten gidiyorduk. Bu nedenle emniyet şeridine girip geçmek istedik, bu esnada emniyet şeridinde başka bir aracın park ettiğini fark ettik ancak duracak mesafe olmadığından Faruk frene bastı ama duramadık ve araca çarptık. Etraftaki vatandaşlar aracımızın yandığını söyleyerek bizi camdan dışarı çıkardı. Bizim çarptığımız bayanın öldüğünü söylediler. Bu esnada Faruk Kalkavan çok korkmuştu. Bu korkunun ve şaşkınlığın etkisiyle kaçmış. Olay yerine gelen polis ekipleri bize Faruk’u sordular ancak bilgimiz olmadığını söyledik ve daha sonra Faruk’u çok kez aradık ama ulaşamadık. Bir süre sonra cep telefonuna bir arkadaşı çıktı, bize Faruk’un çok korktuğunu ve daha sonra avukatıyla polise teslim olacağını söyledi. Faruk’un alkollü olup olmadığını bilmiyorum.”

    ‘Cip Sinem’i alıp sürükledi’

    İş çıkışı Sinem Yalçın ile buluşarak yemek yemeyi planlayan Seda Elif Çelik ise o gece olanları şöyle anlattı:

    “Sinem’in kullandığı otomobile biri hafifçe çarptı. Şoförle anlaşarak olay yerinden ayrıldık. Otomobil kasko şirketine ait olduğu için Sinem, emniyet şeridine çekerek kontrol için indi. Ben de araçtan inerek bariyer tarafında durdum. Bu sırada bir cip süratle gelerek arkadaşımı altına aldı ve sürükledi. Ben kendimi yolun kenarına zor attım. Geri dönüp baktığımda arkadaşım kanlar içinde yatıyordu. Cip ise devrilmişti.”

    Mahkemeye çıkarılan Faruk Kalkavan, “taksirle ölüme sebebiyet vermek” suçundan tutuklandı.

    Kalkavan duruşmada ağladı

    Modacı Sinem Yalçın’a cipiyle çarparak öldüren Faruk Kalkavan “12 yaşındayken babamı trafik kazasında kaybettim. Bu bir kaderdi, yaşandı” dedi
    Kadıköy Acıbadem mevkiinde 2 ay önce meydana gelen kazada, İşadamı İhsan Kalkavan’ın yeğeni 24 yaşındaki Faruk Kalkavan, emniyet şeridine çektiği otomobilini kontrol eden Moda tasarımcısı Sinem Yalçın’a (29) cipiyle hızla çarptı. Olaydan sonra kaçan Kalkavan ertesi gün polise teslim olurken Sinem ise öldü.

    Hakkında 22.5 yıla kadar hapis istenen Koç Üniversitesi Endüstri Mühendisliği 3. sınıf öğrencisi Kalkavan’ın yargılanmasına dün Üsküdar 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde başlandı.

    “Yardım çağırdım”

    Savunmasına Yalçın ailesine başsağlığı dileyerek başlayan Kalkavan gözyaşlarına boğularak, 12 yaşındayken babasını trafik kazasında kaybettiğini, acının ne olduğunu en iyi kendisinin bildiğini belirtti. Kazanın bir kader olduğunu söyleyen Kalkavan, “Çarptıktan sonra durup hemen ambulans çağırdım. Daha sonra olay yerinde 150’ye yakın kişi birikti. Korktum ve uzaklaştım. Ertesi gün de gelip polise teslim oldum. Alkollü değildim” dedi.

    Olay sırasında Sinem Yalçın’la birlikte olan Elif Çelik ise, “Kazadan önce ufak bir kaza yapmıştık. Hasara bakmak için aracı emniyet şeridine çektik ve aşağıya indik. Sinem sol tarafta, ben ise aracın sağ tarafındaydım. O sırada hızla gelen bir jip arkadaşımı altına alıp bariyerlerin arkasına doğru sürükledi. Gördüğümde bariyerlerin arkasında yatıyordu. Bende kendimi bariyerlerin arkasına attım” dedi. Elif Çelik ayrıca, Kalkavan’ı kaza yerinde görmediğini, ve yardım etmediğini belirtti.

    Kokainman iddiası

    Baba Sinan Yalçın ise “Kızımı bu halde bırakıp kaçmak insanca bir davranış değil. Sanık avukatı K. F. emniyete giderek MOBESE kayıtlarını sildirmiştir. Kendisini baroya şikayet edeceğim. Sanık kokainmandır. Saç örnekleri alınarak Adli Tıp Kurumu’na gönderilsin” dedi. Mahkeme heyeti duruşmayı erteledi.

    __________________________________________________ _______________

    TRAFİK EKİBİ KAZA RAPORU

    Kalkavan’ın cipi slalom yapıyordu


    Trafik ekibi tarafından hazırlanan kaza raporunda, Faruk Kalkavan’ın, slalom yaparak seyrettiği ve asli kusur işlediği belirtiliyor. Kaza raporundaki detaylar şöyle: Kadıköy yönünden gelip, 1. Boğaziçi Köprüsü yönüne seyreden Sinem Reyhan Yalçın’ın kullandığı 34 EN 7013 plakalı aracıyla, bir araca arkadan çarpmış, diğer sürücüyle aralarında anlaştıktan sonra seyrine devam etmiştir. Sinem Yalçın aracıyla bir müddet gittikten sonra kendi aracındaki hasarı görmek için dörtlülerini yakarak aracını emniyet şeridine almıştır. Aracını kontrol ettiği sırada yine aynı yönde seyir halinde bulunan 34 MFK 52 plakalı araç slalom yaparak gelmiş, emniyet şeridinde park halinde bulunan Sinem Yalçın’ın aracına çarpmıştır. Kaza neticesinde aracın önünde bulunan Sinem Yalçın yaralanmıştır. Bu yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazasının oluşumunda 34 MFK 52 plakalı araç sürücüsünün yolcu beyanları ve olay yeri inceleme neticesi, doğrultu değiştirme manevralarını yanlış yaptığı ve asli kusuru işlediği kanaatine varılmıştır.__________________________________________________ _______________

    Anneyi kahreden tahliye

    MODA tasarımcısı Sinem Yalçın’a emniyet şeridinde beklediği sırada lüks cipiyle çarparak öldürdüğü gerekçesiyle 15 yıl kadar hapis istemiyle yargılanan Faruk Kalkavan, üç ay tutukluluktan sonra tahliye edildi. Kararla yıkılan Sinem’in annesi Nazmiye Yalçın, duruşma çıkışı kendisini yerden yere attı. Üsküdar 3. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmada söz alan Cumhuriyet Savcısı Yusuf Ziya Ataş, Faruk Kalkavan’ın kefalet karşılığı tahliyesini istedi. Mahkeme heyeti, kusur oranının belirlenebilmesi amacıyla dava dosyasının adli tıbba gönderilmesine karar verdi. Heyet, "dosyanın gönderildiği yerden dönmesinin uzun zaman alabileceğini, suçun taksirli oluşunu, kusur durumunun sanık yararına değişme olasılığını, sabit ikametgáh sahibi ve öğrenci olmasını" dikkate alarak Faruk Kalkavan’ın tahliyesine karar verdi. Kefalete ve adli kontrol önlemine gerek görmeyen mahkeme, Faruk Kalkavan’a yurtdışı yasağı koydu. Tahliye kararını hukuksuzluk olarak nitelendiren Sinem’in babası Sinan Yalçın ise "Kaza EDS işareti üzerinde meydana geldi. Ancak ne EDS ne de MOBESE kayıtları var. Hakkımızı aramak için gerekirse TBMM ve Avrupa’ya gideceğiz" dedi.

    7 bin gün istendi 70 gün bile yatmadı

    Modacı Sinem Yalçın’a çarpıp ölümüne neden olmaktan 21 yılla yargılanan Faruk Kalkavan’ın tutuksuz yargılanmasına karar verildi. Sinem’in annesi karar sonrası fenalık geçirdi...

    İSTANBUL Kadıköy’de emniyet şeridinde aracını kontrol eden Sinem Yalçın’a (29), Faruk Kalkavan (24) cipiyle çarptı. Moda tasarımcısı Yalçın öldü. Kalkavan’ın cipindeki iki arkadaşı yaralandı. 14 Ocak’taki kazada Kalkavan’a ‘Taksirle bir kişinin ölümüne iki kişinin yaralanmasına neden olmak’tan 21 yıl hapis istemiyle dava açıldı. Mahkeme dün, Koç Üniversitesi Endüstri Mühendisliği 3’üncü sınıf öğrencisi Faruk Kalkavan’ın tutuksuz yargılanmasına karar verdi. Sinem’in annesi Nazmiye Yalçın Faruk Kalkavan’a ‘Katil... Kızım toprakta sen yaşıyorsun’ diyerek tepki gösterdi. Ardından fenalık geçirerek hastaneye kaldırıldı.
    AA- Moda tasarımcısı Sinem Yalçın'a cipiyle çarparak ölümüne yol açtığı iddiasıyla tutuklu yargılanan sürücü Faruk Kalkavan, tahliye edildi.

    Üsküdar 3. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada, tanık olarak dinlenilen Akif Turgut, Haydarpaşa Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde acil müdahaleler için görevli doktor olduğunu belirterek, kaza haberi üzerine ambulansla olay yerine gittiklerini anlattı. Acıbadem Köprüsü altına geldiklerinde, bir kadının yerde yaralı halde yattığını gördüğünü belirten Turgut, "Emniyet şeridinin kenarındaki toprak kısma yakındı. Hemen kendisini alıp hastaneye götürdük. " dedi.

    Cumhuriyet Savcısı Yusuf Ziya Ataş, dosyanın Adli Tıp Kurumu Trafik Dairesi'ne gönderilerek, kusur oranının tespitinin yapılmasını ve sanık Faruk Kalkavan'ın, öğrenci olması, üzerine atılı suçun taksirli suç olması, delillerin büyük bir kısmının toplanmış olması dikkate alınarak kefalet ücreti karşılığı tahliyesine karar verilmesini istedi.

    Duruşmada söz Faruk Kalkavan ile avukatları Kadir Filizer ve Yılmaz Çiçek de savcının görüşüne katıldıklarını belirterek, adli kontrol önlemi ya da yurt dışına çıkış yasağı konularak tahliye kararı alınmasını talep ettiler.

    Mahkeme heyeti, kusur oranının belirlenebilmesi amacıyla dava dosyasının Adli Tıp Kurumu Trafik Dairesi'ne gönderilmesini kararlaştırarak, dosyanın gönderildiği yerden dönmesinin uzun zaman alabileceği, suçun taksirli oluşu, kusur durumunun sanık yararına değişme olasılığı bulunduğu, sabit ikametgah sahibi ve öğrenci olduğunu dikkate alarak Faruk Kalkavan'ın tahliyesine karar verdi.

    Nakdi kefalet ve adli kontrol önlemine gerek görmeyen mahkeme heyeti, sanığın yurt dışına çıkışını ise yasakladı. Duruşma, gerekli raporun beklenmesi amacıyla ertelendi.

    Henüz 29 yaşındaki genç modacı Sinem Yalçın’ın hayatını söndüren işadamı İhsan Kalkavan’ın yeğeni Faruk Kalkavan’ın bu kadar kısa bir sürede serbest kalması kızlarının acısı yüreklerinde taptaze olan Yalçın çiftini bir kez daha yıktı
    Adliye koridorunda, “Katil! Kızım toprakta, sen yaşıyorsun. Dışarıdasın. Soy ismi Kalkavan, tahliye olmasına yetiyor” diye bağırıp sinir krizi geçiren anne Nazmiye Yalçın, fenalaşınca hastaneye kaldırıldı.

    “Bu ülkeyi terk edeceğiz”

    Baba Sinan Yalçın ise artık adalete güvenini tamamen yitirdiğini söyledi: “Ben bunu beklemiyordum. Bu memlekette yasalar varsa cinayet işleyen biri nasıl bırakılır. Ağır cezada yargılanıyor ve tahliye oluyor. Bu nasıl bir adalet? Soy ismi Kalkavan olunca her şeyi yapmak serbest oluyor demek ki? Eşimle konuşacağım ve yakın bir tarihte bir ülkenin konsolosluğuna gidip bu ülkeyi terk edeceğiz.”

    Dublör göndermişti

    Güzel Sinem’i ölüme gönderen bu cinayet gibi kaza 14 Ocak 2008 gecesi yaşandı. İstanbul Kadıköy 01 Karayolu Acıbadem Mevkii’nde Faruk Kalkavan’ın kullandığı, içinde 2 arkadaşının daha olduğu cip emniyet şeridinde otomobilini kontrol eden Sinem Yalçın’a çarparak sürükledi. Kazanın ardından olay yerinden kaçan Kalkavan, ertesi gün bir arkadaşını polise gönderip cipi kullandığını söyletti. Ancak yapılan soruşturmada aracı onun kullandığı tespit edilince Kalkavan, teslim olup her şeyi itiraf etti.

    ’İhtiyacımı giderdim’

    Olay günü arkadaşlarıyla yemek yediğini ancak alkol almadığını iddia eden Faruk Kalkavan, bir otobüsü sollarken hızını kontrol edemeyip emniyet şeridine girdiğini, Sinem’i son anda gördüğünü söyledi. Kalkavan olaydan sonra neden kaçtığını ise şu sözlerle anlattı: “Olay yerine doğru koşarken Sinem’in ayakkabılarını görünce kendimden geçtim. Yanına yaklaştığımda bir şeyler mırıldanmaya başladı. Yardım ederek ambulans ve yardım çağırdım. Sonra ihtiyacımı gidermek için yolun kenarına doğru uzaklaştım. Dönerken olay yerinde 150’ye yakın kişi birikmişti. Korktum ve uzaklaştım.”

    Yardım etmemiş

    Olay sırasında Sinem Yalçın’la birlikte olan ve duruşmada tanık olarak dinlenen Elif Çelik ise Kalkavan’ın Sinem’e yardım etmediğini söyledi: “Sinem, aracındaki hasara bakmak için inmişti. O sırada bir cip korkunç bir hızla Sinem’e çarptı. Ben de bariyerin arkasına atladım. Sinem can çekişiyordu. Geçenlerden yardım istedim ama kimse yardım etmedi.”

    21 yıl hapsi isteniyor

    Koç Üniversitesi Endüstri Mühendisliği 3. sınıf öğrencisi olan 24 yaşındaki Faruk Kalkavan, “taksirle bir kişinin ölümüne, iki kişinin de yaralanmasına neden olmak” suçundan 21 yıla kadar hapis istemiyle yargılanmaya başladı. Ancak Üsküdar 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dün görülen ikinci celsede tutuksuz yargılanmak üzere salıverildi.

    Yurt dışı yasağı

    Dosyanın Adli Tıp Kurumu Trafik Dairesi’ne gönderilmesine, dosyanın dönmesi uzun zaman alacağından, yükletilen suçun taksirli oluşu, kanunda yazılı ceza süresi, delillerin toplanmış olması, sanığın öğrenci ve belli ikamet sahibi olması nedeniyle tahliye kararı veren mahkeme heyeti, ayrıca, Faruk Kalkavan’ın yurtdışına çıkışını da yasakladı.
    Vatan

    Beni bakanlıktan sürükleyerek vurarak çıkardılar

    Yargı dünyasında çok ilginç bir olay yaşanıyor…


    Bir tarafta kızını trafik kazasında kaybetmiş bir anne…
    Kızına çarparak öldüren Kalkavan ailesi…
    Çarpan gencin serbest kalmasıyla annenin isyanı…
    Ve aynı annenin Adalet Bakanlığı’na giderek şikayetçi olmak istemesi ancak o annenin Adalet Bakanlığı’nda karşılaştığı kötü muameleyle ilgili iddiaları…
    Hurriyet.com.tr bu olayın üzerine gitti. Olay birçok gazetede yer aldı.
    Acılı anne Adalet Bakanlığı’nda kendisine görevlilerin kendisine çok sert davrandığını ve yerlerde sürüklediğini iddia etmişti.
    Bu yayın üzerine Adalet Bakanlığı Basın müşavirliği bir açıklama yaptı.

    Hurriyet.com.tr Ankara temsilcisi Metehan Demir, bakanlığın açıklaması üzerine o anneye ulaştı. Kızını trafik kazasında kaybettikten sonra kızının ölümüne neden olan gencin serbest kalmasına isyan eden annenin iddiaları bu defa vahim.
    İşte o anne anlattı…

    Bazen gazetecilik dayanılması en zor mesleklerden biri haline gelir. Hele söz konusu çocuğunu kaybetmiş bir ailenin acısının tam ortasına düştüğünüz bir durum ise çok daha büyük bir üzüntüyü onlarla yaşarsınız. Son olarak bugün Vatan gazetesinde yer alan ve neredeyse bir haftadır gündemde olan bir annenin, Adalet Bakanlığı'nda başına gelenler kafaları çok karıştırıyor.
    Bugün, Vatan gazetesi'nde yer alan, 'Adalet istedim, dayak yedim' başlıklı haberde, kızı Sinem'i emniyet şeridinde ezip ölümüne sebep olan Faruk Kalkavan'ın 3.5 ayda serbest kalması ile yıkılan Anne Neşe Yalçın'ın adalet aramak için geldiği Adalet Bakanlığı'nda başına gelenler anlatılıyordu. Acılı Anne aynen şunları söylüyordu: 'Müsteşar Bey beni dinlerken Kalkavan ailesinden biri gelince tavrı değişti. Gitmemi istedi. Ben konuşmak için ısrar edince, 'Bu kadını dışarı atın' dedi. Beni sürükleyerek çıkardılar. Dışarıda koluma ve dizime copla vurdular.'

    Annenin sözleri böyle idi.

    Ancak, Adalet Bakanlığı'ndan gelen resmi açıklama, bu iddiaları tamamı ile ve kesin bir dille reddediyordu. Anne'ye kötü bir muamelenin söz konusu olmadığı hatta üzüntüsünden kontrol dışı hareketlerde bulunması üzerine ambulansın da bakanlık tarafından çağrıldığı belirtiliyordu. Anne Neşe Yalçın'ın sürüklenirken götürüldüğünü gösteren fotoğraflar olmasına rağmen, kendisine kötü bir muamelenin olmadığının kamera kayıtları ile de sabit olduğu iddia ediliyordu.
    'Ortada acılı bir anne mi, yoksa gerçekten olanları abartan ve saptıran bir anne mi var' kaynaklı bir gazetecilik endişesi ile Neşe Yalçın'ı aradım.
    Önce telefona eşi Sinan Yalçın çıktı. O da hala çok üzüntülüydü ve eşine yapılanlara isyan ediyordu. Kısa süre sonra da acılı anne Neşe Yalçın telefona geldi.

    Uzun uzun konuştuk. Hıçkırıklar içinde bir kadın kızının acısı ile hala ağlıyor ve Adalet Bakanlığı'nda başına gelenleri kabullenemiyordu.
    Ankara Büromuzdan Zeynep Gürcanlı ile duyduklarımızı satır satır not aldık. Bakın kızını bir arabanın çarpması sonucu kaybeden anne Neşe Yalçın neler anlattı. Noktasına, virgülüne dokunmadan işte o sözleri…

    "MERDİVENLERDEN SÜRÜKLEDİLER, COPLA VURDULAR"
    "KIZIMI VE KIZKARDEŞİMİ DE İTEKLEYEREK, BAKANLIKTAN ATTILAR"


    'Bakanlığa gittiğimde, kızımın öldüğünü, mağdur olduğumu söyledim. Aslında vatandaşları almıyorlarmış. Ancak benim durumumu duyunca ilgilendiler. Kapıdaki güvenlik görevlileri, "başınız sağolsun" diyerek, beni Bakan özel kalemine aldılar. Bakan özel kalemi de bana çok iyi davrandı. Ancak, bakanın bir açılış için dışarıda olduğunu, dolayısıyla çok beklemem gerekebileceğini söyledi. "Ancak size bir iyilik yapayım, sizi Müsteşarımızla görüştüreyim" dedi.

    Beni, Müsteşarın odasına götürdü. Müsteşarın odasında, sekreterin dışında, birkaç kişi daha vardı. Oradaki sohbetten, onların sorunlarını anlatmak için gelen hakim ve savcılar olduğunu anladım. Müsteşarın sekreteri, önce onları içeri aldı. Onlar içerde, müsteşarın yanındayken, ben sekreterle dertleştim. Karşılıklı ağladık. Hatta benimle birlikte olan küçük kızım da çok ağlayınca, sekreter onu lavaboya, yüzünü yıkaması için götürdü.

    O arada, Müsteşarın yanındakilerin toplantısı bitti, dışarı çıktılar ve odadan ayrıldılar. Tam bu sırada bir telefon çaldı. Sekreter, lavaboda olduğundan, telefonu odacı açtı. Odacı, sekreterin yerinde olmadığını, az sonra geleceğini söyledi. Birkaç dakika sonra, kapıda bir adam belirdi. Adam geldiğinde, kendisini tanıdım; Kalkavan ailesinden biriydi. Kendisini tanıdım. Çünkü kızımın ölümünden 10-15 gün sonra aile olarak bize başsağlığına gelmişlerdi. Gelen Kalkavan'lar arasında, bu şahıs da vardı.

    Bu arada, sekreter lavabodan döndü, Müsteşar da kendi odasının kapısını açtı. Müsteşar, gelen o şahsı kendi odasına aldı. Ardından da sekreter beni, Müsteşarın odasına aldı.
    Müsteşar bana önce "başınız sağolsun, acınızı paylaşıyoruz" dedi. Ancak tam o sırada bir telefon çaldı. Müsteşar telefona baktı ve "tabii bakanım, emredersiniz bakanım" dedi. Ardından da bana dönüp, "sizinle görüşmeyeceğim" dedi.

    Ben, "bana bu kadar iyi davrandınız, neden şimdi böyle yapıyorsunuz? Neden görüşmüyorsunuz?" dedim.

    Bana, "sus terbiyesiz kadın" diye bağırdı. Ardından önce Kalkavan'a dönerek, "sizinle bir üst kata çıkalım" dedi, ardından da sekreterine dönerek, "çağırın güvenliği, atın bu kadını dışarı" talimatı verdi.

    BİRDEN ŞİDDET BAŞLADI

    7-8 polis birkaç dakika içinde geldiler. Kimi kolumdan, kimi bacağımdan tutarak, beni önce odadan çıkardılar, ardından da sürükleyerek merdivenlerden indirdiler.

    Merdivenlerden sürüklenirken, başım, belim, bacaklarım, kollarım sürekli merdivenlere çarptı. Bu arada, bir-iki tanesi, bacaklarıma ve kollarıma da copla vurdu.

    Benim merdivenlerden nasıl indirildiğime tüm bakanlık personeli şahit.
    Çünkü sesleri duyanlar, odalarının kapılarına çıktılar, ne oluyor diye. Ancak bir yandan güvenlikçiler beni indirirken, diğer yandan da kapıya çıkanları "içeri girin" diye uyardılar.

    Ancak, copla vurmaya başladıklarında, polislerden bir tanesi "ben yapamayacağım. Bu kadının kızı ölmüş, üzüntülü. Bu insanlığa sığmaz" dedi.
    Benimle birlikte olan 23 yaşımdaki küçük kızım Didem ve kızkardeşimi de, itekleyerek merdivenlerden indirdiler. Hepimizi dışarı attılar.
    Bahçeye varmıştık ki, biri "Müsteşar Bey, bahçede de bulunmalarını istemiyor" dedi. Bizi yine ite kaka, bahçenin dışına çıkardılar.

    Kız kardeşim telefonuyla, Gazi Üniversitesi'nden bir ambulans çağırdı. Ambulansa binip, hastaneye gittik. Onun ambulansı çağırdığı telefonunun kayıtlarından bulunabilir.

    Ancak arkamızdan iki tane güvenlik görevlisi göndermişler. Güvenlik görevlileri "Bunları tedavi ettirmeyin" talimatını iletmişler hastaneye. Bunun üzerine, biz de Mesa hastanesine gittik tedavi için.
    Doktor bana, kırığımın olmadığını söyledi. Ancak merdivenlerden sürüklenirken olan yara, bere ve morlukları görünce, MR çekelim önerisini yaptı. Ancak ben, "biz buralı değiliz. İstanbul'a gidince MR çektiririm" dedim. O da, "ihmal etmeyin, büyük bir sıkıntı çıkarabilir bu yaralar" dedi.

    AİHM'E GİDECEĞİM

    Ben, şikayet için, durumu anlatmak için Avrupa Birliği'ne, AİHM'e gideceğim. Orada bana nasıl muamele edildiğini de belgeleyeceğim. Tüm görüntüler elimde. Bunları ispatlayabilirim. Bu belgelerle de, böyle kızını kaybetmiş, mağdur bir anneye nasıl davranılması gerektiğini getirip, bizimkilere de göstereceğim.
    Ben Türkiye'yi şikayet etmem. Ama, bu yönetimi, bana böyle davranan yönetimi şikayet edeceğim.

    Tehditler almaya başladım. Beni isterlerse tutuklasınlar. Ben ölürsem hiç önemli değil. Bir önce kızıma kavuşmuş olurum. Ben zaten her gün ölüp ölüp diriliyorum.

    Kızım kazadan sonra 6 saat yaşadı. Şuuru yerindeydi. Bana sürekli, "anne beni kurtar" diye yalvardı. Olay yerinde ölseydi, bu 6 saati yaşamasaydı ve bana sürekli yalvarmasaydı, belki daha az mücadele ederdim. Ancak sesi hala kulaklarımda. Her an sesi kulaklarımda…''

    İşte böyle…Annenin söyledikleri ortada. Ama öte yandan Adalet Bakanlığı da bu ülkenin en saygın ve güvenilir kurumlarından biri kimliği ile iddiaları reddediyor.

    Takdir sizin…

    Adalet Bakanlığı'ndan yapılan açıklama

    Hürriyet Gazetesi’nin bugünkü internet sayfasında, Vatan Gazetesi’nde yayımlanan “Adalet istedim dayak yedim” başlıklı habere yer verilmiştir. Haberde, şikayetini iletmek üzere Bakanlığımıza gelen Neşe Yalçın isimli bayanın gerçeğe aykırı beyanları yer almaktadır.

    Konuyla ilgili olarak 26.04.2008 tarihinde bazı basın yayın organlarında yayımlanan benzer haberler üzerine Anadolu Ajansı aracılığıyla aynı gün yazılı bir açıklama yapılmış ve ilgili gazetelere düzeltme metni gönderilmiştir. Bakanlığımızın bu açıklamasına rağmen aynı şahsın asılsız iddialarına dayanan bir haber gazetenizde tekrar yayımlanmıştır.

    Neşe (Nazmiye) Yalçın isimli vatandaşımız 25.04.2008 Cuma günü saat 11.00 sıralarında şikayetini iletmek üzere Bakanlığımıza gelmiş, Sayın Bakanımız Mehmet Ali Şahin’in bakanlık dışında olması nedeniyle kendisiyle, ilgili müsteşar yardımcımız görüşmüştür. Şikayeti dinlenip gerekli incelemenin yapılacağı belirtilmesine karşılık, kızını kaybetmiş olmanın verdiği üzüntünün etkisiyle yaptığı düşünülen kontrol dışı hareketleri üzerine; vatandaşımız, doktor ve ambulans çağrılarak görevlilerce dışarı çıkarılmış ve hastaneye gönderilmiştir. Söz konusu şahsın “Koluma ve dizime copla vurdular” şeklindeki beyanları gerçek dışıdır. Bakanlığımızın güvenlik görevlileri üzerlerinde cop taşımamaktadır. Ayrıca bakanlık binasındaki güvenlik kamerası görüntüleriyle de görevlilerimizin herhangi bir şiddet göstermediği tespit edilmiştir. Sinir krizine giren ve kontrol dışı hareketler yapmaya başlayan vatandaşımızın bakanlığımızca ambulans çağrılarak hastaneye gönderildiği göz önünde bulundurulursa, hastaneye iki görevli gönderilerek “buna bakmayın, kaydını almayın” denildiği iddiasının da ne kadar akla ve mantığa aykırı olduğu anlaşılacaktır.

    Yine Neşe (Nazmiye) Yalçın isimli kişinin “Kalkavan ailesinden birinin müsteşarın odasına girdiği” yönündeki ifadesi ve devamındaki ithamları da tamamen asılsızdır. Yargıyı ve ilgilileri zan altında bırakan bu sözler iftira niteliği taşımaktadır. Görüşme sırasında müsteşar yardımcısının odasında bulunan kişi Ankara Adliyesinde görevli bir hakim olup, haberde ismi geçen şahısla ve konuyla hiçbir ilgisi bulunmamaktadır. Müsteşar yardımcımızın bu görüşme sırasında, öncesinde veya sonrasında Sayın Bakanımızla bir telefon görüşmesi de olmamıştır.

    Müsteşar yardımcımız, bu asılsız ithamlarda bulunan vatandaşımız hakkında hukuki yollara başvurma imkanı bulunmasına rağmen, kızını kaybetmenin acısını taşıyan bir annenin daha fazla mağdur olacağı düşüncesiyle böyle bir girişimde bulunmamaktadır.

    Vatan Gazetesi’ne de gönderilen yukarıdaki açıklamanın dikkate alınarak “Adalet istedim dayak yedim” başlıklı haberin internet sayfanızdan kaldırılmasını rica ederim.
    Murat AYDIN
    Basın Müşaviri

    Haber Türk’ ün anlatımı ile

    Kızı Sinem Yalçın'a çarparak ölümüne yol açan Faruk Kalkavan'ı tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakan hâkimi şikâyet için Adalet Bakanlığı'na gelen anne Nazmiye Yalçın, bir yetkiliyle görüşemediği gibi yaka paça kovuldu. Sinir krizi geçiren acılı anne Yalçın, hastaneye kaldırıldı.

    İstanbul'da 3 ay önce O-1 Karayolu Acıbadem mevkisinde özel aracıyla moda tasarımcısı 29 yaşındaki Sinem Yalçın'a çarparak ölümüne neden olan, ünlü armatör İhsan Kalkavan'ın yeğeni Faruk Kalkavan'ın önceki günkü duruşmada serbest bırakılması üzerine isyan eden acılı anne Nazmiye Yalçın, dün sabah küçük kızı ve kız kardeşi ile birlikte soluğu Adalet Bakanlığı'nda aldı. Nazmiye Yalçın, Bakan Mehmet Ali Şahin ile görüşmek istedi.

    Bakan, Anayasa Mahkemesi kuruluş yıldönümü töreninde olduğu için görevliler müsteşar yardımcılarına yönlendirdi. Ancak hiçbir yetkili Nazmiye Yalçın ile görüşmek istemedi. Acılı anne kimseyle görüşemeyince tepki gösterdi. Bunun üzerine güvenlik görevlileri ve polisler zorla bakanlık dışına çıkardı. Adalet Bakanlığı önünde güvenlik görevlilerine direnen Yalçın, "Adalet aramak için geldim" diye bağırdı. Elinde Türk bayrağı taşıyan kızı ile birlikte gözyaşı döken ve bakanlık binasını terk etmek istemeyen Nazmiye Yalçın, ambulansla hastaneye götürüldü. Yalçın'ın ayağında ezikler olduğu belirlendi.

    ÜSKÜDAR'DAN TELEFON

    Hastaneden taburcu olan acılı anne Nazmiye Yalçın bakanlık görevlilerinin önce kendileriyle yakından ilgilendiği belirterek, "Daha önce İhsan Kalkavan ile birlikte gördüğüm bir bakanlık çalışanı, müsteşar yardımcısının odasına girince her şey değişti. Bize kabul edecek olan müsteşar yardımcısı 7-8 güvenlik görevlisine talimat vererek, bizi kovdu. Biz odaya girmek için hazırlık yaparken Üsküdar Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan telefon ile aradılar. Adalet aramak üzere Ankara'ya geldik. Fakat dövüldük ve geri dönüyoruz. Bu adalet bir gün herkese lazım olacak" dedi. Baba Sinan Yalçın ise reddi hâkim talebinde bulunacaklarını ve konuyu AİHM'ye kadar taşıyacaklarını söyledi.


    REKLAM ALANI
    Oktay Motor CF Moto Polaris Mondial
    Motomax
  2. #2

    Üyelik
    29 Temmuz 2007
    Şehir
    ESKİŞEHİR ADI:Sinan
    Motosikleti
    YBR_125_'05_KIRMIZI BROADWAY '92_BEYAZ
    vay anasına beee. bir can bir canan bir sinem bu kadar ucuz artık demekki. lanet olsun

  3. #3

    Üyelik
    13 Ağustos 2006
    Şehir
    İstanbul
    Motosikleti
    GSXR1000RR1
    yazıklar olsun, Allah(c.c.) 'ın mahkemesinde nasıl hesap verecekler onu düşünsünler, O' nun yüce adaletinden nasıl olsa kurtulamayacaklar.

  4. #4
    Forumdan Uzaklaştırıldı
    Üyelik
    29 Aralık 2007
    Şehir
    DAVOS :p
    Motosikleti
    HONDA CBF 150 --(SİYAH)
    ALLAH rahmet eylesin gün gelir hesabı sorulur..

  5. #5
    Forumdan Uzaklaştırıldı
    Üyelik
    05 Şubat 2008
    Şehir
    Ankara
    Motosikleti
    Honda Titan 125(mavilim), XT600(Haydut)
    Bir Hukuk devletinde bu ve bunun gibi durumların yaşanması hukuka ve devlete olan inancı zayıflatır ve halk zamanla adaleti kendi içinde çözmeye başlar. Yazık çok yazık.

  6. #6
    Forumdan Uzaklaştırıldı
    Üyelik
    31 Aralık 2007
    Şehir
    Ank. Esk.
    Motosikleti
    Asya 150 T - I
    Film gibi yaaa


  7. #7
    myheart - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    16 Mayıs 2006
    Şehir
    Bolu Merkez
    Motosikleti
    Honda CRF 250 L
    giden gidiyo. Geride kalan sağlar bizimdir mantığı..

    İnsanlık dısı haberler. Ne zaman son bulacak belli bile değil. Kıyamet yaklaştı. Devir çok kötü. Yaşamak Şans gibi bişey artık...Allah yakınlarına sabır versin. :(
    Binlerce Kilometre Bile Tek Bir Adımla Başlar...

  8. #8
    Forumdan Uzaklaştırıldı
    Üyelik
    06 Mayıs 2008
    Şehir
    İstanbul
    Motosikleti
    Suzuki
    Bu dünya var birde diğer dünya var fani olmayan, allah cezasını verecek.

  9. #9
    PIERzig - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    31 Temmuz 2006
    Şehir
    İzmir
    Motosikleti
    Yamaha Xj6
    Dün deşifrede gördüm.
    Türkiye için büyük kayıp olmuş.
    Ve annesine yapılan haksızlığa çıldırdım bir de açıklama yapmaya çalışmaları beni delirtti.Bu yapılanların oldugu kurumunda adalet bakanlığı olması daha vahim olan

  10. #10
    frdndl - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    04 Mart 2008
    Şehir
    adana
    Allah belasını veree diyorum başka cümle kurmuyorum
    sen kal aşk ben giderim buralardan

  11. #11

    Üyelik
    15 Ekim 2006
    Şehir
    İstanbul/Beşiktaş
    Motosikleti
    Zongshen GY_A200
    Altına Jeep çaken kendini yolların fatihi ilan ediyor, dün 17:00 gibi Beşiktaş'tan Yeşiyyurda araba ile gittim. RANGE ROVER' lı ve benzeri KRO Jeep sahipleri (formda okuyan düzgün kullanan varsa onları ayrı tutarım) şeritten şeride trafikte deli gibi atlıyorlar, araçlarına güvenip ne sağa ne sola bakmadan şerit atlayıp duruyolar, bence bu araçların şehir içi ulaşımda kullanılması yasaklanmalı, gereksiz büyük ve hantal araçlar.
    "Motosiklet Özgürlüktür."

  12. #12

    Üyelik
    11 Temmuz 2007
    Şehir
    Ankara
    Motosikleti
    gönüller bir olsun da..
    adaleti allahtan (tabiki ondan da destek isteyeceğiz ama) beklersek daha çok bekleriz arkadaşlar..

    emek vermeden yemek olmuyor.. zaten rezil bir yönetim anlayışıyla devam ediyoruz ülkecek.. sonu nereye varacak hayrola da diyemiyorum uzun süredir kriz yaşıyoruz.. ekonomik olarak göçmek üzereyiz milletcek.. yakında krizin asıl büyük dalgası vuracak.. iyice kimin ne mal olduğu ortaya çıkacak..

  13. #13
    muvattali - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    02 Nisan 2005
    Şehir
    Istanbul
    Motosikleti
    cbf 600sa
    Çok acı bir olay ama ben hesap verecek olanların hesabının bir şekilde bu dünyada görüleceğine inanıyorum, rahmetlinin annesi ve kardeşinin Adalet Bakanlığında uğradıkları haksızlığa ise söyleyecek bir söz bulamıyorum. Yazık!
    İnnova 125, nx4 falcon, xt660r, CBF 600s diyerek devam ediyor hayat

  14. #14

    Üyelik
    11 Temmuz 2007
    Şehir
    Ankara
    Motosikleti
    gönüller bir olsun da..
    umarım bu ülkede bir gün tekrar istiklal mahkemeleri kurulur..

    ve yine umarım bu mahkemeleri kurmak için bir kurtuluş savaşı vermek, kazanmak zorunda kalmayız..

  15. #15

    Üyelik
    13 Mart 2008
    Şehir
    Ataşehir civarı
    Motosikleti
    maalesef 4 tekere biniyor
    bu durum gösteriyorki parası olan kendi adaletini uyguluyor,kendi yasalarını yapıyor.böylesine bir kazaya yanlışlıkla karışan bir gariban olsa ne o mobese kayıtlarını sildirebilir ne de 70 günde dışarı çıkabilir.unutmayalım ki bu ülkede baklava çalan çoçuklar cezaevlerinde sürüm sürüm süründüler ama hortumcular aramızda bey gibi yaşadılar yaşıyorlar.daha yeni bir olay:lisede okuyan 2 kız ögrenci arkadaşlarının 1(bir)ytl sini gasp ettiği için şu an ağır ceza mahkemesinde çete suçlamasıyla yargılanıyorlar.böyle adaleti de ayakta alkışlamak lazım galiba....
    [I]Motorcycle Diaries[/I]

  16. #16
    selcuk543 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    14 Şubat 2008
    Şehir
    eskişehir
    Motosikleti
    ARORA KS150-23 GREEN DRAGON
    Alıntı CHİPAS adlı üyeden alıntı Mesajı göster
    bu durum gösteriyorki parası olan kendi adaletini uyguluyor,kendi yasalarını yapıyor.böylesine bir kazaya yanlışlıkla karışan bir gariban olsa ne o mobese kayıtlarını sildirebilir ne de 70 günde dışarı çıkabilir.unutmayalım ki bu ülkede baklava çalan çoçuklar cezaevlerinde sürüm sürüm süründüler ama hortumcular aramızda bey gibi yaşadılar yaşıyorlar.daha yeni bir olay:lisede okuyan 2 kız ögrenci arkadaşlarının 1(bir)ytl sini gasp ettiği için şu an ağır ceza mahkemesinde çete suçlamasıyla yargılanıyorlar.böyle adaleti de ayakta alkışlamak lazım galiba....
    aynen katılıyorum sana kardeşim parası olan her türlü herşeyden yırtıyor ama gariban olunca iş değişiyor
    No Manita No DIRDIR ONLY MAKARA ONLY GIRGIR


    REKLAM ALANI

Konu içerisindeki kullanıcılar

Şu an bu konu içerisinde 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 misafir)

Bu Konudaki Etiketler