14 Ocak 2006
Tekilay gece bende kaldı.. Sabak sıkı bir kahvaltı edip yola çıktık..
Toprak yollarda hedefimiz yeni yollar keşfetmek ve karlı-çamurlu zirveler tırmanmak..
Daha önce merak edip girmediğim bir yolun böyle bir yere çıktığını öğrenmiş olduk..
Yeniden bildiğimiz yola geri döndük..
Gözümüz yüksek karlı tepelerde..
İlk dere geçişimiz..
Yukarı daha yukarı..
Yukarıda Pınarbaşı Yaylası var..
Dereköy yolunda kar ve buz bize sürpriz yapıyor..
Dereköy ufukta görünüyor..
Dereköy'ün deresinde oynuyoruz biraz..
Köylüye yol soruyoruz.."Kemer'e nasıl gideriz?"..
"Geriye dönün." diyorlar..
"Biz geri dönmeyiz. Başka yol yok mu?"..
"Var ama , yükseklerde kar ve çamur zorlar sizi." ..
"Kar ve çamur mu ? Tam istediğimiz şey. Çay var mı ?"..
"Şimdi yok ama siz nasılsa dönersiniz , o zamana kadar demlenmiş olur."..
Gülüyoruz ve yola devam ediyoruz..
Dedikleri gibi kar ve çamura gömülüyoruz..
...ama zirvede yüzümüz gülüyor. Kar ve güneş çok keyifli..
Kartopu bile oynadık.. He he..
Vardığımız köyde çay buluyoruz.. Köylülerle sohbet ederken bir yandan annemin yaptığı ıspanaklı börekleri kedilerle paylaşıyoruz..
Çocuklar hala bayram havasındalar..
Bu yıl kurak geçiyor.. Geçen kış bu zamanlar 1 metre kar varmış buralarda..
Dönüş yolunda biraz eğlenmek iyi geliyor..
Kemer kanyonunda tahta köprü üzerinde fotoğraf çekme geleneğimizi sürdürüyoruz..
Olimpos'ta konaklamaya karar verip yola çıkıyoruz..
Pansiyona varınca motorları bırakıp , yemekten sonra sahile Çıralı'ya yürüyüş yapıyoruz..
Yolda bize "Rehber" adını taktığımız kuçu yol gösteriyor..
Günün yorgunluğunu Gölge'de çıkarıyoruz...