Kapat
Üye Girişi
Motovento
Reklam Alanı
Motomax
Reklam Alanı

Cesur adam erkan öztürk abimizin maceralarını takip ediyormuyuz.

    Motovento
    REKLAM ALANI
  1. #41
    Tenere600 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    14 Mart 2005
    Şehir
    Ankara
    Motosikleti
    Caponord 1200
    Sabah çok keyifli kalktım, kahvaltı otelin en üst katında, pek de zengin bir menü yok standart peynir ekmek.




    Kahvaltı sonrası yola çıktım piramitler buraya 10 km. Beni piramitlerde en çok etkileyen daha varmadan şehrin içindeyken uzaktan silüetinin görünmesi oldu, manzara müthiş. Piramitlerin oraya varınca daha girerken kandırmaya çalışmalar başladı. Oraya giriş yasak buraya bırak seni faytonla dolaştıralım, deveye bin vs. İlk girişte polis noktasına gidip içeri giriş olup olmadığını sordum serbest olduğunu öğrenip devam ettim. Demir parmaklıklı kapının girişinde yine aynı manzara, biri yolu kesip park için içerisi “memnu” diyor ben de hasss deyip geçiyorum. İçeride bilet alınan yerin orada polisler var. Önce iç tarafa motor yasak dendi, ben de Türküm deyip içerideki arabaları gösterdim, bilet alıp içeriye kadar girdim. Piramitlerin güzelliği yanında satıcıların yapışkanlığı usandırıyor. Her saniye yanınızda birileri var. Yürürken yolunuzu atla, deveyle, faytonla kesip tur satmaya çalışıyorlar. Fiyatlar uygun deve 30 dan başlıyor ama asıl fiyat 10 at aynı fayton 15 e kadar düşüyor. Ben yürümeyi seviyorum, ama bunaltıcı inanın usandırıcı. Başıma kefiye bağlayıp yürümeye başladım, satıcılar her tarafta. Keyif alma imkanı bırakmıyorlar, fotoğraf çekmeye çalışsanız önünüze geçiyorlar ver ben seni çekeyim deyip makineyi çekiştiriyorlar. Uzun zamandır bu bölgede olmanın avantajıyla bildiğim Arapça kelimeler ve davranış biçimleri işe yarıyor. Tam ortalık yerde bir deveciyi bir güzel haşladım, bağırıp çağırınca bir daha yanıma kimse yaklaşmadı. Tabii sfenkse kadar oraya vardığımda manzara aynı Herkeste laf aynı nerelisin Türkiye Hasan Şaşşş Yavaş Yavaşşşş. Nihayet piramit gezisini tamamlayabildim.






























    Biraz Mısır trafiğinden bahsedeyim. Trafik sürekli sıkışık, bir de çantalar falan takılı olunca aralardan kaçmak zorlaşıyor. Mısır’da motor sürerken önünüzden çok arkanıza dikkat edin eğer sürekli bir korna sesi duyarsanız bilin ki birileri arkadan deli gibi gelip sizi geçiyor. Aslında eğlenceli kural yok motorcunun en istediği şey. İstediğiniz çakallıkları yapabilirsiniz, ben yaptım . Buradan çıkıp müzelere doğru yola çıktım. Burada her yer El tahrir meydanının yakınında. Kahire mizesine vardım ama kapalı yarın açılacak. Devrim partisi nedeniyle kapatmışlar. İslam eserleri müzesi kapalı. Ben de El Essar Camiine ya da üniversitesine gittim.





    Burası bir cami ama İslami eğitim de veriliyor, zamanında çok önemli ulemalar buradan yetişmiş. Ders verilen sınıflar avlunun solunda giriş serbest ama fotoğraf yasak. Caminin diğer yerlerinde serbest. Oldukça görkemli, cephe işlemeleri göz kamaştırıcı.





















    Buradan sonra Kahire kalesine gittim. Kale içerisinde Gerçekten muhteşem Muhammed Ali Camii, askeri müze, polis müzesi, adını unuttuğum bir cami daha (bakımdaydı) var. Camii çok güzel, kubbe süslemeleri, aydınlatma biçimi inanılmaz. Buranın özelliği akustik olarak güzel olması. Okunan dualar caminin her yanından eşit olarak duyulabiliyor.









    Burası hesapta kapalı, girilmez olan hamam blümü bahşiş için açtılar 2 pound


























    Sonra askeri müzeye girdim, ehhh diyelim.














    Çıkıp şehir merkezine doğru gittim. Burada Mustafa Kemal Meydanı var araya gitmek istedim, gittim de ama burası sadece bir kavşak ama adı bu.




    Bir özelliği de şu etraftaki oteller çok ucuz. 3-5 dolara bir sürü otel var kalınacak değil uyunacak oteller. Motorla gidildiyese koşarak kaçılacak bir bölge . Bakınız fotoğraf.



    Toz gökyüzünde.



    Otele dönerken GPS’ten Mc Donald’s gördüm Eldooki’de. Vardığımda Kahirenin ortasında başka bir şehir gibi. Sakin, KFC, Pizza Hut, Mc Donald’s ve başka restoranlar var. Bankalar var. Pizza Hut’a gidip Super Supreme, Salata ve kola için 45 EP ödedim yaklaşık 8 dolar. Burada iyi restoranlar da var ama burada daha önce yaşayan arkadaşlarım kısa süreli gezi için en iyisi buralardan uzak durmak. Mısır’ın restoranları pis. Yemek sonrası otel, internet ve güzel bir uyku. Yarınki plan müzeler.

    Mutlu yarınlarda görüşmek üzere
    Burçinhan Doğan


    REKLAM ALANI
    Oktay Motor CF Moto Polaris Mondial
    Motomax
  2. #42
    Tenere600 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    14 Mart 2005
    Şehir
    Ankara
    Motosikleti
    Caponord 1200
    Balkon kapısını kapatmadan yattım sabah kuş sesiyle uyanmak çok keyifliydi. Kahvaltı sonrası oyalanmadan şehre gidiş. İlk önce Sudan konsolosluğuna gittim, vize alabiliyorum. 100 USD 2 foto tamamdır. Saat 15:00 te pasaportu geri alacağım. Hatırlatma: Mutlaka yanınızda pasaportun bir kopyası ve Konsolosluktan aldığını makbuz olsun, olası bir kontrolde lazım olabilir. Sonra müzeleri gezmeye başlayış. Kahire müzesi açılmış, fotoğraf çekmek yasak (ama değil) büyük kameraları içeri almıyorlar.



    Eğer kameralı bir cep telefonunuz varsa istediğiniz yerde çekebilirsiniz. Müze inanılmaz, benim gördüğüm kadarıyla (öncesini bilmiyorum) her şey yerli yerinde giriş 60 EP. İçeride mumya odası 100 EP daha . Vermemek olmaz. Masallarda filmlerde gördüğümüz duyduğumuz isimleri objeleri burada görmek inanılşmaz bir duygu. Tutankamon hezinelerini kardeşim Timo için gezdim. O kadar çok eşya var ki oraya buraya atılmış raflara istiflenmiş. Sunum bitik Mumyalar, Ramses II Hatsepshut hazineleri. Muhteşem. Çok keyif aldım ağzım kulaklarımda. Bu arada Mısır’da Türküm müslümanım ayakları sökmüyor her yer turist fiyatı Sonra İslam eserleri Müzesine gittim. Fotoğraf çekmek yasak giriş 50 EP 6-7 yüzyıldan kalma cami mimberleri, islamik sanat objeleri, Türkiye’den gitme çiniler, El yazması Kur’an, İran Halıları çok güzel. Görünüş ve dizaynıyla dünya müzelerinden bir farkı yok. Tertemiz. Burası da bitti Giza meydanına gidip Aswan’a trenle motor götürmek mümkün mü onu sorcağım, Tran Nil boyunca devam edip Luxor üzerinden gidiyor. Koltuk ve yataklı vagon alma imkanı var. İstasyon önünde kasap var



    Koltuk için buradan binilebiliyor ama yataklı için Ramses istasyonuna gitmek gerekli. Maalesef sadece yolcu. Otele dönüş, yolda yemek yeme, gece El Tahrir’de dolaşma. Gece Kahire çok güzel, ışıl ışıl her taraf. Kahvede nargile ve çay keyfi, gelip geçenleri seyretmek klasik aylaklık .





    Çok güzel bir gün daha bitti. Yarın sabah erkenden Luxor’a devam.

    Mutlu yarınlarda görüşmek üzere
    Burçinhan Doğan

  3. #43
    Tenere600 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    14 Mart 2005
    Şehir
    Ankara
    Motosikleti
    Caponord 1200
    Sabah erken kalktım, kahvaltı yapıp yola çıktım. Eğer Kahire’den bir yere gidecekseniz mutlaka 07 gibi yapın yoksa trafiğe takılma olasılığı çok yüksek ben hiç takılmadan çıkabildim. Dün Giza piramitlerinin orada tabelalar görmüştüm. İnternetten indirdiğim bir haritada Desert Road gösteriyordu. Yolda sordum bana Al Wahat yolunu tarif ettiler beri süre gittim ama kuzeye gidiyorum çok gitmeden geri dönüp Asyut tabelasını buldum ve nihayet çöl yoluna çıktım. Bilgilendirme. Kahire’den Aswan tarafına 2 yol var biri Nil boyunu takip ediyor diğeri kamyonlarında kullandığı çöl yolu. Ben çölü görmek istiyorum. Sürmeye devam, keyfim yerinde.



    Nil çöle hayat veriyor. Su hayattır sloganını bulan arkadaşı tebrik etmek lazım. Kuraklığın ortasında giderken birden her yer yeşermeye başlıyor. Kızım Zeynep'le Skype'ta konuşurken Nil'in 5 km çevresine kadar verimli olduğunu öğrendim.




    Çölün yapısı sürekli değişiyor bazen kayalık bazen toprak bazen garip biçimler.








    Ve nihayet kum. Nedense çö benim için kum demek, enteresan yazarken farkettim. Yüzlerce kilometre çölde sürdüm ama en heyecanlandığım yerler kum alanlar oldu. Sahra, muhteşem. Ara sıra inip kumlarda yürüdüm.





    Bir ara yol bulum içeri doğru sürdüm. çölde olmak ve okyanusta olmak gibi 2 hayalimden birini gerçekleştiriyorum. Bu ıssızlığın ortasında tek başıma olmanın verdiği duyguyla ilgilibir kitap yazabilsem sanırım yine de anlatamam. Mutluyum, hem de çok.





    O kadar büyük ve o kadar ıssız. Çöle ilk girişte ilk önce nasıl yaa duygusuna kapıldım, bu mu yani çöl. Sonra ilerledikçe bitmeyen ıssızlık, göz alabildiğine kuraklık, değişen çevre bir dakika orda dur bakalım dedi. Kumlara ilk ayak bastığımda aklımdan acaba buraya en son kim ayak bastı, ya da bastı mı? diye geçti. Bu büyüklükte bu ihtimal çok ama çok az. Ağzım kulaklarımda devam ettim. Benzin sorunu yok (tu) her 100150 km de bir şehir sapaklarında benzin var, doldura doldura gidiyorum. Sonra bir sapakta durdum, 180 km gelmişim en son 90 oktan benzin aldım. Sol taraf Quena, sağ taraf Luxor - Aswan gösteriyor. Seçim tahmin edeceğiniz gibi. Sağa dön ve benzini rezerve geçir kilometrem daha 225’te. Ya çok gazladım ya da oktandan. Reservde 45 km falan gittim yolda bir mazot kokusu var, yol tamamen mazot kaplı çok kaygan nedenini anlamadım ama bana faydası oldu. Tamirat yapan işçilerin yanında durup benzin sordum. 30 km sonra dediler. Dedim gitmez oraya 5 km daha anca. Bana ellerindeki bidondan 3-4 lbenzin verdiler, Türk olmak bir ayrıcalık. Yolda 80’e bağlayıp tıngır mıngır devam ettim. Benzin ha bitti ha bitecek farkındayım. Bir kamyon çevirip sordum ne kadar sonra benzin bulurum diye yine 30 km dedi. Devammm, bir kamyoncu daha ve yine 30 km>30 Bu defa bir krımızı kamyonet durdurup sordum, 10 km sonra kamyoncu mola yeri var ama benzin yok dedi sadece mazot varmış. Olsun hiç olmazsa kalabileceğim bir yer. Seni takip edeceğim dedi eğer kalırsam beni çekecek. Küçük bir meyil çıkışında motor bir tırrrt pırt etti yani ben bittim hacı abi dedi. Sonra mola yerini gördüm, içeri girip benzin sordum var dediler ama 10 litre r50 EP neden dedim etrafı gösterip El Sahara dediler ok dedim. Luxora kaç km var? 150 efendim?. Neyse 20 litreye 100 EP bayılıp (ben de ne cimriymişim kardeşim 10 dolara depo dolduruyoruz kazıklandık diyoruz) benzini aldım
    .

    60 Km sonra Luxor’dayım . Luxor gerçekten bir vaha gibi çok sakin, merkezi çok temiz, herkes İngilizce biliyor.




    Otel aramaya başladım.5 Yıldızlılara uğramadım bile burada 1,3 ve 5 yıldız oteller var. 3 yıldız oteller 20-25 dolar civarlarında (pazarlıklı). Flaboter otelle 130 EP O-K anlaştım
    .



    Diğer konakla bilgileri şöyle. Köşesinde St. Joseph olan sokakta 3-4 otel var doluluk durumları ve pazarlıklara göre fiyatlar değişiyor. Kaliteleri birbirlerine yakın. Television caddesi üzerinde 1 yıldız oteller var fiyatlar 12-15 dolar arası. Rezeiky Kamp var oda fiyatı 80 EP ve motorunuz odanızın önünde ama internet yok, 1 yıldız standartlarında. Ben otele yerleştim ve biraz tadını çıkarmak istiyorum. Eşyaları bırakıp merkeze gittim, Luxor tapınağının ışıklandırılmış hali süper ve tam şehrin merkezinde. Nil tüm sakinliğiyle burada.



    Otele dönüş akşam yemeği, internet ve yatış.



    Yarın plan Karnak ve Luxor tapınakları, Luxor müzesi.

    Mutlu yarınlarda görüşmek üzere
    Burçinhan Doğan

  4. #44
    Tenere600 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    14 Mart 2005
    Şehir
    Ankara
    Motosikleti
    Caponord 1200
    Sabah kavatlı için aşağı indimkontinental kahvaltı şöyle, bir paket reçel, 2 paket krem peynir, bir omlet ve kahve . Hava çok sıcak benim için artık yaz geldi. Bundan sonra rotam hep sıcak olacak (Etiyopya yüksek bir yer bakacağız).Luksor Tapınağının arka sokalarını dolaşmaya başladım. Kapı takan adamların yanında durdum, Fethi, Abdul, Saruvad (servet) çay ikram ettiler, çocuklarla oynadım.















    Fethinin babası 87 yaşında ya da 78













    Sonra gitme vakti geldiğinde bir çocuk benimle taş atma oyunu oynadı. Attığı taş kafamı sıyırıp (kafada kask yok ) ön camdaki rüzgar kesici zopçuğu kırdı. Durdum geri döndüm en sonunda taşı atanı bulup ben de onunla sopalama oyunu oynadım. Ben haşladım Fethi sopalama oyunu oynadı. Devam edip önceKarnak Tapınağına gittim, harika, harika. İnsan eliyle binlerce önce yapılan, yazılan heykellere hiyerogliflere dokunmak, Ramses, Hatsepshut tapınaklarında dolaşmak, maslar ülkesinde dolaşmak gibi. (Bu duyguyu bir de sanırım Sinbad’ın ülkesi Umman’da yaşarım).









































    Arka tarafta ramses II nin tapınağı var, kapalı olmasına rağmen görevlilerle şakalaşıp o tarafa da geçebildim.












    Luxor tapınağı nispeten daha küçük olsa da etkileyici.























    Amun Min her yerde



    Tüm aile bir arada.





    Küçük kız Nefertiti (ymiş)











    Luxor müzesi saat 14:de kapanı saat 17:00 de açılıyormuş ve yarısından fazlası bakımda. Nil kenarına gidip West Bank yani batı tarafına geçtip 1 EP karşılığı.






    Orada teknede yanıma yanaşan İmad ile anlaşıp ilk önce 1 saatlik yelkenli (motorluyla gezmek istemiyorum) fellukayla tur bedeli 25 EP’a anlaştım.














    Daha çıkar çıkmaz Banana adası vırk zırk muhabbeti başladı. Dedim usta ben dinlenmeye geldim kasma gitmeyeceğim. Teklifi 50 EP en son ben 35’e ok dedim sırf sussun diye. Neyse 40’a anlaştık. Banana adası sıradan bir yer, ticari bir nokta. Dur, muz bahçesi gez, muz ye geri dön ama kötü değildi.





    Anlaştıktan sonra artık bir şey teklif etmemesini dinlenmek istediğimi söyledim. Yoksa taksisi var King Walley, Quinn Walley vs sürekli tur satma derdinde. Bu arada Luxor'da hemen herkes Haş yani ot içiyor, teknede Banana adasında party olduğunu istersem oraya akşam gidip eğlenebileceğimi anlattılar. İsteyip istemediğimi sordular. Felluka gezisi benim için güzel oldu.






    Tur sonrası Otele döndüm ve dinlendim, aşağı inip internete girdim ve geç saatlere kadar takıldım. Yarınki planım Aswana gitmek. Sudan için Gemi bileti alacağım.

    Mutlu yarınlarda görüşmek üzere
    Burçinhan Doğan

  5. #45
    TAYFUNBORA - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    04 Nisan 2011
    Şehir
    Samanyolu Galaksisi
    Motosikleti
    Ktm 690 Sm
    Alıntı Tenere600 adlı üyeden alıntı Mesajı göster
    Sabah kavatlı için aşağı indimkontinental kahvaltı şöyle, bir paket reçel, 2 paket krem peynir, bir omlet ve kahve . Hava çok sıcak benim için artık yaz geldi. Bundan sonra rotam hep sıcak olacak (Etiyopya yüksek bir yer bakacağız).Luksor Tapınağının arka sokalarını dolaşmaya başladım. Kapı takan adamların yanında durdum, Fethi, Abdul, Saruvad (servet) çay ikram ettiler, çocuklarla oynadım.















    Fethinin babası 87 yaşında ya da 78













    Sonra gitme vakti geldiğinde bir çocuk benimle taş atma oyunu oynadı. Attığı taş kafamı sıyırıp (kafada kask yok ) ön camdaki rüzgar kesici zopçuğu kırdı. Durdum geri döndüm en sonunda taşı atanı bulup ben de onunla sopalama oyunu oynadım. Ben haşladım Fethi sopalama oyunu oynadı. Devam edip önceKarnak Tapınağına gittim, harika, harika. İnsan eliyle binlerce önce yapılan, yazılan heykellere hiyerogliflere dokunmak, Ramses, Hatsepshut tapınaklarında dolaşmak, maslar ülkesinde dolaşmak gibi. (Bu duyguyu bir de sanırım Sinbad’ın ülkesi Umman’da yaşarım).









































    Arka tarafta ramses II nin tapınağı var, kapalı olmasına rağmen görevlilerle şakalaşıp o tarafa da geçebildim.












    Luxor tapınağı nispeten daha küçük olsa da etkileyici.























    Amun Min her yerde



    Tüm aile bir arada.





    Küçük kız Nefertiti (ymiş)











    Luxor müzesi saat 14:de kapanı saat 17:00 de açılıyormuş ve yarısından fazlası bakımda. Nil kenarına gidip West Bank yani batı tarafına geçtip 1 EP karşılığı.






    Orada teknede yanıma yanaşan İmad ile anlaşıp ilk önce 1 saatlik yelkenli (motorluyla gezmek istemiyorum) fellukayla tur bedeli 25 EP’a anlaştım.














    Daha çıkar çıkmaz Banana adası vırk zırk muhabbeti başladı. Dedim usta ben dinlenmeye geldim kasma gitmeyeceğim. Teklifi 50 EP en son ben 35’e ok dedim sırf sussun diye. Neyse 40’a anlaştık. Banana adası sıradan bir yer, ticari bir nokta. Dur, muz bahçesi gez, muz ye geri dön ama kötü değildi.





    Anlaştıktan sonra artık bir şey teklif etmemesini dinlenmek istediğimi söyledim. Yoksa taksisi var King Walley, Quinn Walley vs sürekli tur satma derdinde. Bu arada Luxor'da hemen herkes Haş yani ot içiyor, teknede Banana adasında party olduğunu istersem oraya akşam gidip eğlenebileceğimi anlattılar. İsteyip istemediğimi sordular. Felluka gezisi benim için güzel oldu.






    Tur sonrası Otele döndüm ve dinlendim, aşağı inip internete girdim ve geç saatlere kadar takıldım. Yarınki planım Aswana gitmek. Sudan için Gemi bileti alacağım.

    Mutlu yarınlarda görüşmek üzere
    Çok güzel
    https://www.youtube.com/user/funtay34
    http://instagram.com/tayfunboralegend/
    https://www.facebook.com/tayfun.bora

  6. #46
    Tenere600 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    14 Mart 2005
    Şehir
    Ankara
    Motosikleti
    Caponord 1200
    Sabah erken kalkmadım, Aswan 200 Km. Kahvaltı sonrası yola çıktım. Bu gezimin en keyfili 70-80 kmsini geçtim diyebilirim. Nil boyunca yeşillikler arasında, ılık bir hava güzel bir yol daha ne istenir ki









    Yolda köylerin içlerine girdim. Mısır’ın bir başka yüzü. Keyfili yolun arkasında neler var.













    Luxor dahil her yerde şeker kamışı yüklü at arabaları traktörler var, sanırım çoğu halk bundan geçiniyor. Şeker kamışı kemirmek çok zevkli ve tatlı. Bildiğimiz kamışın dış kabuğun ağzınla soy, içindekini çiğne talı talı posasını tükür.







    Kamyonetler burada dolmuş olarak kullanılıyor, içerisi dolduğundas böyle bi,r manzara çıkıyor ortaya ve bu çok normal. İnip binerken kamyonetin durmasına gerek yok



    Aswan’a vardığımda şok yaşadım. Luxor’dan sonra çok karmaşık, pis ve anlamsız. Otel sordum iyi oteller 180 dolardan başlayıp pazarlıkla 60 a kadar iniyorlar. 1 yıldız oteller 10 dolar civarı. Bilet alınacak yeri buldum bana cumartesi alabileceğimi işlemlerin o gün yapıldığını söylediler. Oyalanmadan Luxor’a döndüm daha ucuz fiyata daha keyifli zaman geçirebilirim. Geri dönüp New Pola otel ile 100 EP’a anlaştım, sorduğumda internet var dendi, yukarı çıkıp eşyaları bıraktım duş aldım aşağı indim. Şifreyi sorduğumda 20 EP 24 saat için dediler. Biraz hırladım ama keyfimi kaçırmaya niyetim yok. Otel sahibine şarladım, bakalım çıkışta indirim yapacaklarmış Gece sokaklarda dolaştım, nargile ve nane çayı içtim. Otele döndüm yattım. Yarınki planım aylaklık, yağ ve lastik değiştirme.

    Mutlu yarınlarda görüşmek üzere
    Burçinhan Doğan

  7. #47
    Tenere600 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    14 Mart 2005
    Şehir
    Ankara
    Motosikleti
    Caponord 1200
    24 Şubat Sabah

    Kalkıp kahvaltı ettim, kahvaltı sistemi aynı, ama sunum daha iyi. Motorlu polise tamircilerin yerini sordum, benimle birlikte önce lastikçiye geldi lastiği değiştirdim. Teletiin yani 30 EP.





    Sonra yağ değişimi için bir yere gittik 4 litre yağa 250 EP deyince Hasss dedim. Polise teşekkür edip ayrıldım. Benzinciye gidip soracağım. Yolda giderken bir küçük dükkan gördüm, baktım etiketleri de var, motosiklet yağ yok. Shell Helix 15-50 yağ koydum 4 litre 105 EP. Filtreyi de değiştirdim. Yeri, Aswan (West Bank tarafına doğru) yoluna giderken Pizza Huttan sola dön 300 metre ileride sağda.









    Bütün gün gezdim, sağda solda takıldım. King Walley'e giitim giriş 80 EP içeride ayrıca 100 ve 30 EP daha veriliyormuş. İçim dışım tapınak, tarihi eser, müze oldu, girmedim.







    Otele dönüp aküyü söktüm, şarj ettim. Reklam olmasın ama bu Battery Tender gerçekten süper bir alet. Bir gün daha böyle geçti yarınki planım aylaklık. 25 Şubat Sabah katlım, kahvaltı sonrası aküyü taktım. Motorum maşallah (nazar değmesin) şu ana kadar sorunsuz. Çıkıp içecek bir şeyler aldım, Mars, Snikers falan alıp otele döndüm, çatı katı yüzme havuzu ve manzara süper Yaz geldi demiş miydim?.





    Bu gün de böyle geçti. Yarın sabah çok erken kalkıp Aswan’a gideceğim. Pazartesi Sudan’a geçiş var.

    Mutlu yarınlarda görüşmek üzere
    Burçinhan Doğan

  8. #48
    serdar23_Bilgem - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    25 Eylül 2006
    Şehir
    ELAZIĞ
    Motosikleti
    BMW R 1200 GS Adventure
    Keyifle takip ediyorum.

    Devamını bekliyorum.

    Motosikletin hakkını veriyorsunuz.
    Gönül ne gezi ister, ne dernek şahane;

    Gönül iki kalıcı dost ister, motosiklet bahane.

  9. #49
    Tenere600 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    14 Mart 2005
    Şehir
    Ankara
    Motosikleti
    Caponord 1200
    Dün sabah saat 06 da kalktım, motoru yükledim. Hava aydınlanır aydınlanmaz yola çıktım. Amacım erken saatte Aswan'a varmak ve geçiş işlemlerini halletmek.



    Erken çıkmanın avantajıyla geze geze Aswan yolunu geçtim. Sabah erken saatlerde çocuklar okula gidiyorlar.



    Muz mezatı bağıra çağıra pazarlık edip anlaşan basıp gidiyor.






    Her yer muz bahçesi.



    Eşek arabaları buranın en çok kullanılan aracı ama bakımlı bir tek eşek görmedim. Hepsi perişan.





    Yol kenarlarında bir kaç tane bu tür kuyulardan gördüm, gelen geçen su içebiliyor, bu arada arkadaki amca da işiyor.



    Saat 9.30 gibi Aswan'a vardım. Yolda motorun arkası[/img]bir garip şekilde oynuyor. Sanki amortisör patlak gibi, ama değil sağlam. kenara çekip baktım bir şey göremedim, yeni lastiklerden veya heyecandan bazı şeyleri abartrıyor olabilirim. Aswan girişinde bir tamirci bulup girdim adı Hassan.





    Altına üstüne baktık, maşanın vidasını birtaz sıktım, arka teker bilyasını kontrol ettim her şey yerli yerinde. İçim rahat yola devam. Luxor tarafından girince Turizm Polisinin yerini sordum, şansıma Nile Walley yani Sudan'a geçen bot hemen arkasında. Salam ile konuşup durumu netleştirdim. İlk önce trafikten kazaya karışıp karışmadığıma dair bir yazı. Kağıda arapça yazdırdım (ki bu taktiği bu bölgede adres ararken çok kullandım) sora sora yeri buldum. Film gibi eskizaman arabistanında köhne yerler devlet memurları olur ya aynen öyle. Dışarıda ayakçılar var 25 EP dilekçe vs işlerini hallediyorlar. Bir genç yanıma yanaştı ve pasaportumla Mısır ehliyetimi istedi. Polis veya memur musun deyince evet dedi. Evrakları verdim işlemleri halletti, sonra benden 25 EP istedi, neden dedim işlemler için dedi. Ben de kimliğini sordum, panikledi sonra güldük işim acele kimseyle uğraşamayacağım. İçeri gitrdiğinde Türk olunca ve müslüman olunca işin rengi değişiyor, Muhammad benim evraklarımı aldı. Oturdum ve bir çay içtim 10 dakika sonra evrağım hazırdı. Teşekkür edip Nil Walley e geldim ve biletimi aldım. 325 EP yolcu bilet, motor 250 ama ücreti limanda ödenecek. [/img]Bilgi: Bu güne kadar hep işlemlerin cumartesi geminin pazartesi kalktığına dair bilgiler okudum burada Salah Takourny ile konuşunca başka bilgiler aldım. Şöyle ki; İşlemler pazar günü de yapılabiliyormuş ama cumartesinden gelin demelerinin sebebi yer kalmayabilir erkenden gelin yerinizi alın demek içinmiş. Peki rezervasyon yapılabiliyor mu dedim: cevap evet mail adresi :takourny@gmail.com
    Mob: (sanırım mobil başına 0020 konulabilir) 0183160926 satış yapılıyor mu dedim memnu dedi çünkü bilet alabilmek için aracın trafik kazası belgesi gerekiyor peki yolcu olarak bilet alabilir miyim dedim, şansını zorlama dedi . [/img][/img]İşim bitti, bir önceki gelişmden ayarladığım El Salam Otele gelip yerleştim O-K 2 gün için günlük 70 EP. İnternet var ve hızı mükemmel. Otel eski ama bu güne kadar gördüğüm en güleryüzlü ve kaliteli hizmeti aldım diyebilirim. Dışarı çıktım, çantam sökülmüştü onu diltirdim, birkaç boy asma kilit aldım, yemek yedim, nargile ve çay keyfi yapıp otele döndüm. Tüm gece oturup günlükleri ve fotoğrafları hazırladım ve bitirdim. Bu günden sonra bir daha internet nerede bulurum bilmiyorum, burası çok iyi geldi. [/img]Öğleden sonra çıkıp yol ve Sudan için alışveriş yaptım. Burada her şey turist fiyatı resepsiyondan Al Masria süper marketi öğrendim ve oraya gittim. Burada çok meşhur Tabya Camii var Hz Muhammedin askerleri burada ibadet eder ve antrenman yaparlarmış camiyi solunuza alın tam önünde bir göbek var, çalışmayan bir havuz göbekten yani havuzdan sola dönün 1 km ileride sağda.





    Yolda fırın kuyruğu görüp durdum, fırıncı beni içeri çağırdı (niyeti kötü değil) içeride fotoğraflar çektim, 10 tane ekmek aldım 0.50 EP.











    Buranın kuralı sıcak sıcak alınan ekmekleri serip soğumasını beklemek, yoksa hamur oluyor ve içi açılmıyor daha önce böyle yaptım öğrendim.



    Bu kadar alışverişin tamamı 103 EP yani yaklaşık 16 dolar yani yaklaşık 25 lira. 4 Cola (birini içtim) 1 nutella 3 hazır kahve 5 çikolata1 kavanoz çilek reçeli 1 kutu krem peynir (karper gibi) 1 paket kapalı peçeter 2 kutu Full konserve 1 Eti cin 1 Paket Helva 200 gr eski kaşar 2 tane çörek 1 tane tatlı çörek 3 tane tuna balığı konservesi 10 ekmek 3 paket ıslak mendil.



    Yarın sabah 8.30 da limanda olmam gerekli. Otele dönüp çantalarımı hazırlayacağım. Feribot yolculuğu yaklaşık 16-18 saat sürüyor. Sudan haritası bulamadım, internetten ne bulduysam artık ondan faydalanacağım. Heyecanlıyım.
    Mutlu yarınlarda görüşmek üzere
    Burçinhan Doğan

  10. #50

    Üyelik
    29 Aralık 2009
    Şehir
    Blacksea
    İşlerin, aksamadan ve rayında gitmesi avantaj olmuş..
    Gezi sonuna kadar, aksaklıkla karşılaşmamasını umarım..
    Sunum ve fotolar mükemmel..
    [B][COLOR="Purple"] Ne insanlar gördüm üzerinde elbise yok..[/COLOR][/B][B][COLOR="RoyalBlue"][COLOR="Blue"]Ne elbiseler gördüm içinde insan yok[/COLOR]..[/COLOR][/B]

  11. #51
    Tenere600 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    14 Mart 2005
    Şehir
    Ankara
    Motosikleti
    Caponord 1200
    Sabah saat 07:00 gibi uyandım balkondan biraz dışarıyı seyrettim, bence gerçek Afrika yolculuğum bu gün başlıyor. Mısır bölge olarak Afrika olsa da kültürü yaşam tarzıyla orta doğu ülkesinden farklı değil. Al Salam otelin kahvaltısı çatıda açık havada “continental” kahvaltı yani 1 yumurta, 2 paket reçel, krem peynir ve çay.
    sonrası odaya inip son hazırlıklarımı (tuvalet vs.) yaptım, aşağı indim. Motora eşyalarımı yükleyip yola çıktım.
    Sudan feribotunun yolunu dün akşamdan google earth’a bakıp kafamda çizdim, yaklaşık 20 Km ama oteldekiler 45 Km’de ısrarlı. Bu yüzden biraz erken çıkıp işi garantiye almak istedim.
    Bir gün önce trafik işlemlerini yaptırdığım yerin yolundan devam edip, yolun sonundan köprü üzerine çıkacağım, sonra sürekli solu takip edip limanı bulacağım. Aynı yol üzerinde benzinci de var oradan benzin alacağım, sonuçta buldum, yaklaşık 20 dakikada vardım, saat 08:00.





    Bana 08:30 da orada olmam söylenmişti, erken zamanda burada olmanın hiçbir avantajı yok.
    Beklerken Sayid adında bir Mısır’lıyla sohbet ettim, iş için Sudan’a gidiyor. Döviz kurları vs hakkında bilgiler falan aldım (ki sonra onu dinlemediğim için kazıklandım, sonra anlatacağım)
    Kapının saat 10’da açılacağını söylediler, bu arada tanıştığım İngiliz çift Louis ve Rory (Mercedes Van), Estonyalı Tarmo (Mazda Van) ortalarda görünmüyorlar, meraklanmaya başlayıp tekrar sordum doğru yerdeyim ama yanlış bir şeyler var. Saat 9 gibi Kamal adında biri yanıma geldi beni aradağını kontrol noktasında diğer araçların beklediğini, trafik polisinden evrak almam gerektiğini söyledi. Ben de bu evrağı dün zaten aldığımı söyleyince telefonla birilerini aradı, plakamı okudu, sorun yok. 20 dakika sonra diğer araçlar da geldiler. Bilet ofisinde gördüğüm Holldandalı Maurice ve Güney Afrikalı Lance (Land Rover) var. Onlarla birlikte ilk giriş kapısından girdim.



    Yanımızda bize yardımcı olarak Mahmut var, tüm işlemlerimizi o yaptı zaten.
    Bundan sonraki işlemleri anlatmayacağım zaten bu hizmet sürekli veriliyormuş, almak zorundasınız başka çareniz yok.
    Toplam ödemelerim
    Yolcu bileti 322 EP (Kabin istenirse kişi başı 500 pound">500 pound)
    Motor için 253 EP
    Gümrük 50 EP
    Pasaport pulu 2 EP
    Servis ücreti 30 EP
    Yaklaşık 110 dolar toplam.
    Mısır’dan çıkış ücreti.
    Saat 11.30 gibi tüm işlemler bitti ama araçlar saat 16 da yüklenecek, bekleyeceğiz.
    Bu arada para bozdurma konusu açıldı, ben Sayid’ten öğrendiklerimi söyledim. Yasak olmasına rağmen polise de söyleyip yanımızda bir yetkiliyle dışarı çıktık.



    Not: Para değişimleri ve bilgiler.
    Gümrük vs işlemleri için EP gerekli yanınızda bulundurun. Para değişimini Mısır’da yapmayın.

    Mısır tarafında220 (sabah 200’dü) EP = 100 Sudan Poundu
    1 Dolar 2.5 Sudan Poundu
    Ben elimdeki 190 EP ve 50 dolar bozdurdum.
    Sudan Wadi Halfa’da 1 dolar 3.5 Sudan Poundu
    %30 fark ediyor.

    Araba yüklemede kalmıştık devam edelim. Libya’dan gelen Sudan’lılar ve Libyalılar limanı doldurmuş, ortalık ana baba günü “inanılmaz”.



    Bekleye bekleye saati 16 aptık ve araçları başka bir tekneye yükledik.



    Tabii biz aşağıda beklerken herkes gelip yerini almış, Sayid bana yanında bir kişilik yer tuttu. Gemiye binmenin dahi imkanı yok, gerçekten inanılmaz her yer tıka basa dolu.





    Neyse zor bela gemiye binip üst kata çıktık ama full sadece yürüme yolunda zemin görünüyor başka bir yer yok. Rory ve Louise kabin satınalmışlar, Lance ve Maurice sonradan ayrı kabinlede yer buldular biz Tarmo ile kaldık benim de yerim var ama Tarmo’yu yalnız bırakmak istemedim. Geminin filikasına yerleştik.Yerimiz bu geminin bence (ki bu espriyi Mourice yaptı) Bussiness Class.



    Gemi kalkmadan kaptan sürekli filikaları boşaltılmasını söylüyor anons Arapça duyan iniyor ama ben Tarmo’yu da tutup bekliyorum. En sonunda bir görevli gelip söylüyor onu da sallayıp yolculuğa başlıyoruz. Saat 17 gibi gemi hareket etti, yolculuk 18 saat sürecek ama zor geçeceği şimdiden belli.
    Bu gün benim doğum günüm ve bu günü kötü bir gemide bir filikanın 1 metrekarelik alanında geçireceğimi, bense uzanıp güvertede yıldızlara bakacağımı, hayallere dalacağımı falan düşünmüştüm. Yine yıldızlara baktım, yine hayallere daldım ve sevdiklerimi hayatımı, yolculuğumu düşündüm ama hayal ettiğim gibi konforlu değildi.
    Gemi hareket ettikçe filikaya musallat olan diğerleri bir bir dökülüyor çünkü esen rüzgara pek aşlık değiller, bizi tulumlarımız var ve rahatız. Planımız saat 20 gibi yemek yemek. Benim yanımda kumanya olarak krem peynir, reçel, tuna konservesi, 2 kutu kola, çikolata, ekmek ve su var, Tarmo verilen yemek fişine güvenip sadece su alıp gelmiş. Gemideki yemek görünüş olarak pek iyi değil ve yenecek yerde nefes almak dahi mümkün olmadığından denemiyoruz bile.
    Yiyeceklerim ikimize de yeter, paylaşacağız.
    Bu yolculuğun böyle oturarak geçmeyeceğini anlayıp Tarmo’ya son kez aç olup olmadığını sordum ve istemediğini söyledi. Tuluma gömülüp uyumaya başladım, bu gibi durumlarda en iyi çözüm uyumak. Rahatsız da olsa sabah saat 7’ye kadar uyudum. Kalktığımda Abu Simbel’in yanından geçiyorduk.



    sonra Tarmo’yla krem peynir, çilek reçeli ve kolayla güzel bir kahvaltı yaptık.



    Sonra benim adım anons edildi, pasaport ofisine gidip benim ve Tarmo’nun pasaport işlemlerini hallettim. Burada size doldurulan formun bir kopyasını verecekler bunu kaybetmeyin, inerken lazım olacak
    Sabah yanımıza Lance ve Mourice geldi, filikada güneşli bir günde Sudan’a doğru yol alıyoruz, yanlarında GPS’ler var ve 15 Km">15 Km kaldığını söylüyor.
    Aşağı inip geminin durumunu fotoğrafladım.







    fotoğraflayabilirim ama kokuyu anlatabilmenin imkanı yok.











    Rory'nin kamerasından görüntüler.





    Nihayet saat 11 gibi gemi limana yanaştı.
    Limanda kameralar falan var, Libya’dan gelenleri karşılamak için vali gelmiş.





    Bunlardan biri vali





    Gemiden inmeden son kez Sudan’a giriş için alt katta masa kurmuş polislerle form doldurup vizenize kaşe batırıyorsunuz, artık Wadi Halfa’dasınız.
    Gemide bizi Mahdi karşıladı buradaki işlemleri de o yapacak, bu servisi de almak zorundasınız. (sonradan not: zorunda değilsiniz burada işlemler oldukça basit ve bu adamlar güvenilmezler)

    Gemiden indikten sonra gümrük alanına gidip çanta kontrolü yaptırdık ve işlemlerimiz bitti.
    5 Pound">5 Pound karşılğı 1955 model sağdan direksiyonlu dökülen bir Landrover’a binice Africa’ya geldiğimizi anladım.



    Bize burada yardımcı olacak Mahdi ve Mazaar otellerin dolu olduğunu söyleyip bize bir otel ayarlamışlar iyi değil kötü de değil. Bize libyalılar geldiği için her yer dolu dediler ama bu da yalanmış,yalancılar bu adamlar.





    Bu gece buradayız, eşyaları bırakıp biraz uzanıp dinlendikten sonra yemek için dışarı çıktık, ilk günkü yemek ücretim, 1 tabak et, 1 tabak pilav 1 tabak bamya, 2 seven Up için 15 pound">15 pound.



    <http://www.dunyaninbilgisi.com/admin/my_documents/my_pictures/fotolar/DSC_0190.jpg[/img]

    Aylak aylak sokakta dolaşıp otele döndüm yattığımda saat kaçtı bilmiyorum.
    Yarın Motorum gelecek ve yola çıkacağım, heyecan yatıştı ve Wadi Halfa’yı görünce bir an önce yolda olma hissi içimde canlandı.
    Yarınki planı, YOK.

    1-2 Mart 2011
    Sudan bilgileri, Sudan’a Aswan’dan gelecekseniz önceden vize almanızı tavsiye ediyorum, burada vize almak oldukça zor olabilir, çünkü her adımda "vizeniz var mı?" diye soruluyor.
    Kahire’de birkaç saatte halledilecek bir iş, son ana bırakmayın. Türkiye'de Sudan'dan davetiye falan isteniyor ve yoksa vize alamıyorsunuz bulursanız vize ücreti 35 dolar. Kahirede 100 dolar.

    1 Dolar =3.5 Sudan SDD
    1 Litre benzin 2 Pound">2 SDD
    Oteller kişi başı 7 Pound">7 Pound (Fiyatlar fix)
    Tek farklı otel KILOPATRA otel kesinlikle tavsiye edeceğim yer burası (detayları aşağıda anlatacağım)
    Litrelik su 2 Pound">2 SDD
    1 şişe kola 1 Pound">1 SDD
    Kutu kola 2 Pound">2 SDD
    Sigara (Lord Marka) 1.5 Pound">1.5 SDD
    Çay kahve ve her şey 1 Pound">1 SDD
    1 Pound">Zain telefon kartı 7 SDD
    1 Pound">
    1 Pound">Zain telefon kartına 5 tane uluslararası arayabileceğiniz numarayı indirimli konuşmak için ekleyebiliyorsunuz.
    1 Pound">Konuşma ücreti 0.60 SDD oluyor, ayrıca aranmalarda herhangi bir ücret ödenmiyor.
    1 Pound">*555*00905325323232*1# arama tuşu yaptığınızda 1 numaralı sıraya eklendi diye bir mesaj geliyor.
    1 Pound">Cep telefonunuzun internet özelliği varsa 1 günlük internet bedava.

    Wadi Halfa’da yapılması gereken işlemler.
    Gemide pasaportunuza işlem yapılmıştı, bunu buradakayıt ettirmenizgerekiyor ki 1 aylık vizeniz olsun. bunu işlemlerinizi yapan kişi hallediyor, eğer bu hizmeti alırsanız ki bence almanıza gerek yok.
    Bina ana yol üzerinde 5 dakika yürüme mesafesinde sağda yeşil bina.

    Wadi Halfa’da Kuzey Sudan’da fotoğraf çektirmek için izin belgesi alınması gerekiyor, 26 Pound">26 Pound, binayı kime sorsanız gösterirler. Bir adet fotoğraf gerekli. Dolduracağınız formda nerelerin fotoğraflarını çekmemeniz gerektiği anlatılmış.
    Bir daha gelsem almam kimse sormadı soracağını da sanmıyorum.
    Bina ana yol üzerinde 10 dakika yürüme mesafesinde solda yeşil bina.

    Burada ayrıca Zain sim kart alabilirsiniz, uluslararası seçeceğiniz 5 numarayla yapacağınız görüşmelerin dakikası 0.60 pound">0.60 pound. Gerekli ekipmanınız varsa 1 günlük internet bedava. Uluslar arası aranmalarda herhangi bir ücret ödenmiyor.
    Kartınızı alınca aktive ettirmeyi unutmayın.

    Wadi Halfa için gemiye binerken çantanızda olması gerekenler.
    Yiyecek, su, kabin satın almadıysanız mat ve tulum, banyo malzemeleri (araçları getiren gemiyi otelde beklemek zorunda kalabilirsiniz), havlu, terlik, güneş kremi, günlük kıyafet, tüm şarj aletleri.

    Sabah ezanında bir uyandım, sonra uyudum sonra tekrar kalktım saat kaçta kalktım bilmiyorum, dışarı çıktım kapının önünde çaycı var aslında burada her yer çay ve kahve dükkanı. Hassan amca kahve yaptı bir de sigara verdi ohhh sabah keyfi, sonra yine yattım ve sanırım 8.30 gibi kalktım.

    Biraz tanıştığım gezginlerden bahsedeyim
    Tarmo Tamming; Estonya’dan Cape Town’a karavanla giden ve oradan Afrika’yı dolaşıp geri dönen ilk kişi olacak. Yaklaşık 1 yıllık bir planı var. Yolu Ankara’dan geçmiş, Sudan vizesini Ankara’dan almış.




    Lucy ve Rory:Tunus, Libya ve Mısır’daki olayların sorumlusunu ben sanıyorsanız yanılıyorsunuz, o kişileri buldum. İşte bu çift. Lucy ve Roryolayların olduğu ülkelerin üzerinden geliyorlar ve hedefleri Cape Town.



    İşte ispatı Tunus'ta tank üzerlerine yürüken.



    Lance ve Mourice; Hollanda’dan yola çıkmışlar ve Cape Town’a gidiyorlar


    Sonra toplaştık ve kahvaltıya gittik, bu sabah kahvaltı menümüz “Balık”. Burada kahvaltıda sadece biz yemedik, hemen herkes balıkla kahvaltı yapıyor.
    Taze ve leziz. Afrika bir harika.





    İşlemleri yapanlardan gelen haber saat 16 gibi araçların ineceği gümrük işlemleri ne kadar sürer bilmiyorum ona göre hareket edeceğim. Rory aracını alır almaz gidecek, Lance ve Mourice de öyle Tarmo kararsız, eğer saat erken olursa ben de Rory’e takılacağım geç olursa yatacağım.
    Saat 15 gibi gelen haber gemi akşam limana girecek ama biz araçlarımızı yarın alabileceğiz.
    Triptik işlemlerinin bazıları bitmiş, 3 tane daha form doldurulması gerekiyormuş, toplam bu hizmetin karşılığı 86 Pound">86 Pound.
    Burada kazıklanmaya çalıştım, sonradan araç işlemlerim için verilen faturayı gördüğümde 16 SDDödendiğini gördüm, bu adamlara güvenmeyin.
    Mehdi ve Mazaara şarladım ve hakkımı yedirmedim.Tek olsaydım işimi daha kolay hallederdim ama grup olunca biraz zor oldu.

    Rory ve Lucy bu gün dolaşırken KILOPATRA oteli görmüşler bizim kaldığımız otele göre 5 yıldız. Bizim otelde banyo bir tanktan alınan kova suyla olabiliyor diğer otelde ise duştan akıyor. Toz yok, odalar üst katta, oturma yerleri ve sandalyeler var
    Odalar seramik kaplı ve temiz, odada vantilatör ve ayna var
    Otel değiştirdik, pazarlığı ben yaptım önce 15 pounda olan oda fiyatı kısa bir bağırış çağırış pazarlığıyla 10 pounda indi.
    Odamı Tarmo’yla paylaşıyorum.





    Duş alıp dinlendim. Lance’ın getirdiği Risk isimli oyunu oynadık, sonra onunla tavla oynadık (ben yendim)



    Sokaklarda dolaştım, fotoğraf çektim.

























    Yemek yemek için merkeze yürüdük, ama sorduğumuz iki yerde de yemek bitmiş, zaten iki yer var saat 19:00. Burada hayat erken başlayıp erken bitiyor (bana göre)
    Son sorduğumuz yer görünüşte bir çay bahçesi gibi ama içeri girip sorduğumuzda yemek var, menü pilav, patates ve kızarmış tavuk. Pilav hariç sıcak ve lezzetli. İçecek dahil fiyat 15 pound">15 Pound.
    yemekte Lance Zimbabwe parası gösterdi, rakamlara dikkat



    Şanslıyım, yanımda cana yakın ve iyi insanlar var, yoksa beklemek çekilmez.
    Buradan sonraki planım, Abri, Dangola, Karima üzerinden Hartum sonrasında Gadaref.
    Tarmo’nun oldukça güzel kitapları var ve çok güzel bilgiler içeriyorlar. Rory’nin söylediğine göre Karima güzel bir yer ve piramitler var, gidip göreceğim.
    Yarınki planım; eğer motorumu alabilirsem yola çıkmak,
    Alamazsam; YOK.

    3 Mart 2011

    Sabah gelen haber güzel motorum geliyor. Limana gidip gemiyi beklemeye başladım.
    Saat 10’a doğru gemi limana yanaştı.



    Gümrük amiri onaylamadan araçlara dokunmak yasak.







    İzinden sonra motoru alıp gümrük giriş kapısına gidip 1 saat kadar neyi beklediğimizi bilmeden bekledim.



    İşlemler kısa sürdü. İşlemlerden sonra bize 2 adet kağıt verildi bunlar çok önemli kaybetmeyin, Sudan çıkışında lazım olacak.
    Herkesin işi bittiğinde saat 12 civarıydı ve hızlı bir plan yapılıp yola çıkıldı gidebileceğim kadar gidip sonra bir yerde kamp yapacağım. Lance ve Mourice çöl yolundan hızlı olarak Hartum'a gidecekler, ben şimdilik Rorry, Lucy ve Tarmoyu takip edeceğim. Benzin bulma konusunda sıkıntı çekeceğimi düşünerek durumu görene kadar onlarla birlikteyim.



    Önceki planım yaklaşık 900 km">900 km olan Wadi Halfa Hartum yolunu 2 günde geçmekti, ortada bir yerde kamp yapıp sonra Hartuma girmeyi düşünüyordum. Tarmo’da oldukça detaylı bir harita(lar) ve kitap(lar) var kütüphane gibi. Sadece burası için değil yüzlerce haritası ve kitabı arabasında. Tabii GPS haritaları ve koordinat bilgileri.El Kuru’da piramitler ve yer altı mezarı, Merowi’de piramitler var.
    İlginç olacağını düşünerek onlarla birlikte yol almaya karar verdim, iyi ki bu planı seçmişim, hem yanımdaki insanlar çok iyi ve yardımsever hem de enteresan yerler görebileceğim.
    Yaklaşık 250 km">250 km Nubian çölünde sürdükten sonra

















    Yolda burada altın arayan madenci türklerle karşılaştım. (sonradan no: Sonra Afra'da bir daha karşılaştım)





    Wawa yakınlarında çölde ilk kampımı Sudan Nubian Çölündeyapıyorum.
    Günbatımında çadırım hazır, geceyi bekliyorum.



    İçim kıpır kıpır



    Dans edip eğleniyorum



    Hatta mutluluktan uçuyorum.



















    Nil tarafını seçmemekteki sebep her taraf minik sineklerle dolu, inanılmaz kötü. Yanımda birilerinin olması olası kuma saplanma vs gibi durumlarda bana güven verdi. Rorry’nin ingiltere’de Triumph motoru var bu yüzden yolları beni de düşünerek seçti.
    Daha önce Mısır’da gördüğüm ama kalamadığım şeyi dün gece yaptım, çölde kamp, hem de ne kamp yanımdaki insanların olanakları ve bu olanakları bana kullandırma nezaketlerinden dolayı oldukça lüks.
    "Tek başıma olsaydım yapabilir miydim?" sorusunu çok düşündüm, gece yatarken yapabileceğime inandım. Çöl kumluk değil üst yüzeyi taşlıktı bu yüzden sıkıntı olmadan yol aldım.
    Kamp alanı önce sinekli ama rüzgar sonrası oldukça temizdi. Çadırımı kurarken çocuklar gibi eğlendim, dans ettim.
    Çok mutluyum.
    Çok keyifli bir akşam yemeği, Rorry ve Lucy’in ikram ettiği soğuk bira, sonrasında şarap ve en son brandy harikaydı. Yemek sonrası içilen kahve sonrası gece fotoğraf çekme çalışmaları yapıp yattım.
    Harika bir gün ve gece.
    Yarınki planım ; Yok, takipteyim.

    4 Mart 2011

    Sabah gün doğarken uyandım, çölde günü karşılamak, güneşin doğuşunu seyretmek bir harika. Sabah günü karşılamak, güneşin doğuşu gibi içimi aydınlatıyor.







    Bendeki Nutella ve reçel, pişirilen omlet, kahve ve bir sürü şeyle krallara layık bir kahvaltı sonrası yola çıktık. Yol üzerinde Soleb Tapınağı var, hedef orası.


    Çok keyifli ve tahminimden daha serin bir sürüşle ilk mola yerimize vardık. Burada Nil’i tekneyle geçip tapınağa varacağız. Grubun pazarlıkçısı benim, Lucy’den “bargaining” kelimesini de öğrendim. İlk önce sanırım 60 veya 50 SDD olan fiyat sonradan 40’a düştü pazarlık burada zayıf ama tapınakta telafi ettim.


    Bu yolda durduğunuz anda etrafınızı yüzlerce minik sinek sarıyor, dayanmak mümkün değil.
    Nil nehrine gişderken Buff ile boğazımı başımı her tarafımı kapattım.


    Tekne ile 10 dakika sonra karşı kıyıya vardık, biraz daha yürüdük, yolda falafel ve full yapımında kullanılan fasulye tarlalarından geçtik, 500 metre">500 metre sonra tapınağa vardık. Giriş 25 SDD ben bir anda rehber oldum ve giriş parası ödemedim toplamda dördümüz 75 SDD ödemiş olduk, değer miydi? Sanmıyorum.













    Tapınak Mısır'daki kalıntılara benziyor ama taşların üzerindeki kabartma insan şekilleri farklı.

























    Falafel ve full yapımıunda kullanılan fasulyelerin tarlaları.










    "MARGIN: 0cm 0cm 0pt">
    Sonra tekrar yoldayım.
    <P>
    Nubian Çölü altın arama merkezi olmuş, yolda gelirken her yerde tekerlek izleri görüp nedenini anlamamıştım ama sonra anladım, herkes elinde cihazlarla altın arıyor,bir yerleri kazıyor.





    Yolda hayatımda ilk kez çölde serap gördüm.



    Yol uzun ve sıkıcı, sıcak arttı, dümdüz bir yoldayım. Zaten sanırım çöl demek<SPAN style="mso-spacerun: yes"> </SPAN>dümdüz devam eden yol demek. Asfalt kalitesi mükemmel ön tekerimin neredeyse yarısını yiyecek gibi görünüyor ve dişli lastiklerin sesi arttı.



















    Molalar vererek kamp yapacağımız yere geldik, Abu Dom yakınlarında bir yer.
    Bu defa yarı kum yarı sert bir zeminde içeri doğru sürüp güzel bir kamp yeri bulduk.





    Akşam yemeği benden, Ton balıklı makarna ve full, nefisti.
    Gece yine güzel sohbetler ve neşeli zamanlardan sonra yattım.
    Güzel bir gün daha geçti ve çok iyi dostlar edindim.
    Yarınki Planım ; aslında ayrılıp kısa otoban yolundan Hartum’a gitmekti ama piramit kelimesi geçince aklıma Timuçin geldi ve devam etmeye karar verdim.


    5 Mart 2011

    Saba kahvaltısı yine benden, patatesli yumurta, peynir, reçel, nutella, karpuz ve zeytinyağlı domates salatası (hazırladım ama sofraya getirmeyi unuttum, ama daha sonra molada afiyetle yedik).
    Bu gün yolumuzun üzerinde üç görülecek yer var. El kuru yakınlarındaki mezar, Piramitler, ve çölün ortasında taşlaşmış ağaçların oluşturduğu orman.







    Sabah kahvaltısı, Hımmmmhhhff






    Sıkıcı olmayandura dura fotoğraf çekerek ilerlediğim bir yol yaptım.



    Bu fotoğraf Boran Gökbulut'a ithaf edilmiştir.







    Karima’daki Piramitlere vardım. Küçük ama etkileyici bir yer giriş ücreti yok, yol kenarında öylece duruyorlar, sonradan öğrendiğime göre daha büyük bir alan Marowe’deki piramitler.

    NOT:
    Piramitlerin tamamını Timuçin Doğan için gezdim. Bir gün birlikte geleceğimiz için yolları önceden öğrendim.













    Gezip fotoğraf çektikten sonra yer altı mezarına gittim, giriş 25 SDD ben yine rehber ve yine ücret 4 kişi 75 SDD, değer mi? Kesinlikle evet.
    Sanırım MÖ 2500-300 yıllarından kalma bir yer, duvarlarda renkli resimler harika, Anubis tasvirleri çoğunlukta. Babun ve köpek resimleri çok güzel, tavan şekilleri de öyle. Yanımızda bir rehber olmadığı için kim kimdir nedir anlamadım ama güzeldi.















    Bu yolu takip ettiğim için benzin sıkıntısı çekmiyorum, bulduğum her yerden alarak devam ediyorum.
    Kısa bir sürüşten sonra asfalttan ayrıldık ve oldukça içeri doğru gittik, yol biraz zor, motor ağır. Ön tarafta lastikler ve yedek benzin bidonları full depo olunca yaklaşık 50 kg">50 kg yük var, arkası zaten ağır, ama çok zorlanmadım, yol sert ara sıra kumluk var ama önceden görüldüğü için gazlayıp geçiyorum. Bu yolu geçecekseniz biraz off-road tecrübeniz olması gerekir.
    Ve ormana vardık, çok ama çok güzel, ağaçlar bilinmez bir sürede kayalaşmışlar, uzaktan bakılınca ağaç ama dokununca taş, çok ama çok enteresan. Burada biraz kalıp dinlendik, sabahtan kalan domates salatasına Lucy biber falan eklemiş. Salatayı ekmek arası yapıp yedim, çooook lezizdi. Devam edip Atbara’ya vardık. Benzin alıp devam ettim, gidebildiğim kadar gideceğim ve bir yerde kamp yapacağım. Akşama doğru ilk önce sol tarafta bir yer seçtik ama kısa bir süre sonra ben kuma saplandım, peşimden de Tarmo. Görünüşe aldandım ama sert görünen toprak bir anda kum oldu. Allahtan başına fark ettim ve biraz da zorlanarak motoru kenara doğru sürdüm, inip biraz itince çıktım. Burası uygun gelmedi ve devam ettik, çıkış yolu biraz zordu. Sonrasında “tam zamanında” sağ tarafta çook güzel bir yer bulduk ve kampı kurduk. Çoğunlukla kum ama gidiş yolu sert olan bir yoldu.









































    Akşam ballı sebze ile birlikte makarna vs yedik.
    Güzel bir gün daha bitti.
    Yarın Rorry ve Lucy ayrılıp Marowe’ye dönüp bir çadır kampında kalacaklar, ben Tarmo’yla devam edip Hartum’a gideceğim.

    6 Mart 2011

    "MARGIN: 0cm 0cm 0pt">Yol üzerindeMarowe'deki piramitlere uğradım. Burası daha büyük ve girişi paralı. Hava çok sıcak nasıl tahammül ettim bilmiyorum. Deve turu falan yaptım.














    Sıkıcı bir yolculuktan sonra hava karardıktan sonra Hartum’a varabildik. Burada İnternational Camping Residence var, bir nevi mülteci kampı da denilebilir. Kampı çok zorlanmadan bulduk ve hemen yerleştik. Benim ücretim 5 SDD, Tarmo 10 SDD.
    Kamp güzel ve sessiz, tuvaletler, banyo falan temiz.
    Elektrik biraz uzakta ama var, internet yok.
    Burada konaklayan Lüksemburglu bir çift ve Alman ama Avustralya’da yaşayan başka bir çiftle tanıştım. Onlar aşağıdan yukarı çıkıyorlar, karşılıklı bilgi alışverişi yaptık. Bana Lonely Planet Etiyopya-Cibuti kitabı ve harita verdiler, oldukça detaylı ve güzel bir harita.
    Akşam yemeğini geçiştirip yattım.
    Yarınki planım; tamir tadil işleri ve Konsolosluklardan alınacak yazılar..

    7 Mart 2011

    Sabah kahvaltı sonrası konsolosluğa gittim, Büyük elçilik Al Baladiya street üzerinde. Etiyopya triptik belgesini kabul etmiyormuş (daha önce Deniz ve Elif’in bloğunda okumuştum.) Etiyopya konsolosluğuna da mail attım ama cevap gelmedi, bu yüzden buradan yazıyı aldım. Tarmo’nun buralarda büyük elçiliği yok, alman veya İngiliz konsolosluklarından almaya çalışacak. Biraz bekledikten sonra bir yazı aldım, gerçekten çok ilgili insanlar. Tarmo alamamış internet üzerinden kabul ediliyormuş.
    Konsoloslukta karşılaştığım Türklere burada bakım yapabileceğim bir yer olup olmadığını sorduğumda Suuk Şabi’yi tarif ettiler, kampa çok yakın.
    Sonrasında Afra Alışveriş merkezine gittik ve alışveriş yaptık. Kampa dönüp yemek yedik vakit geçirdik. Çamaşır falan yıkadım

    [img]my_documents/my_pictures/D49_IMG_4704.jpg[/img]







    Yarınki planım, çamaşır yıkamak, tamir tadil işleri.

    8 Mart 2011

    Sabah erken kalkıp Suuk Şabi’yi buldum, erken gittiğim için her yer kapalı, bir yerde durup ekmek arası bir şeyler alıp yedim, çay içtim.
    Dükkanlar açılınca buranın en iyi ustasını sordum ve bana Sabr dediler, dükkanı tarif ettiler, orayı da buldum ama burası bir tamirhaneden ziyade bir hurdalık gibi. Sabr yok ama Nasır diye bir usta var, konuştum ilk fiyat 80 SDD ama sonra 25 SDD.
    Motorun altında bir sorun var, sanırım bu ağırlıkla çölde yaptığım yollardan dolayı alt mafsalın şaseye olan bağlantısı gevşek. Mısır’da da böyle bir şey hissetmiştim kontrol ettiğimde sorun yoktu.
    Küçük bir sorun dil bilmemekten biraz büyük bir sorun haline geldi.
    Ben önce vidayı sıkmayı düşünüyordum ama mesafe çok açık gibi, bu yüzden söküp araya pul koyacağım.
    Motoru orta sehpaya alınca şaseye yük biniyor bu yüzden krikoya alıp kaldırdım, ben motorun sağındayım Nasır solunda, açıklığı görüyorum, sık dedim sıktı baktım olacak gibi değil dur dedim ama anlamadı sıktı HUoopppp lan dur demeye kalmadan saplama kırıldı.
    Lift yok, kriko iptidai.
    Neyse hemen yeni bir saplama (ki sonradan yanıma bir tane de yedek aldım) alıp söktüm, artık sadece insan gücü kullanıyorum çünkü anlaşabilmek imkansız.
    Yaklaşık 3 saat uğraştıktan sonra işim bitti. Çıkıp bir tur attım, soru yok.
    Geri dönüp toplanan kalabalıkla fotoğraf çektirip kampa döndüm.














    Banyo falan yaptım,yemek yedim.Burada çadırım ve motorum çok popüler.



    Aldığım bilgilere göre insanlar yollarında yaşıyorlar, bazı yerler oldukça zor. Kararım Tarmo’yla birlikte girip duruma bakmak ve sonrasında karar vermek.
    Boş boş vakit geçirdim.
    Yattım.
    Yarınki Planım; YOK.
    Tarmo’nun yazısının gelip gelmeyeceğine göre plan yapacağım.
    "MARGIN: 0cm 0cm 0pt">


    <P>
    9 Mart 2011

    Güne güzel bir haberle başladım, burada Visa ve mastercard geçerli değil. Burada bir para transfer sistemi var oraya gidip bilgileri aldım ve ablamı arayıp para göndermesini istedim.
    Ablamdan gelen cevap çok güzel “Sudan yasaklı bölge para gönderilemiyor.”
    Western Union buldum onunla göndermek mümkün.
    Ablam 600 USD gönderecek. Western Union 3 te kapanıp saat 6 da açılıyor. Bu arada gösteriye gideceğim.
    Blue Nile Sailing Club’a gidip Rorry ve Lucy ile buluştuk, sohbet ettik.
    Gösteri tırışkadan, öğrenciler kendileri için bir konuda referandum yapılmasını istiyorlar.
    Gitmekten vazgeçtim. Bu akşam yer değiştirip burada kalmaya karar verdim.
    Kampa dönerken Afra’ya uğrayıp paramı aldım, 600 USD transfer bedelini ablam ödemiş 47 USD (OHA).
    Bir de kurdan girdi 3.28 olan kur yerine 3.14 ten alabildim paramı sonra kavga dövüş 3.20 ye bağladım.
    Çıkıp ihtiyacımdan fazlasını dolara çevireceğim ama bu burada mümkün değil, merkeze gitmem gerekli.
    Kampa dönüp çadırı topladım ve Bule Nile’a geldim.







    Gece güzel geçti.
    İnternet buldum ve ailemle konuştum.
    Yattım.
    Yarınki planım şehri gezmek, paramın fazlasını dolara çevirmek.

    10 Mart 2011

    Blue Nile imkan olarak, masa sandalye, elektrik, Nil Nehri kenarı vs gibi diğer taraftan daha iyi. Tuvaletler ve duş berbat.
    Fiyatı bu sabah öğrendim. Motora 3 bana 5 dolar (OHA), 2. müdür Valid ile görüştüm ve indirim istedim, bakalım ne olacak.
    Saat sabah 10 gibi dışarı çıkıp yürümeye başladım. Burası merkeze oldukça yakın.
    Hartum’da ilgi çeken bir şey yok. Al Kabir Camiini buldum ama hiç güzel değil.
    Sokaklar daha iyi.














    Şimdi dikkat: Sudan’da eğer uçak biletiniz veya oturma izniniz yoksa SDD’yi dolara çevirme imkanınız yok.
    Ben de sora sora el altından değişim yapanları buldum. Parlement Street buranın merkezi. Döviz bürosu yok ama herkes alıp satıyor, kur inanılmaz 3.5 SDD. Döviz büroları değişim yapmıyor.
    2 tane yer var değişim yapan Al Hicrat ve Al yamama döviz büroları, onlarda da sonuç yok.
    1.900 SDD cepte dolanıyorum.
    Bu arada tüm şehri gezmiş oldum. Sıkıcı hiçbir özelliği olmayan bir yer.
    İyi ki de önceden farklı rotadan gelip Sudan’ın farklı yerlerini görmüşüm.
    Kampa döndüğümde saat 15 falandı.
    Paramı sınırda değiştireceğim.
    Artık kısmet bakalım ne olacak. Sudan da Wadi Halfa’dan beri kazık yemeye devam ediyorum. Burada Türk, Müslüman falan fark etmiyor. Sudanlılar kesinlikle güvenilmezler, ayaküstü çarpmaya çalışıyorlar.
    Wadi Halfa’da zaten 15 dolar falan fazladan ödedim (sanırım) burada da kurdan bir daha harcama yapmak istemiyorum.
    Akşam otururken Rorry ve Lucy yemeğe gidiyorken ben de onlara katıldım. Akela diye bir restorana gittik. Yer çok güzel Nil kenarında fiyatlar makul.
    Salatalar <SPAN style="mso-spacerun: yes"></SPAN>4 SDD
    Yemekler 22 veya 25 SDD
    İçecekler 2 SDD
    Ben balık yedim kocaman 3 parça geldi doymamak mümkün değil.
    Oldukça güzel zaman geçirdim.
    Gidiş ve dönüşte taksi kullandık 10 SDD ödedik.









    Geri dönüp çoook yavaş olan internete bağlandım, vakit geçirdim, Boncorno Ersin’e koordinat verdim nerede olduğumu bulsun diye.
    Geç saatlerde yattım.
    Yarın Cuma ve burada tatil, yarın akşam burada güreşler varmış onu seyretmeye gideceğim.
    "Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif">
    11 Mart 2011

    Gece geç yatmama rağmen erken uyandım, kahvaltı olarak pepsi ve bisküvi.
    Sonrasında Hatay’daki arkadaşım doktor Özcan Aslan’a Burçin vasıtasıyla ulaştım. Burada El Shibab Express otobüs firmasının sahibi Şahap yabancının numarasını aldım. Aradım konuştum öğleden sonra ofisine gidip para problemini çözeceğim.
    Bu para problemi Etiyopya’da da geçerli Birr paranızı dolar veya Euroya çeviremiyorsunuz.
    Bu nedenle elimde dolar olması gerekli, sonuç ne olacak bakacağım.
    Öğleden sonra Şahap abi aradı yerindeymiş, tarif ettiği yeri buldum.
    Oturduk uzun uzun sohbet ettik.
    Para işini çözdüm neredeyse 30 dolara yakın zararım var.
    Neyse sorunu bir şekilde çözmüş olduk.


    Kampa döndüğümde Blue Nile ın internet bağlantı sorunu çözüldü ve web sayfası için günlüklerimi yüklemeye başladım. Güreşler tahmin ettiğimiz gibi değilmiş, ben otantik bir şeyler düşünüyordum ama öyle olmadığını öğrenince gitmekten vazgeçtim.
    Yemek yiyip yattım.
    Tarmo daha 1 hafta kadar kalmayı planlıyormuş, Lucy ve Rory daha karar vermemişler. Pazar günü İngiltere’de çok önemli bir rugby maçı varmış bu nedenle büyükelçilikte toplanacaklarmış.
    Yarınki planım tüm hazırlıklarımı yapıp Cumartesi yola çıkmak.

    12 Mart 2011

    Saba erkenden kalkıp akümü şarja taktım (akümde sorun yok ama olsun ben kulağıma küpe edilenleri unutmam değil mi MetinUsta)[img]my_documents/my_pictures/E34_IMG_4705.jpg[/img]Reklam olmasın (yine) bu alet süper birşey. priz bulduğum anda çok rahatlıkla kullanıyorum. Sök tak falan derdi yok.birkaç parça çamaşır falan yıkadıktan sonra internete girip çalıştım. Lucy ve Rory Omburdman’da bir festival olduğunu söylediler oraya gittim.


    Pazardan bir pantolon, bir metal bardak aldım. Sakallarımı kısalttım.



























    Lucy'nin kamerasından




























    Geri dönerken yoldan tavuk aldık. Çadırın çubukları alüminyum ve zayıf sürekli eğiliyor.
    Bir nalburdan el yapımı çubuklar aldım.
    Geri dönüp yemek yedikten sonra web sitesi çalışmalarına devam ettim.
    İşimin yarısından çoğu bitmiş tam kaydederken internet bir anda gitti, Blue Nile kontürlü internet kullanıyorlarmış. İnternete diğer ağdan bağlandığımda tüm çalışmalarımın kaybolduğunu gördüm, sinirden çıldıracak gibiyim.
    Bir daha internet bulabilme imkanım yok, mecburen bir gün daha kalacağım.
    Yarınki planım, Afra’ya gidip tüm internet işlerini bitirmek.
    Pazartesi Etiyopyaya doğru yola çıkacağım.
    Burçinhan Doğan

  12. #52
    Tenere600 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    14 Mart 2005
    Şehir
    Ankara
    Motosikleti
    Caponord 1200
    ETİYOPYA BİLGİLERİPara birimi Brr1 dolar 17 BrrBenzin 18.6 brr zor bulunuyor karaborsa yapıyorlar.
    Telefon sim kart 85 Brr (Dikkat: eger sudandan geçmişseniz Gondar post office’den, alınabiliyor. 15 Brr kredi dahil dışarıdan kesinlikle almayın nedeni aşağıda. Güneyden gelişlerde nereden alınır bilmiyorum ama alınacak yer kesinlikle legal bir yer olmalı.)
    Gonder’de, Aksum’da, Mekele’de, Bahirdar’da, Addis Ababa’da ATM var.
    Diğer gezginler Deniz ve Elif’in söylediği yeşil sweat shirtlü gençler yanımız geldi.

    Onların önerileriyle Fogera otele gittik.

    Burada bir başlık açıp bu gençler hakkında bilgi vereceğim.
    Aslında turizm için çalışıyorlar ama lokal resmi komisyoncular.
    Bana bir zararı yok (sanıyordum) ama her şehre inişimde yanıma gelip benimle dolaşmaya başladılar, sürekli bir şeyler almaya zorlamasalar da eğer ihtiyacınız varsa sizi tanıdıkları yere götürüyorlar, güvenip fiyatın doğru olduğunu sanıyorsanız aldanırsınız asla değil, mesela bir rege şapkası almak istedim nereye gitsem önce amarig dilde konuşuldu fiyatlar 120 Brr civarında, sonraki gün onlar olmadan pazarlıkla fiyat 60 brr civarında. Bu tip kişileri bu güne kadar oldukça sık gördüm. sertçe olmasa da nazikçe yanınızdan uzaklaştırmakta fayda var. Sonra samimi olup sohbet edince her alışverişten komisyon aldıklarını itiraf ettiler.
    Bu gençlerden biri bana Sim kart satmaya çalıştı fiyatı 150 Brr sağdaki olan Rober. Kullanılmış bir karttı ve almak istemdim ertesi gün öteki gençle yolda karşılaştık o da aynı fiyattan başka bir yerden alabileceğimi söyledi, sonradan bir arkadaşının 140 Brr’a kart sattığını söyledi ve ondan aldım. (85 Brr fiyatı ve yeri sonradan Bahir dar’da öğrendim.)
    DİKKAT: Siz siz olun almayın, durum şu.
    Burada aldığınız kartı sizin adınıza kayıt etmiyorlar ve siz oradan ayrıldıktan kısa süre sonra kullanıma kapattırıyorlar ve yeni gelen birine satıyorlar siz de sap gibi çalışmayan bir kartla ortada kalıyorsunuz.
    Hikâyesi, daha sonra
    Sözün özü: yeşil Sweat Shirt’lü gençler aslında güvenilmezler.



    15 Mart 2011
    Gece iyi uyuyamadım, zemin sert değil ama eğri büğrü olunca uykum sürekli bozuldu. Sabah gün doğuşu içimde yeni heyecanlar doğuruyor.









    Çabuk toparlanıp yola devam ettim. Benzinim ve yeterli miktarda param var. Yolda artık hemen her şey değişmeye başladı. Evler yaşam tarzı iklim. Afrika’yı biraz daha hissetmeye başladım.


















    Etiyopya normal triptik yanında ayrıca konsolosluktan mektup istiyor. Ben Hartum’dan bir tane aldım, aldıktan 1 gün sonra da Etiyopya Konsolosluğundan diğer mektup geldi. (iyiki gelmiş).

    Kısa bir zaman sonra sınıra vardık.
    Sınrı işlemleri aslında çok kolay ama adam beklemekten uzun sürüyor.
    Hava dayanılmayacak kadar sıcak.
    Saat 10:30 gibi işlemlere başladım.
    Sınır işlemleri. Ödemeler pound ile yapılıyor, yanınızda 30 SDD olması yeterli.
    Önce pasaport işlemlerini yaptırmak gerekli. Herhangi bir para falan ödenmiyor. Burası o kadar karışık ki ne neresi anlatmak zor. İşlem yapacağınız binalar sağ tarafta ve anlarca genç sürekli peşimizde para değiştirme sınır işlemlerine yardım edebileceklerini söylüyorlar. İşlemler çok basit kendiniz yaptırın.
    Pasaport işleminden sonra gümrük işlemleri yapılıyor.
    Sudan Wadi Halfa’da (daha önce de söylemiştim) 2 kağıt var önemli olan bendekiler var ama Rory önce bulamadı. Bize sadece bunu verdiler diye yutturmaya çalıştık ama adam yemedi.
    Memur o kağıtlar olmadan işlem yapmayacağını söyledi, Rory’nin suratındaki endişeyi görmek beni de cidden üzdü ve endişelendirdi.
    Benim işlemlerime başladık. Önce bir odaya gittik memur benim kağıtları alıp formları doldurmaya başladı bu arada ben bağlama yapmaya başladım, sonunda o kağıtlar olmadan işleme ikna ettim. Dışarı çıkıp Rorryden triptiğini alıp ona gelmemesini söyledim. Benim işlemler yapılırken Rorry elinde kağıtlarla içeri girdi. Memur bu defa da faturan nerde demeye başladı (bende fatura da var). Tamam işlemleri yaptırmışsın ama parasını ödedin mi falan demeye başlayınca durumu anladım ve Rory’e git diyip işi bağladım. İşlemler bir saat kadar sürdü. Sonra her araç için 28 pound ödemek için yandaki binanın arkasındaki ödeme yerine gittim. Parayı ödeyip geri döndüm ve triptiklere kaşeler basıldı, benim motorum aranmadı ama şase numaraları kontrol edildi.
    Sudan’a işlemler bitti sıra Etiyopya tarafında.
    Etiyopya tarafında önce gümrük tarafına gidiliyor yolun sol tarafında, tahtadan bir kulübe.
    Burada mektuba ihtiyaç var ben 2 mektubu de verdim gelen cevap süper, Hartumdan aldığıum geçerli değil, çünkü bu yazının bir formatı var. Etiyopya’dan gelen uygun. Burada elektronik aletleri deklare edip forma yazdırıyorsunuz.
    2 nüsha kağıt alacaksınız birisizin için diğer çıkış yaparken kullanılacak, kaybetmeyin.
    En güzel tarafı ise herhangi bir ücret ödemesi yok Etiyopya’ya giriş bedava.
    Gümrük işleminden sonra yolun karşısındaki binaya gidip pasaport giriş işlemini de yaptırdım, yarım saate bitti.
    Son kez Etiyopya’ya girerken üzerine poşetler bağlı olan bir ip ile yol kapatılmış, burada triptiğe biri öylesine bakıyor ve Etiyopya’dasınız.
    Önerim Sudan tarafında’da Etiyopya tarafında da etraftan gelen seslere kulaklarınızı kapatın.
    İşlemler çok basit.
    Sonra artık Etiyopya yollarında sürmeye başladım. İrtifra 800 metreden bir anda 1 metrelere çıktı. Gonder’e giderken çok kaliteli asfalt yollar, mükemmel virajlar ve doğa manzarası var.





































    Etiyopya şehir ve kasabaları yol kenarlarına kurulmuş, doğa harika.
    Üşümeyi özleyeceğimi hiç düşünmemiştim ama üşümek güzelmiş.
    Güzel yollardan sonra Gonder’e vardık.
    Fogera otelde kalıyorum fiyat oldukça pahalı 12 dolar ama motor güvende.






    Kitaplarda geçen meşhur 3 numaralı odadayım.
    Standartlarımı oldukça aşağı çektiğimden odamdan memnum diğer çift kişilik odalar daha konforlu ve kişi başı 10 dolar.
    Akşam yemeği golden gate diye bir restoranda. Benim seçimim pek iyi değil kızarmış balık kurumuş.
    İlk günden fiyatlar ucuz geliyor. Balık 50 brr bira 10 brr.
    Sonrasında sokaklarda dolaşıp yerel müzik sesinin geldiği bir yere girdik. Toplam 10 metre kare ama keyifli.



    Bira 17 brr.
    Otele dönüp yattım.
    Sabahki planım Etiyopya rotasını çıkarmak.
    Burçinhan Doğan

  13. #53
    Tenere600 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    14 Mart 2005
    Şehir
    Ankara
    Motosikleti
    Caponord 1200
    16 mart 2011 Gonder.



    Sabah geç kalktım, çarşıya indim, yine birine yakalandım ve bana yapıştı yerel pazara kadar bana eşlik etti ve sonrasında nazikçe ayrıldık.
    Pazar enteresan, Afrika daha enteresan.






    Gonder kalesine gittim giriş 100 Brr nasıl bir yer bilmiyorum ve saat 12:30 da kapanıyor 1 saat için bu parayı vermek istemedim. Pazarda biraz daha dolaşıp merkeze geri döndüm, telefon kartı aldım.

    Bir ara Quera otelin terasından Rorry seslendi ve yanlarına çıktım. Bir bira içtim bu gün Gonder kalesini gezmişler ellerinde bir bilet var onu aldım. Şansımı denedim ve içeri girdim.

    Güzel korunmuş ve çevre düzenlemesi güzel olan bir yer. Çok farklı kuşlar ve güzel kokan ağaçlar her tarafta.
































































    Güzel.
    Gezim bittikten sonra otele döndüm.
















    Akşam yemeğinde Goha oteldeyiz. Buranın en lüks oteli.

    Bir bira içip biraz fotoğraf çektim.






    Otelden çıkıp otele gitmek için tuktuk kiraladık 20 brr
    Otel çok güzel manzara müthiş, yemekler leziz (porsiyonlar küçük ama doyurucu)






    Yemeği Lucy ve Rory ısmarladılar.
    Çok keyifli bir yemek ve sohbetten sonra şehre dönmek istedik ama tutktuk yok, yol ıssız, otelin aracı bizi aşağı bıraktı. Dün geceki gittiğimiz yerel yere gittik. Bu gün biraz daha kalabalık ve şarkı söyleyen dün akşamkinden farklı bir adam. dün akşamkine göre daha şabalak. Bir şeyler söylüyor bazıları gülüyor ama iyi mi kötü mü anlamadım. Uyuz oldum lavuğa, çok takılmadan çıktım.
    Otele gittim ve yattım.
    Yarın sabah erken kalkıp Aksum’a doğru yola çıkacağım. Yolumun üzerinde Smien dağları var.
    Gonder Aksum arası 360 Km ve söylenene göre berbat bir yol. 2 gündür ara sıra yağmur yağıyor ve aslında biraz endişeliyim.
    Çinliler burada tüm yolları yapmaya başlamışlar.
    Sabah ola hayrola.
    Burçinhan Doğan

  14. #54
    Tenere600 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    14 Mart 2005
    Şehir
    Ankara
    Motosikleti
    Caponord 1200
    17 Mart 2011



    Sabah kahvaltıda arkadaşlarımla birlikteydim.

    [img]Kısa süre duygusal bir an yaşadıktan sonra ayrıldık ve Debark’a doğru yola çıktım.

    Endişem yerini heyecana bıraktı çünkü hava güzel.
    Yol ilk anlarda zemin olarak güzel ama her yer taşlık sürekli bir zıplama titreşim olayı var.



    Yolun çoğu dozer paletlerinin açtığı ondülelerle kaplı. Gıpraşım devamlı.
    Otursam her şeyi hissediyorum ve yavaşım, ayağa kalksam süper konfor ama hızlanıyorum bu sefer de motora bir şey olacak korkum var.
    Sonuçta yavaş gitmeye karar verip devam ettim.
    Yolda ilk Babun’u, ilk maymunu, beyaz başlı çok büyük bir vahşi kuşu falan gördüm.


    [img]

    [img]

    [img]

    [img]

    [img]

    [img]

    [img]

    [img]

    [img]

    [img]

    [img]Doğa inanılmaz, kask kameramla çok video çektim, her yerde durup fotoğraf çeksem bu yol bitmez.

    Ara sıra yol yapıp bölgelerinde yol oldukça zorlaşsa da sonuçta<SPAN
    [img]bir sıkıntı olmadan Debark’a vardım. 101 Km, 4 saat.

    Debark’ta durumuna göre en pahalı oteldeyim herhalde, Simien Park otel ve 200 brr adam nuh dedi peygamber demedi ama tek kapalı parkı olan alan burası. Şehir oldukça farklı ve fazlasıyla evsiz sokakta yaşıyor.




    Etiyopya’nın acemisiyim ve bu otelde kaldım.





    Niyetim Simien Dağlarına gitmek oteldekiler yanıma güvenlik almadan gitmemin çok tehlikeli olacağını motorla gitmemin daha da tehlikeli olacağını söylediler. Aslında çok inanmak istemiyorum, mutlaka satış yapmaya çalışıyorlar diye düşünüyorum. Dışarı çıkıp biraz dolaştım, benzin aradım bulamadım karaborsada litresi 30 brr, biraz para bozdurdum. Western Union’daki çocuk çok güler yüzlü ona danıştım, bana kesinlikle yalnız gitmememi, bu güne kadar bir çok olay olduğunu söyledi. Madem gitmeyeceğim burada ne işim var diye düşündüm, asıl amacım Aksum’a gitmek burası yol üzeri konaklama yeri ama neden gitmeyeyim. Bu düşünceler içindeyken bir askeri üniformalı gençten biri ile karşılaştım ve ona da sordum. Cevap aynı.

    Otele dönüp biraz günlük yazıp fotoğrafları düzenledim. Dışarıya çıkıp yemek yerken yanıma Brarra diye bir genç geldi, sohbet ettik. Burada Hollandalıların yaptığı bir okulda çalışıyor.
    Gözlerinde Trahoma sendromu var.
    Yemekten sonra onunla okuluna gidip biraz vakit geçirdim, okul kapanmış. Yanımdaki kalemlerden biraz bırakıp otele döndüm.

    [img]

    [img]

    [img]

    [img]

    [img]

    [img]


    Yarınki planım Aksum.
    260 Km toprak yol.



    18 Mart 2011
    Sabah 6 da kalktım sağlam kahvaltı yapmam lazım, yol uzun ve yorucu.
    Yemek duş tuvalet falan derken saat 7 gibi yola çıktım, daha 15 km gitmeden gerçekler bir bir ortaya çıkmaya başladı.




    Yol Aksum’dan Gonder’e doğru yapılıyor ve her 5-10 km de bir yol çalışması var. Manzara müthiş hava harika ama dozerin yeni açtığı 300- metrelik yollarda motor sürmek çok yorucu, bazen zemin çok yumuşak toprak, ara sıra da toz taş karışımı gevşek.

    Bunun üzerine tırmanmalar başladı sürekli hairpin dönüyorum belki art arda 15-20 tane sürekli in ve çık. Virajların içi çok kötü ve yolun zemini gevşek.
    Yapım çalışmalarının yapıldığı geçişler berbat ama olmadığı yerlerde yol durumu iyi, ondüleler taşlı zemin var ama rahat geçiliyor. Sanırım en az 25 tane böyle noktadan geçtim ve oldukça yoruldum.

    [img]

    [img]

    [img]

    [img]

    [img]
    Yolda özellikle büyük kamyonlarla karşılaşmak ve onları takip etmek çok zor.
    Çok ince pudra gibi bir toz yolu kaplamış, kamyonların kaldırdığı toza girince 1 metre önünü görmek imkânsız. Orada salak gibi durup beklemek zorundayım.

    [img]

    [img]

    [img]

    [img]
    Toz inince devam ediyorum. Sonra yol düzelmeye başladı, hızım arttı ama yorgunum.

    [img]

    [img]

    [img]

    [img]

    [img]

    [img]

    [img]

    [img]

    [img]

    [img]

    [img]

    [img]

    [img]

    [img]

    [img]

    [img]
    Kilometrem 187 yi gösterirken bir anda bir asfalt yol karşıma çıktı.
    Shire’ye kadar yol yapımı bitmiş.

    [img]

    [img]

    [img]Yüzümdeki kocaman başarma gülümsemesiyle asfaltta sürmeye başladım.

    Benzinim rezerve geçti. Shire’de benzin yok<SPAN
    [img]yanımda 10 litre yedek var, 5 litresini koydum.

    Aksum büyük bir şehir ve orada bulacağımı sanıyor (dum).

    [img]

    Saat 15 gibi Aksum’a vardım, oldukça yorgunum. Burası Tigray bölgesi ve bilgilere göre önemli gezilecek yerler var (mış). Africa otele yerleştim 100 Brr.
    Oda banyolu ve sıcak su var. Banyo yapıp yemek için dışarı çıktım, şehir sessiz.
    Yemekler burada biraz daha ucuz ama Etiyopya’da Fasting Time yani bir nevi oruç.
    Et yemeği bulmak zor. Sadece spagetti.
    Yemek yedikten sonra zaten akşam oldu ve otele döndüm.
    Yarınki planım Aksum’u gezmek.

    [img]
    Burçinhan Doğan

  15. #55
    Tenere600 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    14 Mart 2005
    Şehir
    Ankara
    Motosikleti
    Caponord 1200
    19 Mart 2011



    Sabah erken katlım ki gezmek için vaktim olsun ama boşunaymış. Çamaşırlarımı yıkamaya verdim. 1 pantolon, 3 t-shirt 2 boxer
    4 çorap 1 swat shirt 2 buff 25 Brr.

    Aksum denilen yerde birkaç obelisk ve kilise var.
    En önemlisi Maryam Zion kilisesi.
    Kavatlı için bir otele gittim oradan sonra şehri biraz dolaştım.





















    Sonra tarihi kalıntıları gezmeye gittim. Kraliçe Şiba buralarda yaşamış. Kralların mezarları burada. İlk alana giriş 50 Brr ve killse hariç her yere girilebiliyor. Ya benim tarihi kalıntı inanışım farklı ya da burası gerçekten boş bir yer.














































    İyasus yani isa kilisesi de bu alanın içinde.


























    İçeride bir gruba takıldım ve rehberi dinledim, ortadaki bir obelisk için 20 dakika konuştu ve özünde bu obelisk Kral Kaleb için yapılmış.
    Müze bomboş fotoğrafları çekilen eski paralar dijital baskı yapılıp duvarlara asılmış, anlamsız. İçerideki müzede Kraliçe Şiba’nın evinin maketini görünce kendi kendime galiba enteresan bir yere gideceğim dedim. Dışarı çıkıp Quenn Sheeba Palace’ı buldum.








    Burası
    Karşısı ise Gudit Stele Field


    Burası Quenn Sheeba Bath


    Her şeyi bulunduğu yere göre değerlendirme düşüncesiyle gezimi tamamlayıp Maryam Zion kilisesine gittim. 120 Brr içeri bu gün giriş yok sadece dışarıdan bakılabiliyor.






    Birkaç fotoğraf çekip şehrin içine döndüm. Bu gün cumartesi ve Sepet pazarı, hayvan pazarı ve yerel Pazar kuruluyor. Antik gezi sıkıntısından sonra çok güzel ve keyifli bir gezi oldu.

















    Yolda tanıştığım küçük çocuklarla taze meyve suyu satan bir dükkâna girip bir şeyler ısmarladım, sohbet ettik.

    10- 12 yaşlarında çocuklar.

    Enver ve Bilal müslüman Thomas ve Rober hristiyan. Birlikte
    Sonra Kral Bazen’in mezarına gidip otele döndük.







    Otelede çamaşırlarımı falan aldım. Çocuklara elimdeki kalem silgi gibi şeylerden hediye ettim.

    Yıkanmış çamaşırlarımdan 3 t-shirt boxerlar ve çorapları etrafımızda toplanan çocuklar arasında dağıttım.
    .
    Akşama doğru şehri dolaşmaya başladım, benzin aradım ama bulamadım. Şehirlerde aslında benzin var. Her şehirde tuktuk var ve benzinle çalışıyorlar. Yabancılara nedense satılmıyor. Adwa’da var deniliyor bakalım göreceğiz. Karnım aç, güzel yemek yenilebilecek bir yer aradım ama zor.
    Fiyatlar fena değil 25-40 Brr arası değişiyor. Bira 10 Brr.
    Yohannes restoranda yemek yedikten sonra otele dönüp yattım.
    Yarınki planım Tigrayların önemli kaya kiliselerine gidip sonrasında Lalibela’ya yakın bir yerde konaklamak.



    20 Mart 2011
    Burçinhan Doğan

  16. #56
    Rocknrolla - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    31 Ekim 2010
    Şehir
    istanbul
    Motosikleti
    BMW K100 rt Mondia Drift
    fantastik
    Ben jack'in kalın bağırsağıyım..

  17. #57
    Tenere600 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    14 Mart 2005
    Şehir
    Ankara
    Motosikleti
    Caponord 1200
    21 Mart 2011

    Güneşli ve güzel bir günde yola çıktım.

    İlk durağım Adwa, 25 Km.







    Benzin almam lazım ama yok. Adigrat 120 km civarında orada olduğu söyleniyor ama bilmiyorum.

    Biraz dolaşıp karaborsa falan aradım. Benzinciden uzakta park edip bir tuktuk çevirdim ve elimdeki bidona benzin alıp alamayacağını sordum. Benzinciye gidiş geliş ve 25 brr dan benzin 150 Brr a anlaştım. Litresi neredeyse 2 dolar.
    15 dakika sonra tuktuk geldi elinde benzin, rahatladım.
    Durup bir plan yaptım. Elimde 10 litre benzin var. Yaklaşık maksimum 200 km gider, depodaki de 50 gitse 250. Güzel, Adigrat 120 km civarında orada bulabilirim.
    Yola çıkıp sürdüm, Yolumun üzerinde Abba Garima manastırı var. Ana yoldan 10 km falan içeride toprak yolu var son 5 km zor.


    Manastıra vardığımda ilk öne bir sıkıntı yoktu. Kimse İngilizce bilmiyor.
    Durdum su falan içip manastıra doğru yürümeye başladım. Peşime bir sürü genç yaşlı adam takıldı. Manastırın kapısına gelince arkamdakiler kapıyı birkaç kere öpüp istavroz çıkartıyorlar. Sanırım benim de bunu yapmamı beklediler ama ben yapmadan içeri doğru yürüdüm. Yaşlı bir adam kolumdan tutup bunu yapmamı işaretlerle anlattı ben de işaretlerle yapmayacağımı ben müslümanın, Türk’üm deyip yapmayacağımı söyledim. Ortam ve suratlar gerildi, sonra biri beni merdivenlerden kapıya doğru iteledi ben de onu ittim, ayağı takıldı merdivene kıç üstü oturdu. Sonra etrafım sarıldı bağırış çağırış gırla gidiyor, neyse ki yanımda samimi dostlarım Yusuf ve kardeşi Yusuf var.
    Durum kötüye gitmeye başladı, geri adım atarsam sorun daha fazla büyüyecek bunun farkındayım en doğrusu üzerine gitmek diye düşünüp üzerlerine gitmeye başladım ama tahmin ettiğim gibi olmadı onlar galip geldi, tam beni ,,,,,,, (boşluğu istediğiniz gibi doldurun)
    Kara cüppeli peder mi desem rahip mi desem ne desem o geldi. Ortam bir anda sakinleşti, rahip bunlara bir şeyler söyledi konuştular falan ama ne konuşuluyor anlamıyorum.
    Rahip benim yanıma geldi ve yukarı doğru yürümeye başladık.





    Bana mezarları göstermeye başlayınca durumu kotardığımı anladım. Sonra başka birini çağırdı anahtarlarla falan oda açıldı, sanırım Abba Garima’nın odasındayım.













    Fotoğraf falan çekebildim.

    İçimden tabanları yağlamak geçiyor ama sakin de durmam lazım.
    Gezim bitti ve dışarı doğru yürüdüm, dışarı çıkıp motorun yanına gittim. Sakince biraz daha su falan içip bindim ve vınnnn.
    Sanırım oldukça büyük bir badire atlattım.
    Anayola nasıl geldim hatırlıyorum desem yalan söylemiş olurum.
    Devam edip bir sonraki durağıma doğru sürmeye başladım.
    Yeha tapınağı.
    Adwa’dan 60 km falan ileride. Yolda tabelası falan var, kolayca buldum.














    Buyurun tabelası
    Buyurun kendisi.


    Buraya 50 brr para verdim ve gerçekten zoruma gitti.


    Neyse ki yanında Abuna Aftse var.



    Kiliseye giriş yine yok. Görevliye Türk olduğumu web sitemin olduğunu falan söyleyince beni yandaki onların müze dediği bir odaya götürdü.

    Burada 1000 yıllık Amarik dilde el yazması İncil 600 yıllık el yazması ve boyamaları görmek onlara dokunmak tapınak sıkıntısını unutturdu.




















    Çıkıp yoluma devam ettim, Adigrat’a vardım.
    Benzin yok, karaborsada da yok. Bir kamyoncu Mekele’de NOC markalı benzincide olduğunu söyledi.
    Devam ettim ama şimdi bir sıkıntı var o da şu, yolumun üzerinde yaklaşık 40 km içeride kayalara oyulmuş Tigray’ların kiliseleri var. Oraya girersem Mekele’ye ulaşamayabilirim.
    Mecburen devam etmek zorundayım.
    Yollar harikulade, virajlar hairpinler ardı ardına geliyor.






















    Benzini rezerve aldım, hesaplarıma göre Mekele 30 km sonra yani rahat rahat giderim ama sürekli viraj ve 3.000 metrelerde motor sürünce mekeleye varıp varamama konusunda pek de emin olamıyorum ama yol oldukça trafikli bir yol, yardım bulabilirim sanıyorum.
    Hesaplarımdan 38 km sonra Mekele’ye vardım. Noc benzin istasyonunda benzin var.
    Depomu fulledim. 1.5 litre daha benzinim varmış.
    Yedek bidonları da doldurdum. Saat 15.00 burada kalabilirim ya da Woldiya’ya devam edebilirim.
    Haritada ana yoldan ayrılan direk Lalibela’ya giden bir yol gösteriyor şu ana kadar saptığım tüm yollar toprak çıktı bu yüzden 120 km bu yol bana pek mantıklı gelmiyor (amaaa sonradan öğrendişm ki asfaltmış) bu sebeple Woldiya’ya devam ettim.
    230 km yol bitmek bilmedi, 5 km düzlük yok. Bir yukarı bir aşağı sürekli viraj. Çok keyifli ama akşama kalacağım kesin.


































    Gölünün yanından geçerken güneş batmak üzere.
    Karanlığa kaldım ve Etiyopya’da ilk gece sürüşünü yaptım, umarım son olur.




    Tarlalardan, çalışmadan dönenler inanılmaz bir insan ve hayvan trafiği oluşturuyor.
    Yolda aydınlatma (ki evlerde elektrik yok ne yolu) olmayınca çok zor birkaç saat geçirdim.
    Yahu bir adamın önüne inek çıkar, eşek çıkar benim yoluma deve sürüsü çıktı.
    Birkaç kez ciddi olmasa da önemli sorun yaşadım. Saat 20:00 gibi Woldiya’ya vardım.
    Woldiya kuzeye çıkan kamyoncuların durak yeri.
    2 tane otelden Machera otele yerleştim.

    80 Brr.

    Motor otelin arkasındaki otoparkta, otopark dediysem inşaat alanı.
    Yarınki Planım Lalibela.
    Burçinhan Doğan

  18. #58
    Tenere600 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    14 Mart 2005
    Şehir
    Ankara
    Motosikleti
    Caponord 1200
    22 Mart 2011

    Gece rahat uyudum, sabah kalkıp hiç oyalanmadan 6 gibi yol görünmeye başlayınca yola çıktım.

















    Renkli renkli önlüklü çocuklar okula gidiyor, günü karşılamak güzel.

    Doğa değişmeye yeşermeye başladı.<SPAN
    İrtifa artıyor

    3. metredeyim. Sanırım motorumla hayatımda çıktığım en yüksek noktadayım.


    Lalibela yolu Gashena’dan sapınca toprak 50 km asfalt 20 km toplam 70 km.
















    Lalibela girişinde sağda adres veya başka bir şey soran bir motorcuya rastladım.
    Birlikte benzinciye gittik. 30 brr olan karaborsa fiyatı 25 brr a indirtip 4 litre benzin aldım.
    Fazlasına gerek yok. Yves’in üzerinde 5 litre yazan bidonuna 5 litre benzin koydular ama dolmadı. Küçük bir tartışma ve pazarlıkla bidon dolduruldu.
    Yves 28 yaşında 1 sene Tanzanya’da yaşamış, şimdi ülkesi İsviçre’ye dönmek için ilk kez duyduğum ve gördüğüm Honda FTR 223 1990 model motoru ile yola çıkmış.
    Birlikte kiliseleri gezmeye karar verdik. Giriş ücreti 350 Brr.
    Ben önce 1-2 saat kalır devam ederim diye düşünüyordum ama 350 brr ve kiliseleri görünce acele etmemeye karar verdim.
    Burada toplam 11 kilise var Bate Marya en önemlisi ama afişlerde hep St George kullanılıyor nedense.
    Kiliselerin içini gezmek mümkün ama bazı özel bölümlere girilmesine izin verilmiyor.
    İlk tur ve aslında en önemli tur öğlen gibi bitti, yiyecek bir şeyler bulup yedik.


















































































































































    Öğleden sonra turu tamamlayıp Blulal otelin bir altındaki otelde 2 kişi 70 Brr a kaldık.
    Yarınki plan Bahir Dar.
    Burçinhan Doğan

  19. #59

    Üyelik
    29 Aralık 2009
    Şehir
    Blacksea
    [B][COLOR="Purple"] Ne insanlar gördüm üzerinde elbise yok..[/COLOR][/B][B][COLOR="RoyalBlue"][COLOR="Blue"]Ne elbiseler gördüm içinde insan yok[/COLOR]..[/COLOR][/B]

  20. #60
    Tenere600 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    14 Mart 2005
    Şehir
    Ankara
    Motosikleti
    Caponord 1200
    Alıntı Şeyh Şamil adlı üyeden alıntı Mesajı göster
    Rica ederim..

    ---------- Mesaj ekleme zamanı: 05:21 ---------- İlk mesajı ekleme zamanı 05:16 ----------

    Sabah kalkıp yola çıktık haritalara göre mesafe 260 km ama artık onlara inanmamayı öğrendim.
    Bu güne kadar onlarca haritada mesafelere baktım ama asla birbirini tututan bir haritaya rastlamadım. Nitekim tahmin ettiğim gibi oldu ve bu gün 350 km den fazla yol yaptım.
































    Yolda Yves’in benzini bitti, yedeği koydu devam etti.
    Bir yerde karaborsa benzin bulduk fiyatı 20 Brr a indirince Yves almaya karar verdi.
    Sorun yine aynı benzinci 5 litre verdi ama yedek dolmadı, byu sefer tartışma biraz büyük benzin geri verildi, yola devam edildi.
    Yves’e benzini biterse benim verebileceğimi söyledim.
    Yollar çok güzel çok büyük vadi ve kanyonlar geçtim.
    Yine 3.000 metrelerdeyim. Keyifli bir sürüş oldu.
    Bahir Dar’a ayrılan sapakta benzin aldık. Bu sapaktan Bahir Dar 60 Gonder 113 km.
    Bahir Dar’a öğleden sonra varıp otel aradık, birkaç ucuz otel bulduk ama pek iç açıcı değil.
    Bahirdar Otel 100 Brr ama dolu Viole otel ucuz ama işe yaramaz.
    Sonunda Gihon Oteli bulduk 2 kişilik odada kişi başı 125 brr
    Fiyat süper, odalar idare eder. Banyo içeride ve sıcak su var. Otele yerleşip işler bitince saat 17:00 falan oldu, otelde takıldım, dışarı çıkıp şehri dolaştım.
    Manzara güzel ve sohbet güzel olunca dasheen biralarla gece güzel geçti.






    Yarınki planım Blue Nile Şelaleleri.






    23 Mart 2011
    Sabah kahvaltısından sonra ilaç almak için şehre yürüdüm.






    Mısır’dan beri ishalim bir türlü geçmiyor. Ara sıra normalleşse de bazen kötüleşiyor.
    İmmodium türevi ilaçlarla sistemimi durdurup rahat yolculuk yapıyorum ama son aldığım ilaçta bitti. Şehirdeki eczacı kliniğe görünürsem daha doğru olur dedi ve kliniğe gittim. Doktor test yapmak istedi, sanırım Etiyopya’ya gelip gaita testi yaptıran ilk motosikletçi değil ilk Türk benimdir. Test sonucu parazit değil ama bakterim var.


    Doktor 5 günlük antibiyotik verdi. Bira ve yumurta yasak.










    Tahlil muayene falan derken gün geçti blue nile şelalelerine yarın erken yola çıkınca gitmeye karar verdim.




    Bu gece de buradayım, ishal ilk kez halsizlik yapmaya başladı. Durumumu görmek istiyorum.
    Yves için Tana gölünden Gonder yakınlarındaki Gorgora’ya motorla gidiş ayarladık.

    Tana gölünde gezinti yapalım dedik ama en ucuz fiyat 300 Brr ben o parayı vermek istemedim, o da zaten bir günlük göl turu yapacak.









    Göl turu şöyle
    Motor yüklenebiliyor.
    230 Brr yolcu parası motor parası 120 Brr (motor küçük)
    4 mola veriliyor ve molalarda kiliselere girişi ücreti ayrıca ödenmiyor.
    Motor Cumartesi yükleniyor yolculuk sadece Pazar günleri.
    Dışarıda vakit geçirip otele döndük.


    Burada motorcu alman bir çift var aşağıdan yukarı gidiyorlar.
    Bir diğer almanlar ise tenere kullanan bir gen ve XT kullanan yaşlı bir adam.










    Sohbet muhabbet derken ben merakla yemekten sonraki durumumu merak ediyorum.

    İlk ilacımı akşam 7 de aldım. Yemek sonrası değişen bir şey yok. Doktor 3 gün sonra normale dönmeye başlar dedi zaten.
    Yolda kerosen bulamadığımızdan mazot aldık, otele dönüp zincirleri temizledik.






    Bir gün daha kalmaya harar verdim. Aslında gitmem lazım hafta sonundan önce Addis Ababaya varırsam Cibuti vizesini halledebilirim ve gün kaybım olmaz aksi halde Etiyopya vizemi uzatmam lazım süresi 2 Nisan’da bitiyor.
    Yarınki plan Blue Nile şelaleleri ve uygun fiyat bulunursa göl gezisi.



    24 mart 2011



    Sabah kahvaltı sonrası tuvalete gitmedim, bu iyi bir şey, çünkü, yemek sonrası hemen tuvalete koşturuyordum. Şelaleler için yola çıktık, yol toprak ve 30 km kadar. 10 km gittikten sonra çocuğun biri Yves’e su attı o da durup peşinden koşmaya başladı. Lalibela’dan beri en az 3-4 defa ona taş attılar. Bende ki turuncu fosforlu yelek sanırım resmi bir hava veriyor.
    Çocuğun peşinden koşarken dizi döndü ve yığıldı kaldı. Zaten dizi sorunluymuş 4 ay önce aynı sakatlığı yaşamış 1 ay yürüyememiş.
    Durum şimdilik pek iyi değil., otele döndük.
    Biraz soğuk kompres (soğuk şişe suyu ve fanta. Buz yok) ile ağrısı azaldı.
    Yemek falan yedik, yürüdük durum fena değil.
    Benim de durumum fena değil, öğle yemeği sonrası normale dönüş işaretleri gelmeye başladı.
    Saat 15 gibi tekrar yola çıkıp şelalelere gittik. Giriş 15 bırr. Yolda bir Amerikalı ve bir İngiliz (aynı otelde kalıyoruz) karşılaştık. Şelaleleri birlikte gezdik. Bizim tur kısa olanı ama zaten en güzel yerleri de burası.

































    İngiliz daha önce Hindistan ve Pakistan’da bulunmuş bana kısa bilgiler verdi. Akşam otele dönünce kötü bir haber aldım. Daha önce istifa ettiği söylenen Yemen başkanı istifa etmemiş ve Cuma günü büyük bir miting planlamış.

    Yolun üzeri yine karıştı. Bekleme şansım yok çünkü Pakistan vizem mayıs sonu bitiyor.
    Gezi bitip geri dönünce motorun altında bir ıslaklık gördüm, eğilip baktım. Depodan filtreye gelen horum benzin damlatıyor, biraz oynatınca damlatma çoğaldı. Vakit kaybetmeden otele doğru yola çıktım.
    Otele vardığımda hava kararmak üzereydi. Bunu bu akşam yapmazsam yarın yola geç çıkacağım, bunu pek istemiyorum.
    Filtreyi ve hortumları sökünce sorunu anladım. Benzin hortumunun iç hortumu yırtılmış. Filtrenin bağlı olduğu plastik eğik, filtrenin etrafındaki lastik tutucu kopuk. Büyük ihtimalle amortisör çok kapanınca filtreyi kopardı, hortum da çalışa çalışa içteki hortumu yırtmış.










    İnsanın ileriyi gören bir servisinin olması çok güzel bir şey. Metin içinde bilye olan bir hortum verip bir sızıntı falan olursa hortumun ağzını bilyeyle tıkar tamiratı yaparsın, hortum da lazım olur deponun altındaki tüm hortumların yerine uyabilecek bir şey demişti.
    Aynen öyle oldu.
    Bu konuyla ilgili ileriyi görmek, işi bilmek, öngörü<SPAN
    gibi kelimeleri içeren, bu gezi sırasında kendi yaptığım hataları, başkalarında gördüklerimi ama benim yapmadıklarımı, hangisi doğru hangisi yanlış karar veremediğim durumlar hakkında ayrıca bir yazı da yazdım.<SPAN








    Buraların meşhur yiyeceği Chat.


    Hortumları değiştirdim sorun çözüldü.
    Yemek sonrası durumum baya iyi durumda.
    Yarınki planım Addis Ababa’ya doğru sürmek.
    Yolumun üzerinde Blue Nile Gorge ve Muger Nehri var.
    Burçinhan Doğan


    REKLAM ALANI

Konu içerisindeki kullanıcılar

Şu an bu konu içerisinde 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 misafir)