29 Ekim akşamı tam gözlerimi dinlendireyim deyi yatağa uzandıydım ki totohandro nam zatı möhteremin biri telefonumu çaldırır durur.
fesubhanellah çekerek uzandım, yes tuşuna dokandım ki telefonun ucundaki ses "yarın yalovaya sefer eyleyelim, ben öteki cengaverleri de mevzuya dahil edeceğim" dedi.
"ok dasti, sabah ola hayrola" diyerekten telefonu kapatıp yarıda bıraktığım möhim meseleye daldım.
sabah yine haber geldi ki babaçi ve bull55(benim çırak) nam yiğitler de sefere iştirak edeceklermiş.
12 itibariyle yola koyuldum, 1. köpride yaverim metehan ile buluşaraktan bostancı köprüsüne vardık. az sonra Babaçi de iştirak etti bizlere.
bizim çırak sanayide arabayı tornalattırdığından mütevellit, "az bekleyiverin geç kalacağım" deyi bizi oyaladı
beklerken resim çekildik
lakin gel zaman git zaman çırağın arabası düzelmez, saat olmuş 2.5, akşama kalmış 3.5 saat, yalova uzak...
bizde de civatalar iyice gevşedi tabi, metehan kalkancı da boş durmaz
sonra çırak çıkageldi. beklemeden yola koyulduk, soluğu feribotta aldık.
feribotta hem dinlendik hem çay keyfi yaptık tabi
feribottan iner inmez gazlayıp soluğu yalova çınarcıktaki köftecide alıp köfteleri afiyetle mideye indirdik , ordan çınarcığın dışındaki ismini zikredemediğim köye çay içmeye geçtik
bizim metehan "çayın parasını ödeyecem" deyi kasaya yönelmiş lakin kredi kartı uzatınca kahvehaneci de baltayı uzatmış garibe, çayın parasını çıkarsın diyerekten.
tanyeri ağarmaya yakın mete "size dipsiz gölü gösterecem, hemide buraya yakın olup 3 bin kulaç (5-6 km) mesafesindedir" deyi kanımıza girdi.
git git bitmez bu 5-6 km, kilometre saatine bakarım ki 12 km baştan sona viraj bir dağ yolu imiş bu.
yolun en maceralı safhası bu idi desem yolun kalanına haksızlık etmiş olmam
göl kenarına vardığımızda hava iyiden kararmış idi.
metahan tabiatı gereği ormanı görünce benim çırağa hücum eyledi
çırakta pehlivanlıktan olacak buna tek daldı ki yerinden kalkmaz herif
mevzuya bir el atalım dedik
buralarda fazla oyalanmayıp gerisin geri yola koyulduk. aşağıdaki köy kahvesinde birer çay daha yudumlayıp ver elini feribot, darıca, istanbul derken ordan da ayrılıp evlerimize dağıldık ki bu macerayı da şükürler olsun kazasız belasız tamamlayıp saat 22:30 sularında eve vardık.
darısı gezmek isteyip te gezemeyenlerin başına.
gökten üç armut düşmüş üçünü de mete yemiş...