22 Ocak 2006 Pazar
Cumartesi akşamı Önder'le konuşup 09:00 da KaleKapısı'nda buluşmaya karar verdik.
Önder dedi ki ; "09:05 te gelmemişsem bekleme, gelemiyorum demektir."
09:10 a kadara bekledim. Gelmedi.
Anlaşılan yine bir Solo gezi yapacağım...
Benzin alıp yola koyuldum. Nereye gideceğime henüz karar vermemiştim.
Yolda yağmur çiselemeye başlayınca bir benzinciye girip yağmurluğumu giymek için durdum.
Ben giyinirken bu yaratık da beni seyrediyordu..
Bulutların dağları kucaklaması beni Feslikan Yaylasına davet ediyor..
Yolda hindilerle selamlaşıyoruz..
Bu günlerde bir hindi yakınlaşması var ama hayrola..
Fotoğraf çekerek ilerliyorum..
Geyikbayırı ;
Geyikbayırı'nı geçiyorum.. Sırada Feslikan Yaylası var..
Feslikan Yaylası ;
Daha yukarılara çıkmama buzlanmış yollar izin vermiyor..
(Yanımda Önder olsaydı denerdim ama..)
Alt yoldan Saklıkent'e gidildiğini öğreniyorum..
Denemekte yarar var..
"Moryer" diye bir sapak ..!.. Bir bakalım o zaman..
Böyle bir yerleşim alanı Moryer..
Geri dönüp yola devam ediyorum..
Bundan sonrasını denemek niyetinde değilim...
Kurda kuşa yem olmadan geri dönsem iyi olacak..
Bulutlarla dans...
Yolda keçiler var...
"Selam çoban , selam keçiler.."
Keçiler ve çoban vedalaşıp uzaklaşıyorlar..
Dönüş yolundan fotoğraflar...
Bir kamp yeri buluyorum ama kimseyi göremiyorum..
Kamp yerinden devam etsem nereye çıkarım acaba ?...
Dereyi geçip devam ediyorum..
Yol ileride iyice bozulsa da dönmüyorum.
İleride yola fırlayıp hiç de dostça davranmayan Sivas Kangal'dan kaçıyorum.
Ama nereye kadar..?
Zaten çok kötü olan yolda bir de aceleyle yol almaya çalışmak adrenalimi iyice yükseltiyor.
Tam Sivas Kangal'dan uzaklaşıyorum derken yol bitiveriyor..
Hemen sağdaki ekili alana giriyorum.
Ağaç dallarından kendimi kollamaya çalışarak ekili alandaki bitkileri
ezmeme hiç aldırmadan pür telaş oradan çıkıp yola dönüyorum.
Yola devam edemiyeceğimi anlayınca , ortalardan görünmeyen ama
orada olduğunu sesinden anladığım köpeğe doğru dönüyorum..
Eğer durursam onunla yüzyüze geleceğim.
Etrafta onu durduracak kimse yok.
Büyük bir çıkmazdayım..
Yol o kadar kötü ki , biraz daha hızlı gidersem devrilmem işten bile değil..
Kayaların üzerinden zıplayarak bahçeden üzerime bir ejderha edasıyla
saldıran köpeğin yanından hızla geçiyorum
Büyük bir şans eseri devrilmiyor ve uzaklaşıyorum.
Peşimden gelmiyor.. Sadece bölgesini koruyordu..
Bundan ders alır mıyım bilmem ama onun resimlerini çekememek beni üzüyor..
Çünkü çok güzel bir Sivas Kangal'dı..
Dönüş yolunda yine arka toprak yolları deniyor ve son iki fotoğrafla gezimi tamamlıyorum..