evet arkadaşlar bu yazı hem gezi hemde motosiklet kullanımına alışmak için yapılmış bir turun kısa özeti şeklinde bir yazı oldu motosikletimi 1,5 ay önce aldım ve bu geziye başlamadan önce daha 345 km de idi gezi bitiminde 480 km ye geldi buyrun yazımı okuyun
motosiklet:KEEWAY SPEED 150
model:2007
yer:Antalya
akşam üstü saat 4 gibi motosikletimi bulunduğu garajdan çıkardım küçük bir turun ardından 1 saat kadar bir cafede çay içerek vakit geçirdim saat 5 oldu atladım motosikletime indim asfalta artık pratik hareketler yaparak motosiklet kullanma becerimi geliştirmek istiyordum bunun için dümdüz asfaltlı ve bol virajlı bir yol olan antalya kundu oteller yolunu tercih ettim 1 sene süren asfalt ve yol düzenleme çalışmaları sonrası antalyaya mükemmel bir otoban tarzında yol yapıldı çıktım o yol üstüne...
motorum şu an 345 km de idi ilk aldığım 40 milyonluk benzin bitmek üzere idi önce yolda bir benzinlikde durdum ve 50 milyonluk benzinle depoyu fulledim...daha sonra koyuldum yola asfalt çok güzeldi ve hiç pürüz yoktu virajlar olabildiğince keskindi ancak yol genişti yavaş yavaş motoru yatırarak dönme alıştırmalarına başladım.yarım saat alıştırmadan sonra 65-70 derecelik virajlara 90 km hızla giriyordum ve motosikletimi 45 derece yatırarak dönmeyi artık başarabiliyordum içim kıpır kıpır oluyor kendimi profesyonel yarış motosikleti kullanıyormuş gibi hissetmeye başlıyordum.dönerken motosikletimin direksiyonunu sıkı sıkı tutuyor ve titretmemeye çalışıyordum çünkü stabilizesi bozulduğunda başıma gelecekleri biliyordum....
viraj alıştırmalarını geçtikten sonra frenleme ve hızlı vites değiştirip daha çabuk hızlanma alıştırmalarına başladım düz yolda duruyordum vitesi 1 e atıp kalkıyordum ve çok seri bir şekilde güç kaybına mahal vermeden vites değiştirerek 100-105 km hıza geliyordum ve ön arka frenlere sanki yolda bir nesne görmüşüm ve ona çarpmak üzereymişim gibi davranarak en kısa zamanda durmaya çalışıyordum bu alıştırma hareketlerinide tamamlamam 40-45 dakikamı aldı...
şimdi hepsini bir arada deneyerek gazlıyordum virajlara giriyordum araçları solluyordum vitesleri racing motor tarzında aralıksız gazı bırakmadan değiştiriyordum.motosikletimin sesini duyanlar vitesleri aralıksız gazı bırakmadan değiştirdiğim için racing motor geçiyor sanıyorlardı.hatta ileriden gazlayarak kremlin palace otelin önüne geldiğimde tümsekler vardı vites küçültüp motora kompresör yaptırarak yavaşladım ve bana bakan bir alman turist kızın hayranlıkla beni izlediğini gördüm yavaşlayıp tümseğin üzerinden atladıktan sonra yine aynı şekilde gazladım ve uzaklaştım çok karizmatik görünüdüğümü sanıyordum hehe
bütün bu anlatınlardaki yolu katedip tecrübe kazandıktan sonra motorumun üzerinden inesim gelmiyordu o gazla antalyanın bir ucundan diğer ucu olan belek tarafına yöneldim bu güzergahımdaki yolda viraj yoktu asfalt güzeldi ve yol genişti üzerinden devamlı turist tur otobüsleri geçtiği için az önceki güzergahım olan kundu yolunuda belek yolunuda belediye başkanımız özenle yaptırmıştı sonuçta türkiyenin tanıtımına katkıda bulunabilecek görünmez etkenlerdi bunlar....
neyse bu yola çıkmak için şehrin içinden geçmem gerekiyordu az önceki alıştırmalardan aldığım güçle şehre öle bi giriş yaptım ki kavşaklardan 90 km hızla geçiyordum sollamadık araç bırakmıyordum makas hareketleri ile araçların aralarına dalıyordum kendimden korkmaya başlamıştım...
evet 20 dakika süren şehir içi trafiği bitmişti artık dümdüz asfalt olan belek yoluna çıkmıştım hızım ortalama 100-108 idi otomobileri solluyordum ve derken 2002 model sonrası yeni kasa bir toyota corolla benimle gazlamaya başlamıştı normalde radarla dolu bir yol olduğunu bilen herkes 90 ı geçmemeye özen gösteriyordu ancak bu arkadaş ve ben 100-110 la bir o bir ben geçme şeklinde gidiyorduk arka koltukta oturan arkadaşın motor hoşuna gitmiş olucakki ben yanlarında seyrederken devamlı inceliyordu neyse arkadaş hızını 140-150 lere çıkardı ve benden uzaklaştı bende artık susamıştım ve yol üstündeki benzinliğin birisine sinyalimi vererek girdim.marketten bir redbull ve snickers aldım yanında vivident sakız ile beraber yiyip içtikten birde wc ye uğradım ve yine koyuldum yola artık yorulduğumu hissettim ve saat 8 olmuştu hava yavaş yavaş kararmaya başlıyordu geri dönüş yoluna saptım ve 25 dakikada ortalama 100 km hızla motosikletimi koyacağım garaja geldim kapıyı açtım motorumu vite boşta çalışır vaziyette içeriye iterek soktum stop ettim.üzerine brandasını titizlikle çektim hevesle alarmını kurdum ve yine aracımı koyduğum otoparktan otomobilime atlayarak evin yolunu tuttum ve geçtim pc başına yaşadıklarımı şu an size aktarıyorum umarım sizi sıkmamışımdır ve keyifle okumuşsunuzdur
şuan motosikletim 480 km oldu...
ve yol üzerinde çektiğim motosikletimin fotoğraflarından kareler:
bu motosikleti yamaha ybr ye benzetenler yanılıyor bence evet onada benziyor ancak bu motosiklet suzukinin ülkemizde olmayan modeli en 125 in birebir kopyasıdır her zaman çinliler mi kopyalıyacak bu seferde macarlar kopyalamış işte...