Öncelikle iyi günler arkadaşlar öncelikle şunu belirteyim gördüğünüz gibi malesef fazla bir fotoğraf mevcut değil tek olduğum için. Action kameramı da henüz almış değilim ama hislerimi görüşlerimi ve gördüklerimi yazı ile aktarmaya çalışacağım olduğu kadarınca okuyanlara da okumayanlara da şimdiden teşekkürler.

23 Nisan her Türk gibi benim içinde çok önemli ve değerli bir gün ve özellikle bugün için iş yerinden bir hafta önce izin istedim kutlamalara katılabilmek adına. Dün bastıran sağanak yağmur biraz moralleri bozdu çünkü motorcu adam her yere motorla gider ve ıslanacağım düşüncesi bayağı üzücü hele ki Nisan ayında böyle önemli bir güne denk gelmesi Mevlam bilir tabi ama. Neyse sabah kalktığımda günlük güneşlik bir hava ile karşılaşmanın sevinci ile çıkmak için hazırlandım motosiklet kortejine katıldım. ardından arkadaşlarıma ulaşmaya çalıştım biraz gazlayabilmek adına bu süre zarfında hava hafiften kapatır gibi olmaya başladı. Kimseden geri dönüş olmayınca arkadaşımın evine uğrayayım dedim çalıştığını öğrendim. Tek başıma çıkayım mı derken attım kendimi yollara. İlk hedefi Arsuz olarak belirledim, Arsuz'a yaklaşınca hava iyice kapatmaya başladı yemeyince geri döndüm hafiften içim titremeye başladı Allahtan termal içliğimi giymiştim ama ıslanırsam hapı yutardım, geri dönerken bol virajlı yolda daha önce hiç denemediğim fakat bol bol okuyarak bilgi edindiğim sarkma tekniğini denemeye başladım farkında bile olmadan virajlar güzel olunca güzel yapıyordum. Karaağaç yakınlarına gelince birde Cross deneyelım dedik Karahüseyinli üstünden attık kendimizi Soğukoluk yaylasına her yer asfalt ve dik olunca pek keyifli bir sürüş olmadı ama yine de ortamın güzelliği havanın temizliği ve motor sürmenin verdiği heyecan yeterliydi yola devam ederken ayrıllmış bir toprak yol çıktı karşıma tabi toprak derken çamur yol nereye gittiği de belli değil dur bakalım dedik girdik hafiften tırsak. Ya çakallar çıkarsa ya ayı pırtlarsa diye kafamdan geçirirken git gide motor çamurda kayar olmaya başladı Cross yapar hale geldik ayakları yere koymalar kaydıra kaydıra gitmeler falan içten içe kendime gülmeye başladım ne yapıyorum diye az ilerledikten sonra tertemiz asfalt bir yola çıktık ama git git bitmiyor nereye gittiğimi de bilmiyorum acaba dönsem mi diyorum ama dönmekte geçmiyor içimden. Biraz daha ilerledikten sonra karşıma kale gibi korunan bir ev ve önünde 3-4 adam çıktı tekin kişilere benzemiyordu evin halinden de belli iyi bir halt için orda değillerdi ama risk alıp gittim yanlarına bu yol nereye çıkıyor diye sordum düz devam edersen İskenderun-Antakya yoluna çıkarsın dedi çevirdim gazı devam ettim yoluma derken çıktık sonunda Otobana Aşağı dönersem İskenderun Yukarı dönersem Antakya ve bir baktım ki gidonu kollarım Antakya'ya çevirdi hadi bakalım dedik hiç bu kadar uzaklaşmadık kendi rekorumuzu kıralım direksiyon sınavına kalmış 1 hafta ya herro ya merro, Belen'den sıkıntısız geçtik Kıcı'da gene başladık sarkma tekniğini uygulamaya derken bir iki yerde baktım motoru çeviremiyorum gazı kapatıp viraja girdiğim noktayı iyi ayarlayamadım sonrasında olayı kaptım daha hızlı girip daha seri çıkıyordum artık virajdan Antakya'ya giriş yaptık bir sıkıntı olmadan sadece iyice üşümeye başlamıştım balaklavam yanımda yoktu ama yanımdan hiç ayırmadığım buff'ımla yüzümün yarısını her ne kadar kapatmış olsamda burnum dolmuş tıkanmıştı baktım hava gene kapatıyor fakat hiç yağmur yemedim halen onu belirteyim. Geri dönüş yoluna koyuldum o sırada Karşıdan Hamok'a dahil Honda CrossRunner sahibi bir abimiz geçti tüh dedim keşke hemen dönmeseydim tanışma şerefinde bulunurdum. Neyse başladık gene gazlamaya ama ileride çevirme var biliyorum gelirken gördüm tırsa tırsa gidiyorum tam o noktaya geldik ben hatim indiriyorum tabi derken durdurulmadım bastım devam ettim tam kıcıya yaklaşırken rampada motorun öksürmeye başladı benzin bitiyor ahanda derken baktımki motor 5. viteste devir düşüyor çektim 4'e koydum gazı ama bir taraflarımız yusuf yusuf oldu bir kere orda bitse hapı yutarım hem yağmur geliyor hemde itemeyeceğim kadar rampa yollar neyse ilk petrolde girdik bir 10 liralık benzin aldık devam ettik yolumuza kazasız belasız Sarımazı'ya kadar vardık Sarımazı'da bir ticari beni agresif bir şekilde sollayınca apaçi tarafım kudurdu yapıştım arkasına tehlikeli biliyorum ama ne yapalım, rampa aşağı tapa gaz motor ibrede 110'a dayanmış (GPS'te 110'da iken ibre 119 ölçtü) başladım sellektöre, uzunca bir taciz ardından daha fazla direnemedi yol verdi çünkü kendisinin hızlı gidemeyeceği kadar virajlı yollar bilen bilir. bir tokatladım yanından ardım sıra baktı öyle anca dizildiler peşpeşe konserve kutuları. Tam o noktada hiç 110'u geçmeyen ibre bir baktım 110'dan yükselmeye başladı ses toklaşmış baya baya ivmelenmeye başladı motor çok heyecanlı bir durumdu benim için derken kazasız belasız İskenderun'a giriş yaptık evime geldim direk motoru yerine koydum pijamaları çektik iki tas çorbamızı içtik şimdide çayımı yudumluyorum böyle güzel bir gün geçirdiğim ve motorcu olduğum için ne kadar şanslı olduğumu düşünüyorum.



















Not: Rekoru kestiremediyseniz Ehliyetsiz olarak en fazla iskenderunun 030 km dışına çıkmıştım şimdi ise 60 km oldu belki de daha fazla ve motosikletle Antakya'ya gitmeyi çok istiyordum 1 hafta sonra motosikletin direksiyon sınavı var Allah kısmet ederse ehliyetli bir şekilde daha güzel bir günde tekrarını yapacağım, Bu defa Antakya'dan Samandağ'a geçip Samandağ üzerinden Antik kalıntılara giderek ordan Arsuz'a kamp alanına geçeceğim.