Zoooor, zor! Hayat zor, insanlar zor, ilişkiler zor! Motosiklet kullanmak bile zor! Kimse kolay olduğunu söylemesin, zor. Neyse ki motorcu zoru sever. Sıkı bir motorcunun doğasında vardır zoru başarmak. Ancak şöyle de bir gerçek var ki motosiklete binip, sağ elinizin altındaki gazı açmaktan çok daha zoru, motosikleti durdurmaktır.


Peki bu namussuz makineler ne kadar mesafede durabilirler? Şimdi bu soruya şu mesafede diyemeyiz çünkü çok fazla faktör var işin içinde... Motosikletin gücü, frenlerin durumu, pilotun becerisi, lastikler, yol vs. Bu liste uzatılabilir. Peki otomobil mi daha kısa mesafede durur, yoksa motosiklet mi? Bu sorunun da yanıtı pek çok değişkene bağlı elbette. Hangi otomobille hangi motosikletten bahsettiğimiz bile önemli. Mesela Alman bir otomobil dergisinin yaptığı testlerde 100km hızda, standart bir Opel Astra 37,5 metrede (durma gücü 10,3m/s2), yine standart Suzuki SV 600 ise 39,8 metrede (durma gücü 9,7 m/s2) duruyor.

Geçtiğimiz haftalarda sizi sevgili abim Mustafa ile tanıştırmıştım ya... Hani yaptığı motosiklet testine hasta olmuştunuz? Heh işte o... Kendisi her ne kadar benden sonra motorcu olduysa da, bu ve benzeri teknik konularda kafayı sıyırmış bir arkadaşımız olduğu için ona sordum, ‘Otomobil mi, motosiklet mi daha kısa mesafede durur?’ diye. İşte bay Bilgiç’in cevabı.

Yani genel olarak şunu söyleyebiliriz ki motosiklette sabit hızda yapılan frenleme ile otomobillere yakın mesafelerde durmak mümkün. Ancak motosiklet ile otomobiller arasında özellikle ciddi fark yaratan başka bir unsur var. Akselerasyon farkı! Otomobillerde akselerasyon motosikletlere göre çok daha az. Ve çoğumuz sık sık ara hızlanmaları kritik durumlardan kurtulmak için kullanıyoruz. Mesela yandaki şeritten bir araç sizi sıkıştırmaya başlıyorsa ufak bir bilek hareketi ile kolayca hızlanıp tehlikeden uzaklaşıyoruz. Fakat unutmamalıyız ki akselerasyon fren mesafesinde oldukça ciddi uzamalara sebep oluyor. Kısaca anlatmak gerekirse motosiklet ivmelenmeye başladıysa ve ani bir fren gereken durum ortaya çıktıysa fiziken motosiklet öncelikle ivemelenmeyi sıfırlayacak sonra deselerasyona geçecektir. Tehlikelerden sıyrılacağız derken tam da tehlikenin kucağına atlamayalım.

Biri şu motora Duur! desin!!!

Marjinal bir örnek verelim, ışıklarda bekliyorsunuz. Yol düz ve önünüz bomboş. Işık yeşil yanınca gaza iyice yüklenip şimşek gibi fırladınız, motorunuz ciddi biçimde ivmelendi. Birkaç saniyede 100 km/s hıza ulaştığınızda aniden yola bir hayvan-ayı atladı. Siz de sonuna kadar frenlere asıldınız. Normalde sabit 100 km/s hızla (ivme=0) giderken 35-40 metrede duran motosikletiniz sağlam bir ivmelenme halindeyse (hız yine 100 km/s fakat motosiklet ivmeleniyor-hız kazanıyor) neredeyse yüzde 30-40 fren mesafeniz uzayacaktır. Çünkü önce hızlanmayı sıfırlayacak sonra yavaşlamaya başlayacaksınız.

Akselere halinde olan motosiklette ağırlık merkezi arkada olacaktır. Panik fren gerektiren durumlarda ön frenin ani ve sert kullanımı ağırlık merkezi daha öne kaymadan gerçekleşmesi ihtimalini yükseltir. Eğer ağırlık merkezi arkadayken sert ön fren kullanırsanız sonuç belli. Performans kullanımı için örnek olarak MotoGP de viraj öncesi frenlemede pilotların dimdik ve ileriye doğru durmasın hem aerodinamik hem de ağırlık merkezini öne alan çok etkili bir tekniktir.

Otomobil kullanırken pek hissedilmeyen bu hadise yüksek ivmelenme kabiliyeti olan motosikletlerde çok önemli bir husustur. Özellikle güçlü super spor kullanmamış arkadaşlar için önemli. Çünkü güçlü makinelerin frenleri de diğer motosikletlere göre güçlü, tamam. Ama işin içine akselerasyon girince, ‘durur bu mesafede’ dediğiniz makine durmayabiliyor.

Ayşe Şule BİLGİÇ