MrMud
11 Ocak 2019, 18:41
Haber olarak konusu açılmıştı, fakat 1-2 ve 3. etapların özetini tek başlık altında toplamadan geçemeyeceğim.
Gerçekten yaşayan bir efsane haline geldi ve sadece motorcular için efsane olan bir yarış değil.
Dünyanın her kesiminden, "Ben yarışçıyım!" diyen, bunu kanıtlamaya gelenlerin son noktası oldu, Araba olarak Hatchpack araçlardan tutun, SUV, 4x4, Kamyonet ve 8 tekerlere kadar, motosiklet ve atv sınıflarınında içinde yarıştığı, değil birinci olmak, kaçıncı olduğunuz fark etmeksizin finish çizgisini görmenin bile dünya çapında bir yarışçı olduğunuzu kanıtlamaya yetettiği Dakar Rally.
Günlerce süren, size adeta 4 mevisimi 1 haftadan kısa bir sürede yaşatan, iliklerinize kadar zorluğu hissetiren bir yarış düşünün.
Ben tabiki motosiklet kısmı ile ilgileniyorum sadece.
Motosikletinize kurulmuş bir gps sistemi fakat yol tarifi yok, sadece harita niyetine kullanabildiğiniz bir sistem, olabilecek sorunlara karşı sırtınızda tamir takımı (Repair Kit) ile tek başınıza çıktığınız, ananızdan emdiginiz sütü burnunuzdan getiren bir güzergah.
Ve tabiki DAKAR sembolü haline gelmiş olmazsa olmaz "Sahra çölü" geçişi.
Güzergâhta çamurlu, çakıllı, toprak, dağ gibi envai çeşit zemin var ama Sahra Çölü geçişi bu işin sembolü.
Benim gözümde Dakar'ı efsane haline getiren güzergahtır kendisi, yakıtınızı ayarlayamaz ve sahra ortasında yakıt sıkıntısı çekerseniz serüven net olarak bitti demektir.
Motorunuz sahra ortasında arıza yaparsa, çöl sıcağı altında kimseden yardım almadan yarım yamalak alet edavatiniz ile motorunuzu ya tamir edersiniz yada eve dönersiniz.
Çöl sıcağının altında saatlerce molasız motor sürmek zorundasınız.
Molasiz olmasının sebebi vakit probleminden ziyade, güneş çarpması yüzünden bayılma ve halüsinasyon (serap) görme ihtimalinizin çok yüksek olması.
Muhtemelen hayatınızda daha önce çöl şartlarını yaşamadığınız için çöl görüntüsünün bile size psikolojik olarak yaşatabileceği zorluğu hayal edin.
Daha önce yumuşak kumda motorunuzu hiç düşürdünüz ve kaldırmaya çalıştınız mı ?
Yaşadığım için tarif etmeye çalışayım.
Ve not düşüyorum bahsettiğim şartlar deniz kenarı plaj kumu şartları.
Kumda yavaş seyir edemezsiniz, çünkü motorunu her gaz verdiğinizde ufak ufak batmaya başlar, sürtünme kuvveti sayesinde batmadan seyir hali alabilmeniz için ortalama 70km/s hızlarda olmanız gerekir, bu durum motorunuz ne kadar ağırsa o kadar zorlaşır.
Hızlı gittiğiniz zamanda motorunuz mutlaka hafif slalom çizerek gidecektir zemin yumşaklığı ile orantili olarak çünkü lastik kesinlikle zeminde tutunacak birşey bulamaz, videolarda fark edeceksiniz motorun nasıl sarıldığını ve silkelendiğini zaten.
Bu slalom durumu en ufak bir hata veya kontrol kaybı karşılığında, muhteşem bir highside yemenize sebep olur.
8 taklalı felan olan cinsten :)
Olurda motorunuzu durdurursanız tekrar seyir haline gelebilmek için motorunuzu cok iyi tanıyıp, kum zemin konusunda iyi tecrübeniz olması gerekir, aksi taktirde motorunuzu ancak üzerine binmeden iterek hareket ettirebilirsiniz ve bu durum ciddi anlamda fiziksel güç ve dayanıklılık ister.
Motorunuz düştüğünde yerden kaldırmak kumun yumuşaklığı ve derinliğine orantılı olarak zorlaşır, çünkü tek hamlede hızlı bir şekilde kaldıramayacağınız için, siz motoru kaldırıp çarpraz konuma getirdiğinizde lastikler kumu iterek tekrar yatmaya başlar.
Bu varsayım ve olasılıkları çöl ortasinda hayal edin.
Kum derinliği hesap edilemeyecek kadar fazla, motor yaklaşık 120 kilo, çöl sıcağı altındasınız, kum pamuk gibi yumuşak ve akıcı.
Ve tepenizde "Hadi oğlum pes et kurtul" der gibi dönen bir helikopter ve güneş.
Yanlış hatırlıyor olabilirim 2004 yada 2006 sezonunda, sahra çölü ortasında dengesini kaybedip düştükten sonra motorunu bir türlü kaldıramayan pilotlardan biri birden yere yığılıp kalınca ambulans helikopter hemen iniş yaptı.
Pilota bilinç kaybı kontrolü için adı sorulduğunda "Bilmiyorum" cevabını vermişti, yaşadığı şok ve fiziksel zorluk bu olayla kafanizda biraz şekillensin.
Bu eziyeti çekmenin anlamı nedir ?
Peki özellikle ülkemizde, motor sürmenin günlük %70 ölüm riski taşımasına rağmen, motor sürmemizin sebebi nedir ? :)
Motor tutkunu olmak nedir diye sorun kendinize.
Bana sorarsanız eğer;
Supersport sevdalısıysanız Isle of man TT izleyin derim.
Cruiser/chopper tutkunuysanız Ironbutt nedir araştırın derim.
Enduro/Motocross tutkunuysanız Erzberg Rodeo, Dakar Rally, AMAsupercross, Sea to sky, MxGP izleyin derim.
Tutku; bir sevdanın, kazanç veya amaç olmadan peşinden gitmektir benim gözümde.
Dakar Rally'sinden, Isle of man TT'den veya bunun gibi anormal zorlu ve tehlikeli yarışlardan elde edeceğiniz gelir, sampiyon bile olsanız "Bunun içinmiydi lan?" diyeceğiniz türdendir.
Bu yarışta para kazanmak bir yana, büyük paralar harcarsınız malzeme ve motorunuz için.
Çoğunun bedelini canınızla ödeyeceğiniz bir yarışın karşılığı para olamaz zaten.
Rahmetli Kemal Merkit, para içinmi katılmıştı sizce Dakar Rally'sine ?
Tutkunun maddi kazancı olmaz, amacınız maddi kazanç sağlamaksa, tutku olmaktan çıkmıştır zaten artık.
Her sene Dakar Rally izlerken aklima gelen, olgun yaşına rağmen zorluğuna aldırmadan ülkemizin ilk Dakar pilotu olma ünvanını elde eden, Rahmetli Kemal Merkit'i saygıyla anıyorum.
Bu kadar tantanadan sonra, sizi bu senin Dakar sahneleri ile baş başa bırakıyorum.
Paylaşmak istediğiniz Dakar Rally videoları varsa yeni veya eski sezon fark etmez, paylaşırsanız sevinirim, göz ziyafeti olur :)
Afiyet olsun :)
https://www.youtube.com/watch?v=9SyA2eiHNeM
https://www.youtube.com/watch?v=xzQHCWtvZuk
https://www.youtube.com/watch?v=ls9zzKtgQMU
Gerçekten yaşayan bir efsane haline geldi ve sadece motorcular için efsane olan bir yarış değil.
Dünyanın her kesiminden, "Ben yarışçıyım!" diyen, bunu kanıtlamaya gelenlerin son noktası oldu, Araba olarak Hatchpack araçlardan tutun, SUV, 4x4, Kamyonet ve 8 tekerlere kadar, motosiklet ve atv sınıflarınında içinde yarıştığı, değil birinci olmak, kaçıncı olduğunuz fark etmeksizin finish çizgisini görmenin bile dünya çapında bir yarışçı olduğunuzu kanıtlamaya yetettiği Dakar Rally.
Günlerce süren, size adeta 4 mevisimi 1 haftadan kısa bir sürede yaşatan, iliklerinize kadar zorluğu hissetiren bir yarış düşünün.
Ben tabiki motosiklet kısmı ile ilgileniyorum sadece.
Motosikletinize kurulmuş bir gps sistemi fakat yol tarifi yok, sadece harita niyetine kullanabildiğiniz bir sistem, olabilecek sorunlara karşı sırtınızda tamir takımı (Repair Kit) ile tek başınıza çıktığınız, ananızdan emdiginiz sütü burnunuzdan getiren bir güzergah.
Ve tabiki DAKAR sembolü haline gelmiş olmazsa olmaz "Sahra çölü" geçişi.
Güzergâhta çamurlu, çakıllı, toprak, dağ gibi envai çeşit zemin var ama Sahra Çölü geçişi bu işin sembolü.
Benim gözümde Dakar'ı efsane haline getiren güzergahtır kendisi, yakıtınızı ayarlayamaz ve sahra ortasında yakıt sıkıntısı çekerseniz serüven net olarak bitti demektir.
Motorunuz sahra ortasında arıza yaparsa, çöl sıcağı altında kimseden yardım almadan yarım yamalak alet edavatiniz ile motorunuzu ya tamir edersiniz yada eve dönersiniz.
Çöl sıcağının altında saatlerce molasız motor sürmek zorundasınız.
Molasiz olmasının sebebi vakit probleminden ziyade, güneş çarpması yüzünden bayılma ve halüsinasyon (serap) görme ihtimalinizin çok yüksek olması.
Muhtemelen hayatınızda daha önce çöl şartlarını yaşamadığınız için çöl görüntüsünün bile size psikolojik olarak yaşatabileceği zorluğu hayal edin.
Daha önce yumuşak kumda motorunuzu hiç düşürdünüz ve kaldırmaya çalıştınız mı ?
Yaşadığım için tarif etmeye çalışayım.
Ve not düşüyorum bahsettiğim şartlar deniz kenarı plaj kumu şartları.
Kumda yavaş seyir edemezsiniz, çünkü motorunu her gaz verdiğinizde ufak ufak batmaya başlar, sürtünme kuvveti sayesinde batmadan seyir hali alabilmeniz için ortalama 70km/s hızlarda olmanız gerekir, bu durum motorunuz ne kadar ağırsa o kadar zorlaşır.
Hızlı gittiğiniz zamanda motorunuz mutlaka hafif slalom çizerek gidecektir zemin yumşaklığı ile orantili olarak çünkü lastik kesinlikle zeminde tutunacak birşey bulamaz, videolarda fark edeceksiniz motorun nasıl sarıldığını ve silkelendiğini zaten.
Bu slalom durumu en ufak bir hata veya kontrol kaybı karşılığında, muhteşem bir highside yemenize sebep olur.
8 taklalı felan olan cinsten :)
Olurda motorunuzu durdurursanız tekrar seyir haline gelebilmek için motorunuzu cok iyi tanıyıp, kum zemin konusunda iyi tecrübeniz olması gerekir, aksi taktirde motorunuzu ancak üzerine binmeden iterek hareket ettirebilirsiniz ve bu durum ciddi anlamda fiziksel güç ve dayanıklılık ister.
Motorunuz düştüğünde yerden kaldırmak kumun yumuşaklığı ve derinliğine orantılı olarak zorlaşır, çünkü tek hamlede hızlı bir şekilde kaldıramayacağınız için, siz motoru kaldırıp çarpraz konuma getirdiğinizde lastikler kumu iterek tekrar yatmaya başlar.
Bu varsayım ve olasılıkları çöl ortasinda hayal edin.
Kum derinliği hesap edilemeyecek kadar fazla, motor yaklaşık 120 kilo, çöl sıcağı altındasınız, kum pamuk gibi yumuşak ve akıcı.
Ve tepenizde "Hadi oğlum pes et kurtul" der gibi dönen bir helikopter ve güneş.
Yanlış hatırlıyor olabilirim 2004 yada 2006 sezonunda, sahra çölü ortasında dengesini kaybedip düştükten sonra motorunu bir türlü kaldıramayan pilotlardan biri birden yere yığılıp kalınca ambulans helikopter hemen iniş yaptı.
Pilota bilinç kaybı kontrolü için adı sorulduğunda "Bilmiyorum" cevabını vermişti, yaşadığı şok ve fiziksel zorluk bu olayla kafanizda biraz şekillensin.
Bu eziyeti çekmenin anlamı nedir ?
Peki özellikle ülkemizde, motor sürmenin günlük %70 ölüm riski taşımasına rağmen, motor sürmemizin sebebi nedir ? :)
Motor tutkunu olmak nedir diye sorun kendinize.
Bana sorarsanız eğer;
Supersport sevdalısıysanız Isle of man TT izleyin derim.
Cruiser/chopper tutkunuysanız Ironbutt nedir araştırın derim.
Enduro/Motocross tutkunuysanız Erzberg Rodeo, Dakar Rally, AMAsupercross, Sea to sky, MxGP izleyin derim.
Tutku; bir sevdanın, kazanç veya amaç olmadan peşinden gitmektir benim gözümde.
Dakar Rally'sinden, Isle of man TT'den veya bunun gibi anormal zorlu ve tehlikeli yarışlardan elde edeceğiniz gelir, sampiyon bile olsanız "Bunun içinmiydi lan?" diyeceğiniz türdendir.
Bu yarışta para kazanmak bir yana, büyük paralar harcarsınız malzeme ve motorunuz için.
Çoğunun bedelini canınızla ödeyeceğiniz bir yarışın karşılığı para olamaz zaten.
Rahmetli Kemal Merkit, para içinmi katılmıştı sizce Dakar Rally'sine ?
Tutkunun maddi kazancı olmaz, amacınız maddi kazanç sağlamaksa, tutku olmaktan çıkmıştır zaten artık.
Her sene Dakar Rally izlerken aklima gelen, olgun yaşına rağmen zorluğuna aldırmadan ülkemizin ilk Dakar pilotu olma ünvanını elde eden, Rahmetli Kemal Merkit'i saygıyla anıyorum.
Bu kadar tantanadan sonra, sizi bu senin Dakar sahneleri ile baş başa bırakıyorum.
Paylaşmak istediğiniz Dakar Rally videoları varsa yeni veya eski sezon fark etmez, paylaşırsanız sevinirim, göz ziyafeti olur :)
Afiyet olsun :)
https://www.youtube.com/watch?v=9SyA2eiHNeM
https://www.youtube.com/watch?v=xzQHCWtvZuk
https://www.youtube.com/watch?v=ls9zzKtgQMU