Mustaphalanx
07 Mayıs 2017, 23:03
Merhaba arkadaşlar.
Uzuuuuuu...uun bir araştırma, soruşturma ve motor alışverişinden yaklaşık 1 sene sonra sanırım doğru motosikleti buldum. Nasıl mı? Hikayeyi baştan alalım.
İlk motosikletim 2011 model 19 binde Honda CBF 150. Teslim alır almaz sahibine dedim ki beni kadıköy hasanpaşaya bırak. Oradan kendime full ekipman düzeceğim. Ekipmanı tepeden tırnağa düzdüm, 45 dakikada vitesli motosiklet kullanmayı çözdüm ve sıfır tecrübe (deli cesareti) Hasanpaşadan çıkıp E5 yolundan Kartala kadar gittim. Sonrasında 250 km dayanabildim. Satma sebebim; ilk motorum olduğu için ve tecrübesiz olduğum için bu motor bence gitmiyordu, durmuyordu, güven vermiyordu. İstanbul trafiğinde beni az kalsın motordan soğutacaktı. Frenlerinden dolayı duramayıp kaza yapmaktan korktum, gaz açıp kurtulamıyordum, çantalar yüzünden beni kurye zannetmişlerdi çok saygı görmüyordum vs. Bu süreç zarfında başka motosiklet kullanmadım ama motosiklet bu kadar güvensiz bir alet olmamalı dedim kendi kendime. Sağa sola sordum daha güvenlileri var dediler. Forumdan (kulakları çınlasın) Oğuz ÖZTÜRK abimize denk geldim. Onun CB 500Fine aşık oldum. Sonuç olarak CBF 150yi sattım.
İkinci motosikletim CB 500F... Yakışıklı, karizmatik, kalkışı iyi, frenleri nefis, tam istediğim gibi!? Ama bişi eksik. Ne eksik, çanta! Yazın o iğrenç sıcağında yola çıkıyorum inanılmaz keyif. Nereye gitsem hem az yakıyor hem de baya baya gidiyor. Ama serüven motordan inince cehenneme dönüşüveriyor. Çünkü adada kalıyordum ve motorumda topcase olmadığı için sırt çantasına sadece branda, kilit vs koyabiliyordum. Kask elde mont diğer elde hiçbirşey almadan git ve dön. Ha bir de yoğun trafikte debriyaj sertliğinden dolayı sol elime giren kramplar... Bir de üstüne mali fiyaskom eklenince motoru satmak farz oldu. Baya zarar ettim. Sattığıma bir süre pişman oldum ta ki bugüne kadar. :) (bu kısma birazdan geleceğim.)
Üçüncü motosikletim Yamaha NMAX. CB 500F'ten borçlarımı yatırınca kalan parayla dedim bagajdan ağzım çok yandı, kaskı montu artık elime almak istemiyorum, alışveriş yapıp gelebileyim, yani bir de scooter deneyeyim dedim. Araştırdım ettim PCX ile NMAX arasında çok gittim geldim test ettim falan. Sonuç NMAX galip çıktı. Motorumu bi bankacıdan aldım ama sağolsun hiç bakmamış. Bi motor bu kadar mı hor kullanılır be hemşerim! Motor 1 yaşında bile değil ama karenaj kırık, bakımları zamanında yapılmamış vs. Alır almaz servise soktum. Yağı değişti, hava filtresini ve varyatörün oradaki bir filtreyi temizleyip yerine taktılar 120 tl para ödedim. İlk şokumu orada geçirdim. Alet çok içime sinmedi ama yine de adam olur bu dedim. Sonuçta çok uygun fiyata almıştım. Biraz adam ettim. Çanta demiri arka çanta derken motosiklet baya baya güzelleşti. Sütünü helal etmeyecek olan annem motosikletle ilk bu motor vesilesiyle tanıştı. Artçım olarak binince çok sevdi bıcırığı.. :) Bu esnada forumdan İlker (SAZMAN) abimle tanıştım. Ekime kadar kullandım motoru ama yine kaşıntılar bastı beni. Çünkü ilk aldığımda içime sinmemişti motor. Ne yaptıysam aşık olamadım motoruma. Heryere tapagaz gidiyordum çünkü performansı CB'den sonra yetmedi bana. Yakıtı da çok güldürmedi (şehir içi 3.4 litre). CB 500Fle aralarında sadece 0.4 litre oynuyordu. CB500Fle gazlasam maksimum 1 litre fark atıyordu NMAX'a. Sanırım rodajı iyi yapılmamıştı. Yamaha bayisinde çok sevdiğim bir abime sordum. Şu an rekor sende dedi. Bu kadar yaktırabilen olmamış çünkü. Tapagaz gezen 2.8lt dedi, onun yalancısıyım. Derken doğum günümde biraz gezmeye karar verdim. O gün hava günlük güneşlikti çıktım yola. Kadıköye doğru giderken bağdat caddesinde önümdeki aracı sağlamak isterken tekerim yağmur oluğuna girdi. Motor haliyle beni üstünden attı sürüklendim. Yaklaşık 20km kadar hızım vardı ama motor arnavut kaldırımda sürüklendiği için baya hasar aldı. Servise götürdüm gidon hariç karenajlar 1000 tl tuttu. Dedim buna 1000 tl harcasam 1000tl üstüne satabilirmiyim, tabiki de hayır. Kazalı haldeyken yamahada ekspertize sokturup alıcının da rızasıyla sattım gitti.
Param hızla eriyordu. Ne alayım ne alayım diye arkadaşlarımı (özellikle İlker abimi :queen:) bunaltmaya başlamış ve kendimi de iyice bunaltmıştım. Dedim param eridikçe eriyor. Bari sıfır km bi motosiklet alayım. Önce bi Pulsar 200NS'e hallendim. Gittim test ettim vahşeti gördüm. Bu çok iyi gidiyordu ama durmuyordu. Test motorundanmıdır nedir bilmiyorum ama fren hep 1 saniye gecikmeli geliyordu. Dedim bunu alırsam iyi gazlarım ama çok yaşamayabilirim.
Dördüncü motosikletim yeniden CBF 150... Gitmiyordu durmuyordu ama sıfır km bu paraya alınabilecek daha iyi bir motosiklet yoktu. Dedim alayım buna paşa paşa binerim. Sağa sola işe güce giderim. Biraz tecrübe kazandığım içindir ki motor bana o kadar da kötü gelmedi. Çok dengeli bir makina olduğunu fark ettim. Ama hala gitmiyordu ve durmuyordu. :cherry: Birzaman sonra fark ettim ki motor gitsin diye paso tapagaz yapıp motorun canını almaya başladım. O an dedim ki malesef bunu da satmanın zamanı geldi. Bu sefer motoruma acıdım yalan değil. ::koop:: Ama kafamda tarzımı belirlemiştim. Minimum 250cc bagajı bir kask ve mümkünse mont alabilen bir motosiklet. Derken hoop bir satılık ilanı koydum, ölücüler üşüştü, millete bir iki takas teklif ettim derkeeeennnnn...
Oturduğum yerde bir tane Piaggio vardı. Kırmızı seleli, kırmızı göğüslüklü, minik ama kalın tekerlekli, enteresan duruşlu, acayip tipli, ne idüü belirsiz daha önce hiç rastlamadığım tipsiz kılıksız bişi. Önce adını sanını bilmediğim için bu ne biçim motosiklet yaaa demiştim. Her gün yanından geçerken kırmızı selesiyle sürekli gözüme çarpıyordu. Bir gün yanından geçerken bu neymiş yahu şöyle bi inceleyeyim dedim. Aman Allah'ım üzerinde birsürü tuş. Bu nedir yahu? Hiçbir anlam veremedim. Yanındaki yazıyı 300ie diye okurdum meğersem o 500müş dikkatli bakınca gördüm. :) Sonra hiç yapmadığım bişi yaptım ve kaçak göçek gittim üstüne oturdum. Ama ne yapayım sahipsiz duruyordu köşeye atılmıştı ve nerdeyse hurdacının teki, "hurdalarınız değerinde alınır" yazılı kartvizitini tur camına sıkıştıracaktı. Malum siteye girdim fiyat üst sınır 7500 alt sınır 5000, türü scooter yapıp arattım. Bir iki sayfa geçtim ve ne göreyim!!! Bizim kırmızı seleli satılık ilanında! Ahanda dedim fırladım gittim başına. Bu sefer alıcı gözle baktım. Önler çift disk Brembo frenler, çelik fren hortumları, 500 cc enjeksiyonlu motor, üzerinde feza teknoloji vs mest oldum. Motoru biraz hayal ettim ve dedim ki ben bunu adam ederim! :) Derken satıcıyı aradım. Adam tanıdık çıktı. Takas teklifime sıcak baktı ve takası gerçekleştirdik.
Dördüncü motorum Piaggio X9 evolution... Sahibi bana satmayacak diye ödüm kopmuştu fakat nihayet satın aldım. :) Alır almaz arka diskini ve balatasını değiştirttim. Motor ve şanzuman yağını, yağ filtresini, hava filtresini değiştirdim. Hala ufak tefek eksikleri var ama zamanla tamamlanacak şeyler. Parçası sandığımdan da ucuz. Hatta bazı parçalarının ucuzluğuna baya güldüm, korktuğum gibi çıkmadı. Mesela küçük bir örnek vereyim orjinal Piaggio kayışı (kesinlikle yan sanayi ya da saçma sapan bir marka değil) 275 tl. Bence 500cc makinaya nazaran muadillerine göre parça fiyatı oldukça uygun. Birkaç çıkma parçacı da buldum ne olur ne olmaz diye. Orjinal parçalarını temin edebileceğim bir sitesi var. Arama motoruna yazın direk çıkıyor zaten. Ustası malesef çok az. Anlamayana gösterirseniz bu motorun ve sizin vay halinize diyorlar.
Bugün İlker abiyle (Onun motoru Peugeot Satelis 500) İstanbuldan Kocaeline bi gidip dönelim dedik. Giderken genellikle tapagaz gittik, son hızda ben 171'i gördüm önüme araba geldi daha da asılsam gitme ihtimali yüksekti. İlker abi 190'ı gördü. Motor yüksek hızda bana güvensizlik yaratmadı. Yakıtı ölçtük 100kmde 4.5 litre yaktı. Dönüşte 120yi sollamalar haricinde geçmedik ve 100kmye tam 4 litre yaktı.
Artıları
Dengeli, atak, bagajına tek kask alıyor, uzun yolda (bence) ekonomik, idame maliyeti muadillerine nazaran oldukça düşük, konforlu, az rüzgar alıyor, virajları scooter olmasına rağmen bence oldukça iyi, Dün test ettim artçı konforu baya iyi. Kombine frenler muhteşem!
Eksileri
Bagajı keşke iki kask alsa, Aynalar bu kadar çabuk kırılmasa...
Eski model olmasından dolayı materyal zayıflıkları var, mesela farların içi kararmış, yolu çok iyi aydınlatmıyor. Kronik olarak otomatik kalkan orta ayaklık ve uzaktan kumandalı koltuk açma fonksiyonu malesef bunda da arızalı. İyi bir elektrikçi bulabilirsem bunları halledebileceğini ve yeniden faal hale getirebileceğini düşünüyorum. :)
Benim şu an debriyajımda problem var, ses geliyor baktıracağım. Sanırım ilk kalkışlarda tam kavrama yapamıyor, yüksek devirde kalkıyor, yani baya kaçırıyor bu yüzden şehir içi aşırı dur kalk trafikte 6 litre yaktı.
Şimdilik aklıma gelenler bu kadar. Okuduğunuz için teşekkürler... :)
Uzuuuuuu...uun bir araştırma, soruşturma ve motor alışverişinden yaklaşık 1 sene sonra sanırım doğru motosikleti buldum. Nasıl mı? Hikayeyi baştan alalım.
İlk motosikletim 2011 model 19 binde Honda CBF 150. Teslim alır almaz sahibine dedim ki beni kadıköy hasanpaşaya bırak. Oradan kendime full ekipman düzeceğim. Ekipmanı tepeden tırnağa düzdüm, 45 dakikada vitesli motosiklet kullanmayı çözdüm ve sıfır tecrübe (deli cesareti) Hasanpaşadan çıkıp E5 yolundan Kartala kadar gittim. Sonrasında 250 km dayanabildim. Satma sebebim; ilk motorum olduğu için ve tecrübesiz olduğum için bu motor bence gitmiyordu, durmuyordu, güven vermiyordu. İstanbul trafiğinde beni az kalsın motordan soğutacaktı. Frenlerinden dolayı duramayıp kaza yapmaktan korktum, gaz açıp kurtulamıyordum, çantalar yüzünden beni kurye zannetmişlerdi çok saygı görmüyordum vs. Bu süreç zarfında başka motosiklet kullanmadım ama motosiklet bu kadar güvensiz bir alet olmamalı dedim kendi kendime. Sağa sola sordum daha güvenlileri var dediler. Forumdan (kulakları çınlasın) Oğuz ÖZTÜRK abimize denk geldim. Onun CB 500Fine aşık oldum. Sonuç olarak CBF 150yi sattım.
İkinci motosikletim CB 500F... Yakışıklı, karizmatik, kalkışı iyi, frenleri nefis, tam istediğim gibi!? Ama bişi eksik. Ne eksik, çanta! Yazın o iğrenç sıcağında yola çıkıyorum inanılmaz keyif. Nereye gitsem hem az yakıyor hem de baya baya gidiyor. Ama serüven motordan inince cehenneme dönüşüveriyor. Çünkü adada kalıyordum ve motorumda topcase olmadığı için sırt çantasına sadece branda, kilit vs koyabiliyordum. Kask elde mont diğer elde hiçbirşey almadan git ve dön. Ha bir de yoğun trafikte debriyaj sertliğinden dolayı sol elime giren kramplar... Bir de üstüne mali fiyaskom eklenince motoru satmak farz oldu. Baya zarar ettim. Sattığıma bir süre pişman oldum ta ki bugüne kadar. :) (bu kısma birazdan geleceğim.)
Üçüncü motosikletim Yamaha NMAX. CB 500F'ten borçlarımı yatırınca kalan parayla dedim bagajdan ağzım çok yandı, kaskı montu artık elime almak istemiyorum, alışveriş yapıp gelebileyim, yani bir de scooter deneyeyim dedim. Araştırdım ettim PCX ile NMAX arasında çok gittim geldim test ettim falan. Sonuç NMAX galip çıktı. Motorumu bi bankacıdan aldım ama sağolsun hiç bakmamış. Bi motor bu kadar mı hor kullanılır be hemşerim! Motor 1 yaşında bile değil ama karenaj kırık, bakımları zamanında yapılmamış vs. Alır almaz servise soktum. Yağı değişti, hava filtresini ve varyatörün oradaki bir filtreyi temizleyip yerine taktılar 120 tl para ödedim. İlk şokumu orada geçirdim. Alet çok içime sinmedi ama yine de adam olur bu dedim. Sonuçta çok uygun fiyata almıştım. Biraz adam ettim. Çanta demiri arka çanta derken motosiklet baya baya güzelleşti. Sütünü helal etmeyecek olan annem motosikletle ilk bu motor vesilesiyle tanıştı. Artçım olarak binince çok sevdi bıcırığı.. :) Bu esnada forumdan İlker (SAZMAN) abimle tanıştım. Ekime kadar kullandım motoru ama yine kaşıntılar bastı beni. Çünkü ilk aldığımda içime sinmemişti motor. Ne yaptıysam aşık olamadım motoruma. Heryere tapagaz gidiyordum çünkü performansı CB'den sonra yetmedi bana. Yakıtı da çok güldürmedi (şehir içi 3.4 litre). CB 500Fle aralarında sadece 0.4 litre oynuyordu. CB500Fle gazlasam maksimum 1 litre fark atıyordu NMAX'a. Sanırım rodajı iyi yapılmamıştı. Yamaha bayisinde çok sevdiğim bir abime sordum. Şu an rekor sende dedi. Bu kadar yaktırabilen olmamış çünkü. Tapagaz gezen 2.8lt dedi, onun yalancısıyım. Derken doğum günümde biraz gezmeye karar verdim. O gün hava günlük güneşlikti çıktım yola. Kadıköye doğru giderken bağdat caddesinde önümdeki aracı sağlamak isterken tekerim yağmur oluğuna girdi. Motor haliyle beni üstünden attı sürüklendim. Yaklaşık 20km kadar hızım vardı ama motor arnavut kaldırımda sürüklendiği için baya hasar aldı. Servise götürdüm gidon hariç karenajlar 1000 tl tuttu. Dedim buna 1000 tl harcasam 1000tl üstüne satabilirmiyim, tabiki de hayır. Kazalı haldeyken yamahada ekspertize sokturup alıcının da rızasıyla sattım gitti.
Param hızla eriyordu. Ne alayım ne alayım diye arkadaşlarımı (özellikle İlker abimi :queen:) bunaltmaya başlamış ve kendimi de iyice bunaltmıştım. Dedim param eridikçe eriyor. Bari sıfır km bi motosiklet alayım. Önce bi Pulsar 200NS'e hallendim. Gittim test ettim vahşeti gördüm. Bu çok iyi gidiyordu ama durmuyordu. Test motorundanmıdır nedir bilmiyorum ama fren hep 1 saniye gecikmeli geliyordu. Dedim bunu alırsam iyi gazlarım ama çok yaşamayabilirim.
Dördüncü motosikletim yeniden CBF 150... Gitmiyordu durmuyordu ama sıfır km bu paraya alınabilecek daha iyi bir motosiklet yoktu. Dedim alayım buna paşa paşa binerim. Sağa sola işe güce giderim. Biraz tecrübe kazandığım içindir ki motor bana o kadar da kötü gelmedi. Çok dengeli bir makina olduğunu fark ettim. Ama hala gitmiyordu ve durmuyordu. :cherry: Birzaman sonra fark ettim ki motor gitsin diye paso tapagaz yapıp motorun canını almaya başladım. O an dedim ki malesef bunu da satmanın zamanı geldi. Bu sefer motoruma acıdım yalan değil. ::koop:: Ama kafamda tarzımı belirlemiştim. Minimum 250cc bagajı bir kask ve mümkünse mont alabilen bir motosiklet. Derken hoop bir satılık ilanı koydum, ölücüler üşüştü, millete bir iki takas teklif ettim derkeeeennnnn...
Oturduğum yerde bir tane Piaggio vardı. Kırmızı seleli, kırmızı göğüslüklü, minik ama kalın tekerlekli, enteresan duruşlu, acayip tipli, ne idüü belirsiz daha önce hiç rastlamadığım tipsiz kılıksız bişi. Önce adını sanını bilmediğim için bu ne biçim motosiklet yaaa demiştim. Her gün yanından geçerken kırmızı selesiyle sürekli gözüme çarpıyordu. Bir gün yanından geçerken bu neymiş yahu şöyle bi inceleyeyim dedim. Aman Allah'ım üzerinde birsürü tuş. Bu nedir yahu? Hiçbir anlam veremedim. Yanındaki yazıyı 300ie diye okurdum meğersem o 500müş dikkatli bakınca gördüm. :) Sonra hiç yapmadığım bişi yaptım ve kaçak göçek gittim üstüne oturdum. Ama ne yapayım sahipsiz duruyordu köşeye atılmıştı ve nerdeyse hurdacının teki, "hurdalarınız değerinde alınır" yazılı kartvizitini tur camına sıkıştıracaktı. Malum siteye girdim fiyat üst sınır 7500 alt sınır 5000, türü scooter yapıp arattım. Bir iki sayfa geçtim ve ne göreyim!!! Bizim kırmızı seleli satılık ilanında! Ahanda dedim fırladım gittim başına. Bu sefer alıcı gözle baktım. Önler çift disk Brembo frenler, çelik fren hortumları, 500 cc enjeksiyonlu motor, üzerinde feza teknoloji vs mest oldum. Motoru biraz hayal ettim ve dedim ki ben bunu adam ederim! :) Derken satıcıyı aradım. Adam tanıdık çıktı. Takas teklifime sıcak baktı ve takası gerçekleştirdik.
Dördüncü motorum Piaggio X9 evolution... Sahibi bana satmayacak diye ödüm kopmuştu fakat nihayet satın aldım. :) Alır almaz arka diskini ve balatasını değiştirttim. Motor ve şanzuman yağını, yağ filtresini, hava filtresini değiştirdim. Hala ufak tefek eksikleri var ama zamanla tamamlanacak şeyler. Parçası sandığımdan da ucuz. Hatta bazı parçalarının ucuzluğuna baya güldüm, korktuğum gibi çıkmadı. Mesela küçük bir örnek vereyim orjinal Piaggio kayışı (kesinlikle yan sanayi ya da saçma sapan bir marka değil) 275 tl. Bence 500cc makinaya nazaran muadillerine göre parça fiyatı oldukça uygun. Birkaç çıkma parçacı da buldum ne olur ne olmaz diye. Orjinal parçalarını temin edebileceğim bir sitesi var. Arama motoruna yazın direk çıkıyor zaten. Ustası malesef çok az. Anlamayana gösterirseniz bu motorun ve sizin vay halinize diyorlar.
Bugün İlker abiyle (Onun motoru Peugeot Satelis 500) İstanbuldan Kocaeline bi gidip dönelim dedik. Giderken genellikle tapagaz gittik, son hızda ben 171'i gördüm önüme araba geldi daha da asılsam gitme ihtimali yüksekti. İlker abi 190'ı gördü. Motor yüksek hızda bana güvensizlik yaratmadı. Yakıtı ölçtük 100kmde 4.5 litre yaktı. Dönüşte 120yi sollamalar haricinde geçmedik ve 100kmye tam 4 litre yaktı.
Artıları
Dengeli, atak, bagajına tek kask alıyor, uzun yolda (bence) ekonomik, idame maliyeti muadillerine nazaran oldukça düşük, konforlu, az rüzgar alıyor, virajları scooter olmasına rağmen bence oldukça iyi, Dün test ettim artçı konforu baya iyi. Kombine frenler muhteşem!
Eksileri
Bagajı keşke iki kask alsa, Aynalar bu kadar çabuk kırılmasa...
Eski model olmasından dolayı materyal zayıflıkları var, mesela farların içi kararmış, yolu çok iyi aydınlatmıyor. Kronik olarak otomatik kalkan orta ayaklık ve uzaktan kumandalı koltuk açma fonksiyonu malesef bunda da arızalı. İyi bir elektrikçi bulabilirsem bunları halledebileceğini ve yeniden faal hale getirebileceğini düşünüyorum. :)
Benim şu an debriyajımda problem var, ses geliyor baktıracağım. Sanırım ilk kalkışlarda tam kavrama yapamıyor, yüksek devirde kalkıyor, yani baya kaçırıyor bu yüzden şehir içi aşırı dur kalk trafikte 6 litre yaktı.
Şimdilik aklıma gelenler bu kadar. Okuduğunuz için teşekkürler... :)