PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : 12-30 Temmuz 2014 Yıllık İzin Seyahatimiz



zaferce
02 Şubat 2017, 15:25
2014 yılında Serap’la yaptığımız seyahati bir rapor haline getirmiştik. Raporu da blogspot sayfamızda yayınlıyorduk. Ne olduysa oldu, sayfa hata vermeye başladı. Öyle olunca raporu buraya taşımak ihtiyacı duydum. Bazı kısımları Serap yazdı, bazılarını ise ben. Bazı yerlerde ise ortak çalıştık. Metni ve kodları forum için uygun hale getirirken fonda Ege türküleri dinliyorum. Size de tavsiye ederim.

https://www.youtube.com/watch?v=rWGPjMWj1kw&list=PLgtKoGJSRR0lncZvBCiSGoYRAtUpSbwTr (https://www.youtube.com/watch?v=rWGPjMWj1kw&list=PLgtKoGJSRR0lncZvBCiSGoYRAtUpSbwTr)

12-30 Temmuz 2014 Yıllık İzin Seyahatimiz

Bu seneki [2014] yıllık iznimizi motosiklet sürüşüne ayırmak, daha önce sürmediğimiz yollarda motosiklet kullanmak istedik. Genel olarak tek yön bir rota izlemeyi planlamıştık ama Murat arkadaşımızın da bize katılmak istemesiyle tarihleri denkleştirip aile ziyaretleriyle senkronize etmeye çalışınca biraz zikzaklı bir genel rota oluştu:

Ankara’dan Güzelçamlı oradan İzmir Manisa, ardından Finike, Fethiye ve yeniden Güzelçamlı sonrasında Ankara’ya dönüş. Hangi yollardan gideceğimize karar verirken ART MotoAkademi eğitmenlerinden Haluk Hızlan’ın yayınlamış olduğu MotorYolları haritasına bakarak karar vermeye çalıştık. Haritaya şu linkten ulaşılabilir:

http://www.artmotoakademi.com/dosyalar/motoryollari.jpg

Aslında Motosikletin Hac Yolu diye anılan Amasra Sinop güzergahına gitmek istiyorduk ama ramazan ayında Karadeniz bölgesinin mübarek Ramazan ayında oruç tutmayan, şeytan icadıyla gezen kefereye karşı hoşgörüsünün biraz sınırlı olabildiğine dair birkaç vaka duyduktan sonra onu başka bir zamana erteleyip Güney Ege – Batı Akdeniz’in yolunu tuttuk. Toplamda 12 gün sürüş yapıp 3800 km yol yapmış olduk. Geçtiğimiz yerlerden bu gezi için açtığımız facebook albümümüzde fotoğraflar paylaşıp yer bildirimlerinde bulunduğumuzda insanlar "Şunu da yapın, şuraya da uğrayın, şunu da görün." dedilerse de bizim motor sürmekten pek başka bir şey yapmaya fırsatımız olmadı. Yine olsa yine öyle yaparız. ;)

Seyahat boyunca otellerimizi booking.com’dan aradık. Önce oradaki fiyatları alıp daha sonra telefonla fiyat sorduk. Genellikle booking’den daha uygun fiyatlar söylediler. Yalnız bir iki otel booking fiyatından daha pahalı fiyatlar verdi ve o otellerden hoşlanmadık. Yemek yiyeceğimiz yerler için ise şu adresteki dosyadan faydalandık:

http://d.yimg.com/kq/groups/11396145/1710683341/name/SATICININ%20LezzetDuraklari.xls

Seyahate iki motor, iki motorcu başladık.

Serap “eneee (http://www.motosiklet.net/forum/members/eneee-127367.html)”
KTM 200 Duke (2013)
Tecrübe: 10 000 km
ART Puan: 57

Zafer “zaferce (http://www.motosiklet.net/forum/members/zaferce-98979.html)”
Suzuki V-Strom DL650 (2010)
Tecrübe: 35 000 km
ART Puan: 46

BİRİNCİ SÜRÜŞ GÜNÜ

Rotayı ayarlarken bir günlük maksimum sürüşü bizim için tehlikeli olacak boyutlara taşımamak için Google Maps’in hesapladığı süreyi göz önüne aldık. Önceki günübirlik sürüşlerimizden biliyorduk ki Google’un 8 saat olarak hesapladığı sürüş bizim için bir tam günlük sürüş oluyor ve daha fazlasını yapmak bizi yoruyordu. Tabii bu 8 saatlik sürüşü de biz molalar, yemekler ve oraya buraya hayran hayran bakmak suretiyle 11 saatte tamamlıyorduk. Dolayısıyla bu sınırı pek aşmamaya çalıştık.

Bu kriterlere göre planımızın ilk sürüş günü Ankara – Burdur olacaktı. Hesapladığımız rota şöyleydi:

http://i58.tinypic.com/2w2r8rk.jpg

Yolun Afyon’a kadar olan kısmının düz ve sıkıcı olacağının farkındaydık zira çıplak bir motosikletle seyahat eden Serap için uzun süre rüzgara karşı 110 km/s gibi hızlarda gitmek hayli konforsuz oluyordu. Ancak geri kalan bölümün daha güzel ve zevkli olmasını ümit ediyorduk. Özellikle Eğirdir Gölü kenarından geçtiğimiz bölümler hakikaten de öyleydi. Eğirdir Gölü’nün doğu yakasından bir önceki gezimizde geçmiştik. Bu sefer de batı yakasını gördük. Güzeldi.

Adettendir, yola çıkarken motorun km’sini bir not ettik. Gerçi KTM’nin km’sini not etmeyi unuttuk ama olsun.

KTM’nin 35 litrelik beyaz ve LED ışıklı bir top case’i ve makyaj çantası boyutlarında bir depo üstü çantası mevcut. Depo üstü hayli güzel iş görüyor bu arada. V-Strom’da ise 52 litrelik bir top case ve 20 litrelik bir depo üstü çanta mevcut. Ek olarak bir el çantasını da strap ve örümcek vasıtasıyla yolcu selesine bağladık. Arabayla, bir haftadan daha uzun çıktığımız gezilerde Serap genellikle kocaman bir valiz ve bir sürü eşya alır yanımıza. Ama motor gezisi gereğince minimum eşyadan maksimum fayda sağlayacak biçimde yükleme yapmaya çalıştık.

http://i60.tinypic.com/t71mb5.jpg

Şoförler Federasyonu’nun dinlenme tesisine gelmeden hemen önce bir Opet’te tesis vardı. Oradaki kısa molamızda yediğimiz menemen çok güzeldi. Hava sıcaktı ve motorları bulduğumuz gölgelere park etmeye çalıştık.

http://i62.tinypic.com/2eq7zep.jpg

Sıcaktan ayaklar pişince her fırsatta çizmeleri çıkardık.

http://i57.tinypic.com/2mdgevp.jpg

Afyon’a yaklaştığımızda şehir içine veya Özdilek tarafına gitmeden Şuhut istikametine döndük. Yalnız hal böyle olunca açık bir yemek mekanı bulup da karnımızı doyurmak için biraz bakınmamız gerekti. Genel olarak lezzet durağı peşinde gezen motorcular olduğumuzdan aslında pek yapmadığımız bir şeyi yapıp açık bulduğumuz ilk yere daldık ve karnımızı doyurduk. (GEMOK’a da buradan selam çakalım.)

http://i60.tinypic.com/o5c507.jpg

Yolun bundan sonrasında daha şenlikli bir sürüş oldu. Uzun düzlüklerden sonra Bozdurmuş Beli’nin ilk keskin virajları her ikimizi de gafil avladı. Hatta Serap daha sonra bu viraj içinde “Hayırlısıyla bi’ döneydik.” dediğini anlatır.

http://i58.tinypic.com/1h5ggk.jpg

Eğirdir Gölü kıyısını çok sevdik. Yeniden sürmek isteyeceğimiz bir yol oldu o bölümler.

http://i57.tinypic.com/2gso37a.jpg

http://i60.tinypic.com/23k5jwx.jpg

http://i57.tinypic.com/hv6via.jpg

Eğirdir’in içine girmeden hemen önce Isparta yoluna saptık. Ardından Isparta’yı Burdur’a bağlayan eski, gidiş-geliş yol üzerinden Burdur’a vardık. Otelimiz Özeren Grand’dan hayli memnun kaldık. Otelin önüne motorları yaklaştırıp birbirlerine iki kilitle bağladık. Kilitlerden birisi tırt ama diğeri top of the line dedikleri türden pahalı bir kilit. Malum V-Strom’un kaskosu yok, parayı kilide gömdük.

http://i62.tinypic.com/2075cib.jpg

Burdur Otogarı’nın Esenboğa havalimanına benzerliği bizi şaşırttı ama kalacak yer arama derdine düşmüş olduğumuz bir anda yanından geçip gittik ve fotoğraflamadık. Ayrıca herkesin Burdur şiş yememizi tavsiye ettiği Özsarı Ramazan sebebiyle kapalıydı. Bu nedenle Özsarı'nın arka sokağında bir başka yerde yedik ve beğenmedik. Kısa bir akşam yürüyüşü yaptığımızda Burdur’un eski evlerini görme imkanı bulduk. Ayrıca ne kadar çok nargileci var orada öyle yahu.

İlk gün sürüşü böyleydi.

İKİNCİ SÜRÜŞ GÜNÜ

Burdur’da güzel bir sabaha uyandık. Otelin çatı katından göl manzarası eşliğinde kahvaltımızı yaptık. Burdur Gölü, denizin geri çekilmesiyle oluşmuş tuzlu bir göl. Gölün su seviyesi çeşitli nedenlerle yıldan yıla azaldığı için tuzluluk oranı giderek artmış. Dolayısıyla canlılık çeşitliliği de çok çok az. Tabiatın can çekişmesi çok üzücü.

http://i62.tinypic.com/radsmo.jpg

http://i58.tinypic.com/6iqoau.jpg

Yola çıktık ve Salda Gölü’nün nefis manzarası bizi karşıladı. Suyu en derin ve en berrak olan gölümüzmüş.

http://i60.tinypic.com/2co2ypx.jpg

http://i57.tinypic.com/2cduyxi.jpg

Göl kenarında birkaç tesis görünce manzarasının en güzel olacağını tahmin ettiğimiz, gölden yüksekte olan Sultanpınarı Tesisi’nde durduk. Hem bir dinlenme tesisi hem de üç odalı şirin bir pansiyon. Kafa dinlemek için güzel bir yer.

http://i57.tinypic.com/mubeix.jpg

http://i59.tinypic.com/25su1rq.jpg

Serinhisar-Tavas-Kale üzerinden Muğla’ya doğru devam ettik. Sıcaklık kendini daha da çok hissettirmeye başladı. Kale’den sonra yolun tamamı mıcırla kaplanmıştı. Mıcırın olmadığı bölümlerde de asfalt çok erimişti. Yer yer yol çalışması da vardı. Yol çalışmaları bittiğinde; virajlı, bol kıvrımlı olan bu yolun tadı çıkarılabilir. Yol boyunca mola verebileceğimiz bir yer aradık, Karabörtlenli yol ayrımında çay içen iki motorcuyu görünce biz de durduk. Bir kamyonet, bir semaver, bir mısır kaynatma tenceresinden ibaret mütevazi bir dinlenme tesisi.

http://i57.tinypic.com/1537348.jpg

http://i60.tinypic.com/10e55au.jpg

Karşılaştığımız motorcular, kısa bir sohbetin ardından Karabörtlenli’ye doğru devam ettiler. Tesis işletmecisi enteresan bir hayatı olmuş hoşsohbet bir adamdı. Marmaris’te barmenlik yapmış, şimdilerdeyse köyüne yürüme mesafesinde bulunan bu yol ayrımındaki mekanını işletiyor. Biraz sohbetin ardından kendi üretimi bal, zeytinyağı satmak istedi. Motorlarda yerimiz olmadığını söyleyince bir sonraki gelişimizi arabayla yapmamızı istedi.

Ege topraklarına girer girmez yollarda pek çok yerel kadın motorcular gördük. Fistanları başörtüleriyle güzel bir görüntü oluşturuyorlardı. Oralarda küçük motorlar iyi iş görüyor gibi. Barkın Bayoğlu’nun aslında büyükşehirler için söylediği gibi “motosiklet alternatif değil, tek seçenek.”

Muğla’nın içine girmeden Muğla’yı geçtikten sonra Yatağan yol ayrımında durup yolun geri kalanında nereden gideceğimize karar verdik. İki alternatifimiz vardı. Birisi Bafa Gölü kenarından Söke, diğeri ise daha uzun olan yoldu: Bozdoğan-Yenipazar-Koçarlı üzerinden Söke. Mikado Pidecisi’ne gidip tahinli pide yeme isteğimiz bizi ikinci alternatife yöneltti. Bu nedenle varacağımız yere gecenin 11’inde varmış olsak da bu kararımızdan gayet memnunduk.

Yatağan yol ayrımından Bozdoğan’a kadar olan kısım dağlık, manzaralı ve virajlıydı. Yani çok güzeldi. Asfalt burada da erimişti. Ağaçları enteresan görünüyordu.

http://i58.tinypic.com/2lvi612.jpg

Yolun bu bölümlerinde selam verdiğimiz yerel motorcular selamımızı almayınca buralarda pek adet değil herhalde diye düşünüp selam vermemeye başladık. Karşıdan gelen ve gülümseyerek motosiklet kullanan amcaya da haliyle selam vermemiş olduk.

Mikado Pidecisi’ne vardık. Ramazan nedeniyle kapalı olmadığını görünce çok sevindik. Siparişimizi verdik ve pide ustasını izlemeye koyulduk.

http://i57.tinypic.com/15p3m7c.jpg

http://i59.tinypic.com/2ykj2pj.jpg

Bozdoğan yolunda karşıdan motorla gelen amca meğer Mikado çalışanıymış. Bizi de o yolda görünce Mikado’ya gittiğimizi anlamış. Biz selamını almamışız. Bu nedenle bize şaka yollu sitem edip gücendiğini söyledi. Amcanın gönlünü alıp pidelerimizi yedikten sonra Yenipazar’ın yolunu tuttuk. Yenipazar çarşısındaki bir kahvede Türk Kahvesi içip yemek sonrası çöken ağırlığı ve sıcağın etkisini hafifletmeye çalıştık. Esasen pide yemek için Yenipazar’daki Sümer Pide Salonu da en az Mikado kadar iyi olabilir.

http://i59.tinypic.com/10nxhy1.jpg

Yenipazar-Koçarlı arasındaki leylek yuvalarını gördük.

http://i62.tinypic.com/dqpxtf.jpg

Yenipazar-Koçarlı arası yol dağlık olmamasına rağmen virajlı, dar ve keyifliydi. Bir yol ayrımına geldiğimizde nereden gideceğimizi kestirebilmek için durduk. O esnada yanımıza gelen arabanın sürücüsü bize yolu tarif etti. Teyit etmek için “Ana yola çıkıp sola doğru bir kilometre ilerledikten sonra sağdaki tali yola gireceğiz.” dedik ve adam onayladı. Yola koyulduk, havalı havalı arabayı sollayıp geçtik. Yolun ilerisinde bir virajın öncesinde 70 tabelası vardı. Ancak o viraj ne arabalar ne de motorlar için 70 ile dönülebilecek bir yer değildi. Muhtemelen 30 tabelası yerine yanlışlıkla 70 tabelası kondurulmuştu. Bu hususa dikkat çekmek için Zafer bu virajın çıkışında ileride sağda beni bekliyordu. Yanına gitmemi işaret etti. Ben de yanına doğru ilerlerken Zafer’in motorunun sağa
doğru yatmaya başladığını gördüm. Öncelikle düşmekten kurtulabileceğini düşündüm, motoru dengelemeye çalışmakla uğraşıyordu. Fakat motor biraz daha sağa ağır basıp Gökhan’ın da dediği gibi “doğal denge halini” buldu. Zafer dönerek iki takla atıp tarlaya doğru yuvarlandı. Motordan indim, Zafer’de herhangi bir hasar yoktu. Az önce yol tarifi aldığımız araba sürücüsü yanımıza gelip “Hayırdır ana yola çıkamamışsınız.” dedi. Kahkahalar eşliğinde motoru düzeltip yolumuza devam ettik.

http://i60.tinypic.com/301q7ir.jpg

Koçarlı’da bir mola verdikten sonra Bağarası üzerinden Güzelçamlı’ya vardık. Motorlarımızı yine pahalı kilidimize emanet ettik.

http://i62.tinypic.com/5mab05.jpg

http://i60.tinypic.com/dy6fbc.jpg

İkinci sürüş günümüzde şöyle bir rota takip etmiş olduk:

http://i57.tinypic.com/2z90hz9.jpg

Burada Zafer’in ailesinde birkaç gün kaldık. Motorlarımızı yıkadık, Zafer’in yaptığı köfteleri yedik, Zafer’in yeğeni Arya ile vakit geçirdik. Biraz da denizin tadını çıkardık.

http://i59.tinypic.com/jj698z.jpg

http://i57.tinypic.com/34qr9qt.jpg

http://i58.tinypic.com/1251jzm.jpg

http://i62.tinypic.com/2l8gac.jpg

ÜÇÜNCÜ SÜRÜŞ GÜNÜ

Birkaç günlük istirahatten sonra aşağıdaki rota ile seyahatimize devam etmeyi planladık.

http://i60.tinypic.com/9kw139.jpg

Bu rota Zafer’i epey heyecanlandırmış olacak ki geceden kaskların temizliğini yapıp hazır etti.

http://i57.tinypic.com/16jeq9v.jpg

Kuşadası-Seferihisar üzerinden Karaburun’a doğru yol aldık. Arada da Sığacık’a uğradık. Buradaki Kahve Diyarı’ndan hiç memnun kalmadık. Tost siparişimizin gelmesi yarım saatten fazla zaman aldı. Bu gecikmenin sebebi Sığacık’ın Yavaş Şehir (http://mehmetbilgehanmerki.blogspot.com.tr/2013/07/turkiyenin-ilk-yavas-sehrinde-bir.html) olma özelliğinden kaynaklanıyor olsa gerek diye düşündük.

http://i61.tinypic.com/2ebbvac.jpg

http://i59.tinypic.com/2n1xeua.jpg

http://i58.tinypic.com/fw372v.jpg

Biraz dinlendikten sonra haritada Karaburun’a sahilden veya köylerden bağlanan yol aradık. Bulamayınca Seferihisar-Urla yoluna çıkıp oradan bir ara yol ile Mordoğan tarafına bağlandık.

http://i61.tinypic.com/166bosy.jpg

http://i57.tinypic.com/4qsv2b.jpg

http://i57.tinypic.com/24g6btv.jpg

Ana yolun bittiği yer olan Balıklıova’ya kadar hem asfalt hem de virajlar oldukça güzel. Ancak sonrasında zemin bozuluyor, yol daralıyor. Yolun güzel manzarası da kalmıyor. Yolun kenarında duraklanabilecek yerler de yok. Bu nedenlerle Mordoğan-Karaburun arası umut ettiğimiz kadar zevkli değildi. KTM de zeminden pek hoşlanmadı. Karaburun’a vardık. Motorlarımızı gölgelik bir alana park ettik. Deniz kenarında ilk gördüğümüz lokantaya, İsmail’in Yeri’ne oturduk. Balık ve mezeler lezzetliydi. Etraftaki kediler de nasiplerini aldılar. Açıkçası nasiplerini almak için biraz girişken davrandılar.

http://i57.tinypic.com/213is89.jpg

http://i57.tinypic.com/hsw7z8.jpg

http://i58.tinypic.com/qn0mc1.jpg

Zafer Karaburun’da içki içemediği için çok üzüldü. Hatta İzmir’e gitmek yerine hemen karşımızda duran pansiyonda konaklamayı önerdi. Ama ben kabul etmedim. Yollar beni çağırıyordu. :cherry: Daha sonra buraya konaklamalı bir ziyaret yapma fikriyle Karaburun’dan ayrıldık. Yarımadanın etrafını dolaşarak Küçükbahçe üzerinden tekrar Balıklıova’ya geldik. Bu bölüm Balıklıova-Karaburun arasından daha zevkliydi, viraja doyduk.

http://i60.tinypic.com/zn4h2r.jpg

http://i61.tinypic.com/dde050.jpg

http://i61.tinypic.com/2wrnr80.jpg

http://i62.tinypic.com/5fkyur.jpg[IMG]

[IMG]http://i58.tinypic.com/2wfv3gz.jpg

http://i57.tinypic.com/hsuaop.jpg

Planımız feribot ile Üçkuyular’dan Bostanlı’ya geçmekti. Feribot iskelesine geldiğimizde 50 dakika sonra kalkacağını söylediler. Ne yapsak diye düşünürken arkamızdan gelen motorcu ile Altınyol üzerinden Karşıyaka’ya gitmeye karar verdik. Yolu bilmediğimiz için arkadaşı takip ettik. Alaybey’e kadar bize yolu gösterdi. Kendisine teşekkür edip yollarımızı ayırdık.

Bize yolu gösteren arkadaşımızı takip ettiğimiz esnada eğitimsiz bir sürücünün ne kadar çok yanlış alışkanlıklara sahip olduğunu, aldığı risklerin farkında olmayarak sürdüğünü gözlemle imkanı bulduk. Hatta bir ara takip etmeyi bırakıp arkadaşı geçmeyi düşündük zira kırmızı ışıklarda arabaların arasına girmiyor, ışıklardan kalkışta arabaların arasında kalıyor, sürekli en sağ şeritten gidiyor, park etmiş arabaların kapı açma mesafelerine dikkat etmiyor, bazen gitmesi gerekenden daha yavaş bazen de nedensizce hızlı gidiyordu. Keşke her motosiklet sürücüsü eğitim alsa.

O geceyi Karşıyaka’da kardeşimin evinde geçirdik. Ertesi sabah keyifli bir kahvaltının ardından öğleden sonra yola çıkacağımız dördüncü sürüş günü bizi bekliyordu.

http://i58.tinypic.com/30mpyrd.jpg

DÖRDÜNCÜ SÜRÜŞ GÜNÜ

Dördüncü gün sürüşümüz kısaydı. Karşıyaka’dan kardeşime ödünç kıyafet ayarladık. Zafer’in artçısı olarak bize katıldı. Öncelikle Alaybey Limanına yakın bir motorcu dükkanından zincir spreyi aldık. Aslında zincir spreylerimizin bu kadar çabuk bitmesi beklenmez ama nedense biz bol bol kullandık.

http://i61.tinypic.com/15494pe.jpg

Manisa Spil Dağı’na çıkıp indikten sonra Manisa’daki abimlerde hafta sonunu geçirdik. Sürüşümüz aşağıdaki şekilde gerçekleşti.

http://i62.tinypic.com/2gtw9rp.jpg

İzmir-Manisa arasında trafik kontrolüne takıldık. Aslında Zafer’ler takıldı. Ben de onlar durunca durdum. Hâlbuki polisler beni görmemişti. Yine de evraklarımı kendi ellerimle verdim. :cherry:

http://i58.tinypic.com/jku79s.jpg

http://i62.tinypic.com/23rkgup.jpg

Daha önce Manisa’ya defalarca gelmeme rağmen Spil Dağı’na çıkmak aklıma gelmemişti. Motosiklet hayatımıza girince okuduklarımızdan Spil Dağı yolunun güzel olduğunu öğrendik ve gitmeye karar verdik. Bu yola bayıldık. Çıkması da inmesi de çok zevkliydi. Manzara da mükemmeldi. Spil Dağı’na yeni bir tesis kurulmakta olduğu için biz gittiğimizde Atalanı diye adlandırılan tabiat parkının olduğu bölgede her yer inşaat halindeydi. Muhtemelen önümüzdeki yıllarda çok daha fazla sayıda ziyaretçiyi ağırlayacak gibi görünüyor. Ancak park içerisindeki betonlaşmanın artması ve ziyaretçi sayısının ileride çoğalması vahşi hayvanların doğal yaşam alanlarını kısıtlayacak. Normalde su içmeye gelen vahşi atlar görülebilmekteymiş. Bu ileride pek de mümkün olmayacak gibi duruyor.

http://i59.tinypic.com/2e0lant.jpg

http://i61.tinypic.com/1zg48m.jpg

http://i59.tinypic.com/whfmhe.jpg

http://i60.tinypic.com/rsttae.jpg

http://i59.tinypic.com/261c61k.jpg

http://i61.tinypic.com/1e7wud.jpg

http://i58.tinypic.com/ay3rle.jpg

http://i57.tinypic.com/dp7ryw.jpg

http://i59.tinypic.com/4uywsi.jpg

Sonraki sürüş gününün rotasını çalıştık.

http://i61.tinypic.com/20teyz8.jpg

Abimlerde güzel ve eğlenceli vakit geçirdik. Sıcaktan bunalınca sitenin havuzunda serinledik. Motorlar da yanı başımızda olunca içimiz rahat etti.

http://i59.tinypic.com/55i98j.jpg

http://i57.tinypic.com/rtqb1k.jpg

Yeğenim Kerem satranç dersleri alıyor. Zafer de daha önce birkaç kez satranç oynamış. Bir maç yapmalarını istedik. Zafer önce kuralları gözden geçirdi.

http://i62.tinypic.com/hwbqr9.jpg

Ardından maç başladı.

http://i60.tinypic.com/w1fgol.jpg

Çok geçmeden Kerem'in galibiyetiyle maç son buldu.

http://i60.tinypic.com/uom6h.jpg

Hazır abimlerdeyken onların da Zeitgeist belgeselinin birinci bölümünü izlemelerini sağladık. Bu belgeselin üç bölümünü de bizce herkes izlemeli. İnsanın dünyaya bakışını değiştiriyor.


http://www.youtube.com/watch?v=BRkyY23mgVc

http://i58.tinypic.com/2qlriw0.jpg

Bir sonraki sürüşümüz arabayla yakınından defalarca geçip de görmediğimiz Pamukkale istikametine olacaktı.

BEŞİNCİ SÜRÜŞ GÜNÜ

Manisa’dan Pamukkale’ye aşağıdaki rotayı izledik.

http://i58.tinypic.com/2q8d7o3.jpg

Yol üzerinde Allahdiyen adlı bir köyden geçtik. Köyün yokuşları öylesi dikmiş ki çıkmaya çalışanlara Allah Allah dedirtirmiş. Allahdedirten olarak anılan bu köyün adı zaman içinde şimdiki halini almış.

http://i58.tinypic.com/339sqaw.jpg

http://i60.tinypic.com/14kgltl.jpg

Bu köyde açılan bir alabalık tesisi adını köyün adıyla aynı yapınca ortaya şöyle bir tabela çıkmış.

http://i61.tinypic.com/vgjzw0.jpg

Özellikle Beydağ-Gölcük-Ödemiş arasındaki yollar çok güzeldi.

http://i62.tinypic.com/v7477s.jpg

http://i62.tinypic.com/f42o76.jpg

Ödemiş’e vardığımızda Köfteci Hurşit’e gidecektik. Ancak burası da Ramazan nedeniyle kapalıydı. Opet çalışanları bize Ulus Lokantası’nı tavsiye ettiler. Orası da gayet tatminkardı. Lokantada sergilenen yemekler arasında, içinde karışık kızartma bulunan kocaman bir tepsi de vardı.
İnsanlar bu kızartmayı üzerine sarımsaklı yoğurt ilave ettirip ana yemek olarak yiyorlardı. Ben ilk defa orada gördüm. Oysa Ege'de yaygınmış. Ödemiş köfte ise bildiğimiz köfte işte.

http://i62.tinypic.com/m7z9e.jpg

Yol üzerinde Hacıaliler Köyü'nün kahvesine de uğradık. Kocaman bir ağacın gölgesindeki bahçede Sarıkız sodalarımızı içip serinledik. Bu bölgenin insanları çok sıcakkanlı. Kahveye oturup çizmelerimizi çıkardığımızda amcanın biri bize "hoşgeldin" deyip istersek çeşmede ayaklarımızı yıkayıp rahatlayabileceğimizi söyledi. İç Anadolu bölgesinde genellikle insanlar konuşkan olmuyor, insanın suratına iki metre mesafeden öööylece bakıyor da bir çift laf etmiyor. Hele Konya Kulu'da bir benzincide gölgede soluklanmamıza bile izin vermemişlerdi. Aynı ülke topraklarında insanların böylesi farklılaşması ilginç doğrusu. Ayrıca Ramazan'da insanların tehdit edilmeden kahvede bir şeyler içebilmesi de sevdiğimiz bir özellik.

http://i59.tinypic.com/2zp89k2.jpg

http://i62.tinypic.com/6xxhyo.jpg

http://i58.tinypic.com/5efu4g.jpg

Pamukkale’ye gün batımında vardık. Otelimizi seçip apar topar yerleştik. Hal-Tur Otel yetkilisi bizi arabayla Pamukkale’nin yukarıdaki girişine bıraktı. Biz de aşağıya travertenlerin içinden kolayca indik. Otel yetkilisi bunu bize önermeseydi o akşam Pamukkale’yi gezemeyecektik zira kapanma saati çok yaklaşmıştı. Otelden ve personelden çok memnun kaldık. Motorlarımızı otelin iç avlusuna almayı önerdiler. Böylece içimiz daha rahat etti. Kaldığımız oda küçük ama kullanışlı tasarlanmıştı. Türkiye’deki otellerin çoğunda rastlanan odaya sinmiş sigara kokusu yoktu. Bir de odada komodine entegre radyo vardı ki sesinin nereden geldiğini bulamasak da mükemmel bir tonu vardı insana keyif veren.

http://i61.tinypic.com/qwyb2a.jpg

http://i60.tinypic.com/33cn2qe.jpg

http://i60.tinypic.com/119uon6.jpg

Pamukkale’ye gelince: Sandığımızdan daha büyükmüş. Travertenlerden ayrıca Hierapolis Antik Kenti ve bir de müze varmış. Gezmek için en azından yarım gün ayrılması gerekir. Böylesi ilginç bir yeri bu yaşımıza kadar görmemiş olmak bizi utandırdı. Hele Nazilli’de büyümüş ve burayı ancak gören Zafer’in durumu daha da vahim. Bu yaşta da olsa iyi ki görmüşüz çünkü suyu git gide azalıyormuş. Su yetmediği için akan suyun önüne setler konularak travertenlerin suyla az da olsa dolması yapay olarak sağlanıyor. Zaten eski resimleri ile şimdiki görüntüsü de birbirini tutmuyor. Yakın zamanda küresel ısınma sebebiyle bu doğa harikasından da geriye yalnızca resimleri kalacak gibi görünüyor. Bir sonraki gün Murat ile Olympos’ta buluşacaktık. Bu nedenle vakit geç olmadan dinlenmeye çekildik.

ALTINCI SÜRÜŞ GÜNÜ

Altıncı gün sürüşü aşağıdaki şekilde gerçekleşti.

http://i57.tinypic.com/dfg6ty.jpg

Kahvaltının ardından, benimle çok ilgilenen Zeynep’in sorularına cevap verdikten sonra Pamukkale’ye bakan otelimizin otoparkından ayrıldık.

http://i61.tinypic.com/21mf6fr.jpg

http://i59.tinypic.com/2dio8ys.jpg

Yola çıkarken KTM’nin zincirinin biraz gevşek olduğunu gördük ve Denizli’de bir motorcuya uğrayıp zinciri gerdirdik. Daha sonra fazla germiş olduklarını fark edip başka bir motorcuda tekrar gevşettik.

http://i57.tinypic.com/ffb9tc.jpg

http://i57.tinypic.com/efm34k.jpg

Sonrasında keyifli yolculuğumuz başladı. Acıpayam’dan sonra, özellikle Seki-Elmalı-Finike yolları mükemmeldi.

http://i61.tinypic.com/2hnqgq0.jpg

http://i57.tinypic.com/20ho9iq.jpg

http://i57.tinypic.com/20ht5hk.jpg

Seki’ye girişte bir benzin istasyonunda kısa bir mola verdik. İstasyonun yakınındaki kavşakta yer alan elma tutan el heykeli dikkatimizi çekti. Betondan fışkıran bir zombi eli görüntüsü biraz ürkütücü aslında. Keşke Ayaş’taki domates, Beypazarı’ndaki havuç gibi daha standart bir çalışma yapsalarmış.

http://i61.tinypic.com/511ulf.jpg

Seki-Elmalı yolu arasında kayalıklardaki keçileri fotoğraflamak güzel olacaktı. Ancak motorların sesinden ürküp kaçtıkları için görmekle yetindik.

http://i61.tinypic.com/2lxi3r4.jpg

http://i61.tinypic.com/2s9qdz7.jpg

http://i58.tinypic.com/x44qa0.jpg

Keçileri fotoğraflamak amacıyla durduğumuzda asfaltın ne kadar çok erimiş olduğu dikkatimizi çekti.

http://i61.tinypic.com/2e4zsdi.jpg

Asfalt ne kadar kaygan diye kontrol etmek için çizmelerimizi güzelce zifte buladık. Tekrar motora bindiğimizde vites değiştirmek için ayağımızı kaldırmaya çalıştığımızda çizmelerimizin pege yapıştığını fark ettik. Çizme tabanını temizlemek amacıyla Zafer’in yol kenarında durduğunu gördüm. Motordan inmesiyle birlikte bu kez motorun paaat diye aniden sola düştüğünü gördüm.

http://i60.tinypic.com/2zs5yki.jpg

Motor düşerken Zafer’in sağ bacağına doğru düştüğünü ve kötü bir biçimde zarar verdiğini düşündüm. Ancak her hangi bir sorun yoktu. Yokuş aşağı durup vites boştayken kontağı kapatıp motordan inince motor ayaklığı kapatıp sola yatmış. Sürekli düşüyor efenim durduramıyoruz. :queen: Bu sefer Zafer’in canı biraz sıkılsa da motoru kaldırıp biraz soluklandıktan sonra virajlı ve keyifli yolculuğumuza devam ettik.

http://i59.tinypic.com/x23yic.jpg

http://i62.tinypic.com/3583wxe.jpg

http://i57.tinypic.com/28lsviu.jpg

Bu esnada Murat da Ankara’dan sabah erkenden yola çıkıp Faselis’e varmış. Denize girip antik kenti gezmiş ve Çıralı ile Olimpos’ta kalacak yer aramıştı. Bize Acar Pansiyon’dan yer ayarlayıp beklemeye koyulmuştu.

http://i57.tinypic.com/dy388p.jpg

Bizim tesise varmamız gece saat 10’u buldu. Murat ile biraz sohbet edip ertesi gün yola çıkmak üzere odalarımıza çekildik. Bu arada tesis ucuz ama konforsuzdu. Murat’ı bilmiyoruz da biz tekrar uğramayı planlamıyoruz.

YEDİNCİ SÜRÜŞ GÜNÜ

Geceyi bunaltıcı bir sıcakla geçirdik. Kaldığımız yeri sevmediğimiz gibi bunaltan sıcaklık da pek hoşumuza gitmedi. Sabah kahvaltısını yaptıktan sonra Ölüdeniz’e doğru yola çıktık. Rota aşağıdaki gibi gerçekleşti.

http://i58.tinypic.com/w8p6dw.jpg

http://i59.tinypic.com/2n6ae1k.jpg

Kumluca yakınlarında ilerlerken ters yönlü bir şekilde duran Zafer’in motorunu gördüm (hayret bu sefer devrilmemişti :mrgreen: ), bir de yola düşen mavi bir eşya. Meğer Murat’ın çadırıymış. İlk olarak aklıma gelen Murat’ın başına bir şey geldiğiydi. Neyse ki çadırını motorundan düşürmüş ve farkına varmayarak sürmeye devam etmiş. Zafer çadırı motoruna yüklerken karşı yönden Murat geldi. Ona da bir araba sürücüsü bir şey düşürdüğünü anlatmaya çalışmış ve Murat da geri dönmüş. “Çadır buldum kimindir sahibi yoksa benimdir” diyerek çadıra bir süreliğine el koymuş olduk.

http://i61.tinypic.com/1z17ipe.jpg

Finike-Kaş arası yollar muhteşem. Dağ kenarından kıvrılan yolların yanı başında duran denizin eşliğinde sürmek daha önce hiç tatmadığımız harika ve biraz da ürkütücü bir duygu. İnsanı hipnotize eden bir viraj silsilesi var, Gymkhana parkurunda sürmekle eşdeğer. Arada sırada sürpriz bir biçimde viraj içerisinde çarpan rüzgar insanı afallatsa da hiç problem değil. Bu yolda yeniden, yeniden, yeniden sürmeli.

http://i62.tinypic.com/s3lz4j.jpg

http://i59.tinypic.com/117e5up.jpg

Yol kenarında yer alan Kaputaş Plajı’nı seyretmekle yetindik. Denize girme isteğimizi Patara plajına saklamıştık.

http://i59.tinypic.com/w0p5pd.jpg

http://i57.tinypic.com/212euqx.jpg

http://i60.tinypic.com/dg0zex.jpg

http://i58.tinypic.com/zxpfut.jpg

Kaş’a yaklaşırken manzara insanı daha da büyülüyor. Kaş için de aynı şey söylenebilir. Yabancı turistlerin akınına uğramamış, biraz da olsa sakinliğini ve samimiyetini korumuş şirin bir yer.

http://i61.tinypic.com/hu2g5j.jpg

http://i58.tinypic.com/2vifu35.jpg

http://i60.tinypic.com/14cfybc.jpg

http://i62.tinypic.com/35jcq50.jpg

http://i59.tinypic.com/2yjzor8.jpg

http://i61.tinypic.com/2j6a1pf.jpg

http://i58.tinypic.com/2mxpysk.jpg

http://i59.tinypic.com/b51r1g.jpg

Yemek molamızı Kaş merkezde yer alan Bi Lokma adlı restoranda verdik. Ege restoranlarının en özel ve güzel yanı, çeşit çeşit zeytinyağlıların bir arada sunulduğu zeytinyağlı tabağı olsa gerek. Lezzetine doyum olmuyor. Burada da menüde görünce hemen sipariş ettik. Ben çok beğendim, ancak Zafer’in beğenmediği birkaç çeşit oldu. Yemeğin üzerine içtiğimiz Türk kahvesi de çok iyi geldi. Özetle restoranın tasarımı, yemekleri ve manzarası çok güzel.

http://i61.tinypic.com/mjr6g8.jpg

http://i59.tinypic.com/hsjfko.jpg

http://i59.tinypic.com/fcp2fk.jpg

http://i62.tinypic.com/ehxlye.jpg

http://i61.tinypic.com/iny8sn.jpg

http://i59.tinypic.com/mab28z.jpg

Yol üzerindeki Patara Antik Kenti’ni geçtikten sonra Patara plajında denize girdik. Bölgedeki kumsalların en uzunu ve güzeliymiş. Kumsalının güzelliğine diyecek sözümüz yok. Ancak denizini beğenmedik. Denizden karaya bakınca da bir güzellik yok. Deniz kaplumbağalarının yumurta bıraktıkları yerlerden biri olduğu için de koruma altındaymış. Madem koruma alanı bırak denize kimse girmesin, bu alan da sadece kaplumbağaların olsun. Burada denize girilmeyince bir şey kaybetmez kimse herhalde.

http://i61.tinypic.com/2z5umur.jpg

http://i57.tinypic.com/24gn49s.jpg

http://i60.tinypic.com/i5aux4.jpg

http://i57.tinypic.com/nqck8i.jpg

Kısa bir deniz molasından sonra Ölüdeniz’e hava kararmadan vardık. Kalacağımız oteli bulmak biraz zaman aldı. Birkaç oteli gezdikten sonra Fethiye’nin Ovacık semtinde yer alan Hotel Cappadoccia adlı otele yerleştik. Ertesi gün için ise motor sürmeye bir gün ara vererek motorlar bizi otelin avlusunda beklerken tekne turuna katılmayı planladık.

http://i62.tinypic.com/zn21km.jpg

Sabah Ölüdeniz’e inip teknede yerimizi aldık. İlk olarak Kelebekler Vadisi’ne gittik. Vadide şelalenin olduğu yere doğru yürüyüş yaptık ancak kayalık ve kaygan taşlardan oluşan bir bölge olması nedeniyle kendimizi daha fazla zorlamadan geri döndük. Yapılaşmaya kapalı olan bu vadide kamp alanları oluşturulmuştu. Kelebeklere de hiç rastlamadık. Teknelerin geldiği saatlerde insanların akına uğrayan bu yerde kelebeklerin görülmesi imkansız gibi duruyor. Belki akşam saatlerinden itibaren sadece çadırlarda yer alan az sayıda insanın olduğu daha sessiz bir ortamda görmek mümkün olabilir.

http://i61.tinypic.com/2aewd2o.jpg

Denizde vakit geçirdikten sonra St. Nicholas Adası’nda durakladık. St. Nicholas Adası’ndan görkemli manzarayı seyretmek çok keyifli.

http://i58.tinypic.com/s4uhps.jpg

http://i61.tinypic.com/25txpxh.jpg

http://i62.tinypic.com/2euobxy.jpg

http://i59.tinypic.com/106lero.jpg

Birkaç koyda daha mola verdikten sonra gün batmadan sahile döndük. Sahil kenarında yer alan bir kafede bir şeyler yedikten sonra yamaç paraşütü yapanları seyrettik. Biz de çok heveslendik ancak fiyatların uçuk olmasından ve biraz da korkudan bu seferlik es geçtik. Murat ise bu heyecanı daha önce zaten tatmıştı.

http://i59.tinypic.com/jv66qh.jpg

http://i57.tinypic.com/212bo0w.jpg

Akşam olunca Fethiye tarafına giden dolmuşlara binerek sahilde vakit geçirdik.

http://i59.tinypic.com/2ufydjs.jpg

http://i61.tinypic.com/5zfywk.jpg

Ölüdeniz ve çevresi yabancı turiste uyum sağlamak için midir bilinmez ruhsuz bir yer gibi geldi bize. Biraz da şehir havasını yansıttığı için pek sevmedik.

Otelden bahsedecek olursak; Sivaslı bir ailenin işlettiği bir tesis. Tesisi işletenler sıcakkanlı ve samimi. Odalarda şampuan, duş jeli olmadığı için temin edip edemeyeceklerini sorduğumuzda kendi şampuanlarını ve duş jellerini paylaşacak kadar samimiler. Motorları uygun bir yere park etmek için de yardımcı oldular. Ancak otelcilik anlayışları eve yatılı misafir kabul etmekten öte değil. Kahvaltıları hiç iyi değil. Sanırım yaz kış burada kalmaya karar vermişler, boş durmamak için de çalışalım diyerek evlerini otel gibi tasarlamışlar. Fethiye’ye bir daha gelsem, her ne kadar samimi olsalar da profesyonel bir hizmet sunmadıkları için başka bir yere gitmeyi tercih ederim. Üstelik fiyatları da bu hizmete göre hiç makul değil. Ertesi gün Datça’ya doğru yol alacaktık.

zaferce
02 Şubat 2017, 15:27
SEKİZİNCİ SÜRÜŞ GÜNÜ

Otelin kahvaltısını beğenmediğimiz için geceden kalan patatesli gözlemeden atıştırarak Ölüdeniz’den Datça’ya doğru aşağıdaki rotayı izleyerek yola koyulduk. İlk mola yerimiz olacak Göcek’te lezzetli bir kahvaltı bizi bekliyordu.

http://i62.tinypic.com/2808ft1.jpg

Karaburun’da olduğu gibi Ölüdeniz’de de sıcakkanlı kedilerle tanışma fırsatı bulduğumuzu söylemeden geçmeyelim.

http://i62.tinypic.com/2n6bsrm.jpg

http://i60.tinypic.com/9j1zev.jpg

http://i58.tinypic.com/mrbci9.jpg

Fethiye’de bir benzin istasyonu yanında KTM bayiine rastladık. Keşke açık olsaydı da üç beş KTM malzemesi alsaydık ne güzel olacaktı. :pale:

http://i59.tinypic.com/zlda0.jpg

Göcek’e vardığımızda motorlar için uygun bir park yeri aradık. Sahil kenarında motorlarımızı park edecektik ki bir zabıta memuru bize doğru yaklaştı ve kibar bir şekilde motosiklet park yerini tarif etti. Motosiklet parkı uygulaması takdire şayan. Ancak bizim gibi Göcek’e yeni gelenlerin bu uygulamayı kolayca fark etmesini sağlayacak tabelalara ihtiyaç var.

http://i59.tinypic.com/m8meet.jpg

http://i57.tinypic.com/2crai3m.jpg

http://i59.tinypic.com/2e5mlvm.jpg

http://i61.tinypic.com/35lauqh.jpg

Kahvaltı yapacak yer ararken 35 liraya kiraz satıldığını gördük. Şaka gibi. Kahvaltıyı Özsüt’ün yanındaki bir kafeteryada yaptık. Hatta biz Özsüt sanıp oturmuştuk. Kahvaltısı hem güzel hem de doyurucu. Bir porsiyon kahvaltı ile iki kişi doyuyor. Ayrıca menemen de çok güzeldi. Hizmet de tatminkar olunca Göcek’e bir daha gidersek yemeği nerede yiyeceğimiz belli: Adını hatırlayamadığımız, Özsüt’ün yanındaki yer.

http://i61.tinypic.com/4tr6up.jpg

Kaş’tan sonra beğendiğimiz bir yer de Göcek oldu. Buradaki sakin ve samimi hava da insanı dinlendiriyor, daha çok vakit geçirme hevesi uyandırıyor.

http://i62.tinypic.com/2z7ipoi.jpg

Göcek’ten ayrıldıktan sonra Köyceğiz gölünün kenarında kısa bir mola verdik. Kafeteryaya oturduğumuzda deniz sanıp ne kadar ilginç bir rengi olduğunu düşünmüştüm. Meğer gölmüş. Hatta Köyceğiz’in denize sınırı yokmuş. Bilememişim.

http://i61.tinypic.com/2e2edxw.jpg

http://i59.tinypic.com/1zg9c35.jpg

http://i58.tinypic.com/2nipls6.jpg

http://i58.tinypic.com/2r5gpio.jpg

http://i60.tinypic.com/jsc3kk.jpg

Ankara Ulusan’dan tanıdığımız Tutku arkadaşımızı ziyaret etmek istedik. Tutku, Ankara’da okulunu bitirdikten sonra memleketi Köyceğiz’e yerleşti ve babasıyla birlikte Honda Köyceğiz Yetkili Bayii’ni işletmeye koyuldu. Biz de hazır oradayken bir çayını içip hatırını sorduk. Mağazasını da biraz gezdik. Alabileceğimiz bir şeyler var mı diye göz geçirdik. O bölgede yan çanta yerine düşük hacimli motorlar için kullanılan heybeler dikkatimizi çekti, satışı iyiymiş. Demek ki burada epey iş görüyor.

http://i59.tinypic.com/2ywwaar.jpg

http://i62.tinypic.com/2dw6r0y.jpg

http://i61.tinypic.com/70xky9.jpg

Akyaka Azmak Çayı’nda kısa bir tekne turu molası verdik. Çok güzel bir yer. Bu 5 TL'lik tekne turunu şiddetle tavsiye ederiz.

http://i61.tinypic.com/29mo9pe.jpg

http://i61.tinypic.com/4sh5oi.jpg

http://i59.tinypic.com/2j2u807.jpg

http://i57.tinypic.com/1q0uis.jpg

http://i61.tinypic.com/1043vps.jpg

http://i58.tinypic.com/9fpnoz.jpg

http://i61.tinypic.com/200fmki.jpg

http://i61.tinypic.com/2z7g9hf.jpg

Akyaka-Marmaris arası bölünmüş yolun manzarası da asfaltı da virajları da çok güzel. Burası insanı daha hızlı gitmek için baştan çıkarıyor. Ancak limitlerimizi aşmadan, sistemli ve “süzülerek” sürmek için çabalayınca hızlı gitme eğilimine direnmek de kolay oluyor. Hatta Zafer bu virajları aşağıdaki fotoğraftaki gibi dimdik döndü. :mrgreen:

http://i57.tinypic.com/2di3y9v.jpg

http://i59.tinypic.com/199hxw.jpg

http://i61.tinypic.com/1072vys.jpg

Marmaris girişindeki Opet’te nerede yemek yiyeceğimizi araştırırken yanımıza gelen Honda NC700X kullanan motorcu Memed Ocakbaşı’nı önerdi. Orada yediklerimiz harikaydı. Yeniden uğranacak bir başka mekan daha.

http://i59.tinypic.com/11b27nr.jpg

Karnımızı doyurup kahvelerimizi içtikten sonra Marmaris’in sahil yolunu bile görmeden Datça’ya doğru yola koyuluyoruz. Datça’ya doğru yol boyu manzara güzeldi.

http://i62.tinypic.com/2lt0vw4.jpg

http://i61.tinypic.com/2d9xlhy.jpg

http://i57.tinypic.com/34e2ko6.jpg

http://i58.tinypic.com/qqrhxy.jpg

http://i57.tinypic.com/2qtzjw2.jpg

http://i62.tinypic.com/k9ezr7.jpg

Yine bir V-Strom doğal denge halini bulmuştu. :salut:

http://i57.tinypic.com/iwj0b7.jpg

Datça’ya vardığımızda merkezde bulunan ve birbirine yakın dört otel inceledik. Aralarından Doada Oteli beğendik ve oraya yerleştik. Hava kararmadan denize girmek için sahile indik. En beğendiğimiz deniz burası oldu. Serin ve berrak bir su. Birkaç günlük konaklamalı bir tatil için Datça’nın harika bir seçim olacağını düşünüyoruz. Doada Otel’den de çok memnun kaldık.

http://i62.tinypic.com/110lrih.jpg

http://i60.tinypic.com/s4s6r5.jpg

http://i58.tinypic.com/apfhq1.jpg

http://i58.tinypic.com/avgbc1.jpg

http://i58.tinypic.com/2luyr5w.jpg

Başkaları da serinlemek istemişti o akşam.

http://i57.tinypic.com/zx0175.jpg

Akşam olunca kumsal yan yana dizilmiş restoranların bahçesi gibi kullanılıyor ve yüzlerce insan deniz kıyısında keyifle akşam yemeklerini yiyip içkilerini yudumluyorlar.

http://i61.tinypic.com/2i6c8t4.jpg

http://i60.tinypic.com/28tib8w.jpg

http://i58.tinypic.com/21313td.jpg

Yukarıdaki fotoğraftaki kitabı Zafer tatlı yediğimiz yerde unutunca Bodrum’dan başka bir gezi rehberi almamız gerekti. Yeni aldığımız rehberden de bir sonraki yazıda bahsedeceğiz.

Emek restoran’da lagos yedik. Lagos, güzelmiş de o kadar da abartılacak bir balık değilmiş doğrusu.
Lokanta güzeldi ama. Datça emekli kasabası gibi sakin. Gece yarısına doğru lokantada kimse kalmamıştı. Sanat sokağındaki incik boncuk da diğer turistik yerlerdeki gibi seri üretime dönmüş ürünler değil el emeği sanat eserleri satılıyordu. Uzun lafın kısası Datça’nın her şeyini çok beğendik. Ertesi gün feribotla Bodrum’a geçip Bafa Gölü kenarından Güzelçamlı’ya gidecektik ama Datça’dan pek ayrılmak istemiyorduk doğrusu. Datça-Bodrum feribotunda seyahatin güzel olacağını umuyor onunla teselli buluyorduk.

DOKUZUNCU SÜRÜŞ GÜNÜ

Datça sokaklarında biraz dolaştıktan sonra otel odasının balkonunda içtiğimiz kahvelerle geceyi sonlandırdık. Otelin kahvaltısının da iyi olacağı düşüncesiyle sabah uyanıp kahvaltıya indiğimizde yanılmadığımızı görmek bizi sevindirdi. Taze ve bol çeşitli kahvaltılıklar bizi bekliyordu. Tabii bahçedeki anne ve üç yavru miniği de…

http://i60.tinypic.com/zsln5i.jpg

http://i57.tinypic.com/24doopg.jpg

Otel çalışanları feribotun küçük olduğunu ve yer kalmayabileceğini söyleyerek aramamızı tavsiye ettiler. Kahvaltı esnasında feribot gişesini aradık. İyi ki öyle yapmışız. Motosikletleri önceden alıp otomobilleri daha sonradan alıyorlarmış. Kahvaltımızı hızlandırıp feribota doğru yollandık. 15 araba birkaç da motosiklet alabilen küçük feribota 10 dakika daha geç varsak binemeyecektik.

http://i60.tinypic.com/dn0lj7.jpg

http://i62.tinypic.com/e6dtg8.jpg

http://i61.tinypic.com/10ql2eg.jpg

http://i59.tinypic.com/drccah.jpg

Feribot yolculuğunun eğlenceli geçeceğini düşünüyorduk. Yolculuğun başlangıcında büyük bir coşkuyla dışarda denizi izledik. Yüzümüze sıçrayan damlaların tadını çıkardık. Yaklaşık yarım saat sonra oturacak yer bulmakta zorlandık. Feribotun oturmak için tasarlanmış hiçbir yeri rahat değildi. Çocuklar da başlangıçta eğleniyorlardı ancak sonra teker teker istifra etmeye başladılar. Büfe de iyi işletilmiyordu. Örneğin feribotta yolculuğun başında sadece üç küçük şişe su vardı. Onları da biz alınca geri kalan yolcular için içme suyu kalmadı. Yaklaşık iki saat süren feribot yolculuğu hiç de keyifli değildi. Tek iyi yanı Bodrum’a varmak oldu.

http://i61.tinypic.com/x1lojs.jpg

http://i57.tinypic.com/r7li6c.jpg

Feribot iskelesinin yakınında motorları park ettik. İskele yakınında yer alan belediye çarşısındaki eski adı Sakallı Köfteci olan Bilal’in Yeri’ne yemeğe gittik. Çarşının sokaklarına yayılmış masalardan birinde köftemizi yedik. Gayet güzeldi. Yemekten sonra motorları park ettiğimiz yerden çok uzaklaşmadan kısa bir yürüyüş yaptık. Kaybettiğimiz gezi rehberimizin yenisini almak için D& R’a gittik. D&R’ın karşısındaki sarrafı sahiplenen kediyi sevdik. Bitez Dondurmacısı’nda dondurma yemek de çok iyi geldi.

http://i59.tinypic.com/2mnompx.jpg

http://i57.tinypic.com/11189w0.jpg

http://i60.tinypic.com/vza26q.jpg

http://i60.tinypic.com/amd07c.jpg

http://i61.tinypic.com/nz5eld.jpg

http://i60.tinypic.com/8znths.jpg

http://i58.tinypic.com/dgh1k5.jpg

http://i58.tinypic.com/2ewgwhe.jpg

http://i58.tinypic.com/erbytu.jpg

Güllük’e uğrayıp bir çay molası verdik. O esnada Ferhat adlı bir motorcu ve arkadaşı bize eşlik edip ağırladılar. Molanın ardından Milas’a doğru yola koyulduk. Ailesini ziyarete gelen arkadaşımın yanına da uğramak istedik. Bizim için yaptıkları yöresel bir lezzet olan otlu börekten yedik. Şöyle bir merhaba deyip ayrılmayı düşündüğümüz evde uzun süre oyalanınca Didim ve Akbük’e uğrama planlarımızı iptal ettik.

http://i59.tinypic.com/33yj9jo.jpg

http://i57.tinypic.com/2q0txc3.jpg

http://i59.tinypic.com/15g9nro.jpg

Bafa Gölü’ne geldiğimizde manzarayı seyrettik.

http://i57.tinypic.com/2s9twqq.jpg

http://i58.tinypic.com/talcpj.jpg

http://i62.tinypic.com/331ofo4.jpg

http://i61.tinypic.com/25717qp.jpg

http://i57.tinypic.com/161hthz.jpg

http://i58.tinypic.com/f1mbs3.jpg

Ortaklar’da Kasap Ahmet’in yerinde çöp şiş yiyip ayran içtik. Çok lezzetliydi.

http://i57.tinypic.com/ifu3kj.jpg

Kısa bir gece sürüşünün ardından yeniden Güzelçamlı’ya vardık. Böylece şu rotadaki sürüşü yapmış olduk:

http://i59.tinypic.com/10xcxnm.jpg

Ertesi sabah Murat’ı Kocaeli’ne yolcu edecektik. Biz ise bir günlük dinlenmenin ardından dönüş için plan yapmaya koyulduk.

ONUNCU SÜRÜŞ GÜNÜ

Güzelçamlı’da bir gün daha geçirdik. Bayramın ilk günü sabahı bayramlaştıktan sonra yola koyulduk. Rotamız aşağıdaki gibi gerçekleşti.

http://i59.tinypic.com/15xlvko.jpg

http://i57.tinypic.com/2w7pmxv.jpg

İncirliova’ya yakın bir köy kahvesinde mola verdik. Sıcaklık bugün daha da bunaltıcıydı. İncirliova-Tire arası dar ve korkunçlu bir yol. Pek çok motor kullanıcısı için zorlayıcı olabilir ama mutlaka en az bir kere oradan geçmek lazım. Daha önce Finike-Kaş arasındaki yol için söylediğimiz gibi burası da Gymkhana parkuru gibi dar dönüşlerle dolu. Yalnız hemen yanınızda kuka değil uçurum var. :santa: Farklı olarak zemin biraz bozuk ve firketeler var. Yol kenarında mola verilecek yer yok denecek kadar az. Gördüğümüz biraz da olsa geniş bir yol kenarında bir ağacın gölgesinde soluklandık. Havada duran kocaman bir örümcek vardı. Ağını yerden ağacın tepesine kadar örmüş belli ki. İlginç bir görüntü oluşturuyordu. Fotoğrafa dikkatli bakmak gerekebilir örümceği seçmek için. Şenlikli ve zaman zaman heyecanı yaşatan bir yol oldu.

http://i62.tinypic.com/avltw1.jpg

http://i62.tinypic.com/14dn1g8.jpg

http://i59.tinypic.com/33m7e54.jpg

http://i62.tinypic.com/28kt2k7.jpg

http://i60.tinypic.com/35ddjqe.jpg

http://i57.tinypic.com/2yw67mp.jpg

http://i61.tinypic.com/zx6tc1.jpg

http://i58.tinypic.com/11j10lw.jpg

http://i58.tinypic.com/21eutn4.jpg

http://i62.tinypic.com/x2q528.jpg

http://i62.tinypic.com/263ws39.jpg

Yemek molamızı Tire’deki orijinal olan Hacıoğlu'nda verdik. Hemen yanında Hacı Dayı ve Hacı Baba da açılmış. Motorları park ederken “Huop abi buraya buraya” diye çığırtkanlık yapan yerler son ikisi. Biz sessizce Hacıoğlu’na geçtik. Yalnız her yerde acayip çok sinek vardı. Tire köftesi ve karadutlu lor tatlısı yedik. Karadutlu lor tatlısını Ege’nin kahvaltılık bir ürünü olarak daha önce yemiştik. Bizce yemek sofrasına değil de kahvaltı sofrasına daha çok yakışıyor.

http://i59.tinypic.com/2yze99u.jpg

http://i62.tinypic.com/2qwgdpv.jpg

Gökçen üzerinden Ödemiş’e doğru devam ettik. Tekel’in mübareğini de Gökçen’de görmüş olduk. :D

http://i57.tinypic.com/kbd5c1.jpg

http://i60.tinypic.com/32zj7kw.jpg

Ödemiş’e yeniden vardığımızda daha önce kapalı olduğu için uğrayamadığımız Hurşit’e yine uğramadık zira Tire’de karnımızı güzelce doyurmuştuk. Doğrudan Gölcük Gölü’ne çıktık. Gölcük’te dinlendik. Adamın biri motorları incelemek istedi. V-strom’u merak etti sandık ama meğer 200
Duke’ü incelemek istemiş. Kendisi de Inazuma kullanıcısıymış. Biraz sohbet ettik. Göl kenarında bir şeyler içtikten sonra yolumuza devam ettik.

http://i62.tinypic.com/2dhf9k1.jpg

http://i62.tinypic.com/1552iyw.jpg

http://i60.tinypic.com/2d2glrm.jpg

Gölcük civarındaki yollar da bol virajlı ve zevkli. Bol bol yerel motorcu tarafından sollandık. Kollar gergin, kafada kask yok, eldiven filan zaten hak getire, bakışlar pek fazla dönmüyor ama güzel gazlıyorlar. Hele yokuş aşağı virajlarda tutabilene aşk olsun.

Salihli yoluna çıktıktan sonra sola dönüldüğünde bir kaç kilometre sonra yer alan Sardes Anik Kenti'ni gezmek istedik ancak kapanış zamanına denk gelmiştik. Kula'ya doğru yol almaya devem ettik ve akşam vakti vardık. Eski Kula evlerinin dar sokakları arasında sora sora oteli bulduk. 120 yıllık bir binada hizmet veren Anemon Otel’de konakladık. Eşyalarımızı bırakıp çarşıya çıktık. Sokakları dolandık ve ilçe merkezinde yer alan bir restoranda lezzetli bir çorba içtik ve yine köfte yedik. Bu gezide artık köfteye doyduk. Aralarında en beğendiğimiz ise Tire köftesi oldu. Kula sokaklarını gündüz gözüyle de gezmek istedik ve ertesi gün Eskişehir’e doğru yol almak üzere bu günü de tamamladık. Gezinin son günlerine yaklaştığımız gerçeğiyle yüz yüzeydik artık. :salut:

http://i61.tinypic.com/befvdg.jpg

http://i59.tinypic.com/1tq6o5.jpg

http://i60.tinypic.com/28wgsud.jpg

Kaplo’ya dikkat. :queen:

http://i58.tinypic.com/20tld9v.jpg

ON BİRİNCİ SÜRÜŞ GÜNÜ

Kula’da çok memnun kaldığımız otelimizde kahvaltımızı yaptıktan sonra Eski Kula evlerinin sokaklarında bir de gündüz gözüyle dolaştık. Evleri incelemeye kendi otelimizden başladık.

http://i61.tinypic.com/29o60xu.jpg

http://i61.tinypic.com/2ynjmvn.jpg

http://i58.tinypic.com/2s8iozk.jpg

http://i60.tinypic.com/aeuw6v.jpg

http://i61.tinypic.com/2yw5sgg.jpg

http://i57.tinypic.com/35ho7eo.jpg

http://i59.tinypic.com/30cu060.jpg

http://i59.tinypic.com/o03p06.jpg

http://i59.tinypic.com/25gsc9k.jpg

Evlerin bazılarının bakımsız hatta bazılarının yıkılmak üzere olması üzücüydü. Sokakları dolaşıp evleri inceledikten sonra yola çıkmak üzere motorları otelden çıkarınca yolu kapatmış olduk. Arkadaki araba da bizim hazırlanmamızı bekledi bir süre. Zaten dar olan bu yollarda itfaiye filan nasıl geçiyor merak ettik doğrusu.

http://i61.tinypic.com/2lln3b9.jpg

http://i62.tinypic.com/xg9qo5.jpg

Rotamız şöyleydi.

http://i61.tinypic.com/2dtobag.jpg

Simav, Emet, Tavşanlı, Domaniç güzergahının nispeten zevkli yollarında ilerledik. Genelde virajlar açık, sürprizli, şenlikli, korkunçlu hadiseler pek yok. Simav-Emet arasında birkaç tepe üstü arkasında kalmış
sürpriz viraj var. Onları da tabelalar güzelce uyarmış. Limit takibi yapmanın pek çok yerde olduğu gibi burada da faydasını ziyadesiyle gördük.

http://i61.tinypic.com/2eltiir.jpg

http://i60.tinypic.com/290ztcl.jpg

http://i60.tinypic.com/2uhl2lg.jpg

http://i57.tinypic.com/1076gi9.jpg

http://i59.tinypic.com/2zsu3xu.jpg

http://i59.tinypic.com/2ce1dlk.jpg

http://i58.tinypic.com/2hn3q5w.jpg

Güney ve Ege’nin kavurucu sıcaklarının ardından Domaniç Kocasinan Geçidi’nin serin havası çok iyi geldi. Bu serin havada saatlerce oturmak istiyor insan.

http://i58.tinypic.com/9gvcit.jpg

http://i60.tinypic.com/25svjtl.jpg

http://i59.tinypic.com/339kpsm.jpg

Domaniç’ten sonra İnegöl’e bu kadar yaklaşınca bir de oranın köftesini yemeden geçmeyelim dedik. Yine mi köfte!

http://i57.tinypic.com/rhstat.jpg

Biz İnegöl’den çıkarken hava kararıyordu. Bu nedenle İnegöl, Bozüyük arası bölünmüş yolu karanlıkta geçtik. Yalnız asfalt güzel, bol kıvrımlı bir yoldu. Gündüz gözüyle daha zevkli hızlarda çok daha eğlenceli bir sürüş olabilirdi. Yeniden geçilebilecek bir yol daha. Gece Eskişehir’de otelimize yerleştikten sonra bir kafeteryada oturduk ve günü noktaladık. Ertesi gün gezinin son sürüşünü yapıp Sarıcakaya üzerinden eve dönecektik.

http://i57.tinypic.com/sy2rg8.jpg

ON İKİNCİ SÜRÜŞ GÜNÜ

Eskişehir’de kaldığımız Verman Otel’den gayet memnun kalarak ayrıldık. Bugün yollar hiç bitmesin istiyorduk. Diğer taraftan kazasız belasız evimize vararak geziyi sonlandırmak da istiyorduk. Bizim için tanıdık yollar olsa da geçtiğimiz en zevkli yollardan birisi Eskişehir-Sarıcakaya arası oldu. Şöyle bir rota izledik.

http://i61.tinypic.com/2s1qjgl.jpg

http://i60.tinypic.com/htzay0.jpg

http://i60.tinypic.com/2zhijy8.jpg

http://i61.tinypic.com/2n69liq.jpg

http://i62.tinypic.com/w71wsx.jpg

http://i57.tinypic.com/2572hyg.jpg

Mayıslar’da bir çay molası, Mihalgazi’de bulunan kaplıcada da yemek molası verdik. Tesisin karşısındaki caminin yanında olan yemek yediğimiz lokanta berbattı. Oraya bir daha yolumuz düşerse Merve Pide’yi deneyeceğiz.

http://i57.tinypic.com/al3ecl.jpg

http://i58.tinypic.com/29og4qo.jpg

Mihalgazi’den dönüşte, Sarıcakaya’dan çıkarken yolun solunda kalan, aşağıda fotoğrafını gördüğünüz ve maalesef ki adını bilmediğimiz yerde kızarmış dondurma yedik. Keşke yemeğimizi de burada yeseydik. Dışardan bakıldığında faal bir yer gibi görünmese de klimalı, kapısında sineklik olan düzgün bir mekan.

http://i61.tinypic.com/5dkz8y.jpg

http://i61.tinypic.com/k3xk6r.jpg

Beypazarı çıkışında yolun solunda kalan Shell’in yanındaki sık sık uğradığımız tesiste kahve molası verdik.

http://i58.tinypic.com/157hpmt.jpg

http://i57.tinypic.com/2jsl5y.jpg

Gün batarken Yenikent’ten Ankara’ya giriş yaptık. Şimdi fark ediyorum da Melih Gökçek buraya kapı yapmamış. Hay Allah.

http://i61.tinypic.com/drfomw.jpg

http://i58.tinypic.com/aczx49.jpg

SON

Böylece 3800 km, 12 gün sürüş yaptığımız gezimizin ve 18 günlük yıllık iznimizin sonuna geldik. Geziye çıkmadan önce biraz kararsızdım. Ege ve güney bölgesinin yüksek sıcaklıkları, bu sıcaklıkların neden olduğu asfalt erimeleri gibi düşünceler beni tedirgin ediyordu. Zafer’le birlikte yolculuk yapacağımız fikri beni biraz rahatlattı ve neden olmasın diyerek yolculuğumuza çıktık. Şimdi ise böyle bir yolculuğun hazzını yaşadığım için mutluyum. Artık motoruma biraz daha hakimim. Değişik eğitmenlerden öğrendiklerimi harmanlayıp pratik yapma imkanı bulduğum uzun bir tecrübe oldu. Yeni rotalar ve yeni gezileri iple çekiyoruz. Bu rapor bitti, devamı başka bir gezide gelecek.

bektanist
02 Şubat 2017, 17:03
Güzel gezi tekerinize sağlık çok güzelde anlatım olmuş tebrikler.

Tek çekimlerde biraz kilolu göstermiş fotoğraf çift çekimlerde daha fit durmuşsun mesela bu fotoğrafta göbeği araki bulasın içinemi çekiyon ne :)

http://i60.tinypic.com/dg0zex.jpg

Alonedark93
02 Şubat 2017, 17:54
Harika bir gezi olmuş. Hiç atlamadan zevkle okudum valla. Elinize kolunuza sağlık.Bu sezon böyle bir tura ihtiyacım var.

Mübarek tekelide ömür boyu unutmam. :) :)

zaferce
02 Şubat 2017, 18:05
biraz kilolu göstermiş fotoğraf

Yaw, su konsantrasyonla yemek yiyen birine fotograf ne yapsin. Kutle, hacim neyse onu aktarıyor alet.

http://i57.tinypic.com/ifu3kj.jpg

Hem gezi raporunda buralara odaklanmayalim. Kasimamayi tercih ettigim yaralar onlar.

Stunt
02 Şubat 2017, 18:15
ne kadar para gitti :)

zaferce
02 Şubat 2017, 18:20
ne kadar para gitti :)

Arkadaş nerede can sıkıcı mevzu var, ona değiniyorsunuz. Ayıboluyo. :)

Cihan53
02 Şubat 2017, 18:41
Hocam bravo, gezini incelemek en az yazılarını okumak kadar keyifliydi :cherry:

COQ
02 Şubat 2017, 19:54
Yehh arkadaş kitap yazmışsınız resmen.
Oku oku gözlerim patladı.:)
Aklımda da bu garibanlar köfteden başka bişey yemiyo galba sorusu oluştu.:cherry:
Bi de senin nicki değiştirelim abi.
Zaferce insanda zafercik,zafercan gibi mini mini bişey hissi uyandırıyor.
Yani seni görünce zzaferrr olabilir diye düşündüm.
Maşallah.:P

Akhunturk
02 Şubat 2017, 20:06
Ohh tüm geziyi okurken, şu soğuk karanlık Şubat gününde ufak bir tatil yaptım :)

Guven
02 Şubat 2017, 20:17
Helal size Zafer. ::alkiis::
Keyifli bir gezi olmuş. :cat:

eneee
02 Şubat 2017, 20:26
fotoğrafta göbeği araki bulasın içinemi çekiyon ne :)

Ben itiyorum :mrgreen:

kadango
22 Temmuz 2017, 15:18
Güzel gezi olmuş, rota bilgisi için iyi bir kılavuz... Nice gezilere, Ege-Akdeniz çoğu yere gitmişsiniz.

carter17
22 Temmuz 2017, 19:49
Her sene Didim'e giden birisi olarak, okurken rotanızı merak etmiştim ki gitmekten vazgeçmişsiniz :) Kız arkadaşımla bizimde bu şekilde gezi planımız var bizim için güzel bir rehber oldu, teşekkür ederim.

oluroyle
23 Temmuz 2017, 00:47
Ne guzel gezi olmus .