Bir ay kadar önce dedem vefat etmişti.
ilk kez ölü gördüm, vücut kaskatı, solgun ve soğuktu. Çaresizlik hissettim, ürktüm açıkçası.
Ölüm ile ilgili yazılar okudum, videolar izledim.
Vefat eden kişi için üzülmemem gerektiğini kanısına varsam da, o içteki burkulma devam ediyor.
İzlediğim kısa bir video da ölüm ile ilgili sunlar geçiyordu. yaşlı, beyaz uzun sakallı ölümü yaklaşmış bir insan(dede) ve oğlu hasan.

hasan seni bekliyordum

- beni mi bekliyordun?

ölümüme şahit olman için.

- neden ben, ben ölümden çok korkarım.

kesinlikle, anne karnındaki karanlıkta bebege denseydi ki
''dışarıda aydınlık bir dünya var, yüksek dağlarla dolu, büyük denizleri olan,
dalgalanan düzlükleri olan, çiçekleri açmış güzel bahçeleri olan, dereleri olan,
yıldızlarla dolu bir gükyüzü ve alevli güneşi olan...
ve sen, bu mucizelerle yüşleşmek yerine, karanlıkla çevrilmiş oturuyorsun...''
Dogmamış cocuk, bu mucizeler hakkında hiçbir şey bilmediği için, hiçbirine inanmayacaktır.
Tıpkı ölümü karşılarken bizim gibi. işte bu yüzden korkarız.

- ölüm herşeyin sonu oldugu icin, içinde ışık barındırmaz.

Ölüm nasıl olur da başlangıcı olmayan bir şeyin sonu olur?
Hasan, oglum, benim düğün gecemde mutsuz olma.

-Düğün gecen mi?

Evet. Sonsuzlukla olan evliliğimin.
Artık zamanı geldi. beni yanlız bırak.
Daha sonra vücudumu kumla kapatmak için gel.
---------------

Konunun yeri değil belki, yine de paylaşmak istedim.