1993 senesinde -20 yaşında- henüz yakışıklı sayılabildiğimiz dönemde Yamaha 535 Virago ile başladığımız motor sevdamıza önce askerlik nedeniyle 1995'de ara verdik.
Sonra askerlik dönüşü -evliliğimiz öncesi- kıvrak bir manevra ile bak bu oldukça yavaş, üstelikte oldukca eski diyip 1954 model BMW ile tutkumuzu devam ettirmeye çalıştık. Yediremedik...
Boynu bükük gözümüz gibi baktığımız motorumuzu bir çırpıda satıverdik.
Sonra olgunlaştık. Baş tacı ettiğimiz saçlarımızı ayaklarımızın altında çiğneyiverdik. Kendimizi türk kasına verdik, ters mekik bira tarzı ile dışa dönük mide kaslarımızı olabildiğince geliştirdik.
Ve nihayet kararı (onayımı aldım desem acaba; o kadar da değil serde kazağız icabında) verdik, iki tekere geçtik...
Geçtik de; yıllar cesaretimizi nasıl silmiş anlayamadık. Motoru aldığımız sahibinden rica ile evin önüne kadar getirttik. Önce bir hafta uzaktan seyrettik. Sonra; denize girmeden yüzme öğrenemezsin misali üzerine bindik.
Yıllar önde kask mı oda neymiş dediğimiz, kolumuzda taşıdığımız kaskımızı özenle kel kafamızı koruması için başımıza geçirdik. (Çünkü olgunlaştık, ama geç olgunlaştık)
Marşa bastık, vitese aldık ve hafifce gazladık.
Şimdi nihayet aranızdayız...
Herkese selamlar, sevgiler, korumalı, kazasız günler...