Kapat
Üye Girişi
Motovento
Reklam Alanı
Motomax
Reklam Alanı

Ah Şu Motorcular - Burak Küntay Hürriyet Köşe yazısı

    Motovento
    REKLAM ALANI
  1. #1
    hachiko - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    13 Şubat 2017
    Şehir
    Kocaeli
    Motosikleti
    Piaggio X9 500
     
    Son günlerde gazetelerde motosiklet kazaları ile alakalı bazı yazılar okuyorum. Motorcuları her türlü kazaya sebebiyet vermekle suçlayandan trafikte başımıza gelen her hadisenin müsebbibi motorcularmış gibi gösterenlere kadar neler neler yazılmış.

    Ben de bir motosiklet kullanıcısıyım. OMM Derneği’nin üyesi ve eğitmeniyim. İnsan istemeden bu tarz ithamları ve yazıları okuyunca sormadan edemiyor: “Eğitimden eğitime koşan biz, yazın sıcağında en ağır şekilde korumalı kıyafetler giyen biz, sadece kendi aracı değil diğer araçları da kollamak zorunda olan biz, en ufak bir kazada yaralanan ve ölen de biz. Ama tüm bunlara rağmen suçlanan yine biz.”

    Peki, bu motorcuları tanıyor muyuz? Motosiklet kullanmanın ne demek olduğunu biliyor muyuz? Hiç sanmıyorum. Bilseydik böyle enteresan yazılar yazıp, mesnetsiz yorumlar yapıp, ölüm oranlarının bu denli arttığı bir ortamda yaşamazdık.

    Bakın birkaç şey anlatayım size motosiklet kullanıcılarıyla alakalı. Motosiklet öyle enteresan bir şeydir ki; sürücüler için bir kaçış, bir huzur ve mutluluktur. Bazen mutfağa su almaya gitmeye üşenen insanlar, motosikletleriyle yola çıkmadan haftalar öncesinden hazırlıklar yaparlar. Güneş doğmadan kalkarlar, doğayla ve huzurla bir an önce kucaklaşmak için. Normalde kavuran güneşin altında şapka takmayan insanlar, yazın o sıcağında kaskını takar ve giyinir de giyinirler (korumalı pantolonlar, ceketler, botlar...) sırf motosikletlerini biraz daha sürebilmek ve eve sağ salim gidebilmek için.


    Eğitim üstüne eğitim alırlar. Onlara dikkat eden olmadığından onlar herkese dikkat etmek zorundadır. Kendilerini korumanın başka yolu yoktur çünkü. Başkasının yapacağı en ufak bir hata onu canından eder. Sadece kendi hatası değil başkasının hatasını da örtmekle mükelleftir motorcu. O yüzden hem sürer hem de hesaplama yapar kafasında, nereden ne tehlike gelir diye. Riski en aza indirmek adına eğitimden eğitime koşar.

    Dikkat edin bir yerde bir motorcu kaza yapmışsa, motoru bozulmuşsa ya da bir sorunu varsa yoldan geçen tüm motorcular etrafına toplanır. Diğer üyelerini tanımadığın büyük bir ailedir bu camia. Bir anda birleşiverip sahip çıkar birbirlerine. Dosttur hepsi, gerçek dost... Büyük bir ailedir hepsi.

    Kimi kuryedir, servis elemanıdır, evine ekmek götürmek için biner motora. Kimi polistir, canımızı, malımızı, huzurumuzu korumak için; bizim için biner motora. Kimi işine, kimi evine daha kolay ulaşmak için biner motora. Kimi de gezmeye, tozmaya, hobi için biner motora. Neden bindiğin ya da kim olduğun önemli mi? Motor motordur, motorcu da motorcu. İnsandır, candır, hepsinin evde bekleyenleri vardır. Sürücüsüyle bütünleşmiş bir ekmek teknesidir kimi zaman. Çoğunlukla en yakın dosttur. Motosikletlere boşuna demir at demezler çünkü onlar ruhunu birleştirir sürücüsüyle.

    Eğitim demişken, motosiklet eğitimi veren yüzlerce hoca ya da kurs var. Hepsi de iş yapıyor. Neden? Çünkü talep var. Motosiklet kullanıcı sayısı otomobil kullanıcı sayısından çok daha az olmasına rağmen, motosiklet eğitimi veren ve alan kişi sayısı otomobil eğitimi veren ve alan kişi sayısı ile kıyaslanamayacak kadar fazladır.


    Bazen düşünürüm kaç otomobil sürücüsü kapalı alan ya da ileri sürüş eğitimi almıştır diye. İnanın tahmin ettiğiniz kadar bile değil. Bir çok otomobil kullanıcısı ehliyet almak için gerekli olan eğitimi aldıktan sonra bir daha sürüş eğitimi almamıştır muhtemelen. Sanki bu doğal bir Allah vergisi kabiliyetmişçesine gerek duyulmaz. Ancak motorcuların ekseriyeti, eğitimden eğitime seminerden seminere koşar. Ama bunlara rağmen suçlu yine mi motorcu?

    Motorcu, altındaki o dostuyla ekmek parası kazanırken, gezerken ya da evinden işine giderken sadece ulaşım planı yapmaz. Aynı zamanda yaşam mücadelesi de verir. Neden? Çünkü genelde ona dikkat eden çok olmaz. Yolda kendi başının çaresine bakmak zorundadır. Sadece kendi sürüşüne değil diğer araçların sürüşüne de dikkat etmek zorundadır. Çünkü diğer aracın hatası, onun canına mal olur.

    İstatistiklere çok girmek istemiyorum ama kısa bir bilgi vermek gerekirse, motor kazalarının üçte ikisinde hatalı olan motorcular ya da yollar değil, diğer araç sürücüleridir.

    Bu bile başlı başına yeter bir motorcunun derdini anlatmaya.

    Ertesi sabah haberlerde duyarsınız; kaskı var, korumaları tam ve her şey dört dörtlük fakat bir otomobil sapağı kaçırmamak için yolun en solundan en sağına direksiyon kırmış ve ölümle sonuçlanan bir kaza... Netice, yüreğe düşen ateş. Şimdi motorcuda mı kabahat yine? Motorcu mu çekilsin yollardan? Motor mu yasaklansın? Ölümle sonuçlanan motosiklet kazalarının ekseriyeti şehir içinde yaşanıyor. Yani motorcunun değil, otomobilin çok olduğu yerlerde yaşanıyor bu ölümlü kazalar... Kabahatli, yine motorcu!

    Viraj alırken senin şeridine karşıdan girenler, sollarken sana yaklaşıp savuranlar, on santimetre mesafe bırakıp, arkana geçip sellektör yapanlar, motorcuya sen zaten yola çıkmakla hata etmişsin muamelesi yapanlar... Tüm bunlara rağmen suçlu yine de motorcu. Suçu ise motora binmek herhalde!

    Dünyanın birçok ülkesinde bilhassa Avrupa ve Amerika’da medeniyetin simgesi olan bir konudan bahsediyoruz. Kullanma oranının arttığı ülkelerde bilincin artmasına vesile olan, ekonomiye, yakıt tüketimine ve enerjiye bile etkisiyle teşvik edilen motosiklet maalesef bizim ülkemizde kötü çocuk ilan ediliyor. Annelerin, babaların hatta eşlerin; “Binersen, hakkımı helal etmem!” sözlerini duyarsınız. Haksızlar mı? Onların derdi motor ile değil ki! Onların derdi etrafla ve üçte ikiye sahip olan diğer dikkatsiz, bilinçsiz ve kuralları ihlal eden sürücülerle. Bir ulaşım aracına binmenin zevkten ya da pratik ulaşım sağlamaktan öte hayat mücadelesine dönüştüğü bir ortamda kabahatli olan motorcular mı yine? Trafik terörü yaratan onlar mı?

    Motor kullanan herkes de kusursuz değil tabi. Nasıl elleriyle her direksiyon çevirene otomobil kullanıcısı demek yanlışsa, motor kullanırken de yanlış ve tehlikeli kullanan çok. Ama o kuralları hiçe sayarak kullanan da yine kendine zarar veriyor. Kasksız, korumasız, kuralsız, eğitimsiz kullanan motorcu yine bu süreçte en büyük zararı kendisi görüyor. Hatasını maalesef canıyla ödüyor. Ama otomobil öyle değil ki, hatasını hem kendisi, hem aracının içindeki diğer yolcular, ancak ekseriyetle de kazaya dahil olan motorcular ödüyor.

    Nasıl her otomobil sürücüsü genellenemezse, motor kullanan herkes de genellenemez ve yollardan çıkması istenip “trafik terörü müsebbibi” ilan edilemez.

    Denizli’de yaşanan en son motor kazası haberini okumuşsunuzdur. Gencecik kardeşimizin giyimi, kuşamı, eğitimi, her şeyi tam, kusuru yok. Biri vurmuş ve kaçmış. O istikbal vaat eden fidan artık yok aramızda... Yine de o mu kabahatli şimdi? Peki, vurup kaçana ne olacak?

    Dün televizyonda seyrettim annesinin feryadını... Gözleri yaşlı, yüreği kanayan anneciği: “Bu son olsun, başkasının çocuğu ölmesin...” diyordu televizyon ekranlarında. Bir annenin feryadı!

    Devamlı konuşuruz ne yapmak lazım diye. Kimi der bariyerlere yoğunlaşmak lazım, kimine göre çözüm eğitim, bazıları cezaların sertleşmesinden bahseder bazıları yeni kurallar gelsin der. Hepsi önemli hepsi doğru tespitler. Ama en önemlisi ne biliyor musunuz? Otomobilden ya da motosikletten çok daha öte bir çözüm var aslında: Cana ve insana saygı.

    Bir yere beş dakika geç gidersen ya da o motoru sollamazsan bir şey olmaz. Bir saat rötar yap yine bir şey olmaz. Ama eğer hırsına yenik düşersen ve kabiliyetlerini abartırsan ne olur biliyor musun? Evlere ateş düşer! Beş dakika erken gitmek için bir evladı anasız ya da babasız, bir ana-babayı evlatsız bırakırsın. Değer mi?

    O motorun üstündeki çelikten değil ki. O da en az senin kadar insan ve can. İnanın, hiçbir şey insan canına değmez. Hiçbir şey insanın nefes almasından daha mühim değildir.

    Motoru yasaklamakla ya da büyük bir camiaya mesnetsiz ithamlarda bulunmakla olmuyor bu işler. Önce insana değer verilmeli. Bir düşünün ne olur acaba diye. Gazdan biraz çek ayağını, bak nasıl istatistikler farklılaşıyor.

    Biraz gaz kes, mesafe aç da seyret öndeki motorcuyu. Unutma ki o iki teker üzerinde sıcağın ya da soğuğun içinde yerden gelen en ufak çakıl taşından bile etkilenebilecek şekilde seyreden bir araç. Gideceğin yere beş dakika geç gitsen hiçbir şey olmaz ama onun hayatı kurtulur.

    Bu yazıyı bir motosiklet kullanıcısı, bir eğitimci ya da bir otomobil kullanıcısı olarak değil, insanın yaşama hakkının her şeyden öte olduğunu bilen biri olarak yazıyorum. İnsana değer vermeye daha çok dikkat ettiğimizde, bu acı haberlerle emin olun daha az karşılaşacağız.

    Önde giden motorun bir makine değil, üstündekinin bir can, bir insan olduğu idrak edildiğinde inanın her şey daha farklı olacak.

    Burak Küntay Hürriyet
    Sedotti, Cloud, C@LiMeRO ve 15 diğerleri bunu beğendiler..


    REKLAM ALANI
    Oktay Motor CF Moto Polaris Mondial
    Motomax
  2. #2

    Üyelik
    17 Aralık 2012
    Şehir
    Ankara
    Ne otomobil sürüşü, ne motosiklet sürüşü hakkında zerre kadar teknik metin okumamış, eğitim almamış, tüm bildiği kendi tecrübesinden ibaret olan insanların sadece dikkat çekmek, o günkü bir kaç yüz kelimelik, düdük kadar köşesini doldurabilmek için yazdığı aptal saptal, boş içerikli yazılara çok öz bir cevap olmuş. Ben de bir OMM eğitmeninden bunu beklerdim. Eline sağlık Burak Küntay.
    Kızıl pars bunu beğendi.

  3. #3
    fatih.met - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    10 Aralık 2015
    Şehir
    istanbul büyükçekmece
    Motosikleti
    Tvs Apache, Gsr600
    burak baba parti kur oy verelim :D yüreklerimize su serpen bu yazın için sana ne kadar teşekkür etsek azdır

    bu arada şöyle ekleme yapayım; arkadaşlar yolda sıvı madde gördüğünüz zaman kesinlikle üzerinden geçmeyin yada duracak kadar yavaşlayın çünkü yere yağ bidonu düşürüyorlar ve bidon delinip yağ akıtıyor sonra o yağı yoldan kimse temizlemiyor.

    araba için sorun olmaz ama o yağın üzerinden bir motosiklet geçecek olursa büyük ihtimal kaza yapar.
    hachiko bunu beğendi.

  4. #4
    RedCBR125 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    07 Mart 2016
    Şehir
    İZMİR. Karşıyaka.
    Motosikleti
    z-ones180 CBR125 CBR250 CBF150 YZFR125 YZFR25
    Eline emeğine sağlık çok güzel bir yazı olmuş.

    Köşe yazılarında motosikleti karalayan, motosikleti öcü gibi gösteren önyargı dolu yazarlara gelsin.

    Trafikte 2 tane apaçi motosikletli görüp motosikletlileri kötülüyorlar. Trafikte hergün sinyalsiz şerit değiştiren, yasak yerden U dönüşü yapan, kırmızı ışıkta geçen, hız sınırını aşan 100 tane araba görüyorum. Ortalama olarak yüzdeye vursan şerit değiştirirken-dönüş yaparken sinyal kullanan araba % 30 dur. Hergün bir sürü yaya ezen arabalar, sürat yapan arabalar, makas atan sıfır çizen yanlayan arabalar, kazalara karışan arabalar var ... Ben şimdi buna binaen "Arabaları trafikten kaldıralım, arabalar yasaklansın." diye beyinsizce bir öneride bulunsam bana gülersiniz değil mi?

    Geçenlerde bir yazar motosikletleri TR de yasaklayalım tarzında birşey yazmıştı. Sorsan kendisini medeniyet görmüş aydın birisi olarak nitelendirir ama kafa yapısı belli.
    fatih.met ve hachiko bunu beğendiler.

  5. #5

    Üyelik
    20 Aralık 2016
    Şehir
    İstanbul
    Motosikleti
    Gsx-R 1000(gixxer k9)
    Tüylerim diken diken oldu kuran çarpsın..
    Alışık değiliz baba bu tarz şeylere, duygudan duyguya soktun beni.
    Hemen gidip bir hürriyet almalıyım..
    hachiko bunu beğendi.

  6. #6
    Darkin - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    11 Eylül 2014
    Şehir
    Istanbul
    Motosikleti
    Yamaha MT-125 ('14), Yamaha MT-25 ('17)
    Burak Bey, eminim buraları da okuyorsunuzdur, kaleminize ve yüreğinize sağlık. Bizim için de ses olmuşsunuz, teşekkür ederiz.
    There are seven days in a week. And `one day` is not one of them.

  7. #7

    Üyelik
    26 Temmuz 2014

  8. #8

    Üyelik
    10 Aralık 2006
    Cehaletin hüküm sürdüğü yerde, bu işler olay kolay düzelmez. Yazı çok güzel, ben de bastım beğeni butonuna. Ama insan canına saygı demiş ya yazar, sana kast eden diğer taşıt sürücüsü zaten esasen diğer otomobil sürücülerinin de canına kast ediyor. Eğitim de eğitim diye kıçımızı yırtıyoruz, bu eğitim motosiklet ya da otomobil sürüş eğitimi değil benim kastettiğim, bildiğin insani eğitim, ana babadan başlayan, öğretmenle süren, okulda devam eden, okul sonrası kendini yetiştirmeye hatta ölene kadar öğrenmeye daha iyi bir insan, daha insan bir insan nasıl olabilirim eğitimi.
    Çook eskiden derdim ki, bu memlekete asıl ana baba ve öğretmen eğitimi lazım. Biliyorum zor iş, niyet de yok ama, gerçekten ulusal bir eğitim seferberliği (bilhassa insani eğitim, humanizm, insan sevme, ahlak, doğa sevgisi gibi gündelik hayatı sorgulamamıza yarayacak eğitim seferberliği) lazım. Şu anki görüntü de imkansızı istediğimin de farkındayım. Ama genel olarak böyle bir revizyondan, reformdan, hatta abartıyorum devrimsel nitelikte bir eğitim reformundan geçmemiz şart, bu olursa meyvelerini ise en erken 15 - 20 yıla alabiliyorsun, hatta belki bir kuşak sonra. Ama bizde alınan meyveler en azından son 15 yılda ortada işte. Kimse kızıp sövmesin, sokakta görünen, yazarların yazdıkları da bu.
    Çözüm? ......
    Ben de kalmadı.
    Taze de bitmedi, yıllar önce bitti.
    Çözecek olanlarda niyet???!!!


    Trafikte bireysel olarak canımızı kurtarma peşindeyiz artık, aman bugün de ölmedim diye sürüyoruz.
    Her akşam (üstelik motosikleti son 1.5 yıldır sadece işe gitmek için kullanıyorum) oh be, bugün de evime vardım kazasız belasız diyorum. Böyle ulaşım olur mu? Böyle yaşanır mı?

    ---------- Mesajlar birleştirildi - 12:27 ---------- bir önceki mesaj zamanı 12:07 ----------

    Bireysel olarak beni az çok anlayabileceğini düşündüğüm herkese bu işleri anlatmaya çalışıyorum, anlayan 1 kişi olsa kazançtır diyorum, anlatırken karşımdakinin göz ve mimiklerinden benim eleştirdiklerimi yaptığını da gözlemliyorum, utandığını. Bana hak veriyor, sonra güzel diyon da abi, bu işler düzelmez diyor. Bunu diyip kendisi de devam ediyor aynı işleri yapmaya. Bu işler düzelmez demeyelim diyorum ama yukarıda bak ne yazmışım ben de çözüm kalmadı. Evet bu gidiş umutsuzluğa düşürüyor gibi ama umutsuz da değilim ha, dediğim gibi her birimiz kendi tanıdıklarımızı uyarsak bıkmadan usanmadan o bile bir nebze kardır.

    Her gün boğaz köprüsünden işe giderken motosikletime ve bana yol veren her sürücüye geçince elimle selam edip eyvallah yapıyorum. Görüyorsa en azından ona teşekkürümü bilsin diye. Bunu adet edindim, her zaman yapıyorum Şu hareketi yapıp sonra elimle selam ediyorum geçince arkaya. nedir, bir kaç sürücü sempati duysun bak her motorcu aynı değil desin diye.
    Tabii ki çözüm asla motosiklet trafiğe çıkmasın olamaz, zaten böyle bir saçmalık da olamaz.
    Ne bileyim, işimiz zor memlekette, çok zor, ama yılgınlığım artsa da yılmamaya çabalıyorum şahsen.


    REKLAM ALANI

Konu içerisindeki kullanıcılar

Şu an bu konu içerisinde 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 misafir)