Son zamanlarda, Türkiye’de de klasik motosikletler, klasik otomobiller gibi ilgi görmeye başladı. Gerçek bir klasik oto, nasıl ki sahibinin rafine yaşam tarzını sembolize eden bir argumansa, 1970’li, 60’lı, hatta 50’li yılların pırıl pırıl motosikletleri de aynı şekilde artı bir değer katıyor kullanıcısına.

Avrupa’da eski model motosiklet bulmak hiçbir zaman sorun değildi, Rusya’da da değil. Özellikle Ruslar, komünizm yıllarında yaşanan imkansızlıklardan dolayı olsa gerek, tamir yeteneklerini son derece geliştirmiş insanlar. Bozulan bir şeyin yenisini almanın çok zor, hatta bazen imkansız olduğu zamanların verdiği alışkanlıkla, hemen herşeyi tamir etmeyi mecburen öğrenmişler ve halen de bu alışkanlıklarını sürdürüyorlar. Avrupa’da ikinci el dükkanlarında ve sokaklarda eski model BMW, Triumph, Moto Guzzi, Kawasaki, Honda, Yamaha vs. motosikletleri görmek ne kadar mümkünse, Rusya coğrafyasında da eski ama temiz Minsk, Planet, Voskhod, IZH motosikletleri görmek o kadar mümkün.

Türkiye’de motosikletler öteden beri, daha çok, Anadolu insanımız tarafından yoğun olarak kullanılırdı, özellikle BMW ''R'' modelleri, Jawa’lar, Mobylette’ler hatta Velosolex’ler Düzce, Konya, Antalya gibi şehirlerimiz başta olmak üzere bir çok şehrimizde bolca bulunurdu. Kapitalizm rüzgarlarından en çok etkilenen ülkelerden biri olarak, eski olan birçok şeyimizi saçıp savurduğumuz gibi eski motosikletlerimizi de hurdacılara, eskicilere üç otuz paralara verdik. Bu motosikletlerin kadrini bilip elinde tutan birkaç iyi esnaf olmasaydı, şimdi internet sitelerinde satılık olarak gördüğümüz bu makinelerin, fotoğrafları bile olmayacaktı elimizde. Neyse ki, zaman içerisinde bilinçleniyoruz, her eskiyen şeyin değersiz olmadığını, bilakis malımıza iyi baktığımız sürece yıllar içerisinde daha da değer kazanacağını öğreniyoruz. Sanırım, önümüzdeki yılların gençleri sahip oldukları şeylerle birlikte yaşlanmanın bir erdem olduğu bilincine daha iyi varacaklar.

Suiza Karol