Hadi bakalım 2. yıl değerlendirmesini yapalım bizim makinenin.

2015 Şubat ayında almış olduğum motosikletimin an itibariyle tarihin 2017 Şubat olmasından mütevellit 2. yıl değerlendirmesini yazma vakti gelmiş.
2 yıl ve 38000 km. sonunda motosikletin artı ve eksilerini, genel bir değerlendirmesini, çıkardığı masrafları vs. irdeleyelim.

Buyrun.

Artıları.

+ Bence en büyük artısı fren performansı. Açık ve net. Telelever, paralever destekli ABS frenin eşi benzeri (maalesef) yok.
Ortağımda 2011 model R1200GS Adv. var. Her gün birlikte gidip geliyoruz. Her iki motosiklette elimin altında diyebiliriz. O motosiklette fren performansı konusunda bizi hiç yanıltmadı lakin benimkinin frenleri onunkinden bile bir tık üstte. Samimi olduğumuz bir BMW Motorrad çalışanı, yeni model R1200R de telelever olmamasına rağmen (elektronik fren sistemi sayesinde) daha da iyi fren performansı olduğunu söyledi. İnanırım. Zira aynı sistemin S1000RR, S1000XR ve S1000R'de de kullanıldığını belirtti. Kendi tabiriyle "motosiklet yola demir atmış gibi duruyor" muş. Yeni R1200R'yi deneme fırsatım olmadı ama S1000XR ile bir-iki deneme sürüşü yaptım. Fren performansında öyle aman aman bir pozitif fark göremedim ama o da duruyor.

+ Viraj kaabiliyeti çok iyi.
Yabancı forumlarda "viraj ustası" deniyor ve bence bu tanımlamayı hak ediyor. Ağırlık merkezinin (boksör motor sebebiyle) aşşağıda olması gerekçe gösterilmiş. Ağırlık merkezi diğer motosikletlere göre hakikaten aşağıda mı bilemiyorum. Ama viraj alırken o hantal görünümlü motosikletin yapabildikleri beni şaşırtmıştı. Arka tekere bağlı paralever'in neden orada olduğunu anlıyorsunuz. Ne kadar yatırırsanız yatırın, ne kadar keskin bir virajla karşılaşırsanız karşılaşın, motosiklet arka lastiğini yerden ayırmıyor.
Buraya dikkat!! Birçok defa hırs yapıp, aslında girmem gereken hızların çok üzerinde viraja girip, son anda "eyvah" dediğim noktada bile ve hatta viraj içinde (o kadar söylenmesine, yazılmasına rağmen) başka çare göremeyip, sert fren yapmama rağmen, ne önden nede arkadan kayma yaşamadan beni kurtardı. Bu önemli. Motosiklet defalarca beni tolere etti. Hatta artık bu durum sıradışı bir durum olmaktan çıkıp, standart bir durummuş gibi oldu. Şöyle ki, Viraja girerken pek bir umursamaz oldum. Her ne kadar fren yapmama gerektiğini bilsem de, güvenle fren yapabiliyorum. Yapmamam lazım. Buna alışmamam lazım. Çok tehlikeli biliyorum. Ama beni buna motosiklet alıştırdı. Başka bir motosiklette muhtemelen pert olurum ama bunda değil. Sadece virajlarda da değil. Şehir içi trafikte yaptığım manevralarda da aynı durum söz konusu.

+ Tork’u tatminkar. Gaz verince makinenin öne atılması için illa düşük viteslerde olmanız gerekmiyor. Yüksek viteslerde dahi ileri fırlayabiliyorsuz. Mesela muhtemelen hepimizin başına gelen trafikte yüksek vitesteyken aniden hızlanmamız gereken durumlarda tam bir kurtarıcı. Dahada iyi bir özelliği güç çok dengeli geliyor. Genellikle 1000 cc üzeri naked ve super sport motosikletlerde (bence anlamsız) bir güç fışkırması var. Bu öyle değil. Makine o kadar gücüne rağmen sizi öldürmeye, aklınızı başınızdan almaya, ısırmaya, korkutmaya çalışmıyor. Dağınık değil, bilakis çok tutarlı bir hızlanması var. Gaza yüklendiğinizde arka lastik bir tarafa, ön lastik farklı bir tarafa gitmiyor. Nereye gitmek istiyorsan oraya. “ İşte belli bir devirden sonra makine çıldırıyor” falan da yok. Her devirin hakkını veriyor. 220-230 km de (sanırım 8000 d/dk) kesiciye giriyor.

+ Kim ne derse desin, ister sanal olsun ister gerçek, makine insana bir güven hissi veriyor. Ebatlarının büyüklüğü, BMW imajı falan etkili olabilirmi bilemiyorum lakin bir koruma balonunun içinde yol alıyormuş hissi var. Biraz özgüven patlaması yaşatıyor ara ara.
+ Uzun yolu, denediğim tüm diğer naked motosikletten bariz daha rahat. Konforlu. Diğer nakedlara göre motosikletin üzerine değilde, kısmen içine oturuyormuşsunuz gibi bir hissi var.

+ Tek oluyorsunuz. Girdiğiniz hemen hemen her ortamda muadiliniz olmuyor. Bu motosikletten başka yerde yok denecek kadar az var. Çok çok 3-4 ayda bir başka bir R1200R görebiliyorsunuz orada burada. Dolayısıyla ilgi çekiyor. Hemen herkesle motosikletinizi değiştirebliyorsunuz bir yolculukta. Çünkü herkes bu makineyi merak ediyor. Böylece birsürü farklı motosiklet deneyiminiz oluyor.


Gelelim eksilerine

- Tek oluyorsunuz. Yahu benim motosiklette şöyle bir problem yaşadım, yada şöyle bir avantaj var sende de var mı? diye sorup muhabbet edebileceğiniz kimse olmuyor. Yan sanayisi yok. Şu motosiklete uyan bir parça bunada uyuyordur diyemiyorsunuz. Neredeyse tüm parçalarını orijinal almak zorunda kalıyorsunuz zira bakın burada da forumda yazan tek kişiyim. Yani diğer motosikletlerde olan “forum desteği”nden mahrumsunuz. Ancak yurtdışı forumları takip edebilirsiniz tabi yeterli ecnebiceniz varsa. Ha ecnebicenizi geliştirme gibi bir yan etkisi var o ayrı. 

- Bence R1200R’nin en büyük eksiği ağırlığı. Düşük hızlarda yapılan manevralarda, özellikle park ederken veya dururken yapılan dönüşlerde falan motosiklet ağırlığını hissettiriyor. Kabul etmek gerekir ki bu ağır ve büyük bir motosiklet. Öyle altınızda bisiklet varmış gibi oynatabildiğiniz motosikletlerden değil. Koruma demiri olmadan binmek canınızı acıtır. Zira silindir kapağı üzerindeki çizikler insanın içini cız ettiriyor. Çünkü devrildiğinde direk bosör motorun silindir kapağının üzerine devriliyor. Park ederken, olduğum yerde ileri geri motosikleti döndürmeye çalışırken vs. kaç defa devirdiğimi hatırlamıyorum. Rahat 10-15 defa devirmişimdir. Koruma demiri bu motosiklete takılan aksesuarlar arasında (olmazsa olmaz) en önemlisi. Verilen parayı kat be kat çıkarıyor. Ama teker şöyle 3-5 tur döndü mü, saatte 10-15 km hıza ulaştınız mı ne ağırlık, ne hantallık kalıyor, o ayrı.

- Geçenlerde debriyaj kaçırmaya başladı. Debriyaj balatasını değiştirdik. Aman Allah’ım. 2015 öncesi boksör motorlu modellerde baskı balatayı değiştirmek için motosikleti şasisine kadar söküp şasiyi ikiye ayırmak lazımmış. Görüntüye inanamadım.
Şuna bakarmısınız?

Motosikleti o halde görünce 1000 TL işçilik verdim ustaya geri toplaması için . Yani sadece parçası değil, işçiliğide (haklı olarak) pahalı.

Gelelim genel anlamda değerlendirmeye.
Arkadaşlar bu moto.yu içinde apaçilik potansiyeli olan arkadaşlar pek sevmeyecektir. Çünkü 1000 cc üstü diğer naked moto .lar gibi çıldıran bir moto değil. Ağırbaşlı. Ama bu cümleden “gitmiyor” sonucu çıkarmayın. Zira düz yolda birçok ss kullanan arkadaşımı “rencide etmemek” yada “şimdi hırs yapıp kaza yapmasın” diyerek bilinçli olarak geçmemişliğim var. Ayrıca özellikle virajlı yollarda kolay kolay rakip bulamıyorsunuz kendinize. Sadece hızlı dönmüyor, ayrıca frenleriylede virajlı yollarda mükemmele yakın performans veriyor. Eminim benden daha usta bir sürücünün elinde efsane olur.
Ağırbaşlı ve dengeli gaz tepkileri benim açımdan gayet pozitif bir özellik. Ama sevmeyen ve bu cc’de bir moto.dan daha fazla atraksiyon bekleyen ebette olacaktır. Garipsemem. İstense tekere de gelir ama onu daha iyi yapacak birsürü moto. varken gidipte bu alınmaz.

Birde lastik konusu var. 120/70/17 ön ve 180/55/17 arka lastik ebatlarında Pirelli’nin MT 60 RS Corsa diye dişli bir lastiği var ki: tek kelimeyle efsane!!! Yumuşak hamurlu bir lastikmiş. Ben bu lastiği (bir amaç doğrultusunda) alıp taktım benim moto.ya. Motosikletin fren, viraj vs kaabiliyetini ne kadar geliştirdiğine inanamadım. Nerden biliyorum? Çünkü 16-17 bin km’de lastikler aşınınca “ya bu lastikler çabuk aşınıyor” diyerek tuttum, Pilot Road 4 taktım. Takmaz olaydım. O lastiklerle yaptığım atraksiyonlar “keyif”ten “korku”ya döndü. Demek ki neymiş? Lastik çoookk önemliymiş.

Ayrıca mecburen buraya yazmak zorunda bırakıldığım bir açıklama:

Arkadaşlar itiraf etmek gerekirse R1200R, R1200GS nin ikiz kardeşidir. Aynı motor, aynı paralever ve telelever sistemi, temel anlamda aynı tepkiler… Temel anlamda…

R1200R nin R1200GS ye göre hem lastik genişliği (wheelbase) önde ve arkada daha fazladır, hem süspansiyon sistemi daha kısadır, hemde oturuş pozisyonu daha spor kullanıma uygundur. Dolayısıyla temelde aynı moto olmasına rağmen virajı, duruşu, manevra kaabiliyeti çok farklıdır. Aynı motoru kullanmalarına rağmen, dişli oranlarındaki farklılıktan ötürü, gidişide epey farklıdır. Kişisel görüşüm R 1200GS bunun yanında (çok iyi bir) yük atıdır. Her ikisinide sürekli kullanma imkanı olan birisi olarak uzun yolda R 1200 GS in rahatlığı ve konforunu (bir naked motosiklet olan) R1200R’den beklemek saflık olur ki, GS’in zaten avantajlı olduğu tek nokta da orasıdır.

Aslında bu motosiklet, R1200Gs in daha hızlı, daha iyi manevra kaabiliyetine sahip, (çok) daha iyi viraj alabilen,daha iyi durabilen, ama daha rahatsız, daha çok rüzgar alan ikizidir. Ama GS 1200‘ün de hakkını yememek lazım zira her ikisinde de aynı güven hissi vardır. Lakin en büyük eksikliği “eğlence hissi” yok.