otopsici adlı üyeden alıntı
İstanbul’da Motosiklet Belası
Buldukları her boşluğa girebilir, her boşluktan çıkabilirler. Trafiğin ters yönünde sürat yapabilir, refüjleri aşabilirler. Kaldırımda yürüyorken bir anda arkanızda bitebilir ya da karşınıza çıkabilirler. Sizi sıyırarak yanınızdan hızla geçerken, genzinizi eksoz dumanına boğabilir, motor gürültüsüyle neye uğradığınızı anlamaz hale getirebilirler.
Onlara karşı her an tetikte olmalısınız. Yoksa durağa yanaşmış otobüsten inerken aniden burun buruna gelebilirsiniz. Çünkü otobüs ile durak arasına girmiştir ve bekleşen ya da inen yolcuların arasına umarsız dalmıştır. Size çarpmaması sadece şans işidir. Şanssız olanlar ise ayağı, bacağı, kolu kırılmış, kafası, gözü yarılmış olarak hastaneye taşınır.
Unutmayın ki ; siz motorlu taşıtların giremeyeceği yaya merdivenlerinden çıkarken onlar aynı yerden hızla inebilir. Bir dükkan ya da bir apartmanın kapısından kaldırıma adımınızı attığınızda size her an çarpabilirler.
Arkalarında 6-7 yaşındaki çocuklarını kasksız gezdiren onlardır. Çocukların sıkı tutanamayacağını hiç düşünmeden her aralığa hızla giren, hem kendini ve çocuğunu hem trafiği riske eden onlardır. Önlerine evladını, arkasına hanımını alarak şehir trafiğinde sıfır önlemle keyfe keder safari yapan onlardır. Kız arkadaşını terkisine atıp eksozunu son raddesine kadar bağırtarak sürat yapan onlardır. Siz, bu süratın yolaçtığı tehlikeye mi yanarsınız, kulakları sağır eden iğrenç gürültüye mi, ciğerlerinize kanser üfleyen eksoz dumanına mı, bilemem!..
Tüm bu saydıklarım, her gün İstanbul’da olmaktadır. Failleri ise bütün toplumsal kesimlerden motorsiklet sürücüleridir. Komisinden, kuryesine, memurundan, baba parası yiyenine kadar her sınıftan sürücü. Her model motorsikletle her gün gerçekleştirilen bu eylem dizisi, her gün bir kaç kurban almaktadır. Macera ya hastanede ya mezarda bitmektedir.
Fakat kimsenin umurunda da değildir. İstanbul trafik işkencesinin en denetimsiz unsurlarıdır onlar. Kaldırımlarda yayaların orasından burasından hızla geçeninin de, trafik akışının ters yönünde sürat yapanının da, refüj veya merdiven ya da kaldırım atlayanının da, otobüs duraklarına gireninin de daha cezalandırıldığını görmedim. Her yerdeler ve her delikten çıkıyor, deyim yerindeyse adeta haşareler gibi kaynaşıyorlar. Üstelik bir çoğunun ehliyeti dahi yoktur.
Ve bizler, her an bu büyük tehlikeyle burun buruna yaşıyoruz. Gürültüsü, eksozu da cabası. Şehir yaşamının tam anlamıyla başbelası haline gelen bu duruma ne zaman ciddi ve caydırıcı müdahalelerde bulunulacak merak ediyorum doğrusu.
"bu adamı kesinlikle kınamam"
bu adamı gördüğüm yerde ellerinden öperim
ÇÜNKÜ
BEN BU ADAMLA AYNI DÜŞÜNCEYİ PAYLAŞIYORUM
EĞER TEPKİ VERECEKSENİZ VERMEYİN ÇOK PİS KALBİNİZİ KIRARIM
arkadaş memlekette karım kızıma hamileyken mecburen yürümeye çıkarmak zorundayım
gel gör ki yürümek için ayrılan kaldırımda
aynen yazıda belirtilen hayvanlar karıma az daha çarpıyordu
her yerde türüyen bu zibidiler delik egzostlarıyla gecenin köründe yırtınırken
ben inşallah iki saat daha beni hastaneye çağırmazlarda uyuyabilirim diye kendi kendime dua ediyorum ama nafile uyutmuyolar
memleketin tek ailece gidip gezeceğiniz yer olan iskele caddesinde yaya yolunda yarış yapan şerefsizler milletin çoluğunun çocuğunu canına kastetmişken bu adamı kınayanlar asıl onlara destek verenlerdir,
ARKADAŞ ADAM SONUNA KADAR HAKLI
HİÇ BİR DENETİME TABİ DEĞİLLER
NEDEN BUNLAR YAKALANMIYOR NİYE BIRAKILIYORLAR
GİDİP YAYA YOLLARINDA MİLLETİN KARISINI KIZINI EZSİN DİYE Mİ?