Önemli olan gördüğün matematiği uygulamaya dökebilmek. Tüm dif. denklemleri çözersin, 3 kat integral hesaplarsın ama önüne hayata dair, gerçek bir problem geldi mi durup kalırsın. İnsanın "senelerim boşa gitmiş" demeye dili varmaz, yapamıyorsa yapılamaz der çıkar işin içinden. Çünkü yapılabilir dese "yap o zaman" cevabını çevresinden ve vicdanından duyar. Başarısız olursa "yapamadı veya yapamadım" söz ve duygusunun altında ezilme riskine girmek istemez.
Bu problemi çözmek at ve deve değildir. Çok uğraşamdan 250-500 TL hassasiyetle sonuç verecek bir matematiksel model kurulabilir. Daha kesin bir sonuçlar istenirse de bulanık mantığa ve yapay zeka işin içine sokulabilir.
Bulanık mantık (Fuzzy Logic) kavramı ilk kez 1965 yılında California Berkeley Üniversitesinden Azeri bilim adamı Prof. Lütfü A.Zade'in bu konu üzerindeki araştırmalarına ait ilk makallelerini yayınlamasıyla duyuldu. O tarihten sonra önemi gittikçe artarak günümüze kadar gelen bulanık mantık, belirsizliklerin anlatımı ve belirsizliklerle çalışılabilmesi için kurulmuş katı bir matematik düzen olarak tanımlanabilir. Bilindiği gibi istatistikte ve olasılık kuramında, belirsizliklerle değil kesinliklerle çalışılır ama insanın yaşadığı ortam daha çok belirsizliklerle doludur. Bu yüzden insanoğlunun sonuç çıkarabilme yeteneğini anlayabilmek için belirsizliklerle çalışmak gereklidir.
Bulanık mantık ile klasik mantık (aristo mantığı) arasındaki temel fark klasik mantığın önermelerin sadece aşırı uç değerleri kullanmasıdır. Aristo mantığında bilindiği gibi bir şey ya A kümesinin elemanıdır yada değildir. Başka bir deyişle ya siyah ya da beyazdır. Gerçek dünyada ise tam siyah veya tam beyazı bulamazsınız. Bulanık mantık ise gerçek hayata uygun olarak hemen hemen tamamıyla grilerle çalışır. Çok uç durumlarda siyah veya beyaz vardır.
Bulanık mantığın sağladığı en büyük fayda ise "insana özgü tecrübe ile öğrenme" olayının kolayca modellenebilmesi ve belirsiz kavramların bile matematiksel olarak ifade edilebilmesine olanak tanımasıdır. Bu nedenle doğrusal olmayan sistemlere yaklaşım yapabilmek için özellikle uygundur. Bunun için kural tabanı oluşturulur. Kural tabanı incelenen konuya ilişkin insanlığın o güne kadar edindiği tüm gözlem, deneyim ve matematiksel bağıntıları yani tüm bilgiyi içermelidir. Kural tabanı ne kadar iyi ve geniş hazırlanırsa o kadar hassas ve doğru sonuçlar elde edilir. Burada bir uzmanın değerlendirme sınırlarına erişilmekte ve hatta geçilmektedir.
---------- Mesaj ekleme zamanı: 09:32 ---------- İlk mesajı ekleme zamanı 09:13 ----------
Abi sen bu işin ehli olduğunu ve herşeyin tam olduğunu satıcıya ispatlarsan ve tuttuğun excell kayıtlarını alıcıya gösterip ikna edersen, motorunun 10 üzerinden alacağı "bakım" kriterininden (servis bakımlı, lastik durumu, akü durumu, balataları kapsar) 10 puan alırsın zaten. Herhangi bir mağduriyetin de olmaz.
Karşındaki insan sabit fikirliyse, bu program olsa da olmasa da, bakımlar serviste yapılmadığı için ben bunu bakımlı fiyatına almam diyebilir. Belki kafadan 500TL indirim yapmanı isteyecek. Neye göre kime göre 500? Bu durumda mağduriyetin olursa bu mağduriyet programdan değil, karşındaki insandan kaynaklanır.
Eğer motorunun lastiği aküsü balatası iyiyse sadece bakımları serviste değilse, adamı da daha titiz ve iyi yaptığına ikna edemiyorsan 10 üzerinden 6 puan alırsın. Kısılan 4 puan da motorunun tipine, fiyatına, yaşına vs. göre satış fiyatına, alıcının insaf ve cahillik faktörüne göre değil, adaletli bir şekilde, her alım satımda belirlenen bu standarda göre yansır.
Sen bu yansımayı gördükten sonra kabul edersin veya etmezsin. İkinizin arasındaki olay. Bu program sadece yardımcı olacak. "Bu motor bu fiyattan satılır" diye bi yasa çıkarmayacak. %100 bağlı kalacaksın diye bi şart yok.
Adam belki programı kullanıp motorunun fiyatını görecek. Diyecek ki ben doktorum, memurum, yerim yurdum belli, bi problem olursa çalıştığım yer burası. Motora da her türlü kefilim. Bu yüzden hesapta çıkan rakama 200TL ekledim diyecek. Veya başka bir neden söyleyecek. Şu aksesuvarlar var o yüzden çıkan fiyata şu kadar ek yaptım diyecek. Alım satımda zaman kaybı daha az olacak. Kafalardaki soru işaretleri ve sinir bozucu teklifler azalacak.
14000'lik motora 16000 çeken adama direk "2000 liralık fark neden kaynaklanıyor" sorusu sorularak mantıklı bir cevap verebiliyorsa 16000 sayarsın eline.
Programın hangi kriteri nasıl değerlendirdiği, fiyatı neye göre kırdığı gözler önünde olacak. Zaten hesaba kattığımız şeyleri saymaya başlarsa üç kağıtçı olduğunu anlarsın.
---------- Mesaj ekleme zamanı: 09:45 ---------- İlk mesajı ekleme zamanı 09:32 ----------
Anormal bi kilodaysa programın hesapladığı rakam üzerinden kafana göre bi indirim istersin. Her faktör hesaba katılabilir ama gerçekten gerek olup olmadığını hep beraber belirleyelim. 100 kilonun üstündeyse kilo girersin. Değilse boş geçersin, böyle bişey yapılabilir.