Kapat
Üye Girişi
Motovento
Reklam Alanı
Motomax
Reklam Alanı
1. sayfa 123 SonuncuSonuncu

Yaşanabilir bir dünya için destek!!!

    Motovento
    REKLAM ALANI
  1. #1
    motoseyyah - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    08 Kasım 2009
    Şehir
    Yalova
    Motosikleti
    cbf 500
    http://www.farkyalovada.com/Haberler...?HaberID=10625
    http://www.yalova77.com/haber/2982/M...e-surecek.html


    TERMİK SANTRAL İÇİN SÜRECEKLER
    Eklenme Tarihi : 13.05.2010 00:28:17

    Yalova Motosiklet ve Motor Sporları Kulübü, Aksa Fabrikası tarafından kurulacak Kömür Yatıklı termik santrale tepkilerini toplu sürüş yaparak gösterecek.

    Daha önce düzenledikleri festival ve Türkiye rekoru kıran toplu sürüşlerle kendini tüm Türkiye'ye tanıtan YMSK, bu kez çevreci bir eyleme imza atacak.

    15 Mayıs Cumartesi günü Yalova kent merkezinde toplanacak YMSK üyeleri motosikletlerini Taşköprü'de bulunan Aksa fabrikasına sürerek 'Termik Santrale Hayır' mesajı verecek

    Türkiye çapından da çok sayıda konuya duyarlı motosiklet tutkunun da destek vereceği eylemin saat 17:00’de olacağını duyuran YMSK Başkanı Göksel Er, “YMSK olarak bu konuya duyarsız kalamazdık. Yalova gibi doğası, denizi ve turizmiyle adını duyurmuş bir kente termik santral yakışmıyor. Biz kesinlikle sanayiye ya da Aksa fabrikasına karşı bir eylem yapmıyoruz.

    Eylemimiz tamamen doğaya ve insana zarar vereceğine, onarılmaz tahribatlar yol açacağına inandığımız termik santraledir. Yalova’ya termik santral yapılamaz. Buna izin verenler ve göz yumanlar ilerleyen yıllarda bunun vicdan azabını çekeceklerdir. Buna karşı tepkimizi de kendimize has bir üslupla medeni bir şekilde göstereceğiz. Tüm Yalovalı motosiklet severleri de eylemimize desteğe çağırıyoruz” dedi.

    Er, Türkiye’nin dört bir yanından motosikletlilerin eyleme destek vereceklerinin de altını çizerek Aksa Fabrikası önünde yapacakları basın açıklamasıyla eylemi sonlandıracaklarını dile getirdi.

    Eyleme, Yalova Çevre Platformu ve birçok dernek ve sivil toplum örgütü de destek verecek.











    Yorum Ekle
    Yazıcıya Yolla


    REKLAM ALANI
    Oktay Motor CF Moto Polaris Mondial
    Motomax
  2. #2
    Forumdan Uzaklaştırıldı
    Üyelik
    25 Nisan 2009
    Şehir
    Ankara-Trabzon
    Motosikleti
    artık yok
    ben bu meseleyi ve çevrecileri anlamıyorum bir türlü.

    - termik santral kuralım
    - olmaz, çevreyi kirletiyor, felaket getirir

    - peki nükleer olsun
    - aboo, naptınız? nükleer hepten rezalet

    - rüzgardan üretelim enerjiyi
    - olmaz, rüzgar yeterli değil

    - sudan üretelim, baraj yapalım
    - o da olmaz doğal su yolları bozuluyor, barajlar verimli değil, tarihi alanlar da mahfoluyor

    - e o zaman enerjiyi dışarıdan alalım, biz üretmeyelim
    - o da olmaz, her şeyimiz dışa bağımlı oldu. üretmiyor, habire tüketiyoruz. keza doğalgaz da bu anlamda uygun değil. adamlar doğalgazımızı istediklerinde keserler, zırt-pırt zam yaparlar. doğalgazdan da enerji üretemeyiz

    - tamam o zaman, nükleer olmaz, termik hiç olmaz, su verimli değil, rüzgar az, doğalgaz yan yattı, öbürleri çamura battı. dışarıdan alamayız. e kardeşim karanlıkta durun o zaman, elektriksiz kalın, tüketmeyin, orta çağa geri dönelim, mum yakalım
    - o da olmaz, enerjiyi mutlaka isteriz ama biz enerjinin gökten zembille inenini isteriz.



    birisi bana bu durumu bir anlatsın hele. dünyadaki tüm gelişmiş ülkeler enerji üretiminde özellikle nükleeri kullanır ve her gün yeni nükleer santraller kurulurken, biz de kurulması niye tehlikeli oluyor? bu çevreciler, kim tarafından, ne amaçla kullanılıyorlar? bilmek istiyorum...

  3. #3

    Üyelik
    02 Ekim 2009
    Şehir
    ISTANBUL
    Motosikleti
    150 cc Chopper
    Alıntı aya adlı üyeden alıntı Mesajı göster
    ben bu meseleyi ve çevrecileri anlamıyorum bir türlü.

    - termik santral kuralım
    - olmaz, çevreyi kirletiyor, felaket getirir

    - peki nükleer olsun
    - aboo, naptınız? nükleer hepten rezalet

    - rüzgardan üretelim enerjiyi
    - olmaz, rüzgar yeterli değil

    - sudan üretelim, baraj yapalım
    - o da olmaz doğal su yolları bozuluyor, barajlar verimli değil, tarihi alanlar da mahfoluyor

    - e o zaman enerjiyi dışarıdan alalım, biz üretmeyelim
    - o da olmaz, her şeyimiz dışa bağımlı oldu. üretmiyor, habire tüketiyoruz. keza doğalgaz da bu anlamda uygun değil. adamlar doğalgazımızı istediklerinde keserler, zırt-pırt zam yaparlar. doğalgazdan da enerji üretemeyiz

    - tamam o zaman, nükleer olmaz, termik hiç olmaz, su verimli değil, rüzgar az, doğalgaz yan yattı, öbürleri çamura battı. dışarıdan alamayız. e kardeşim karanlıkta durun o zaman, elektriksiz kalın, tüketmeyin, orta çağa geri dönelim, mum yakalım
    - o da olmaz, enerjiyi mutlaka isteriz ama biz enerjinin gökten zembille inenini isteriz.



    birisi bana bu durumu bir anlatsın hele. dünyadaki tüm gelişmiş ülkeler enerji üretiminde özellikle nükleeri kullanır ve her gün yeni nükleer santraller kurulurken, biz de kurulması niye tehlikeli oluyor? bu çevreciler, kim tarafından, ne amaçla kullanılıyorlar? bilmek istiyorum...
    Uzunlarım Yanmıyor, Yol ver Geçeyim...

  4. #4

    Üyelik
    14 Mayıs 2008
    Sırf rüzgar,jeotermal ve güneş enerjisi bize yeter dışa bağımlı olmadan biran evvel bunlar için yatırım yapılmalıdır.

  5. #5

    Üyelik
    31 Mart 2010
    Şehir
    Reims, FRANCE [en kısa sürede tekrar İZMİR]
    Motosikleti
    henüz değil ;)
    nükleer enerjinin riskli olduğu kesin ancak 2010 dünyasında her şey tekniğine uygun yapılırsa neden sorun çıksın? nükleer santrallerinden kaçak ihtimali (çernobil örneğinde olduğu gibi), nükleer savaş çıkmasıyla eş değerdir bence, önce nükleer silahlanmayı dünya üzerinde kaldırsınlar, sonra enerji üretimine karşı çıksınlar diye düşünüyorum, tabi ki arkadaşlar göremediğim bir nokta varsa da düzeltirseniz sevinirim.

    Bunun yanı sıra tercih hakkım olsa idi kesinlikle ülke politikasını alternatif enerjiye yönlendirmekten yana kullanırdım. Bunların başında ise güneş enerjisi, hidrojen enerjisi ve rüzgar enerjisiyle oluşturulan hibrit sistemler geliyor. Basından takip etmiş olacağınızı tahmin ediyorum her sene bu enerji politikalarını aşılamak için Tübitak tarafından hidrojen ve güneş enerjisiyle yarışan prototip araçların yarışları yapılıyor, iki sene bu ekiplerin birisinde görev yapmış, birisinde birincilik kupası kaldırmış birisi olarak söyleyebilirim ki 50 ile 100 yıl arasında artık evlerimizi aydınlatmak için, araçlarımızı hareket ettirmek için kullanabileceğimiz bir fosil kaynaklı yakıtımız kalmayacak, bunun için tüm devletler ortak politikalarla enerji kaynaklarını yeniden düzenlemelidirler, mümkün olduğunca alternatif enerji kaynakları ancak tabi ki çok daha büyük enerjiyi çok daha kısa sürede üretmek için günümüzde nükleer enerji santralleri de kaçınılmaz olacaktır kanımca. Ancak nükleer enerjinin bir geçiş fazı olduğunu düşünüyorum, zaman içerisinde tamamiyle alternatif enerji kaynaklarıyla üretime geçilecek ve bu durumda nükleer gibi riskler alınmak zorunda kalınmayacaktır...
    sevgi, saygı...

  6. #6
    m.şanveren - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    08 Ağustos 2008
    Şehir
    Sao Paulo BREZİLYA
    Motosikleti
    Honda Shadow vt 750 2006
    Alıntı aya adlı üyeden alıntı Mesajı göster
    ben bu meseleyi ve çevrecileri anlamıyorum bir türlü.

    - termik santral kuralım
    - olmaz, çevreyi kirletiyor, felaket getirir

    - peki nükleer olsun
    - aboo, naptınız? nükleer hepten rezalet

    - rüzgardan üretelim enerjiyi
    - olmaz, rüzgar yeterli değil

    - sudan üretelim, baraj yapalım
    - o da olmaz doğal su yolları bozuluyor, barajlar verimli değil, tarihi alanlar da mahfoluyor

    - e o zaman enerjiyi dışarıdan alalım, biz üretmeyelim
    - o da olmaz, her şeyimiz dışa bağımlı oldu. üretmiyor, habire tüketiyoruz. keza doğalgaz da bu anlamda uygun değil. adamlar doğalgazımızı istediklerinde keserler, zırt-pırt zam yaparlar. doğalgazdan da enerji üretemeyiz

    - tamam o zaman, nükleer olmaz, termik hiç olmaz, su verimli değil, rüzgar az, doğalgaz yan yattı, öbürleri çamura battı. dışarıdan alamayız. e kardeşim karanlıkta durun o zaman, elektriksiz kalın, tüketmeyin, orta çağa geri dönelim, mum yakalım
    - o da olmaz, enerjiyi mutlaka isteriz ama biz enerjinin gökten zembille inenini isteriz.



    birisi bana bu durumu bir anlatsın hele. dünyadaki tüm gelişmiş ülkeler enerji üretiminde özellikle nükleeri kullanır ve her gün yeni nükleer santraller kurulurken, biz de kurulması niye tehlikeli oluyor? bu çevreciler, kim tarafından, ne amaçla kullanılıyorlar? bilmek istiyorum...


    Ben bu sözleri,ayakta 1 hafta alkışlarım..Ağzına sağlık
    "İnanç, görünmeyene inanmaktır. Görünmeyene inanırsanız kimsenin göremediğini görürsünüz" A. Şerif İZGÖREN

  7. #7
    MkD - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    22 Ekim 2009
    Motosikleti
    92 301 98 vstar

    Amerika’da California’nın Mojave Çölü’nde 550.000 adet aynadan oluşan dev bir güneş enerjisi toplama istasyonu inşa edildi. Google, Chevron ve Goldman Sachs Group Şirketlerinin ortaklığı, bu yolla elde edilen enerjinin gelecekte kömürden elde edilenden daha ucuz olacağını düşünüyor.

    400 hektarlık alan üzerine kurulan tesis, 112.500 evin elektrik ihtiyacını karşılayacak kadar enerji üretiyor.

    Tesiste kullanılan dev aynalar, gelen güneş ışınını cam borular içinden geçen yağı ısıtmak için yoğunlaştırıyor. Yağın sıcaklığı 370 santigrat dereceye kadar çıkıyor. Isınan yağ suyu buharlaştırarak bir elektrik türbininin dönmesi sağlanıyor. Böylece elektrik enerjisi elde ediliyor.

    Şu an için bu tesiste 1 kilovat-saatlik enerji üretmek 14,2 sente mal olurken, kömürden elde edilen elektrik enerjisi 4,8 sente mal oluyor. Fakat yetkililer 2020 yılına kadar güneşten elde edilen enerji maliyetinin 3,5 sent civarına düşmesini bekliyor. Öte yandan kömür rezervlerinin azalmasıyla maliyetleri de artacak. Ayrıca kömür, hava kirliliğine de katkıda bulunuyor.

    Alıntıdır.

  8. #8
    motoseyyah - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    08 Kasım 2009
    Şehir
    Yalova
    Motosikleti
    cbf 500
    Tüm gelişmiş ülkelerde artık daha temiz ve yenilenebilir enerji kaynaklarına bu kadar yönelim varken(güneş,rüzgar, jeotermal vs.)ve ülkemizde bunları bilinçli kullanırsak 7 tane Türkiye'ye yetecek kadar enerjiye sahip olabiliriz. TERMİK SANTRAL GİBİ ÜLKEMİZİN SONUNU HAZIRLAYAN ve tamamen dışarıya bağımlı bu fosil yakıtı neden Avrupa ,ABD,japonya,Kanada gibi ülkeler dışlamışlar da bizim ülkemize kakalamaya çalışıyorlar düşünmek lazım.Aşağıda termik santralin dışarıya vereceği salınım değerlerini yazıyorum. Ayrıca yukarıda yazdığım ; bazılarının anlamadığı bazılarının da anlamayanları destekleyenleri hiç anlayamıyor ve yolunuz açık olsun diyorum. Allahın selameti üzerinize olsun...



    1 günde 1.900,704 ton kömür ne demek bilirmisiniz?



    YAKIT HAZIRLAMA VE KÜL ATMA DEĞERLERİ(PRD Tanıtım Dos.Sayfa 23)
    AKIŞ DEĞERLERİ STOK MİKTARI
    ton/saat ton/gün ton
    KÖMÜR 79,2 1900,8 60.000
    KİREÇTAŞI 3,125 75 1.125
    YATAK ALTI KÜLÜ 5 120 850
    UÇUCU KÜL 11,8 283,2 1.985
    TOPLAM KÜL 403,2

  9. #9
    Levsy - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    20 Mart 2006
    Şehir
    Ankara
    Motosikleti
    NX 400
    Bu konu gece saatlerinde de açılmıştı, ancak dikkat çekmediği için ikinci kez değişik bir başlıkla açılmış.

    Ülkemizin rüzgar ve deniz bakımından bulunmaz özelliklere sahip olduğunu hepimiz biliyoruz. 3 tarafımız deniz ile (4 tarafımız da düşman ile ) çevrili iken, doğaya ve insana zarar verecek seçeneklere karşı çıkmak tam da yapılacak bir eylemdir. Karadenizin azgın dalgalarından yararlanarak elektrik üretmek projesi konusunda internette pek çok kaynak bulunabilir. Ülkemizin çeşitli yerlerinde kurulmaya başlanan rüzgar enerji santrallerinin artılarını tartışmaya bile gerek yok. Termik santrain zararlarını ilgili kaynaklardan alıntı ile kısaca özetleyecek olursak:

    Modern bir termik santralın verimi %40 dolayındadır.

    Büyük santraller ancak büyük akarsuların üzerinde ya da deniz kıyısında kurulur. Bununla birlikte, termik santrallerin yol açtığı ısı artışı, su bitkileri ve hayvanları için ciddi sorunlar yaratır.

    Termik santrallerde kullanılan yakıtlar mazot, gaz ve kömürdür.

    Güneş, rüzgâr, jeotermal, biokütle, küçük hidroelektrik gibi yenilenebilir kaynaklar açısından zengin olmasına karşın, Türkiye’de yenilenebilir enerjiler için resmi hedefler yoktur; fosil yakıt bağımlılığını daha da arttıracak, kirli ve tehlikeli enerji tesislerinin ithalini sağlayan ihale planları vardır.

    Türkiye’de elektrik enerjisinin %70’i çevre kirliliği yaratan ve küresel ısınmaya yol açan fosil yakıtlardan (%31-doğal gaz; %29-linyit, %10 petrol türevleri, taş kömürü, vb.) elde edilmektedir.

    Termik santrallerde üretilen enerjinin sadece %30–40 oranındaki bir bölümü elektrik enerjisine dönüştürülebilmekte; kalan kısmı ise "kaçak enerji" olarak adlandırılmakta ve kazanından radyasyon ile çıkmakta ya da baca gazıyla birlikte bacadan atılmaktadır.

    Termik santrallerin en çok şikâyet edilen ve çevreye zararı dokunan özeliği kül atıklarıdır.

    Termik santrallerin bacasından çıkan ve bitki örtüsünü en çok etkileyen gazlar kükürt dioksit ve azot oksitleridir. Bitkilerin bu gazlara en hassas olan ve etkilenen organı yapraklarıdır. Yapraklardaki stomalar vasıtasıyla yaprak bünyesine giren bu gazlar yapraktaki klorofillerin yapısını bozmaktadırlar. Ayrıca yanık etkisi, serbest asit halinde yüzeysel olarak da ortaya çıkabilmektedir.

    Bitkiler üzerinde kirletici etkisiyle ortaya çıkan zararlar üç ayrı boyutta görülebilmektedir. Bunlar akut, kronik ve gizli zararlardır. Akut zararlanmaya uğrayan bitkiler derhal ölmekte, kronik zararlanma öldürücü olmamakla birlikte bitki kalitesini büyük oranda bozmaktadır. Görünmeyen (gizli) zarar ise zaman içinde ortaya çıkmaktadır.

  10. #10

    Üyelik
    08 Mayıs 2010
    Şehir
    İstanbul-İzmit Arası Artçı Selesi
    Motosikleti
    Ninja 650R
    @aya

    - rüzgardan üretelim enerjiyi
    - olmaz, rüzgar yeterli değil

    - sudan üretelim, baraj yapalım
    - o da olmaz doğal su yolları bozuluyor, barajlar verimli değil, tarihi alanlar da mahfoluyor



    Rüzgar enerjisine karşı çıkan kim? Yeterli miktarda sağlanabilecekse belki de en mantıklı seçimlerden biri. Bir zahmet sağa sola kaldırım döşeyip, salak salak yerlere kavşaklar bilmem neler yapıp adamlarına para yedireceklerine bir güneş enerjisi santral kursunlar. En azından bir adım atsınlar.

    Hidroelektrik santralleri yine ne mantıklı seçimlerden. Ama beyinsiz gibi tutup Zeugma Antik Kenti'nin önüne yaparsan değil. Gerçi bana kalsa yapılsın nasıl olsa bu ülke tarihine değer vermekten aciz insanların ülkesi. Her halukarda harab olacak.

    Anlamıyorum sırf konuşmuş olmak için mi konuşuyorsunuz yoksa ortalığı kızıştırmak için mi?

    Termik santralin çevreye etkisini anlamak için çok basit bir deney yapabilirsin. Önce ambulansı ara yola çıksın. Sonra salonunun kapısını kapat. Klimayı aç ve ufak bir tahta parçası yak odanın ortasında. Bakalım kaç dakika dayanabileceksin? Bakalım kliman kaç günde temizleyebilecek odanın havasını?

    Termik santralin etkisi bu işte, sonuçta bu zehirli gazlar atmosferden çıkamıyor ( yani salonunun içinde kalıyor) ve gün geçtikçe zehir etkisi artıyor.

    İşin mali, siyasi politik kısımlarına girmiyorum bile. Sadece çevre kısmına basit bir bakış bile yeteri.

  11. #11
    mezit - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    08 Ocak 2008
    Şehir
    yalova
    Motosikleti
    Honda cb125e
    cnımı sıkıyo bu çevre felakatiii bascam küfürüüü neyseee
    kişisel neyimiz varki iletimiz olsun...

  12. #12

    Üyelik
    01 Nisan 2007
    Şehir
    amerika
    Alıntı aya adlı üyeden alıntı Mesajı göster
    ben bu meseleyi ve çevrecileri anlamıyorum bir türlü.

    - termik santral kuralım
    - olmaz, çevreyi kirletiyor, felaket getirir

    - peki nükleer olsun
    - aboo, naptınız? nükleer hepten rezalet

    - rüzgardan üretelim enerjiyi
    - olmaz, rüzgar yeterli değil

    - sudan üretelim, baraj yapalım
    - o da olmaz doğal su yolları bozuluyor, barajlar verimli değil, tarihi alanlar da mahfoluyor

    - e o zaman enerjiyi dışarıdan alalım, biz üretmeyelim
    - o da olmaz, her şeyimiz dışa bağımlı oldu. üretmiyor, habire tüketiyoruz. keza doğalgaz da bu anlamda uygun değil. adamlar doğalgazımızı istediklerinde keserler, zırt-pırt zam yaparlar. doğalgazdan da enerji üretemeyiz

    - tamam o zaman, nükleer olmaz, termik hiç olmaz, su verimli değil, rüzgar az, doğalgaz yan yattı, öbürleri çamura battı. dışarıdan alamayız. e kardeşim karanlıkta durun o zaman, elektriksiz kalın, tüketmeyin, orta çağa geri dönelim, mum yakalım
    - o da olmaz, enerjiyi mutlaka isteriz ama biz enerjinin gökten zembille inenini isteriz.



    birisi bana bu durumu bir anlatsın hele. dünyadaki tüm gelişmiş ülkeler enerji üretiminde özellikle nükleeri kullanır ve her gün yeni nükleer santraller kurulurken, biz de kurulması niye tehlikeli oluyor? bu çevreciler, kim tarafından, ne amaçla kullanılıyorlar? bilmek istiyorum...
    Ben de bunu anlamak istiyorum tam olarak..Bence su ve rüzgar santrali kurmak harika bir fikirdir.Sanırım bir rüzgar tribünü bir eve çok rahat yetiyormuş.(çok büyük olmayandan bahsediyorum.)

  13. #13
    Forumdan Uzaklaştırıldı
    Üyelik
    25 Nisan 2009
    Şehir
    Ankara-Trabzon
    Motosikleti
    artık yok
    bakıyorum da herkes enerji tüketimini evde yaktığı lamba, küçük ofisinde açacağı klimadan ibaret zannediyor. sanayi ve üretim için gerekli enerjiden kimse dem vurmuyor.

    rüzgar ve güneş üzerine yoğunlaşılmış ama ülkemizde bu doğal kaynakların verimi nedir? yılın ne kadar zmanında ne kadarlık bölgelerde yaralanılabiliyor bunlardan? var mı elde bir istatistik bilgisi? herkes "bizim oralar yazın çok sıcak olur, acayip güneş alıyor" ya da "bizim dağlarda bir rüzga eser ki oraya bir kaç santral kursak dünyayı besleriz" mantığıyla yazıyor. şaka gibi doğrusu...


    bakın ilk mesajımı anlamamış olanlar için daha açık yazayım :

    ben çevre kirletici santraller ve enerji üretim tesisleri kuralım demiyorum. ama bu "çevreci, yeşilci, greenpeace'ci" geçinenlerin, bu ülkede yapılmak istenen her yatırımda ortaya çıkıp tartışmadan, bilimsel çalışmadan, ellerinde doğru dürüst veri olmamasına rağmen feryadı figan etmesine karşı çıkıyorum. ve açıkça iddia ediyor ve soruyorum : "TÜRKİYE'DEKİ ÇEVRECİ KURULUŞLARI HANGİ ÜLKELER VE GÜÇLER FİNANSE EDİYOR? DÜNYADAKİ TÜM GELİŞMİŞ ÜLKELER NÜKLEER SANTRAL KURARKEN GELİŞMEKTE OLNA BİZ VE DİĞER ÜLKELERDEKİ NÜKLEER SANTRALLERİN KURULMAMASI ADINA O ÜLKELERDEKİ ÇEVRECİ KURULUŞLARI KİMLER KURUYOR VE DESTEKLİYOR?". bunun cevabını istiyorum ben. haaa, bir de "kullanıldığını bilen ancak karşılığında bedelini alan kişilerin yanında kullanıldığının farkında olmayıp bu işi bedavaya yapanlar bu konuda ne düşünüyor?". bu da merak ettiğim konular arasında...

    benim enerji fikrimi sorarsanız : türkiye'nin bugünki ve yakın gelecekteki ihtiyacını karşılayabilecek tek enerji üretimi nükleerdir ve mutlaka kurulmalıdır. bağımsızlık nutukları atanların işe enerji bağımsızlığımızı kazanmaktan başlamasını isterim...

    ---------- Mesaj ekleme zamanı: 13:49 ---------- İlk mesajı ekleme zamanı 13:38 ----------

    son bir notla bitireyim, bilenler biliyordur ancak bilmeyenler için örnek olur belki : yıllar önce bergama'da altın çıkarılmasına karşı çıkan ve yaptıkları eylemlerde yöre halkını kullanan, zebra çizgili pijamalarıyla basında ünlü olmalarını sağlayan bir takım çevrelerin Alman kökenli kuruluşlar tarafından finansa edildiği ve sebebinin de dünyanın en büyük altın üretici ve ithalatçısının Almanya olmasından kaynaklı olduğunu, ellerindeki tekeli korumak adına bu tür eylemlere iyi paralar yatırdıklarını dünya alem biliyor artık. konunun detaylarını isteyenler araştırır, öğrenir.

    bu enerji konusunda da benzer dümenlerin döndüğünü düşünüyorum...

  14. #14
    DarksideR - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    09 Şubat 2006
    Şehir
    Istanbul, Kadikoy
    Motosikleti
    Yamaha MT 03
    Toplam yatırımın % 30’u çevresel etkileri minimumda tutma amaçlı kullanılmaktadır. Santral emisyon değerleri Türkiye ve AB’deki yasal limitlerin çok altında olacaktır.
    Daha detaylı bilgi vermek gerekirse, Türkiyedeki yasal limitin 1/10 AB limitlerinin de 1/3 'ü olacak toplam emisyon.
    Keşke bilinçsizce sadece kulaktan dolma bilgilerle veya birilerinin gazına gelmeden veya kimsenin kuklası olmadan önce ne olduğunu detaylı bir şekilde okuyup-öğrenip sonra karşı çıksak.


    Yatırımın Çevre Boyutu:

    Aksa enerji santrali yatırımı mevcut en gelişmiş teknolojiyi kullanarak, çevre ve insan sağlığına en duyarlı proje kapsamında gerçekleştirilecektir.
    Toplam yatırımın % 30’u çevresel etkileri minimumda tutma amaçlı kullanılmaktadır. Santral emisyon değerleri Türkiye ve AB’deki yasal limitlerin çok altında olacaktır.

    Çevre Boyutları beş başlık altında değerlendirilerek aşağıda özetlenmiştir:


    1) Hava Kalitesinin Korunması İçin Alınacak Tedbirler:

    Enerji santrali kazanlarından yanma sonucunda çıkacak gazlar aşağıdaki temizleme ünitelerinden geçirilecek ve sonra bacaya verilecektir.;

    • Azot Oksitler (NOx), Azot Oksit Giderme Ünitesinden (SCR) geçirilerek giderielcektir.
    • Küller, elektrostatik filtrelerden (ESP) geçirilerek, tutulacaktır.
    • Kükürt dioksit (SO2), baca gazları desülfürizasyon ünitesinden(FGD) geçirilerek alçı taşına çevrilecektir.

    Aksa’nın baca gazları ile ilgili vermiş olduğu taahhütler Türkiye ve AB değerleri altındadır.



    Baca Gazı Arıtma (Temizleme) Sistemleri Nasıl Çalışacak?








    • Azot Oksitleri (NOx) gidermek için kurulacak (SCR) Ünitesi:

    ÇED sürecinde yapılan “Halkın Bilgilendirilmesi Toplantısı”nda, halktan gelen talepler doğrultusunda, tamamen yüksek kalorili ithal kömür kullanımına karar verilmiştir.

    Yüksek kalorili ithal kömürün yakılması için en uygun ve en gelişmiş kazan tipi Pulverize Yakma Teknolojisidir.

    Bu teknolojiye geçiş nedeniyle, proje bütünüyle gözden geçirilip ek yatırım kararı alınarak Azot Giderme Ünitesi de kazan çıkışına konulmuştur.

    Azot oksit giderme ünitesi, Türkiye’de mevcut ve çalışmakta olan termik santrallerin hiçbirinde bulunmayan bir sistemdir.

    Bu Azot oksit giderme ünitesi sonucunda Türkiye’de yürürlükte olan Sanayi Kaynaklı Hava Kirliliğinin Kontrolü Yönetmeliği ile verilen ve çevre-insan hayatını korumak üzere belirlenmiş NOx limiti olan 800 mg/Nm3 değerinin dört kat daha düşüğü olan 200 mg/Nm3 değeri sağlanacaktır. Avrupa Birliği’nde geçerli olan NOx limiti ise 450 mg/Nm3 tür.


    • Külleri tutmak için kurulacak (ESP) Elektrostatik Filtreler:

    Baca gazları NOx giderme ünitesinden sonra elektrostatik filtrelerden geçirilerek küller filtreler altından alınacaktır.

    Elektrostatik filtreler altında toplanan kül vakumlu transfer sistemi ile kül depolama silolarına alınacak, silolar altından dökme çimento taşıma araçları ile beton santralleri ve çimento fabrikalarına gönderilecektir.

    • Kükürt dioksiti (SO2 ) Gidermek İçin Kurulacak (FGD) Baca Gazları Desülfürizasyon Ünitesi:

    SO2’yi gidermek üzere, yüksek verim sağlayan yaş kireçsütü prosesi kurulacaktır (FGD).

    Kükürt dioksit giderme ünitesi sisteminde kazanlardan çıkan baca gazının tamamı işlemden geçirilecek olup, sistemin işleyişi aşağıdaki gibidir:

    SO2 içeren bacagazı 4 kademede kireç sütü ile duşlanarak yıkanacak ve SO2 alçıtaşına çevrilerek çökelti halinde alınacak ve alçıtaşı, alçıpan endüstrisinde kullanılmak üzere gönderilecektir.

    Bu kükürt dioksit giderme ünitesi sonucunda, Türkiye’de yürürlükte olan Sanayi Kaynaklı Hava Kirliliğinin Kontrolü Yönetmeliği ile verilen ve çevre-insan hayatını korumak üzere belirlenmiş SO2 limiti olan 1000 mg/Nm3 değerinin beş kat daha düşüğü olan 200 mg/Nm3 değeri sağlanacaktır. Avrupa Birliğin’nde geçerli olan SO2 limiti ise 400 mg/Nm3 tür.


    2) Su Kalitesinin Korunması İçin Alınacak Tedbirler:

    Santralden evsel nitelikli atıksular haricinde herhangi bir endüstriyel atıksu oluşmayacaktır.
    AKSA’nın mevcut atıksu arıtma tesisi kapasitesi, santralden gelecek evsel atıksuların tamamını alabilecek ve arıtabilecek kapasitededir.

    Kapalı kömür deposu ve kapalı siloların kenarlarının ve kapalı bant sistemlerinin olduğu bölgelerin yıkanması sonucu oluşacak sular için ise 1000 m³ kapasitede sızdırmaz ve iki gözlü betonarme depolama havuzu yapılacaktır.

    Havuzda birikmiş olan sular mevcut arıtma sistemine verilecektir.

    Santralde soğutma amaçlı kapalı devre deniz suyu kullanılacak olup, deniz suyu hiçbir surette direkt olarak sistem içerisinde kullanılmayacak, herhangi bir kimyasal madde ile temas etmeyecektir. Denize geri verilen deniz suyu, geri verildiği yerdeki alıcı ortamın (10.03 1995 tarihinde yayınlanan Su Ürünleri Yönetmeliği EK5-A maddesinde belirtildiği gibi denize geri verildiği yerdeki 50 metre yarıçaplı dairenin içinde kalan alanın) sıcaklığını yaz aylarında 1 °C, kış aylarında ise 2°C den fazla artırmayacaktır.

    3) Toprak Kalitesinin Korunması İçin Alınacak Tedbirler:

    ÇED sürecinde yapılan “Halkın Bilgilendirilmesi Toplantısı”nda, halktan gelen talepler doğrultusunda, “En az kül” çıkacak şekilde, tamamen yüksek kalorili ithal kömür kullanımına karar verilmiştir.

    Külün oluşumunu ve çevreye olabilecek etkilerini önlemek amacıyla alınacak tedbirler aşağıda özetlenmiştir;

    Kömür ve kül tamamen kapalı sistemlerle taşınacaktır. Herhangi bir şekilde külün tozuması – uçuşması ihtimali bulunmamaktadır.

    AKSA’da kül havuzu oluşturulmayacak, kül depolanmayacaktır.

    Aksa enerji santralinden çıkacak kül TS 639 nolu uçucu küllerin çimento sanayinde ve beton santrallerinde kullanılan standarta uygun olacağı için atık olmayıp değerlendirilmek üzere çimento ve beton sanayine gönderilecektir.

    Halihazırda proje öncesi çalışma alanının toprak analizleri yaptırılmış ve hiçbir kirlilik bulunmadığı raporlanmıştır. Proje sonrası da bu ölçüm-analizler yaptırılacaktır.

    4) Gürültü İçin Alınacak Tedbirler:

    Gürültüye sebep olabilecek ekipman ve üniteler tamamen kapalı kabinler içerisinde çalıştırılacak, gürültü seviyesi yasal limitlerin altında kalacaktır. Gerekli akustik rapor ve gürültü ölçümleri periyodik olarak Çevre ve Orman Bakanlığı’nın yetki verdiği bağımsız dış kuruluşlara yaptırılacak ve ilgili yasal merciilere raporlanacaktır.

    5) Görüntü İçin Alınacak Tedbirler:

    Kömür depolama, kömür taşıma, kül taşıma ve türbin – kazan binalarının tamamı kapalı olacaktır. Bacanın görüntü kirliliğine sebep olmayacağı tedbirler alınacaktır.

    Enerji Santralinde Kullanılacak Kömürün Özellikleri :

    Enerji santralinde ithal kömür kullanılması planlanmıştır. Burada amaç; kalori değeri yüksek kömür tercih ederek kullanılacak kömür miktarını azaltmak ve en az kül, atık çıkmasını sağlamaktır.

    Aynı miktar enerji elde etmek için İthal kömür yerine; Alt ısıl değeri kuru bazda 2.500 kcal/ kg, % 25 nem, % 30 kül, kuru bazda % 3 kükürt ihtiva eden yerli Linyit kömür kullandığımızda;

    2,9 kat kömür kullanılacaktır.
    8,7 kat kül çıkacaktır.
    7,2 kat SO2 çıkacaktır.
    Temizleme ünitesinde tutulması gerekecektir
    Tüm bu nedenlerden ötürü ithal kömür kullanımı tercih edilmektedir.

    Santralde kullanılmak üzere satın alınacak olan ithal kömür, ülkemizde geçerli olan yasal yükümlülükler ve tebliğler çerçevesinde ilgili resmi kurumlar tarafından kontrol edilecektir.

    Yürürlükte olan Genelgeye göre;

    1. Limanımıza yanaşan her kömür nakliye gemisinden İl Çevre ve Orman Müdürlüğü yetkililerince bizzat kömür numuneleri alınacak,
    2. Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından analiz yapma konusunda yetki verilmiş akredite laboratuvarlara İl Çevre ve Orman Müdürlüğü yetkililerince gönderilecek,
    3. Laboratuvarlarca yapılacak analizler neticesinde uygun bulunması üzerine gemiden boşaltılmasına ve kullanılmasına izin verilecektir.

    Enerji Santralinde Kullanılacak Kömürün Nakliyesi:

    Deniz yoluyla gelen ve kapalı depoya transfer edilecek olan kömürün nakli kapalı konveyör sistemi ile sağlanacaktır. Bu nedenle kömür tozlarının etrafa yayılımı söz konusu değildir.

    Baca Gazı Modelleme Çalışması :

    Ankara Üniversitesi tarafından yapılan modelleme çalışması sonucunda insan hayatı ve çevreyi korumak üzere belirlenmiş limitleri sağlamak için bacanın yüksekliğinin minumum
    45 m olması yeterli bulunmuştur.

  15. #15
    Levsy - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    20 Mart 2006
    Şehir
    Ankara
    Motosikleti
    NX 400
    Aya ve DarksideR, paylaşımlarınız için teşekkürler. Ancak birilerini kukla, köle olmakla suçlarsanız, o birilerinin de size "sizin efendileriniz kim?" sorusunu sorma hakkı doğar. Lütfen böyle şeyler yapmayalım ve konuları medeni bir şekilde tartışalım.

    Aya, Bergama Ovacık köyündeki altın madeni konusunda verdiğin bilginin doğruluğunu bilmiyorum, ancak işin içinde dolaplar döndüğüne başından beri inanmaktaydım. Bir Bergama'lı olarak o bahsettiğin eylemlere her zaman muhalif oldum (buna katılın veya katılmayın), ancak herşeyin altında dolap aramak ta bizim insanımıza özgün bir davranış maalesef. Rüzgar enerji santralini savunduk diye arkadaşla ikinizin hakaretine de uğradık. Özür borçlusunuz, gereğini yapar veya yapmazsınız, ama durum bu.

  16. #16
    songiden - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    24 Mart 2008
    Motosikleti
    Aprilia Pegaso 650
    Nükleer santral meselesi ayrı bir konu, ama forumda termik santral olayını destekleyen birilerinin olduğunu görmek üzücü. Nasıl bir açıklama yapılsa yapılsın, fosil yakıtların çevreye olumsuz etkisi vardır. Bu yakıtların etkisini sıfıra indiren bir teknoloji yoktur. Olsaydı, kimse alternatif enerji kaynaklarını geliştirmek için çaba sarfetmezdi.

    Ülkemizdeki rüzgar ve güneş enerjisi gibi alternatif enerji kaynakları geliştirilmemektedir. Onu bırakın devletin bir enerji politikası bulunmamaktadır. Onu da bırakın bizlerin, bireylerin bir enerji politikası yok. Evlerimizdeki ampulleri değiştirmekten, işe gidip gelirken tek başımıza gittiğimiz araba yerine toplu taşımayı tercih etmekten aciziz.

    Motosiklete bağlamak gerekirse, devletin enerji politikası olmaması, bizim dünyamızı da etkiliyor. Medeni bir devlette, öncelikle motosiklet kullanımını teşvik etmek için trafik düzenlemeleri yapılmalı, 250cc altı motosiklerden çok düşük vergi alınmalı, elektrikli motosiklerden hiç vergi alınmamalı (ki şu anda bir elektrikli araç alamazsınız, kanuni bir düzenleme olmadığı için ruhsat çıkaramazsınız), 4X4'lerden, zevk için kullanılan tüm yüksek cc araçlardan hayvan gibi vergi alınmalıdır. Hatta benzin fiyatları da buna göre düzenlenebilir. Bunun için teknolojik altyapı mevcut.
    http://www.motorla.co

  17. #17
    Forumdan Uzaklaştırıldı
    Üyelik
    25 Nisan 2009
    Şehir
    Ankara-Trabzon
    Motosikleti
    artık yok
    Alıntı Levsy adlı üyeden alıntı Mesajı göster
    Aya, Bergama Ovacık köyündeki altın madeni konusunda verdiğin bilginin doğruluğunu bilmiyorum, ancak işin içinde dolaplar döndüğüne başından beri inanmaktaydım. Bir Bergama'lı olarak o bahsettiğin eylemlere her zaman muhalif oldum (buna katılın veya katılmayın), ancak herşeyin altında dolap aramak ta bizim insanımıza özgün bir davranış maalesef. Rüzgar enerji santralini savunduk diye arkadaşla ikinizin hakaretine de uğradık. Özür borçlusunuz, gereğini yapar veya yapmazsınız, ama durum bu.
    ben kimseye hakaret edici bir ifade kullanmadım. söylediklerim niye hakaret algılandı onu da anlamadım. ben sadece "çevreci kuruluşlar birileri tarafından kullanılır" ve bu tür eylemlere girenlerin bir kısmı bilerek ve gönüllü olarak, bir kısmı da bilmeden, gerçekten çevrecilik yaptığını zannederek girerler diyorum. bu tür insanlardansanız dikkatli olun, birilerinin güdümünde olmayın, çevrecilik yapacaksanız bilerek, araştırarak yapın diyoruz. ben de çevreciyim, sonuçta ağaç kovuğundan çıkmadık. biz ölüp gittikten sonra ne olursa olsun, "benden sonrası tufan" demiyoruz ama kalkıp hiç bir çevreci kuruluşa üye olup sokak eylemlerine katılmadım, katılmam da. ayrıca ortada bilimsel veriler varken de ben onlara bakarım, söylentilere değil.

    * nükleer santral günümüzde en yüksek verimli enerji kaynağıdır ve çok da güvenli ve temizdir, o zaman desteklerim.

    * termik santral, belki verimi %40'dır ama kurulumu daha ekonomiktir, ayrıca günümüz teknolojisinde hiç de öyle eski santraller gibi bacalarından kömür karası duman çıkarmaz. her türlü güvenlik ve filitrasyon önlemleri tamdır. o zaman desteklerim.

    * rüzgar enerjisi en temiz kaynaklardan birisidir ama gerek rüzgar hammaddesi açısından, gerekse de üretim kapasitesi açısından kısıtlıdır. o zaman kısmen desteklerim. (ülkemiz rüzgar açısından o kadar zengin değildir, her yerde enerji üretecek rüzgar bulamazsınız ve bulduklarınızla üreteceğiniz enerji de yeterli değildir).

    * güneş enerjisi elbetteki gayet çevrecidir ancak herşeyden önce bugün için kurulumu ekonomik değildir. ayrıca ne kadar çevreci olduğunu da yine tartışırım. çünkü güneş panelleri üzerlerine gelen ışınların tamamını emmez, büyük kısmını yansıtır, tıpkı büyük kentlerdeki komple cam kaplı binalar, gökdelenler, plazalar gibi. dolayısıyla aslında biraz da ışınları atmosfere yanısıtan ayna görevi görürler. toprak tarafından emilip absorbe edilecek bu ışınlar atmosfere geri dönünce ilerleyen dönemlerde ne etkileri olacak bunların, göreceğiz. (ayrıca görüldüğü üzere, cam binalar için de buyrun size karşı çıkılacak bir çevresel sorun daha). dolayısıyla kısmen desteklerim.

    gibi liste uzar da gider...

    yine de hakaret olarak algıladıysanız, özür dilemekten hiç gocunmam ve özür dilerim. ama bu bir tartışma konusu ve burda tartışıyoruz. söylenen her şeyi herkes üzerine alınır ve hakaret olarak algılarsa, biz de şişi de yakmayalım kebap da yanmasın tarzı fikirler sunarsak, tartışma çok verimli olmayacaktır kanımca...

  18. #18
    Levsy - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    20 Mart 2006
    Şehir
    Ankara
    Motosikleti
    NX 400
    aya, kimisi hayvan kelimesini hakaret olarak algılar, kimisi de kullanılma iddiasını, ikisi arasındaki fark çok ince bir çizgidir. Kaldı ki, kendime çevreci diyebilecek davranışlar sergilemiş değilim, keşke öyle olsaydım (kullanılmayanlarından ) Kırıcı olmamak "ne şiş yansın ne kebap" mantığı ile hareket etmekle olmaz tabii ki, sadece biraz dikkatli ifadeler kullanmak çok daha iyi olur. İçten sevgiler.

  19. #19
    DarksideR - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    09 Şubat 2006
    Şehir
    Istanbul, Kadikoy
    Motosikleti
    Yamaha MT 03
    Alıntı Levsy adlı üyeden alıntı Mesajı göster
    Aya ve DarksideR, paylaşımlarınız için teşekkürler. Ancak birilerini kukla, köle olmakla suçlarsanız, o birilerinin de size "sizin efendileriniz kim?" sorusunu sorma hakkı doğar. Lütfen böyle şeyler yapmayalım ve konuları medeni bir şekilde tartışalım.

    Aya, Bergama Ovacık köyündeki altın madeni konusunda verdiğin bilginin doğruluğunu bilmiyorum, ancak işin içinde dolaplar döndüğüne başından beri inanmaktaydım. Bir Bergama'lı olarak o bahsettiğin eylemlere her zaman muhalif oldum (buna katılın veya katılmayın), ancak herşeyin altında dolap aramak ta bizim insanımıza özgün bir davranış maalesef. Rüzgar enerji santralini savunduk diye arkadaşla ikinizin hakaretine de uğradık. Özür borçlusunuz, gereğini yapar veya yapmazsınız, ama durum bu.
    Levsy,
    Açıkçası sana veya başkasına hakaret ettiğimi veya herhangi bir şeyle suçladığımı düşünmüyorum. Kişiye özel değil genel bir yorum yapmıştım. Hehangi bir şekilde kırdıysam özür dilerim amacım bu değildi.

    Söylemek istediğim şey zaten insanların bu tarz gaza gelmeleri "bilinçsizce" yapmaları. Yeterli bilgi sahibi olmadan dolduruşlarla ve evet çoğu zaman iyi niyetle belki ama resmin tamamını görmeden, sonuçları sebepleri nelerdir düşünmeden konuşmaları.

    Ben de rüzgardan elektrik eldesine güneş enerjisine karşı değilim ve bir bilim adamı olarak bunların kullanılmasını tabiki çok istiyorum. Ama aynı zamanda yine bir bilim adamı olarak şu anda bahsi geçen termik santralin çevre açısından ne gibi önlemler aldığını, bu santralde kullanılan teknolojinin dünyada belki tek olduğunu da idrak edebilecek seviyeye ve bilgiye sahibim.

    Her türlü kömür veya her türlü fosil yakıt çevreyi kirletir tezi ise ne yazık ki bence çok sığ bir yaklaşım. Burada önemli olan tesisin-teknolojinin yeterli şekilde yapılıp insanların insanların da bu teknolojiyi kullanırken yeterli özveriyi göstermesidir.

    Başka bir örnek vereyim. Dünyada şimdiye kadar "önemli" olarak sınıflandırılan 3 adet nükleer kaza olmuş. Birini ve en büyüğünü hepimiz biliyoruz, Çernobil. Peki Çernobilin neden patladığını biliyor muyuz??? Tamamen insan ihmali, sistemin bir test sırasında 3 defa "patlıyorum" diye sinyal vermesine rağmen bundan sorumlu mühendisin sınırları görmek adına bu uyarıları göze almaması yüzünden.

    Örnekte de anlatmak istediğim konu, tehlike aslında biz insanlarız, bu merdiven altında deterjan üreten kaçak üretimci için de geçerlidir nükleer santral işletenler için de. Çevreye etkiyi önemsersek bunun için elimizden geleni yaparsak gerekli önlemleri alırsak çevreye hiç bir şey olmaz. Ama sırf ekonomik sebeplerden, ki çevreye verilen zararların en büyük sebebi budur, atığı yakmak için para harcamayayım gömeyim, proses suyunu arıtmayayım denize atayım ve hatta en basiti alışverişte naylon poşet kullanayım dersen o zaman yapacak bir şey yok işte.

    İlk mesajımda da söylediğim gibi, bahsi geçen termik santralin yatırımının %30'u çevreyi, havayı, toprağı suyu korumak adına harcanmış paralardır.

    Aslında şöyle bir durum da var, ben neden bunu savunuyorum diye soranlarınız olursa, yanlış anlaşılmasın, benim savunduğum, bir şey yapılacaksa bunun bilgisizce bilinçsizce veya kulaktan dolma bilgilerle değil, adam akıllı araştırıp ondan sonra yapılmamasıdır. İlk mesajımda alıntı yaptığım uzun yazıyı internette arama motorları sayesinde çok kolay buldum. Siz de bulabilirdiniz, demek istediğim bu.

    Selamlar...Sevgiler...

  20. #20
    Forumdan Uzaklaştırıldı
    Üyelik
    25 Nisan 2009
    Şehir
    Ankara-Trabzon
    Motosikleti
    artık yok
    Alıntı Levsy adlı üyeden alıntı Mesajı göster
    aya, kimisi hayvan kelimesini hakaret olarak algılar, kimisi de kullanılma iddiasını, ikisi arasındaki fark çok ince bir çizgidir.
    o konuda hatalıysam özrümü diledim.

    ancak bergama ile ilgili biraz daha açılım yapabilirim.

    bildiğiniz üzere, bergama bölgesi, türkiye'nin altın yatakları yönünden oldukça zengin bir bölgesi ve bir ülkenin ekonomik gücü ve parası, mevcut parasının karşılığı sahip olduğu altın rezerviyle ölçülüyor.

    bergamadaki altın yatakları bulunup bu altının çıkarılması aşamasında olan olaylardan bir bergamalı olarak haberdarsınız. buradan çıkarılacak altın rezervi ile türkiye'nin ciddi anlamda bir yer altı zenginliğinin sahibi olacağı gerçeği ortaya çıkınca, o bölgede bir takım çevreci kuruluşlarca bir çok eylem ve gösteri düzenlendi ve maalesef bu eylem ve gösterilere bölge halkını da yanlış bilgilendirerek ve provoke ederek katılımlarını sağladılar ("kullandılar" tabirini hassasiyetiniz üzere kullanmıyorum). eylemlerdeki söylem belliydi : "altın siyanürle çıkarılacak ve siyanür çevre ve insan sağlığı için tehlikeli".

    çok doğru, siyanür tehlikeli bir madde ancak, neredeyse tüm dünyada altın çıkarılması işinde süyanür kullanılır ve gerekli önlemler alınarak yapıldığında bir tehlikesi yoktur. (hatta bu eylemleri finanse ettiği söylenen Almanlar bile altını siyanür kullanarak işlerler). yani eski kovboy filmlerinde izlediğimiz vahşi batıda nehirden altın çıkaran kovboylar gibi tasın içine taşları doldurup süyanürle çalkalayarak yapılmaz bu iş..

    sonra ne oldu. bu eylemlerin en büyük destekçisi ve finansörünün Alman Conrad Adenuer vakfı olduğu ortaya çıktı. yani Almanlar kendileri altını çıkarır ve işlerken, bu işlemler sırasında siyanür kullanırken bir problem yok, ama aynı işlemi yapacak olan Türkiye olunca her şey problem. niye? çünkü en büyük altın tüccarı Almanya'nın yine dünyadaki en büyük müşterilerinden birisi Türkiye.

    konuyla ilgili, Doç.Dr.Necip Hablemitoğlu'nun belgelere dayalıl kitapları mevcut piyasada. alınıp okunabilir. hatta suikaste kurban giden bilim adamının ölüm nedeninin de bu araştırmalar olduğu söylentisi var ama bunlar sadece söylentiden ibaret, henüz ispatlanmadı.


    şimdi enerji konusunda da benzer olaylar yaşanınca külahımı önüme alıp düşünme ve ölçüp biçme gereği duyuyorum. toplum olarak bir yandan her şeyimizi dışarıdan aldığımızdan şikayet ediyoruz. üretmeyen, sadece tüketen bir toplum olduğumuzdan bahsediyoruz. bunun bizi bağımsız ülke olmaktan alıkoyduğunu, bağımlı olduğumuz ülkelerin yarın bir gün herhangi bir nedenden dolayı ambargo koyup bu kaynakları kestiklerinde zorda kalacağımızdan şikayet ediyoruz, ancak bir ülkenin ve günümüzün en büyük güçlerinden birisi olan enerji konusunda da atılan her adıma şiddetle karşı çıkıyoruz.

    eskiden bulgaristana bile elektrik satan bir ülke iken şimdi bulgaristandan bile elektrik satın alan bir ülke olduğumuzdan dem vuruyoruz, ama tamam santral kurup üretelim diyince, bir yerlerden piyasaya bilinçli olarak pompalanan haberlerle ve karşı duruşlarla karşılaşıyoruz. herkes harıl harıl nükleer santral kurarken bize "aman haaaa, nükleer çok tehlikeli bir iştir, zaten siz türkler de çok sallapati iş yapan adamlarsınız, siz o santrali tutar patlatırsınız, çok tehlikeli, siz rüzgarla, güneşle, suyla ilgilenin, nükleere bulaşmayın, çok da enerji lazım olursa biz size satarız" diye karşımıza çıkıyorlar.

    arkadaşlar, yapmayın. biraz bilimsel ve teknik verilere bakın. tamam, rüzgar, güneş, su bunlar gayet çevreci kaynaklar. bunlardan da enerji üretelim ama biraz araştırırsanız göreceksiniz ki, bu kaynaklar bir ülkenin tüm enerji ihtiyacını karşılamak için yeterli değil. tamam bunlarla da enerji üretelim ama bunlarla elde edilecek enerjiyle ancak evlerimizi besleriz, sanayi kuruluşlarımızın motorlarını çevirmeye yetmez bu kaynaklar.

    lütfen bilinçli olalım. geleceğin hatta geleceğe ne hacet hepimiz bugü bile görüyor ve yaşıyoruz, geçmiş dönemlerde savaşlar su yüzünden çıkacak denirdi. işte o geçmişte konuşulan "gelecek" bugün geldi. ve görünen şu ki, "hayır, savaşların nedeni su değil, enerji". amerika iş olsun diye ırak'ta onca para dökmüyor. afganistan'da ve diğer bölgelerde bölge halkının kara kaşı, kara gözü için cirit atmıyor. iran'ın nükleer santrallerine karşılık iki de bir "siz nükleer silah üreteceksiniz, bak vururum gözünün üstüne yumruğu haaa" diye iş olsun diye demiyor. çöreklendiği ülkelerin tamamı enerji kaynakları üzerinde oturan ülkeler. yoksa bu bölgelerden su çıkarıp, gemilere yükleyip ülkesine, amerika kıtasına götürecek değil...

    çoğumuzun çevre felaktei olacak diye düşündüğümüz üretim metodlarını gelişmiş ülkeler uzun yıllardır kullanıyor ve gelecekte de kullanmaya devam edecek ama bize gelince tüm bu metotlar "tü, kaka" ediliyor.

    lütfen açalım gözümüzü.

    en derin sevgiler benden olsun, artık bunca sözün üstüne halen "yanlış düşünüyorsun, öyle değil, aslında durum böyle" diyecek ve anlatacak olanları da can kulağıyla dinliyorum...


    REKLAM ALANI
1. sayfa 123 SonuncuSonuncu

Konu içerisindeki kullanıcılar

Şu an bu konu içerisinde 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 misafir)