Kanuni Sultan Suleyman'in bile yuzde yuz Türk oldugu garanti degil.neuremencer adlı üyeden alıntı
Kuzen Kanuni padişah ismi yahuu tarihte yeri var nasıl yerli malı olmasın
Annesi avrupali bir cariye diye biliniyor.
Yani ben olsam en basta isminden huylanirim zaten.
En vahim olanda burası galiba.Zengin olan zevki için vergi vermeyecek.Diger vergileri ödememek içinde lütfedip birkaçyüz ögrencilik okul yaptıracak(halbuki vergisini direk versede bu bize okul,yol,su elektrik olarak biliyorum ki dönmeyecek.)Sonra vatandaşın,asgari ücretli(asgari üstünde alsa bile asgariden yatan vergi ve ssk dolayı emekli oldugunda daha çok sürünen,kesdigi pirimlerden zengin olan işveren ;özelde hostes eşliginde doktor odalarında çirit atarken o poliklinik kuyruklarında son nefesi için pazarlık yapmakta.) nin yedigi ekmekten vergi alan bir anlayış homur homur bizleri sömürürken zaten yerli imalat hayal olmaktan öte olmayacak,bizi bu tür konulara sokan yerlideyip bizlerle alay edilmesi ti geçilmesi.pırlanta yerine ekmekten vergi alırsanHatta içimizden bazılarının sanki onlardan pirim alıyormuşcasına onları savunması daha acı.Adama anlatamıyosunki;Konuşmuş bir iki pazaralamacı zihniyetliyle ,bayiden yada fabrikadan işe yeni girmiş daha ''madein'' yada''menşei''ne demek anlamayan bir iki ukela ile sanki kendisi de üretim anında oradaymış gibi anlatıp hikaye ,edebiyat,tarih,din literatürde nekadar saptırılası laf karmaşası varsa destekliyo.Bizden de inanmamızı bekliyo yada umuyo.''Sömürü ülkesiyiz arkadaşlar debelenmeyelim boşuna.ben kabul ettim.''Buna inanmaz da kanuni nin Türk malı olduğuna inanır.
içgücünün ucuz olduğu yerlerde bir emek pazarı kurulur ve orası diğer milletlerce sömürülür, pazarın kurulu olduğu ise sömürünün belki de farkındadır ama aldıkları ücret ile ülkelerinde sınırda geçinmeleri bakımından pek de birşey yapamazlar.
arkadaşlar 80 sonrası dünya'da neo liberalleşme ve küreselleşme dalgası yaşandı, artık ulus devletlerin dahi modası geçiyor, devletüstü oluşumlar önem kazanıyor haliyle milliyetçilik gibi romantik değerler de eskiyor. hal böyle olunca da firmalar üretimlerini en az girdiyle en çok çıktıyı sağlayacak şekilde yapıyor. yani aslında hiçbir ülke için tamamen yerli üretim sözkonusu değil. türkiye ise hala ulus devlet olmakta direttiği için bu tarz milliyetçi romantik sloganlarla prim yapmaya çalışıyor işin özü bu.
artık her uluslararası firmanın belli başlı üretim alanları var ve mamül sonuç firmaları ise sadece tasarım ve montaj aşamasında iş görüyorlar. mesela isveç volvo markası motorlarını generali'ye ürettiriyor, generali de üretimini ostim'de (ankara yenimahalle) yapıyor. neden? çünkü işgücü türkiye'de çok ucuz. yani elin yabancısı gelip senin ülkene fabrika açınca senin kara kaşına kara gözüne bakıp da açmıyor, sen de kişibaşına milli gelir düşük olduğu için dolayısıyla az ücretle seni tatmin edebileceği için fabrika açıyor burada.
kanuni ise tasarımı kendi mi yapıyor bilmem ama zaten genelde taklit üzerine montaj yapmaktalar, çin'den ucuza ithal edilen motor ve diğer parçaları yerli üretim olan bazı parçalarla (şasi vs.) birleştirip içpazarda satıyorlar.
türkiye'nin motosikleti sloganı ise daha önce de dediğim gibi resmi ideolojisi ulus devlet olmak olan bir ülkenin firması olarak oldukça duygusal ve belki de tezat olacak ama rasyonelce de. doğruluğu bir yana iyi bir strateji ve olması gereken de bu.
şahsi görüşüm ise ne küreselleşme sempatisi ne de içi boş romantik milliyetçi sloganlar ihtiva etmektedir. pahalı da olsa kendi malımızın üretilmesi taraftarıyım eğer gerçekten milliyetçi olunmak isteniyorsa... bu noktada ise rusya'nın politikalarını çok beğeniyorum.
Dünya globalleşiyor ve maalesef bunun önüne geçme ya mümkün değil, ya da bunun için çok sıkı bir yönetim olması gerekiyor (Çin Halk Cumhuriyeti veya Dubai hükümeti gibi)
Benim kendi adıma etkili bir çözüm olarak bulduğum şey şu: Mümkün mertebe sıfır eşya alma...
Şimdi Kanuni'si de osu da busu da bir şekilde bu ülkeye "ithal" oluyor. Yani öyle ya da böyle ülkemizin parası dışarı kaçıyor. Ve sıfır motor tercih edildikçe daha fazla motor ithal ediliyor. Bunun yerine ikinci el motor alınsa, kullanılmayan motorlar el değilştirse, hem atıl değerler ekonomiye kazandırılmış olur, hem de ülkenin parası dışarı çıkmaz.
Ancak burada tabii ki "mümkün mertebe" lafına vurgumu tekrar yapıyorum. İlla sıfır alınması gerekiyordur, alınır. Ama çoğu zaman gerekmiyor...
İkinci el piyasası bir malın sıfırının gizli yönlerini de açığa çıkarır. Dayanıklı, servisi iyi, parçası bulunan bir motor, ikinci elde daha iyi gideceği için birinci elde de tercih edilecektir. Durmadan arıza yapan, servisi berbat, parçası bulunmadığı için yatan motor piyasada kötü bilinecek, birinci eli de rağbet görmeyecek, üretici/ithalatçı firma mecburen kendine çeki düzen verecektir.
Şu an bu konu içerisinde 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 misafir)
