Hatırlıyorum da bir Eylül günüydü.Ben 12 yaşındayım.Rent A Car'a babamın "oğlum buna saracak kesin , düşer." adı altında aslında ihtiyacı olduğu için sattığı Honda Kinetic'i geri alıyoruz.Adam Albay .. çokta samimi müşterimiz.Bizim sattığımız fiyatın çok altına bize geri veriyor motoru.Zaten iki ay olmuş motoru vereli.Üstüne almaya bile gerek duymamış albay.
Dükkanın önüne geliyoruz.Babam anahtarı motorun üstünde bırakıyor.Bu hayatta ne yaptıysa deli cesareti sayesinde yapan oğluna aldırış etmeden.Oğlu motoru çalıştırıyor.Gazı açıp yola çıkıyor.Ayakları pergel gibi açık , hafif hafif yere değiyor hatta.Yaklaşık 10 metre gidip geri geliyor.Çevre esnafı bağırışları arasında "dikkat" , "ayaklarını içeri koy lan" sesleri eksik olmuyor 12 yaşındaki zavallı çocuğun kulaklarından.
Çocuk o gece sofrada bayağı havalı."ne var yeaa motor kullanıyorum işte" triplerinde.
Ama bir kış yine bisikletle geçiyor.Okul , dersler derken yaz yine geliyor.Arada sırada binbir izinle alabiliyorum motoru yine.Bir gün dükkanın yanındaki yokuşu çıkarken babanne bağırıyor."bıraeaak motoru babana söylemezsem bak" diyor.Motoru yerine bırakmakla gitmek arasındaki denklemi kuramayan çocuk yokuşun ortasında sap gibi kalıyor.12 yaşındaki sap bünyenin sap bacakları 90 kg motoru yokuşta tutamıyor.Ve bacağını artçı ayaklığındaki demir çiziyor.O tarifsiz acı fren sıkmanın bir refleks olduğunu öğretiyor ona.
Yine bir Eylül günü .. Orta sona geçip okulun kralı olan bünye dershaneye güç bela yazdırılıyor.Aslında ölmeyi dershaneye gitmeye tercih edecek bünye bunu bir sosyal sınıf görerek gitmeye razı oluyor.Çünkü dershaneye gitmediğini öğrenen kişiler onun fakir olduğunu düşünecekler.Bu olayı bir sosyal sınıf meselesi , bir ekmek kavgası modunda görerek salak bir triple dershaneye başlıyor.
Aklında sevdiği kız , kalbinde aşk , elinde sprey boya... Ve graffiti olayı başlıyor.Hiphop'ın özgürlük olduğunu , sprey boyanın soluyunca kafa yaptığını bu evrede öğreniyor.Yine aynı deli cesaretiyle arkadaşlarında kaldığı gün sabaha kadar uyumuyor ve gece 4'te yeni boyanmış durakların anasını ağlatıyor.
Aşık oluyor , kavga ediyor , okuldan kaçıyor , dershaneye arada sırada uğruyor.Ama hiçbir zaman serseri olmuyor , haylaz çocuk olmayı yeğliyor.
Derken bir kış daha geçiyor ve ilkokulda öğrendiği şeylerle sonu s ile biten saçma bir sınava giriyor.230 net puanla sınavdan çıkıyor.evde resim çizerken annesi bilgisayardan okul araştırması yapıyor."anneeaa yeaa seç bi şey işte" deme denyoluğunu bile gösteriyor.
Meslek Lise'si Grafik Tasarım ve Fotoğrafçılık alanına 16. olarak giriyor.Daha 3 ay önce kulun kralıyken bir anda başka bir okulda şebek oluyor.Orta okulda öğretmenlerin kaktırmasıyla ilerleyen motor lisede tekliyor.Veee orta okulda "kalırsam intihar ederim ooğlum düşünsene" tribindeki sap bu sefer gerçekten kalıyor.İşin içinde ne intihar var nede gam.Derken bulanık bir evre daha geçip gidiyor.Yine seviyor , yine elinde boya , yine aklında o kız.
Lise 1'in 2. senesi bu sefer vezir oluyor.Vezirliğin verdiği gaflet ve dalaletle sınıfta kalacakken bu sefer Balıkesir'de bir okula yazılarak sınıfı geçiyor.
Artık 15 yaşında sakalları çıksın diye jilete abanıyor.Hatta kullan at traş bıçağına o kadar para harcıyor ki ,Gillette sponsorluğu aramaya kadar varıyor iş.
Bir gün bir arkadaşı geliyor.Motorla gezelim diyor.Yola çıkıyorlar.100 mtlik gezi 500'e çıkıyor , derken 8 km. oluyor.Vee artık şehir merkezine gidebilen , trafikte yol alacak olan bir genç oluyor.
Yazın 7/24 açık dükkanda babası ve en yakın arkadaşıyla sabahlayan bünye , büyük umutlara kapılıyor.Umutlar R1 kadar büyük.Ama babası hayatın artık deli cesaretiyle yürüyemeyeceğini bildiği için sadece gaz veriyor."Alırız oğlum , yaparız oğlum" diyor.
Yine bir Eylül günü babasından yeni bir motor isteyen bünye ağır darbe alıyor."Daha çok küçüksün , olmaz , olmaz" nidaları her yerde yankılanıyor.Babası 80'lerin motor çetesi genci imajını koruyor.Ve zamanında yaptıklarını , geçtikleri evreleri anlatıyor.Sap genç hayallerini erteliyor.Bu süre içinde internet sitelerini geziyor.Abilerine imrenerek bakıyor."Bir gün !" diyor.
Derken koca kış yine geçiyor.Artık bir yıl daha büyümüş , kısmen aklı başına gelmiş genç yine motor sevdasını ateşliyor.Çünkü yaz demek sezon demek , sezon demek para demek.Paranın yapabileceği en iyi iş yeni bir motor almaktı onun için.
Babası gelip dükkanda çalışmasını istiyor."Beraber çalışıp , beraber yiyelim koçum" diyor.Sap genç bu teklife balıklama atlıyor.Çünkü hayatı boyunca hep sorumluluktan kaçmıştı ve elinde sadece güzel anılar vardı.Ve bu anılar şu an için motor sevgisinden önemli değildi.
Ve bir Eylül günü apartmanın altında siyah bir YBR duruyor.Anahtarıda elinde.
Ve bir Eylül günü 16 yaşındaki aşık sap çocuk artık daha mutlu.
Notlar :
Bu yazı metehan abinin "parasızlık ve motor aşkı" adlı konusundan gazla yazılmıştır.
Allah'a şükür işlerimiz tıkırında ve Kinetic'imiz hala duruyor
Ehliyetimi 2-3 aya kadar alıyorum bu süre zarfında trafiğin olduğu yerlerde pek dolanmıyorum.
Korumalaraım dizlik haricinde(depoyu çiziyormuş mafsallılar :( ) tam.
Yazın yoğun çalıştığım için ara verdiğim bir blog adresim var yakında yine başlarım inşallah "www.bihaller.net"
Saygılar, sıkıldıysanız affola