Bir saat falan önce köprüde sürüden ayrılmış bir huni gördüm. En sağa fırlamış, en sağdaki çizgiyi dikey kesmiş duruyordu. Kalın tarafı yola bakıyordu. "Ayağımla bir dokunsam iyice kenara gider" dedim. Yolu açıp motor üstünde hayır işleyecem hesapta! Dokundum nitekim. En az 50'yle giderken.
Dank diye bir ses! Başparmağımda hafif, bileğimin içe bakan kısmında orta şiddette bir ağrı! Kafamda birbirine karışan "Niye hiç kıpırdamadı bu namussuz?" "Sen de az salak değilsin be oğlum!" sesleri...
Ayağım aşağıya doğru büküldü ve hakikaten huni hiç yerinden oynamamış gibi geldi. Bu kadar ağır mı oluyordu bunlar? Allahtan ayağımda Sidi'nin bayağı sağlam bir çizmesi vardı. Herhalde çizmem olmasaydı ayağımı köprüde bırakmıştım.
Kıssadan hisse alın diye yazdım. "Arkadaş, sen de pek bir salakmışsın" falan yazıp yüzüme vurmayın lütfen, farkındayım.
Biraz akıllandım gerçi.