Bugün 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü.Bu günü içine alan hafta da İnsan Hakları Haftası.Alıntı bir yazıyla başlayacağım.
------------------------------------------------------------------------------------------------------
Dünya İnsan Hakları Günü hakkında kısa bilgiler aktararak, başlayalım söze. İnsanlar kendi haklarını dahi kendine öyle kolay kolay vermemişlerdir. Bu uğurda pek çok bedeller ödenmiş diyetler verilmiştir.
Bu konuda gereken uzlaşma daha geçtiğimiz yüzyılın ortalarında sağlanmış. İnsanın yada insanlığın kendi kendine ettiği kötülüğü başka hiçbir varlığın kendine etmediği fark edilmiş ve böyle bir karar alınmıştır. Önce bu karara bakalım.
1948'de kabul edilen İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi, insan haklarının anayasası olarak tanımlanır. İnsanın doğuştan sahip olduğu kişisel hak ve özgürlükleri tanımlar, her insanın yasa önünde eşit olduğunu, işkenceye, kötü muameleye ve onur kırıcı cezalara tabi tutulamayacağını ilan eder. İnsan haklarının korunması ve geliştirilmesi yolunda uluslararası toplum tarafından sürdürülen çabalara yol gösterici işlevini bugün de sürdürür. Her yıl 1948'de bu kararın alındığı tarih yani 10 Aralık günü ve bu günün içinde yer aldığı hafta Dünya İnsan Hakları Günü ve haftası olarak kutlanır.
Birleşmiş Milletlerin insan hakları içi altı temel sözleşmesi vardır:
1- Medeni ve Siyasi Haklar Uluslararası Sözleşmesi
2- Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Uluslararası Sözleşmesi
3- İşkenceye Karşı Sözleşme
4- Irk Ayrımcılığının Önlenmesi Sözleşmesi
5- Kadınlara Karşı Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi
6- Çocuk Hakları Sözleşmesi
Türkiye, Birleşmiş Milletler çerçevesinde oluşturulan temel insan hakkı sözleşmelerinin tümüne taraftır.
Ey, insan soyu, kendi kendini düşürdüğün gülünç duruma bak. Kendi haklarını kağıt üzerinde sözleşmelerle kendine veriyorsun. Kendi kendini (soyundan olanı) esir edebiliyorsun. Kendi cinsinin haklarını kolaylıkla çiğneyebiliyorsun. Kendin kadar güçlü olmayanları kolaylıkla ezip yok edebiliyorsun. Gücün veya erkin yettiği için kendi familyandan olanları sömürüp, açlığa mahkum edebiliyorsun. Hatta onların belli bir kısmı açlıktan, savaştan veya insan eliyle yaratılmış sebeplerden kırılırken gönül rahatlığı içinde seyirci olabiliyorsun. Zaman geliyor ki kendinden türeyen yavrularına dahi insanlık dışı eziyetler yapabiliyorsun. Bırakalım yabancıların kölelik veya toplumsal diğer eziyetlerle dolu hikayelerini kendi tarihimizde bile köle, halayık, kapatma vb. hikayelerden geçilmez.
Ey, insanoğlu Mademki hepimiz Âdem'den türedik (en azından öyle inandırıldık) kim bir başkasına üstünlük hakkı vermiş. İnsanın insana üstünlüğü nereden geliyor. Bu insan dediğimiz en üstün yanı akıl olan canlı türüne yakışıyor mu?
Evet, içine düştüğümüz komik duruma başka hangi canlı türü düşmüştür.
Keşke böyle konular hiç gündeme gelmemiş olsa, keşke insan soyu bu güne kadar olduğu gibi bundan sonra da zafiyet içinde bulunmasa. Bu günün anlam ve önemini iyi kavrasa da bu konuda elinden gelen çabayı gösterse.
Ama nerde, şu yukarıda sayılan sözleşmelerin hangi biri yeryüzünde geçerliliğini yitirmiş. Hangisi gündem dışı kalmıştır.
Bu kafalarla insan soyu kendi kendine çok daha eziyetler eder, çok daha bir biri hakkına gasp eder.
Bu sözleşmeler de sadece havada asılı kalıp, gider.
İnsan insanın aynasıdır derler.
Anlayana!
------------------------------------------------------------------------------------------------------
Şimdi bu sene neden ihtiyaç duydum böyle bir konu açmaya...Motosiklet sürücüleri olarak diğer taşıtlara kıyasla daha fazla risk altındayız.Sokakta yürüyen insanın bile hakları korunamıyor Türkiye'de.Motosikletlileri çarpıp düşürüp, ezip vs. kaçan araç sürücüleri gırla.
Ancak bunun yanında daha özel bir nedeni var.3 gün önce Yunanistan'da 15 yaşındaki bir gencin polis tarafından vurulup öldürülmesiyle bütün ülke gençliği ayağa kalktı.Ülke genelinde olaylar çıktı ve tahribatın maliyetinin 3 milyar euro'ya ulaştığı tahmin ediliyor.Almanya'da yine bir grup Yunan genç Berlin'deki Yunanistan temsilciğini basarak Yunan bayrağını indirdi ve yerine "Katil Devlet" yazan pankart astı.Yunanistan İç işleri bakanı Başbakana istifasını sundu ancak kabul edilmedi.
Komşuda bunlar olurken bizde neler oluyor ? Bir polis memuru Antalya'da dur ihtarına uymadığı gerekçesiyle 18 yaşındaki motorlu bir genci boynundan vurarak öldürüyor.Emniyet genel müdürü Celalettin Cerrah'ın "polise kimlik sorabilirsiniz, göstermek zorunda" beyanından sonra polise kimlik soran bir vatandaş "Üniformamızı görmüyor musun, nasıl kimlik sorarsın" denilerek elleri kelepçeli halde tekmelenerek kafatası çatlatılıyor ve burnu kırılıyor.En ufak bir tepki yok.Bir böceğe bile iğne batırdığınızda buna tepki gösterir.
Olayın özeti şu: İnsanlara hiç bir hak verilmez.İnsanlar haklarını alırlar.Görünen o ki Yunanistan haklarını aramayı öğrenmiş(Şimdi diyeceksiniz ki sağı solu yıkmak yağmalamak hak aramak mı.Ancak olayın özü bu değil).Biz ise bize Cumhuriyet Devrimiyle gelen hakların bile çoğunun farkında değiliz.Hakkımızı aramadığımız sürece de koyun kalmaya devam edeceğiz.Ancak koyunken haklarımızı aramamız gerektiğinin farkına nasıl varacağız açıkçası o da muallakta.