maviergün adlı üyeden alıntı
Kolay olan birilerini, toplumu suçlamaktır, ama gerçekler kolaylıkla görülmez
bazen zor anlaşılır. Bu cinayet gibi kaza haberi beni de çok etkiledi, üzerinde
pek çok kez düşündüm. Hemen hergün araba kullanıyorum, kaza denince
aklıma gelen en korktucu şeylerden biri ölüme sebebiyet vermedir, ölmekten
çok bu korkutur beni, bunun etkisiyle de daha dikkatli davranırım, ama
yeterince dikkatli miyim, işte bundan yüzde yüz emin değilim, bu herkes için
geçerli, zaten bundan kimse emin olamaz. Diğer yandan yazıdaki 'cinayet
düşkünü toplum' suçlamasını da doğru bulmuyorum, tepkiyle kaleme alındığı
belli, ama tepki diye doğru olmak zorunda değil. Ankara'da yaklaşık üç yıl
servis şörförlüğü yaptım, çok şöför tanıdım, evet şöförler genelde eğitimsiz,
saygısız, kaba, çabuk sinirlenen insanlardır diyebiliriz, ama bu o insanların
tercihleri ile ortaya çıkan bir durum değildir. (İş tehlikesi yüksek meslek
gruplarına kısa süreli de olsa eğitim koşulu getirilmelidir ve bunlar disiplinden
taviz vermeyen denetimlere tabi tutulmalıdırlar, ancak bu yatırım gerektirir,
ama beyaz Türkler genelde kendilerinden başka kime yatırım yaparki, desem,
gelir dağılımındaki adaletsizlikten eğitim de olumsuz biçimde etkileniyor, desem.)
Kaza yapan insanın yaşadığı şok ile verdiği tepkinin neler olabileceğini
kestirmek zordur, korktuğu için kaçabilir insan ve o kaçış bir can alabilir.
Eminim hayatlarının hatasını yapan o taksiciler korkulu bir bekleyiş içinde
o günü tekrar tekrar düşünüp vicdan azabı çekiyorlardır, aileleri perişandır,
bu elbette Sarp'ın ailesinin yaşadıklarının yanında küçük kalır ama gözden
kaçırılmamalıdır.