Su Silahı adlı üyeden alıntı
Daha dün yolda bir tane gidiyordu Ankaraya doğru.
Triportör değil.
O arçeliiiiik arçeliiiik
Hemde şanzumanlı.....
ben de hatırlıyorum ama gerçekte mi gördüm, televizyonda mı, onu kestiremedim
pro hayırlı olsun yeni avatarın
'Üç tekerlekli nostalji' geri dönüyor
Bu yılın başında Koç Holding'den emekli olan Aydın Çubukçu, Amerika'da yılda 100 bin adet satan, en büyük pazarı Uzakdoğu'da bulunan, triportör denilen üç tekerlekli araçları önce ithal edip, sonra da Türkiye'de üretmeye hazırlanıyor.
Yaşı kemale erenler, PTT'nin bir zamanlar Türkiye çapında kullandığı üç tekerlekli posta arabalarını hatırlıyordur mutlaka. 33 yıl otomotiv ve elektronik sektöründe üst düzey yönetici olarak çalıştıktan sonra 2004 başında Koç Holding Fiat Grubu Başkanlığı'ndan emekliye ayrılan Aydın Çubukçu, bu eski dostları yeniden Türkiye yollarına kazandırmaya kararlı. Triportör denilen bu araçlar, 70'li yıllardan sonra bizim ülkemizde ortadan kaybolmuşlarsa da Dünya'da ciddi boyutlarda üretilmeye devam edilmiş ve modelleri de kullanım alanları da son derece çeşitlenmiş.
Çubukçu, emekli olduktan sonra, Koç Holding Şeref Başkanı Rahmi Koç gibi dünyayı dolaşmaya niyetlenmiş. Ancak 1.5 aylık bir dinlenme süresinden sonra sıkılmış ve 1992'de kurduğu Marintur adlı şirketi canlandırmaya karar vermiş. Koç Holding'te yıllarca bir arada çalıştığı birkaç arkadaşı da kendisine katılmış.
İşe, hem elektronik hem otomotiv deneyimlerini bir arada değerlendirebilecekleri bakir bir saha aramakla başlamışlar: "Benim gibi diğer arkadaşların da Koç Holding'te otomotiv tecrübesi vardı. Bunu değerlendirelim dedik. Düşündük, taşındık ve Türkiye'de bir tip aracın eksik olduğuna karar verdik. Triportör denilen üç tekerlekli araç ülkemizde yoktu. Oysa Türkiye şartlarına son derece uygun araçlar bunlar. Çünkü pratik ve ucuz. Çok az benzin yakıyor vs. İnsandan eşya taşımaya kadar çok çeşitli amaçlarla kullanılabiliyor. Hatta arkası damperli çöp arabası formatında üretilenleri bile var."
Talep Çok Olur
Çubukçu'dan öğrendiğimize göre, triportörlerin Türkiye'de ilginç bir geçmişi var. 1970'li yıllarda Koç Holding'in amiral gemisi Arçelik bir süre için bu araçları Türkiye'de üretmiş. Araçları büyük oranda o dönem Arçelik'le ortak olan Devlet Malzeme Ofisi satın almış ve posta arabası olarak yararlanılmış. Triportörler az da olsa tüketiciye de ulaşmış. Hatta Anadolu'da bir Aygaz bayii hala o dönemde üretilen bu araçlardan birini kullanmaktaymış. Hala çalışır vaziyette olan aracı Koç Grubu, Rahmi Koç Sanayi Müzesi'nde sergilenmek üzere almak istediyse de sahibi, "Kusura bakmayın, benim işime çok yarıyor" deyip, triportöründen ayrılmayı kabul etmemiş.
İyi - güzel de insanın aklına bu noktada Arçelik triportör işini neden bırakmış sorusu geliyor. Çubukçu o dönemde üretimin neden yürümediğini şöyle anlatıyor: "Arçelik'in bu işe girmesinin sebebi hazır bir müşteri olduğu içindi. O yüzden doğru düzgün pazarlama yapmamışlar. Talep sınırlı kalınca üretim pahalıya gelmeye başlamış ve bir süre sonra da iş kapanmış."
Bugünün Türkiye'sinde triportörlere ciddi bir talep olduğunu düşünüyor. Konya başta olmak üzere pek Anadolu kentinde, tamircilerin motosikletten bozarak imal ettiği üç tekerlekli araçlar dolmuşçuluktan, eşya taşımaya kadar pek çok işte kullanılıyor. Ancak bunlar çok da sağlıklı çözümler değil. Çubukçu, "Madem böyle bir talep var, o zaman bunun seri üretimi var, sanayisi var. Neden biz bundan yararlanmayalım?" diyor.
Dünya'da ise 70'li yıllardan bugüne triportör üretimi bir hayli gelişmiş. Talep arttıkça ürün çeşitlenmiş, yeni modeller çıkmış.
Büyük üreticilerin hemen hepsi Uzakdoğu'dan çıksa da İtalya ve Amerika'da da üretim yapılıyor. Şaşırtıcı olan ise Amerika'da yılda 100 bin adet gibi ciddi miktarda triportör satılması.
Türkiye'de işe önce ithalatla başlamayı düşündüklerini ve talep arttıkça üretime geçmeyi planladıklarını söylüyor. Motoru tek ya da iki silindirli olan bu araçlar, en ekonomik otomobilin üçte biri kadar yakıt harcıyor. İşin en can alıcı tarafı tabii ki fiyatı. Çubukçu bu araçların Türkiye'deki satış fiyatının 10 milyardan yüksek olması halinde fazla bir satış şansı olmadığını düşünüyor.
Alıntıdır
http://www.tempodergisi.com.tr/life_style/06595/
Arka lastik patladığı zaman,kasada yük yoksa devrilen motoru kaldırma metodunda olduğu gibi kaldırıp kasa altına dikine takoz koyup lastiği tamir ederdik.Hava soğutmalı bir motoru vardı izolasyonu kötü olduğu için ses ve sıcaktan bunalırdık,yazın kapılarını sökerdik.İşin garip tarafı ÇALINMAZDI
Kapı kolları,hani metal dosya dolapları vardır bilirsiniz işte onlardandı.
Ankara da da bir sürü var...Hatta bu sabah 2 tane gördüm....İşyerinin önünde kuruyemiş tezgahı yapan amca yıllardır aynı araçtan ekmek yiyor...
Kömür dağıtan adam tam 700 kilo kömür yüklemişti çuvallarla...
25-30 yıl önce Konya-Akşehir'de şehir içinden İstasyona yolcu taşımak için kullanılırlardı.
Arkası kapalı ve kenarlarda otumak için tahtadan derme çatma konulmuş sıralarla insanlar istasyona giderdi.
Rahatsız bir yolculuk şekli olmasına rağmen trenden daha rahatsız değildi.
Bilmiyorum hala varmı?
bi arkadaşıma 3 gün önce 93 model piaggio ape tm triportör aldık arkadaşlar,parçalarını nerede bulabiliriz?acil olarak arka stop lambası ve hava filtresi lazım,teşekkürler şimdiden.bu arada triportör 2 zamanlı,218cc olan versiyondan,4 vites,araba gibi direksiyonu var ve kabine 2 adet yarma arkadaş (biz) sığabiliyoruz.yakıt tüketimi fazla fakat arkadaşın işine yarayacak bi araç
Şu an bu konu içerisinde 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 misafir)
Yüküm ağır geride kalırsın! Bulaşma avlayamazsın! Sakın deneme öldüremezsin! Vargeç ciddiyim
